ŞEREFEDDİN ALİ YEZDÎ

ŞEREFEDDİN ALİ YEZDÎ (شرف الدين على يزدى; Şerefüddîn Alî b. Şemsiddîn Alî Râzî-i Yezdî, ö. 858/1454) İranlı tarihçi, şair ve âlim.

Müellif: Kaan Dilek

Yezd yakınlarındaki Teft şehrinde doğdu. Lakabı Mahdûm, mahlası “Şeref”tir. Muzafferîler’le Timurlular döneminde yaşayan ve bazı kaynaklarda Şeyh Hâcî diye anılan babası Şemseddin Ali, Muzafferîler sarayında görev yapan bir âlim ve şairdi. Şemseddin Ali, Yezd şehrinin Mîrçakmak mahallinde bir cuma camii inşa ettirmiş, daha sonra Şerefeddin bu caminin yanında Şerefiye Medresesi’ni yaptırmıştı. Şerefeddin, Mahdûm lakabını Timur’un oğlu Şâhruh’un kendisine “Cenâb-ı Mahdûmî” diye hitap etmesinden dolayı almıştır. Gençlik yıllarını ilim öğrenmekle geçiren Şerefeddin, Şah Ni‘metullāh-ı Velî, Sâinüddin Ali b. Muhammed Hucendî, Hüseyin Ahlâtî gibi mutasavvıflardan faydalandı. Şâhruh ve özellikle oğlu Ebü’l-Feth Mirza İbrâhim Sultan döneminde adını duyurdu. Belh ve Tohâristan’ın ardından 817’de (1414) Fars bölgesi valiliğine tayin edilen Mirza İbrâhim Sultan’ın Şîraz ve Sultâniye’de nedimleri arasında yer aldı ve onun ölümüne kadar (838/1435) yanında kaldı. Bu arada genç Moğol hanlarından Yûnus Han (Bâbür’ün anne tarafından dedesi), Uluğ Bey tarafından 832 (1428-29) yılında esir alınınca Şerefeddin, Şâhruh’un emriyle Yezd’de onun eğitimini üstlendi. 846’da (1442) Şâhruh tarafından Irâk-ı Acem’in yönetimine tayin edilen ve Kazvin, Rey, Kum, Hemedan, Sultâniye gibi şehirlere de hâkim olan torunu Mirza Sultan Muhammed b. Mirza Baysungur’un Kum’da maiyetine girdi. Bu yıllarda bir süre Teft şehrindeki dergâhında ikamet etti ve müridlerini yetiştirmekle meşgul oldu. Ali Şîr Nevâî, altı yaşlarında iken (doğumu 844/1441) babasının bir grupla birlikte Şâhruh fitnesinden Irak’a doğru kaçarken Teft’e geldikleri sırada Şerefeddin’i hankahında ziyaret ettiğini söyler (Mecâlisü’n-nefâyis, s. 25).

849 (1445-46) yılında Şâhruh’un torunu Mirza Sultan Muhammed isyan edip Şîraz’ı kuşattığında Şâhruh’un kendisine doğru geldiğini haber alınca kuşatmayı kaldırarak yanındakilerle beraber Luristan bölgesine kaçtı. Bu sırada Şerefeddin onun müşaviri idi. İsyanda Mirza Sultan Muhammed’in yanında bulunanları yakalatıp öldürten Şâhruh, Uluğ Bey’in oğlu Mirza Abdüllatif’in rasathâne için babasının Şerefeddin’e ihtiyacı olduğunu söylemesi üzerine onu bağışladı. Mirza Abdüllatif ile Herat’a giden Şerefeddin orada Uluğ Bey’in mülâzımı oldu. Abdurrahman-ı Câmî kendisiyle bu sırada görüştü. Şerefeddin, Şâhruh’un vefatının ardından Horasan’ı ele geçiren Mirza Sultan Muhammed’in izniyle 853 (1449) yılında Yezd’e dönüp Teft’te yerleşti. 858’de (1454) burada vefat etti ve Şerefiye Medresesi’nde babasının mezarı yanında defnedildi. Şerefeddin asıl şöhretini tarihçiliğiyle kazanmışsa da aynı zamanda döneminin önde gelen âlim ve şairlerinden biriydi. Molla Hüseyin Ahlâtî-i Hurûfî’nin müridleri arasında yer aldığı, bu sebeple harflerin mânevî özelliklerine inanıp bu konuda eser telif ettiği (Âgā Büzürg, IX, 517), muamma konusunda ilk eser yazanlardan olduğu kaydedilir (a.g.e., VII, 77).

Eserleri. 1. Ẓafernâme. Şerefeddin, Mirza İbrâhim Sultan’ın kendisinden Timur’un hayatını ve fetihlerini yazmasını istemesi üzerine eserini dört yıllık bir çalışmanın ardından 828’de (1425) tamamlamıştır. Bir mukaddime, Timur’a ve Şâhruh’a ait iki bölüm ve bir hâtimeden oluşan Ẓafernâme’yi müellif Mirza İbrâhim Sultan’ın çeşitli bölgelerden toplattığı bilgiler, Timur dönemi vak‘anüvisleri ve kayıt memurları bahşılarının kayıtları ile Nizâmeddîn-i Şâmî’nin Ẓafernâme’sinden yararlanarak kaleme almıştır. Şerefeddin’in eseri, aslında Nizâmeddîn-i Şâmî’nin Timur’un isteği ve yanındakilerin raporlarıyla sade bir üslûpla yazdığı, Şevval 806 (Nisan 1404) tarihine kadar gelen Ẓafernâme’sinin bir tekrarıdır. Ancak Şerefeddin eserine bazı yeni bilgiler eklemiş, metni zenginleştirme ve süsleme yoluna gitmiştir. Kitaba kaydettiği şiirleri yanında ele aldığı konularla ilgili âyet, hadis ve çeşitli temsilleri ustaca kullanmıştır. Ẓafernâme yalnız üslûbu açısından değil Nizâmeddîn-i Şâmî, Hâfız-ı Ebrû, Muînüddîn-i Netanzî’nin eserlerinde ve Timurlu döneminin diğer kaynaklarında bulunmayan birçok mâlûmatı ihtiva etmesi bakımından da önemlidir. Bu sebeple müellifin zamanında ve daha sonraki dönemlerde Timur devriyle ilgili olarak başvurulan en önemli kaynak haline gelmiştir. Şerefeddin, yine İbrâhim Sultan’ın isteğiyle 822 (1419) yılında Timur hakkında Muḳaddime-i Ẓafernâme adıyla da bilinen Târîḫ-i Cihângîrî isimli bir eser yazmış ve eser bazı Ẓafernâme nüshalarının mukaddimesinde yer almıştır. Ẓafernâme’yi ilk defa Mevlevî Muhammed İlâhdâd yayımlamış (Kalküta 1885-1888), daha sonra Muhammed Abbâsî tarafından iki cilt halinde neşredilmiş (Tahran 1336 hş./1958), İsâmüddin Urunbayev giriş, açıklamalar ve bir indeksle metnin tıpkıbasımını yapmıştır (Taşkent 1972). Ẓafernâme’nin yeni bir neşrini Abdülhüseyin Nevâyî ve Saîd Mîr Muhammed Sâdık gerçekleştirmiştir (I-II, Tahran 1387 hş.). Şeybânîler devrinde Muhammed Ali b. Dervîş Ali el-Buhârî eseri Tercüme-i Zafernâme adıyla Türkçe’ye çevirmiş (Nuruosmaniye Ktp., nr. 3268), Tâc es-Selmânî kitaba 807 (1404) yılı ve sonrasına ait gelişmeleri içeren bir zeyil yazmıştır. Ayrıca eserin birçok özeti yapılmıştır (Storey, I, 287-288). Ẓafernâme’nin bazı bölümleri özet halinde François Pétis de la Croix tarafından Fransızca’ya (Paris 1722) ve bundan J. Darby tarafından İngilizce’ye (London 1723) çevrilmiştir. 2. Ḥulel-i Muṭarraz der Fenn-i Muʿammâ vü Luġaz. Şerefeddin’in Sultan İbrâhim b. Şâhruh’un isteğiyle kaleme aldığı bu eserinden Münteḫab-ı Ḥulel-i Muṭarraz adıyla seçmeler yapılmıştır (Safâ, IV, 118). 3. Risâle-i ʿAḳd-i Enâmil (Risâle fî ḥisâbi’l-ʿuḳūd). 4. Künhü’l-murâd fî ʿilmi’l-vefḳ ve’l-aʿdâd. Müellif bu eserini ihtisar etmiştir (son iki eserin yazma nüshaları için bk. Kurbânî, s. 282-283). 5. Dîvân (yazma nüshası için bk. Âgā Büzürg, IX, 517). Şerefeddin’in Timur’un fetihlerini konu edinen Timurnâme adlı manzum eseri basılmış (Taşkent 1331), bir kısım şiirleri Îrec Efşâr tarafından Manẓûmât adıyla yayımlanmıştır (Tahran 1386 hş.). Şerefeddin Ali Yezdî’nin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Bûsîrî’nin Ḳaṣîdetü’l-Bürde’sinin şerhi, Arapça ve Farsça şiirler antolojisi Tuḥfetü’l-faḳīr ve hediyyetü’l-ḥaḳīr, Kitâb-i Usṭurlâb, Ḥaḳāʾiḳu’t-tehlîl, Mevâṭın, Münşeʾât. Şerefeddin ayrıca on iki yıl süreyle eğitimiyle görevlendirildiği Yûnus Han için şiirler yazmıştır.

BİBLİYOGRAFYA

Şerefeddin Ali Yezdî, Ẓafernâme (nşr. Muhammed Abbâsî), Tahran 1336 hş., neşredenin girişi, I, 9-24; Abdürrezzâk es-Semerkandî, Maṭlaʿ-ı Saʿdeyn (nşr. Muhammed Şefî‘), Lahor 1360 hş./1982, II, 303, 675-676, 774; Devletşah, Teẕkire (nşr. Muhammed Abbâsî), Tahran 1337 hş., s. 425-428; Ali Şîr Nevâî, Mecâlisü’n-nefâyis (haz. Hüseyin Ayan v.dğr.), Erzurum 1995, s. 25; Hândmîr, Ḥabîbü’s-siyer (nşr. M. Debîrsiyâkī), Tahran 1333 hş., IV, 15-16; Mirza Haydar Dughlat, The Tarikh-i Rashidi: A History of the Moghuls of Central Asia (trc. E. D. Ross, nşr. N. Elias), London 1895, s. 74, 84 vd., 155; Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 665, 688; II, 1120, 1521, 1848; Rieu, Catalogue of the Persian Manuscripts, I, 173-176; Browne, LHP, III, 183, 362-365; Storey, Persian Literature, I, 283-288; E. Blochet, Catalogue des manuscrits persans de la Bibliothèque Nationale, Paris 1905, III, 266; Safâ, Edebiyyât, IV, 107, 118, 299-309, 483-487; Nefîsî, Târîḫ-i Naẓm u Nes̱r, I, 248- 249; Ma‘sûm Ali Şah, Ṭarâʾiḳ, III, 70; Âgā Büzürg-i Tahrânî, eẕ-Ẕerîʿa ilâ teṣânîfi’ş-Şîʿa, Beyrut 1403/1983, IV, 518; VII, 77-78; IX, 517; XIV, 6; XV, 200; XVIII, 176-177; Ebü’l-Kāsım Kurbânî, Zindegînâme-i Riyâżîdânân-ı Devre-i İslâmî, Tahran 1365 hş., s. 282-283; İsmail Aka, Mirza Şahruh ve Zamanı (1405-1447), Ankara 1994, s. XVII; F. Tauer, “Timurlular Devrinde Tarihçilik” (trc. Ahmet Ateş), TTK Belleten, XXIX/113 (1965), s. 59-61; Tahsin Yazıcı, “Şeref-ed-Dîn”, İA, XI, 427; C. E. Bosworth, “S̲h̲araf al-Dīn ʿAlī Yazdī”, EI2 (İng.), IX, 315.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2010 yılında İstanbul’da basılan 38. cildinde, 550-552 numaralı sayfalarda yer almıştır.