SUYOLCUZÂDE MEHMED NECİB

(ö. 1171/1758)

Devhatü’l-küttâb adlı eseriyle tanınan hattat, şair ve âlim.

Müellif:

Eyüp’te doğdu. Babası Hattat Ömer Efendi gençliğinde Kastamonu’dan İstanbul’a göç etmiştir. Ünlü hattat Suyolcuzâde Mustafa anne tarafından dedesi olduğu için Suyolcuzâde lakabıyla tanınır. İlk öğrenimini Bahçekapı Vâlide Sultan Mektebi’nde gören Mehmed Necib, dinî ilimler yanında Ağakapılı İsmâil Efendi’den aklâm-ı sitteyi meşkederek icâzet aldı. Kurşuncuzâde Ahmed Efendi ile de kısa bir süre yazı müzakere ettikten sonra sülüs ve nesihte asıl gelişmesini Yedikuleli Seyyid Abdullah’ın hat derslerine devam ederek elde etti. Kimden öğrendiği bilinmemekle beraber ta‘lik ve hurdesini de çok iyi yazıyordu. III. Ahmed’in üç şehzadesinin sünnet şenliklerini anlatan Seyyid Vehbî’nin Surnâme’sini hurde nesta‘likle Şâkir Hüseyin, nesihle Mehmed Necib Efendi yazmakla görevlendirildi. 1132’de (1720) yazımına başlanan Surnâme, Levnî’nin minyatürleriyle (TSMK, III. Ahmed, nr. 3594) beş yılda tamamlandı. Müderrislik ve Haremeyn teftiş kâtipliğiyle Mısır’ın Reşîd şehrinde kadılık görevinde bulunan Necib Efendi Mi‘rac gecesi 27 Receb 1171’de (6 Nisan 1758) İstanbul’da vefat etti ve Eyüp’te Mustafa Ağa Çeşmesi yakınında dedesi Suyolcuzâde Mustafa’nın yanına defnedildi. Fakat buradaki mezarlar son zamanlarda şehir planlama çalışmaları sonucu ortadan kaldırılmıştır. Necib Efendi’nin aklâm-ı sittede yetiştirdiği, Devhatü’l-küttâb ile Tuhfe-i Hattâtîn’de adları geçen talebeleri arasında İbrâhim Şem‘î, Ahmed, Abdullah, Osman b. İsmâil, Seyyid Osman (Kîsedâr), Hâkim Mehmed Efendi, Mustafa b. Mehmed, İbrâhim (Kaşlı), Osman Efendi (Türbedar), Abdullah Sûfîzâde, Bosnalı Osman Efendi ve Zuhûrî Mustafa Efendi anılabilir.

Bir mushaf yazdığı bilinen Necib Efendi’nin Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde de (Hazine, nr. 2299) cildbend içinde bir sülüs-nesih kıtası vardır. Necib Efendi, “Necîbâ” mahlasıyla yazdığı şiirleri ve düşürdüğü tarihleri mürettep divanında toplamıştır (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Belediye, nr. 169). Zeynüddin İbn Nüceym’in el-Eşbâh ve’n-neẓâʾir (Hacı Selim Ağa Ktp., Hacı Selim Ağa, nr. 282), Mustafa Âlî Efendi’nin Mehâsinü’l-âdâb (TSMK, Revan Köşkü, nr. 418), Esnây-ı Musâlahada Tevârüd Eden Mekâtîb (TSMK, Revan Köşkü, nr. 1953) Necib Efendi’nin istinsah ettiği bilinen eserler arasındadır. Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde korunan Suyolcuzâde Mustafa’nın kabir kitâbesi celî sülüs hatla Mehmed Necib Efendi tarafından yazılmıştır. Eyüp’te Ahmed Efendi Türbesi, Kadızâde Çeşmesi, Üsküdar’da Nuhkuyusu caddesinde günümüzde mevcut olmayan Mehmed Ağa Çeşmesi, Tophane’de Defter Emini Çeşmesi, Kasımpaşa’da Tersane Emini Hacı Ahmed Ağa Çeşmesi ve Otakçılar’da Kırîmî Mehmed Efendi Çeşmesi’nin manzum kitâbe metinleri de Mehmed Necib Efendi’ye aittir.

Mehmed Necib Efendi’nin en önemli eseri hat sanatları konusunda başvuru kaynağı olan Devhatü’l-küttâb’dır. Eserin mukaddimesinden I. Mahmud zamanında Bâbüssaâde ağasının muhasebecisi olan İsmâil b. İbrâhim’in teşvikiyle kaleme alındığı, Nefeszâde İbrâhim Efendi’nin Gülzâr-ı Savâb’ını tamamlayan bir eser olduğu ve 1150’de (1737) telif edildiği anlaşılmaktadır. Mehmed Necib Efendi, Devhatü’l-küttâb’ın yazımında Tuhfe-i Sâmî, Menâkıb-ı Hünerverân, Vefeyâtü’l-aʿyân, Mevzûâtü’l-ulûm, Gülzâr-ı Savâb gibi eserlerden yararlanmış, çağdaşı hattatlarla ilgili bilgileri de bizzat kendilerinden ve yakın çevrelerinden toplamıştır. Ağır bir dille yazılmış olan Devhatü’l-küttâb üç bölümden (makaleden) oluşur. Birinci bölümde hattat padişahlar, ikinci bölümde hattın tarihçesi ve fazileti ele alınmış, eserin geniş tutulan üçüncü bölümünde ise özellikle Osmanlı ülkesinde ve diğer İslâm ülkelerinde yetişen aklâm-ı sitte, nesta‘lik ve divanî yazıda ünlü 495 hattatın biyografisi yer almıştır. Devhatü’l-küttâb’ın Topkapı Sarayı Müzesi (Emanet Hazinesi, nr. 1232/3; Hazine, nr. 1294), Süleymaniye (Fâtih, nr. 4359), Millet (Ali Emîrî Efendi, Tarih, nr. 800), İstanbul Üniversitesi (TY, nr. 9627) ve Ankara Türk Tarih Kurumu (nr. 541, 585) kütüphanelerinde nüshaları bulunmaktadır. Kilisli Muallim Rifat, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bulunan bir nüshayı (Emanet Hazinesi, nr. 1232/3) esas alarak eserin sadece üçüncü bölümünü kısaltarak günümüz Türkçe’sine çevirmiştir (İstanbul 1942).

BİBLİYOGRAFYA
Suyolcuzâde, Devhatü’l-küttâb, s. 70; Sâlim, Tezkire, İstanbul 1315, s. 654-655; Hat Sanatı İçin Kaynak, Devhatü’l-küttâb İncelemeli Metin Çevirisi (haz. Ayşe Peyman Yaman, yüksek lisans tezi, 2003), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 8, 9, 11-13; Müstakimzâde, Tuhfe, s. 436-438; Sicill-i Osmânî, IV, 542; Osmanlı Müellifleri, II, 458; Karatay, Türkçe Yazmalar, I, 280; Agâh Sırrı Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1988, I, 398; Esin Atıl, Levnî ve Surnâme, İstanbul 1999, s. 35; Kāmûsü’l-a‘lâm, IV, 2973-2974.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2010 yılında İstanbul’da basılan 38. cildinde, 2 numaralı sayfada yer almıştır.