TELÂTÎ, Ebû Süleyman

Ebû Süleymân Dâvûd b. İbrâhîm et-Telâtî el-Cerbî (ö. 967/1560)

İbâzî âlimi.

Müellif:

Tunus’un Cerbe adasındaki Telât (Tülât) mahallesinde doğdu. Künyesi Ebû Süleyman olmakla birlikte Berberîler’in, önemli şahsiyetlerin künyelerini kişinin oğluna değil kendisine nisbetle kullanmaları sebebiyle halk arasında Ebû Dâvûd olarak da tanınır. Hatta öğrencilerinin çoğu onun eserlerini Ebû Dâvûd künyesiyle bilir. Küçüklüğünden itibaren ilim için birçok defa seyahate çıktı. Önce Libya’daki Cebelünefûse’de Ebû Zekeriyyâ b. Îsâ el-Bârûnî’den akaide dair eserleri okudu, ardından Cerbe’ye döndü. Burada fakih Ebü’l-Kāsım b. Yûnus es-Sedvîkeşî’den ve Ebû Yahyâ Zekeriyyâ b. İbrâhim el-Hevvârî’den ders aldı. Daha sonra Cebelünefûse’ye döndü ve en çok faydalandığını söylediği hocası Ebû Yûsuf Ya‘kūb b. Sâlih et-Tendemîretî’nin öğrencisi oldu. Hocası Cerbe adasına göç edince o da Bakkāle’ye geçti. Burada Ebû Mansûr İlyâs en-Nefûsî’nin soyundan gelen İbrâhim b. Ahmed Ebü’l-Ahbas’tan mantık ve beyan okudu. 961 (1554) yılında Cerbe’ye dönüş yolunda Şeyh Ammî Saîd b. Ali el-Cerbî’nin öğrencisi Şeyh Ebû Mehdî Îsâ b. İsmâil’in derslerinin şöhretini duyunca onun Cezayir’in güneyinde Vâdîmîzâb’ın Melîke beldesinde bulunan medresesine gitti. Buradaki öğrenimini tamamladıktan sonra 962’de (1555) tekrar Cerbe’ye döndü ve ders verip öğrenci yetiştirmeye başladı. Derslerini Kasabiyyûn Mescidi’nde okutuyordu. Mahfûz’un kendisine nisbet ettiği Şerḥu Îsâġūcî’nin baş tarafında yer alan Îsâġūcî risâlesini, Mısır’da Ebü’l-Hasan Ali b. İbrâhim el-Gîlânî el-Mısrî’den 913’te (1507) okuduğunu belirten ifadesine dayanarak genç yaşta Kahire’ye gittiğini kaydetmesi (Terâcimü’l-müʾellifîn, I, 237, 239) yanlış olup bu şerhin Ebü’r-Rebî‘ Süleyman el-Cerbî’ye ait olduğu anlaşılmaktadır (aş.bk.). Öğrencileri arasında Abdurrahman el-Hîlâtî ve Muhammed b. Zekeriyyâ el-Bârûnî sayılmaktadır. Hayatının son beş yılında Cerbe’de bir yandan ders verip öğrenci yetiştirirken diğer yandan Kuzey Afrika’da İbâzî cemaatinin dinî ve içtimaî işlerini karara bağladığı Azzâbe meclislerinin Cerbe’deki başkanlığını ve bu meclis tarafından seçilen en yüksek mertebeyi ifade eden hüküm şeyhliğini üstlendi. Azzâbe Meclisi başkanlığını kısa sayılacak bir süre yürütmesi kendisinden sonra meclisin sorumluluklarını yüklenebilecek bir nesil yetiştirmesine imkân vermediği için Cerbe adasındaki Azzâbe Meclisi’nin son reisi kabul edilir (Ali Yahyâ Muammer, s. 161; Muhammed b. Mûsâ Bâbâammî v.dğr., II, 141). Cerbe adası Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp Beylerbeyi Turgut Reis tarafından ele geçirilince adanın Osmanlılar’a değil Tunus hânedanlığına bağlanması için müzakerelerde bulunması, Osmanlı yönetimine ve Turgut Reis’e karşı Azzâbe meclislerinde aleyhte konuşmalar yaparak adada çıkarılan isyan hareketini teşvik etmesi sebebiyle önce bir ay kadar hapsedildi, ardından idam edildi. Her yıl Telât halkı tarafından ziyaret edilen kabri Berkūk mahallesindeki Ebû Dâvûd Camii hazîresindedir.

Eserleri. 1. Şerḥu ʿAḳīdeti’t-tevḥîd. Müellifi meçhul Berberîce bir İbâzî akaid metni olan, Cerbe İbâzî âlimlerinden Ebû Hafs b. Cemî‘ el-Cerbî tarafından Arapça’ya tercüme edilen ve Kuzey Afrika İbâzîleri arasında çok meşhur olan ʿAḳīdetü’t-tevḥîd (Muḳaddimetü’t-tevḥîd) adlı risâleye yazdığı şerhtir. Onun bu eseri ʿAḳīdetü’t-tevḥîd şerhleri içinde en çok bilinenidir. Eseri ilk defa Muhammed b. Yûsuf el-Bârûnî bir mecmua içinde (Kahire 1304/1886, s. 31-76), daha sonra Ebû İshak İbrâhim Ettafeyyiş Muḳaddimetü’t-tevḥîd ve şürûḥuhâ başlıklı eser içinde (Kahire 1353) yayımlamıştır. Ayrıca Halîfe b. el-Hâc Saîd eş-Şeybânî tarafından Ebû Hafs’ın metni ve Şemmâhî’nin şerhiyle birlikte neşredilmiştir (Muḳaddimetü’t-tevḥîd ve maʿahû şerḥân, baskı yeri yok, 1973). Telâtî’nin bu şerhi üzerine sonraki dönem İbâzî âlimlerinden Ebû Hafs Amr b. Ramazan et-Telâtî, Netîcetü’l-efkâr fî taʿlîḳı ʿAḳīdeti’l-ebrâr adıyla bir ta‘lik yazmıştır (Custers, I, 289-290). 2. Şerḥu metni’l-Âcurrûmiyye. Kuzey Afrikalı İbn Âcurrûm’un nahve dair meşhur eseri el-Muḳaddimetü’l-Âcurrûmiyye üzerine yazılan bu şerhi, Cezayir Vercelân’daki (Ouargla) Kāsdî Merbâh Üniversitesi’nde Bin Mîlûd et-Ticânî 2011 yılında yüksek lisans tezi olarak tahkik etmiştir.

Telâtî’nin ayrıca, muhtemelen Cerbe adasını hıristiyanların veya Turgut Reis’in kuşatması dolayısıyla Vâdîmîzâb’daki hocası Ebû Mehdî’ye ve ora halkına birlik çağrısı yapan bir mektubu (Mektebetü’l-Bârûnî, nr. 573.238/5), bazı fetvaları (meselâ Cevâb li’ş-Şeyḫ Ebî Süleymân Dâvûd b. İbrâhîm et-Telâtî ʿan ḥaddi’l-ġınâʾ adıyla; Mektebetü’l-Bârûnî, nr. 573.238/2) ve Zâʾidü’l-lûġ gibi hocalarının vefatı üzerine kaleme aldığı mersiyeleri (Mektebetü Sâlim b. Ya‘kūb) günümüze ulaşmıştır. Yeni kaynakların bir kısmında Telâtî’nin Ebherî’ye ait Îsâġūcî’ye dair Şerḥ ʿalâ metni’l-Îsâġūcî adıyla bir eser yazdığı kaydedilip (Ali Yahyâ Muammer, s. 159; Mahfûz, I, 239) onun adıyla basılmışsa da (Tunus 1321, 1347) bazı araştırmacılar, bu şerhin Telâtî’nin çağdaşı ve hemşerisi Ebü’r-Rebî‘ Süleyman el-Cerbî el-Medenî’ye ait olduğunu tesbit etmiştir (Ferhât el-Ca‘bîrî, s. 138; Muhammed b. Mûsâ Bâbâammî v.dğr., II, 140, 205; Ali Ekber Ziyâî, s. 350; Custers, I, 352-353). Nitekim Süleyman el-Cerbî’nin çağdaşı olan Bedreddin el-Karâfî, onun Îsâġūcî ile Teftâzânî’nin el-Muḫtaṣar’ına (Muḫtaṣarü’l-Muṭavvel) birer şerh yazdığını kaydettiği gibi (Tevşîḥu’d-Dîbâc, s. 102, 105) Yahyâ b. Behûn Hâc İmuhammed bu şerh üzerine yaptığı doktora çalışmasında (Ḥâşiyetü Süleymân el-Cerbî ʿalâ Muḫtaṣari’t-Teftâzânî, Câmiatü’l-Cezâir külliyyetü’l-âdâb ve’l-lugāt, 2013) eserin müellifini Süleyman b. Abdurrahman b. Süleyman el-Cerbî olarak kaydetmiş ve biyografisini verirken sadece bu eseriyle Şerḥu’l-Îsâġūcî’yi zikretmiştir. P. Crone ve Fr. Zimmermann, P. Cuperly’nin “Une profession de foi ibāḍite” adlı makalesinde (BEO, XXXII-XXXIII [1981-82], s. 43), taş baskısı yapılan (1314) er-Red ʿale’ṣ-Ṣufriyye ve’l-Ezâriḳa adlı bir eserin müellifi olarak zikredilen Dâvûd b. İbrâhim’in, Ebû Süleyman Dâvûd b. İbrâhim et-Telâtî olabileceğini söylemiş (The Epistle of Sālim ibn Dhakwān, s. 272-273), ancak bu eser hiçbir kaynakta Telâtî’ye nisbet edilmemiştir.

BİBLİYOGRAFYA :

Bedreddin el-Karâfî, Tevşîḥu’d-Dîbâc (nşr. Ahmed eş-Şüteyvî), Beyrut 1403/1983, s. 102, 105; Ali Yahyâ Muammer, el-İbâżıyye fî mevkibi’t-târîḫ, Beyrut 1385/1966, s. 157-161, 297, 301-302, 426; Mahfûz, Terâcimü’l-müʾellifîn, I, 237-241; Ferhât el-Ca‘bîrî, el-Buʿdü’l-ḥaḍârî li’l-ʿaḳīdeti’l-İbâżıyye, [baskı yeri yok] 1989 (Matbaatü’l-elvâni’l-hadîse), s. 59, 131, 133-140, 169; Saîd b. Yûsuf el-Bârûnî, Fihrisü maḫṭûṭâti Mektebeti’l-Bârûnî, Tunus 1998, s. 130; Yûsuf b. Ahmed el-Bârûnî, Cezîretü Cerbe fî mevkibi’t-târîḫ, Tunus 1998, s. 45, 138-140; Muhammed b. Mûsâ Bâbâammî v.dğr., Muʿcemü aʿlâmi’l-İbâżıyye, Beyrut 1421/2000, II, 140-141, 205; P. Crone – Fr. Zimmermann, The Epistle of Sālim ibn Dhakwān, Oxford-New York 2001, s. 272-273; Ali Ekber Ziyâî, Muʿcemü meṣâdiri’l-İbâżıyye, Tahran 1424/2003, s. 348-349, 350, 356; Sâlim b. Ya‘kūb, Târîḫu Cerbe ve ʿulemâʾüha’l-İbâżıyye, Tunus 2009, s. 279-282; M. H. Custers, Bîbliyûġrâfya’l-İbâżıyye (trc. Mûhamed Ümâdî – Hadîce Kerîr), Maskat 1433/2012, I, 163, 199, 200-201, 233, 239, 282, 289-290, 294-298, 349, 351-353, 442, 562, 672, 675; P. Cuperly, “Une profession de foi ibāḍite: La profession de foi d’Abū Zakariyyā’ Yaḥyā Ibn al-Ḫayr Ibn Abī l-Ḫayr al-Ğannāwunī”, BEO, XXXII-XXXIII (1981-82), s. 21-54; Muhammed Îsâ Mûsâ, “et-Telâtî, Ebû Süleymân Dâvûd b. İbrâhim el-Cerbî”, Mv.AU, IV, 558-561.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2019 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 3. basım) EK-2. cildinde, 588-589 numaralı sayfalarda yer almıştır.