YUSUF KARALİ

(1886-1969)

Dersiâm, Rize müftüsü.

Müellif:

Rize Güneysu’nun Pilihoz köyünde (yeni adı Yeşilköy) doğdu. Babası Karaalizâde Molla Bilâl Efendi, annesi Râbia Hanım’dır. Küçük yaşta hâfızlığını tamamladı. Kendi ifadesine göre 1902-1909 yıllarında Pilihoz Medresesi’nde Ağrılımoğlu Mustafa ile Setozlu Muhammed efendilerden sarf-nahiv ve İslâmî ilimler tahsil etti, Muhammed Efendi’nin oğlu Tâhir Efendi’den (Güven) tâlim ve kıraat okudu. Nisbeten yetişmiş bir talebe olarak 1909’da İstanbul’a gitti, Fâtih Medresesi’nde tahsiline devam edip öğrenimini tamamladı. Son görevi Üsküdar müftülüğü olan Rizeli Muharrem Efendi’den icâzet aldı. Ayrıca Ömer Efendi’den Arap ve Fars edebiyatı okudu. Farsça öğreniminde ders arkadaşı Ömer Nasuhi’den (Bilmen) faydalandı. Nitekim 1924’te Rize İmam-Hatip Mektebi’ne muallim olarak tayini için kendisinin doldurduğu sicil belgesinde, “Lisân-ı Arabî’yi kâffe-i belâgatla beraber tekellüm ve kitâbet eder olduğum gibi hususi tahsil eylediğim lisân-ı Fârisî’de dahi aynı derecede tekellüm ve kitâbet ederim” ifadesi yer almaktadır. Medrese tahsilinden sonra müderris olabilmek için girdiği ruûs imtihanını üstün başarı ile kazandı. Bu yıllarda hocaları, talebe ve arkadaşları arasında metinlere vukufu dolayısıyla “İbareci Hoca”, ilmini belli etmediği için de “Gizli Hoca” diye anılmıştır.

1911 yılının sonbaharında 400 kuruş maaşla Fâtih Medresesi’nde ders okutmaya başladı, ancak bu görevi uzun sürmedi ve Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’na girince terfi ettirilmiş olarak Erzincan İhtiyat Zâbit Mektebi’ne sevkedildi (1915). Ertesi yıl tebdilihava için geldiği Rize’de askerî silâh atölyesine alındı ve top yapımında çalıştı. Medreselerin 1924’te kapatılmasının ardından bütün müderris ve dersiâmlar kaydıhayat şartıyla maaşa bağlanarak emekliye sevkedildi, daha sonra dersiâmlardan ayrıca görev alanlara iki maaş verildi. Buna göre Yusuf Hoca 800 kuruş maaşla emekli edilmiş oldu. Diyanet İşleri Reisliği’nin İstanbul Müftülüğü’ne yazdığı 20 Nisan 1936 tarihli bir yazıdan Yusuf Hoca’nın emekliliğe sevkedildiği sırada Beyazıt Camii dersiâmları arasında yer aldığı anlaşılmaktadır. Emekliye ayrılınca Rize’ye gitti ve köyünde aile mesleği olan demircilikle uğraştı. 1920 ve 1930’lu yıllardaki sıkı takiplerden kurtulmak için demirciliği bir vasıta olarak kullandığı belirtilmektedir. Buna rağmen doğrudan veya dolaylı biçimde birçok soruşturma ve kovuşturmaya uğradı.

Tevhîd-i Tedrîsat Kanunu gereği açılan Rize İmam-Hatip Mektebi’nde 15 lira ek maaşla bir yıl Arapça hocalığı yaptı. Bu okulların da kapanması üzerine köyüne döndü, köy camisinde vâizlik ve hatiplik yaptı. Ardından Rize’ye gidip demircilik mesleğini sürdürdü. Demokrat Parti milletvekillerinden İzzet Akçal, Rize İmam-Hatip Mektebi’nde talebesi olmuştur. Rizeliler’in isteğiyle 16 Şubat 1951 tarihinde Rize müftülüğüne tayin edildi. Bu görevi sırasında cuma günleri ve ramazanlarda vaaz verdi, bazı talebelere medrese dersleriyle Arap ve Fars edebiyatı okuttu. 1967’de hacca gitti. Görevde iken 3 Şubat 1969’da vefat eden Yusuf Hoca’nın cenazesi köyüne götürülerek evinin yakınındaki aile mezarlığında defnedildi. Yakın zamanlarda yaptırılan sarıklı ve ta‘lik hatlı mezar taşı bir sanat eseridir.

Yusuf Karali bölgedeki din âlimlerinin, talebelerin ve halkın çeşitli meseleler için başvurduğu, fetva sorduğu, danıştığı itibarlı bir kişiydi. Az konuşur, kaliteli espri yapmayı severdi. Vaazları ve özel derslerinin takipçileri vardı. 1954-1957 yıllarının kış aylarında fıkıh, tefsir, hadis, akaid-kelâm ve 1963-1966 yıllarında da Harîrî’nin Maḳāmât’ına dair düzenli dersler okutmuştur. Yayımlanmış eserleri bulunmayan Yusuf Hoca’nın bir kısmı günümüze intikal etmiş tercüme ve telif çalışmaları vardır. İbnü’l-Fârız’ın divanı ile “el-Ḳaṣîdetü’l-ḫamriyye”sini ve Süyûtî’nin Hz. Peygamber’in ebeveyni hakkındaki manzum risâlesini tercüme etmiş, Mehmed Zihni Efendi’nin Meşâhîrü’n-nisâ adlı kitabına zeyil yazmış, Mustafa Hulûsi Karadeniz’in Farsça’dan çevirdiği Esterâbâdî’ye ait Bezm ü Rezm’in Arap edebiyatıyla ilgili kısımlarını Türkçe’ye çevirmiş, Ebül‘ulâ Mardin’in talebi üzerine onun Huzur Dersleri adlı eseri için yedi Rizeli müderrisin biyografisini kaleme almıştır. Bunların dışında fotokopi usulüyle kitap şeklinde çoğaltılmış vaaz notları ve Risâle-i Nur’larla ilgili mahkemenin isteğiyle hazırlanmış bir raporu bulunmaktadır. Kütüphanesi yakın yıllarda kendi adını taşıyan Diyanet İşleri Başkanlığı Rize Eğitim Merkezi’ne bağışlanmıştır.

BİBLİYOGRAFYA

Diyanet İşleri Başkanlığı, Sicil Dosyası; Risale-i Nur, Bediüzzaman ve Talebeleri Hakkında Türk Hâkiminin Verdiği Kararlar: Ehl-i Vukuf Raporları ve İki Müdafaa (der. Bekir Berk), Ankara 1962, s. 326; İsmail Kara, Kutuz Hoca’nın Hatıraları: Cumhuriyet Devrinde Bir Köy Hocası, İstanbul 2001, s. 64-76; a.mlf., Rize Müftülerinden Yusuf Karali Hoca, İstanbul 2012; Ailedeki evrak ve müsveddeler.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2019 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 3. basım) EK-2. cildinde, 680-681 numaralı sayfalarda yer almıştır.