ZİLELİ MUHARREM EFENDİ

(ö. 1010/1601’den sonra)

Osmanlı fıkıh âlimi ve mutasavvıf.

Müellif:

910 (1504) yılında Tokat’ın Zile ilçesinde doğdu. Kaynaklarda tam adı Muharrem b. Ebü’l-Berekât Muhammed b. Ârif b. Hasan ez-Zîlî olarak geçer. İlme değer veren bir aileye mensuptur. Babası Horasan’dan gelip Zile’ye yerleşmiştir. Annesinin adı Sultan Hatun’dur. Sivâsî ve Kastamonî nisbeleriyle de anılır. Sivâsî nisbesi Zile’nin o dönemde Sivas vilâyetine bağlı olmasından, Kastamonî nisbesi de muhtemelen Kastamonulu müderris Muharrem Efendi ile (ö. 983/1575) karıştırılmasından kaynaklanmaktadır. Künyesi Ebü’l-Leys’tir. Anadolu’da pek bilinmeyen bu künye sebebiyle bazı biyografi yazarları Muharrem Efendi’yi Arap zannetmişlerdir. Meselâ Ziriklî, Muharrem Efendi’nin memleketini anlatırken ez-Zîlî kelimesinin yanlış kaydedildiğini ve doğrusunun ez-Zeylaî olduğunu belirtmekte, bu hata bazı kütüphane kataloglarında da tekrarlanmaktadır. Nitekim Terġībü’l-müteʿallimîn adlı eserinin neşrinde de nisbesi bu şekilde kaydedilmiştir. Muharrem Efendi’nin dört oğlu ve bir kızı olmuştur. Oğullarından en meşhuru Şeyhî lakabı ile bilinen ve Halvetiyye tarikatının dördüncü ana kolu Şemsiyye’nin bir şubesini teşkil eden Sivâsiyye’nin kurucusu Abdülmecid Sivâsî’dir. Kızı Safâ Hatun ise Kadızâdeliler’le yaptığı mücadeleyle tanınan Abdülahad Nûri’nin annesidir. Muharrem Efendi, Halvetiyye’nin Şemsiyye kolunun kurucusu Ebü’s-Senâ Şemseddin Sivâsî ile Sivas’ta bir müddet müftülük yapan Halvetî şeyhi İsmâil Sivâsî’nin de ağabeyidir.

İslâmî ilimlerde ilk eğitimini babasından alan Muharrem Efendi babasının isteği üzerine kardeşleri Şemseddin ve İbrâhim ile birlikte Tokat’a gitti. Tokat’ta Arakiyecizâde Şemseddin Mahvî Efendi’den uzun süre öğrenim gördü. Daha sonra kardeşi Şemseddin ile beraber İstanbul’a giderek tahsilini ilerletti ve ardından Zile’ye döndü. Cumapazarı (Ezinepazarı) şeyhi Amasyalı Hacı Hızır’ın halifelerinden olan Muslihuddin Efendi’den tasavvuf dersleri aldı, onun vefatı üzerine Abdülmecid Şirvânî’nin yanında sülûkünü tamamladı. Halvetî şeyhleri arasında adı geçen Muharrem Efendi, Abdülmecid Şirvânî’nin halifesidir. Öğrenim amacıyla yaptığı yolculuklar dışında Zile’den hiç ayrılmadı. Hayatını ders okutup eser yazmakla geçirdi. Eserlerinde halka hitap eden bir dil kullanmaya çalıştı ve halkın içinde kalıp onları irşad etti. Ayrıca fıkıh ile tasavvufu birleştirmeye, ibadetlerin şeklî yönü yanında mânevî boyutlarına dikkat çekmeye özen gösterdi ve özellikle kadınların eğitimine önem verdi. Yöre halkınca “Muallim Dede” olarak anılan ve keramet sahibi bir zat kabul edilen Muharrem Efendi 100 yaşlarında vefat etti, kabri bugün Zile Devlet Hastahanesi’nin bahçesinde bulunmaktadır.

Eserleri. 1. Ḥâşiye ʿale’l-Fevâʾidi’ż-Żiyâʾiyye. En meşhur eseri olup Osmanlı medreselerinde “Muharrem” adıyla bilinmektedir. İranlı Abdurrahman-ı Câmî’nin, Arapça nahiv kurallarını ele alan İbnü’l-Hâcib’e ait el-Kâfiye adlı eseri üzerine yazdığı el-Fevâʾidü’ż-Żiyâʾiyye adlı şerhin hâşiyesidir. Müellifin yarım bıraktığı kitabı daha sonra Abdullah Eyyûbî (ö. 1252/1836) “bedel” bahsinden itibaren aynı üslûpla tamamlamaya çalışmıştır (Bulak 1256; I-II, İstanbul 1259, 1266, 1274, 1283, 1306, 1308, 1325). Ayrıca eserin birçok yazma nüshası mevcuttur (meselâ bk. Nuruosmaniye Ktp., nr. 4543; Manisa İl Halk Ktp., nr. 694; Kastamonu İl Halk Ktp., nr. 1095). 2. Hediyyetü’ṣ-ṣuʿlûk fî şerḥi Tuḥfeti’l-mülûk. Zeynüddin Muhammed b. Ebû Bekir er-Râzî’ye ait Tuḥfetü’l-mülûk fî fıḳhi meẕhebi’l-İmâm Ebî Ḥanîfe en-Nuʿmân adlı ilmihalin şerhidir (Kazan 1873, 1895, 1902). 3. Umdetü’n-nisâ. Kadınlara mahsus hallere dair fıkhî meseleleri içeren eserin (Millî Ktp., nr. 153/3; Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 562, 1038) Osmanlı Türkçesi ile yazılmış ilk kadın ilmihali olduğu tahmin edilmektedir. 4. Cübbü’l-mesâil. Yazma eser kataloglarında Hubbü’l-mesâil ve Rubbü’l-mesâil şeklinde de geçen eserde bazı fıkhî konular ele alınmıştır. Ana temasını kefâretlerin teşkil ettiği, oldukça sade bir Türkçe’nin kullanıldığı eser bazı dil özellikleri bakımından dikkat çekmektedir (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 2155). 5. Menâḳıbü Ebî Ḥanîfe ve eʾimmeti’l-meẕâhib (Menâḳıbü’l-eʾimmeti’s̱-s̱elâs̱e ʿalâ meẕâhibi Ehli’s-sünne ve’l-cemâʿa). Ebû Hanîfe ile meşhur iki talebesi Ebû Yûsuf ve Muhammed’in hayatını konu alan eserde bunların fazileti, takvâsı, ahlâkı, zekâsı ve ilmî kişiliği gibi konulara değinilmektedir (Millî Ktp., nr. 7911/1; Adana İl Halk Ktp., nr. 683). 6. Künûzü’l-evliyâʾ ve rumûzü’l-aṣfiyâʾ. Bu eserde Abdülkādir-i Geylânî’den Râbia el-Adeviyye’ye kadar yetmiş kişinin hayat hikâyesi ele alınmaktadır (Çorum Hasan Paşa İl Halk Ktp., nr. 23289/2). 7. Terġībü’l-müteʿallimîn. Risâle fî Terġībi’n-nâsi’l-müteʿallimîn ile’l-ʿilm ve’(l-ḥas̱ ʿale’)l-ʿamel, Terġībü’l-ʿilm ve’l-ʿamel gibi isimlerle de anılan ve müellifin eğitim hakkındaki fikirlerinin yegâne kaynağı olan eserde ilmin önemi, âlimin değeri, ilim öğrenme ve öğretmenin fazileti âyet, hadisler ve bazı vecîzelerle anlatılmaktadır (nşr. Târık b. Abdullah b. Abdülkādir Haccâr, Medine 1416/1986). 8. Zelletü’l-ḳārî bi-ʿinâyeti’r-rabbi’l-bârî. Kur’an okurken yapılan i‘rab hataları ile harf ve kelime yanlışlarından bahseden bir eserdir (Millî Ktp., nr. 2820/4). 9. Tenbîhü’l-gāfilât. Özellikle kadınlara temel dinî bilgiler vermek amacıyla ve oldukça sade bir Türkçe ile yazılmıştır (Millî Ktp., nr. 153/2; Hacı Selim Ağa Ktp., Aziz Mahmud Hüdâyî, nr. 50). 10. Risâle-i Şükriyye. Fâtiha sûresinin tefsirini, vitir namazı ve Kunut duasını ihtiva eden Türkçe bir eserdir (Millî Ktp., nr. 153/1). 11. Luġat-ı Fârisî (Süleymaniye Ktp., Denizli, nr. 339, Yazma Bağışlar, nr. 140; Çorum Hasan Paşa İl Halk Ktp., nr. 5432/2). 12. Şerhu ba‘zı ebyâti’l-Mesnevî. Bu eser de Türkçe’dir (Süleymaniye Ktp., Kasîdecizâde Süleyman Sırrı, nr. 327). 13. Terceme-i Hilyetü’n-nebî (Süleymaniye Ktp., Servili, nr. 145).

BİBLİYOGRAFYA

Receb Sivâsî, Necmü’l-hüdâ fî menâḳıbi’ş-Şeyḫ Şemsiddîn Ebi’s̱-S̱enâ, Süleymaniye Ktp., Lala İsmâil, nr. 694/2, vr. 4b, 5a-b, 7a, 37b-38a; Atâî, Zeyl-i Şekāik, s. 2; Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 374, 868; Mehmed Süreyyâ, Sicill-i Osmânî (haz. Nuri Akbayar, s.nşr. Seyit Ali Kahraman), İstanbul 1996, IV, 1097; Osmanlı Müellifleri, II, 21; Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliyâ (haz. Mehmet Akkuş – Ali Yılmaz), İstanbul 2006, III, 474-475, 479 vd.; Serkîs, Muʿcem, I, 343; II, 1621; Îżâḥu’l-meknûn, II, 389; Hediyyetü’l-ʿârifîn, II, 5; Kehhâle, Muʿcemü’l-müʾellifîn, VIII, 180; Cengiz Gündoğdu, Bir Türk Mutasavvıfı Abdülmecîd Sivâsî: Hayatı, Eserleri ve Tasavvufî Görüşleri, Ankara 2000, s. 40-46; Cihat Zorlu, Ebu’l-Leys Muharrem bin Muhammed ez-Zîlî’nin Hubbu’l-Mesâil Adlı Eseri Bağlamında Fıkıh-Tasavvuf İlişkisi (yüksek lisans tezi, 2010), Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 22-23, 135-137; Abbas Çelik, “Bir Eğitimci Olarak Zîlî”, EKEV Akademi Dergisi, I/3, Erzurum 1998, s. 337-343; Fatih Çınar, “İsmail es-Sivâsî ve Sûfîlerin Raks/Deveranı Hakkında Verdiği Bir Fetvası”, Cumhuriyet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, XIII/1, Sivas 2009, s. 329 (maddenin hazırlanışında ayrıca Abdullah Kahraman’ın “Zile’li Muharrem Efendi ve ‘Umdetü’n-Nisâ’ Adlı Kadın İlmihali [Zile 2011]” başlıklı basılmamış tebliğ metni ile Zile eski müftüsü Arif Kılıç’ın Muharrem Efendi hakkında tuttuğu kişisel notlarından da faydalanılmıştır).

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2019 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 3. basım) EK-2. cildinde, 693-694 numaralı sayfalarda yer almıştır.