NEVRES, Osman

(ö. 1293/1876)

Divan şairi.

Müellif:

Rum asıllı olup muhtemelen 1236’da (1820-21) Sakız’da doğdu. Bağdat ve Şam valiliği yapan Ali Rızâ Paşa’nın hizmetkârlarından Süleyman Efendi tarafından sekiz dokuz yaşlarında satın alınıp yetiştirildikten sonra paşaya takdim edildi ve onun himayesinde medrese tahsili gördü. Bağdat’ta vilâyet kâtipliği yaptığı sırada şiirle ilgilendi. Hâmisinin ölümü üzerine (1846) İstanbul’a gidip Hariciye Mektûbî Kalemi’nde görev aldı. Bu dönemde Müşir Abdülkerim Nâdir Paşa’ya intisap ederek onunla beraber tekrar Bağdat (1848) ve Hicaz’a (1852) gitti. 1858’de mütemâyiz rütbesiyle ve Irak-Hicaz orduları muhasebeciliğiyle Bağdat’a döndü. Bu yıllarda büyük emeklerle evinde güzel bir çiçek bahçesi meydana getirdi. İstanbul’a gitmeyi çok istediği halde İkinci Ordu muhasebeciliğiyle Şumnu’ya gönderildi (1872). Bağdat’ta iken adının karıştığı bir suistimal yüzünden görevinden alındı ve bir buçuk yıl kadar Şumnu’da yaşadı. İstanbul hasreti ve hırsızlık isnadı aklî dengesinin bozulmasına sebep oldu. İstanbul’a götürülerek Haydarpaşa Hastahanesi’ne yatırıldı. Kısmen iyileşince Zaptiye Nezâreti mektupçuluğuna getirildi (1874). Ancak bir müddet sonra şuuru yeniden bozulduğundan Üsküdar’daki evine çekildi. 6 Şubat 1876’da vefat etti ve Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.

Nevres kendi döneminde şairliğinden ziyade münşîliğiyle tanınmıştır. Nesrinin Âkif ve Mustafa Reşid paşaların, nazmının ise Ali Rızâ Paşa’nın etkisinde geliştiği söylenir. Şiirlerin şekil ve muhtevasında gösterdiği yenilikleri nesirde gösterememiştir. Bağdat’ta sıbyan mektebine giderken şiir yazmaya başladığı söylenen şairin ilk uzun manzumeleri Ali Rızâ Paşa’ya hitaben söylediği kasidelerdir. Daha çok Fuzûlî’den etkilenmiş, Nevres-i Kadîm (Abdürrezzâk), Nedîm, Tarihçi Râşid, Keçecizâde İzzet Molla gibi şairlerle Ali Rızâ, Mûsâ Kâzım ve Ziyâ Paşa gibi çağdaşlarına nazîreler yazmıştır. Süleyman Senih, Sırrı Paşa ve Nasûhîzâde’den şiir öğrenen Nevres, Arapça ve Farsça’sını geliştirerek bu dillerde de şiir yazmıştır. Hatta Arapça şiirlerinin Türkçe şiirlerinden daha üstün olduğu söylenir. Ziyâ Paşa ve Muallim Nâci gibi şairler tarafından takdir edilen şiirleri bilhassa Irak Türkleri arasında şöhret kazanmış, bestelenen na‘tları tekkelerde icra edilmiştir. Şarkı da besteleyen Nevres genellikle şiirlerinde klasik çizgiyi devam ettirmişse de bazan hem şekil hem muhtevada yenilikler yaparak gazel formunda kaside yazmış ve bir gazeli iki vezne de uyabilecek şekilde söylemiştir. Döneminde kullanılan telgraf, vapur, Avrupa gibi kelimeleri divan şiiri mazmunları arasına sokmuş ve şiirde bilinmeyen kelimeleri açıklamak gibi alışılmadık bir yol izlemiştir. Bu sebeple onun klasik çizgide bazı yenilikler yaptığı söylenebilir. Türkmen lehçesiyle de şiirler söyleyen şair bu türden yenilikleri sebebiyle eleştirilmiştir. Şiirlerinden bazılarının Ali Rızâ Paşa’dan alıntı olduğuna dair iddiaları ve Nâmık Kemal’in “hâr” ithamıyla onun şairliğini eleştirmesi İbnülemin Mahmud Kemal tarafından yersiz bulunmuştur. Nâmık Kemal’le olan karşılıklı hicviyeleri şairin ölümüne kadar devam etmiştir (Özgül, s. 58-81). Divanının sonunda yer alan “Muhtıra-i Nazm” adlı yazısında ithamlara karşı kendini savunan Nevres kimseden şiiri çalmadığını belirtir. Yaşadığı dönemdeki genel temayülden farklı olarak divan edebiyatına yakın bir üslûpla lirik şiirler yazan Nevres vatan sevgisine dair şiirlerinde çağın yeni fikirlerini işlemiştir.

Eserleri. 1. Divan. İki defa basılan (İstanbul 1257, 1290) gayri mürettep divan iki bölümden oluşur. Türkçe olan ilk bölüm Arapça, Farsça ve Türkçe rubâîler halindeki münâcât ile başlar. Daha sonra iki na‘t, bir mersiye, on iki kaside, on altı terciibend, yirmi dokuz tarih, bir kıta, iki tahmîs, iki muhammes ve yedi şarkı, ikisi müstezad şeklinde 405 gazel yer alır. Abdülkerim Nâdir Paşa’ya yazılan bir mektubun ardından Abdülbâki Efendi’nin Arapça takrizi ve devrin büyüklerine yazıldığı anlaşılan mektuplardan ibaret bir münşeat kısmı gelir. “Eş‘âr-ı Müteferrika” başlığını taşıyan yirmi beş şiirden sonra rubâiyyât ve beyitler bulunur. Farsça bir divançenin (Âsâr-ı Fârisî) yer aldığı ikinci bölümde üç kaside, 139 gazel ve rubâiyyâttan sonra kendinden bahseden “Muhtıra-i Nazm” adlı bir yazı bulunmaktadır. Ziyâ Paşa’nın ve Ezherîzâde Seyyid Muhammed Said Efendi’nin takriziyle sona erer. 2. Destâr-ı Hayâl. Altı hikâyeden oluşan bir mesnevi olup müstakil olarak basılmış (1289), ayrıca divanın 1290 baskısında da yer almıştır (s. 299-318). 3. Eser-i Nâdir Mecmûâtü’t-tarab alâ lisâni’l-edeb. Maiyetinde bulunduğu Abdülkerim Nâdir Paşa için yazılan eserde divana girmemiş bazı gazeller, kendi münşeatı ve Nâdir Paşa’nın bunlara yazdığı cevaplar bulunmaktadır. Ali Rızâ Paşa’nın birçok şiirinin de kaydedildiği eserde şair uzun, secili cümlelerle başından geçen olayları tasvir eder. Divanının 1290 baskısı içinde mevcuttur (s. 174-182). 4. Mersiye. Muhteşem-i Kâşânî’nin Kerbelâ şehidleri hakkındaki mersiyesinden esinlenerek kaleme aldığı 115 beyitlik bu manzume divanın 1290 baskısı içinde bulunmaktadır (s. 6-10).

Bursalı Mehmed Tâhir, Osman Nevres’in Sa‘dî-i Şîrâzî’nin hayat hikâyesinin de yer aldığı bir Gülistân tercümesi olduğunu söyler. Fevziye Abdullah Tansel, eski mecmualardan birinde Nevres’in biyografisinden bahseden Külbe-i Ahzân adlı bir risâlesinin tefrika edildiğini ileri sürmekteyse de (İA, IX, 233) bunun divanın son kısmına eklenen “Muhtıra-i Nazm”ın içindeki bir ifadeden kaynaklandığı anlaşılmaktadır (Özgül, s. 41-42).

BİBLİYOGRAFYA
Osman Nevres, Divan, İstanbul 1290; Fatîn, Tezkire, s. 419; Osmanlı Müellifleri, II, 283-284; İbnülemin, Son Asır Türk Şairleri, s. 1189-1201; “Osman, Nevres”, Beiträge zur Arabischen Poesie (Übersetzungen, Kritiken, Aufsätze), Stuttgart 1961, IV/2, s. 19, 89-111; Mine Mengi, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1997, s. 241; M. Kayahan Özgül, Osman Nevres: Hayatı ve Eserleri, İstanbul 1999; Alim Yıldız, “Osman Nevres’in Olaydı Redifli Gazeline Şerh”, Cumhuriyet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, VI/1, Sivas 2002, s. 267-277; Ata Terzibaşı, “Nevres”, TA, XXV, 216; Feyziye Abdullah Tansel, “Nevres”, İA, IX, 231-233; F. Babinger, “Newres”, EI2 (İng.), VIII, 9.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2007 yılında İstanbul’da basılan 33. cildinde, 57-58 numaralı sayfalarda yer almıştır.