NOYAN, Bedri

(1912-1997)

Bektaşîliğin Bâbâgân kolunun otuz altıncı dedebabası.

Müellif:

Asıl adı Salih Bedreddin olup şiirlerinde “Âşık Noyan” mahlasını kullanmıştır. Subay olan babası İsmâil Hakkı’nın görevi dolayısıyla bulunduğu Serez’de dünyaya geldi. Doğduğu yıl ailesi Türkiye’ye döndü. Manisa’da başladığı eğitimine babasının memuriyetine bağlı olarak değişik şehirlerde devam etti. 1931’de Samsun Lisesi’ni bitirip İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydoldu ve 1937 yılında buradan mezun oldu. Ankara Numune Hastahanesi’nde kulak burun boğaz dalında ihtisas yaptıktan sonra İstanbul’a dönüp Tıp Fakültesi’nde göreve başladı. 1946’da doçent oldu. Ancak 1951’de üniversiteden ayrıldı ve serbest hekim olarak çalışmaya başladı. 1987’de doktorluğu bıraktı. Kültürlü bir aile ortamında yetişen ve küçük yaştan beri edebiyata ilgi duyan Noyan lise çağlarından itibaren şiirle meşgul oldu. Türk tasavvuf büyüklerinin divanlarını okudu; Yûnus Emre, Hatâî ve Kaygusuz Abdal’ın şiirlerine nazîreler yazdı. Ayrıca Hasan Ragıp Baba’dan uzun süre mânevî eğitim aldı. 1958 yılında Bektaşîliğe ikrar vererek fiilen intisap etti. Birikimi ve gösterdiği başarı neticesinde dervişlikten sonra altışar aylık süreler içinde babalık ve halifebabalık derecelerini aldı. Mücerret Bektaşîliğin (Bâbâgân) dedebabası Ali Naci Baykal’ın rahatsızlığı ile bizzat ilgilendi ve aralarında gelişen mürşid-mürid ilişkisi içinde ondan çok faydalandı. Baykal tarafından dedebabalığa hazırlandı. Baykal’ın ölümünden sonra Bektaşî dedebabası olarak seçildi (1960). Otuz yedi yıl boyunca kendini yola adadı, ilmî ve mânevî hizmetlere önem verdi. 6 Kasım 1997’de vefat etti.

Bedri Noyan, posta oturanların esasen hiç evlenmeyen Hacı Bektâş-ı Velî’nin “bel evlâdı” değil “yol evlâdı” olduğunu ileri süren Bâbâgân kolunun dedebabası olmakla birlikte sadece bu kola değil genel anlamda Bektaşîliğe de hizmet etmiş, pîrevinin Kalender Çelebi’den sonra bir müddet sahipsiz kalmasının ardından posta oturan Sersem Ali Dedebaba’dan itibaren en uzun süreli dedebabalık görevinde bulunan kişi olmuştur. Tarikat faaliyetlerinin yasaklandığı bu uzun dönemde yoğun bir gayret gösteren Noyan, mensubu olduğu geleneğin kültürel mirasının meydana çıkarılması, belli konuların yeni yorumlara tâbi tutulması ve bu gelenekle Türk kültürü arasındaki bağlara dikkat çekilmesi gibi hususlarda faaliyette bulunmuştur.

Bektaşîliği ve Alevîliği “Türkler’in Ehl-i beyt’e ve on iki imama yönelik sevgi temelli İslâmî yorumu” olarak niteleyen Noyan (Aydın, sy. 73 [1998], s. 35) bu gelenekte ilâhî sevgi, aşk ve cazibenin önemli olduğunu vurgulamış, vahdet-i vücûd anlayışında kullanılan “enelhak” yerine daha önce kullanılmayan “enelaşk” ifadesini ihdas etmiş, bunun yansımasının da “istemek” değil “vermek” olduğunu belirtmiştir (Temre, sy. 5 [1998], s. 36-37). “Hak-Muhammed-Ali” üçlemesinin bazılarının iddiasının aksine Hıristiyanlık’taki teslîsle ilgisinin bulunmadığını, bunlardan ilkiyle ulûhiyyetin, ikincisiyle nübüvvetin, üçüncüsüyle velâyetin kastedildiğini söylemiştir (Bektâşilik Alevîlik Nedir, s. 54).

Bedri Noyan, gerek kendi gayretleriyle elde ettiği gerekse konumu dolayısıyla kendisine intikal eden kitap, yazma ve belgeler ışığında yolun bilhassa erkânına dair özgün bilgiler vermiştir. Bektaşîlik’te “yola girme, nasip alma” gibi adlarla da anılan ikrar cem‘i, “sûfiyan süreği” olarak da anılıp Alevîlik’te buna tekabül eden musâhiplik erkânı, yine Bektaşîlik’te her mânevî derece için yapılan erkân, ayrıca doğum, nikâh, sünnet, ölüm gibi vesilelerle icra edilen erkân konusunda temel kaynaklara dayalı sağlıklı açıklamalar ortaya koymuştur (a.g.e., s. 233, 273, 275-297, 318-323). Noyan, ayrıca klasik mûsikinin makam ve usulleriyle iç içe olmuş, hat, ebrû ve süsleme gibi sanatlarda da önemli mesafeler katetmiş, hat sanatında hem Arap hem Latin harflerini kullanarak başarılı örnekler vermiştir (Balibeyoğlu, sy. 5 [1998], s. 41-52).

Eserleri. 1. Enel’aşk (Aydın 1955). Müellifin 1942-1950 yılları arasında kaleme aldığı tasavvufî nitelikli manzumelerinden oluşur. Kitabın ilk bölümünde şiirler, ikinci bölümde nefesler bulunur. 2. Aşk Risalesi (Aydın 1959). Daha çok Bektaşî geleneğinde sevgi ve onun yoğun hali olan aşkla ilgili açıklamaların yer aldığı bir eserdir. 3. Hacıbektaş’da Pîrevi ve Diğer Ziyaret Yerleri (İzmir, ts.). 4. Bektâşilik Alevîlik Nedir (Ankara 1985, 1987; İstanbul 1995). Bektaşîliğin tarihî gelişimi, Hacı Bektâş-ı Velî’nin hayatı ve eserleri, temel inanç konuları, yolun âdâb ve erkânı ile bazı Bektaşî büyüklerinin hayatları hakkında bilgiler içerir. 5. Bütün Yönleriyle Bektâşîlik ve Alevîlik (I-VI, Ankara 1998-2003). Müellifin yarım asırlık çabalarının ürünü olan ansiklopedik bir çalışmadır. Dokuz cilt halinde neşrine başlanan eserin I. cildi Hacı Bektâş-ı Velî’nin hayatı ve eserlerine, çağdaşlarına, halifeleriyle dergâhına ayrılmıştır. II. cilt tasavvuf, ruh, ölüm, Hurûfîlik, aşk, Bektaşîliğin bilime bakışı; III. cilt Bektaşî-Alevî edebiyatı; IV. cilt soyadı sırasına göre erkek ve kadın şairlerle Bektaşî ve Alevî sanatı; V. cilt dergâhlar; VI. cilt ünlü Bektaşîler ve Bektaşî fıkraları gibi konuları kapsar. Diğer ciltlerin neşrine devam edilmektedir. 6. Manzum Türkçe Kur’an (Ankara 1991). Önsözde Kur’ân-ı Kerîm, Türkçe ibadet ve dua gibi konularda bilgi verilmektedir. Müellifin ayrıca Türkçe İnsan Adları ve Ata Armağanı Türk Klasik Musikisi, Usuller, Makamlar isimli iki eserinin bulunduğu belirtilmektedir (Aydın, sy. 73 [1998], s. 35).

Neşirleri. 1. Demir Baba Vilâyetnamesi (İstanbul 1976). Bulgaristan sınırları içindeki Deliorman bölgesinde yaşamış olan Demir Baba’nın (ö. XVI. yüzyıl) menkıbelerini ihtiva eder. Girişte Akyazılı Sultan, Otman Baba ve Demir Baba hakkında bilgi yer almaktadır. 2. Mehmet Ali Hilmi Dedebaba Divanı (İstanbul, ts.). Şahkulu Sultan Tekkesi’nde görev yapan Hilmi Dedebaba’ya ait divanın aslıyla birlikte sadeleştirilmiş ve yer yer açıklamalar eklenmiş neşridir. 3. Velî Baba Menakıbnamesi (İstanbul 1993, 1995). 4. Hacı Bektâş-ı Velî Manzum Vilâyetnâmesi (Ankara 1996, İstanbul, ts.). Menâkıbnamenin 1879 yılında Nihânî tarafından manzum hale getirilen şeklinin neşridir. 5. Garipnâme. Âşık Paşa’nın meşhur eserinin bugünkü Türkçe’ye aktarılmış şeklidir (Ankara 1998). Bedri Noyan’ın gerek tıp dergilerinde gerekse Türk Yurdu, İslâm, Musiki ve Nota gibi dergilerde Alevîlik ve Bektaşîliğe dair yazılarıyla çeşitli folklor dergilerinde yayımlanan birçok makalesi bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA
Bedri Noyan, Enel’aşk, Aydın 1955, s. 3, 78, 163; a.mlf., Bektâşilik Alevîlik Nedir, Ankara 1987, s. 7-9, 45-46, 54, 73-78, 104-110, 233, 273, 275-297, 318-323; a.mlf., Bütün Yönleriyle Bektâşîlik ve Alevîlik, Ankara 1998, I, Şakir Keçeli’nin sunuş yazısı; Belkıs Temre, Bektaşîliğin Eğitsel ve Kültürel Boyutu, Ankara 1994, s. 97-100, 117-119; a.mlf., “Ene’l-Aşk Menziline Eren Bedri Noyan Dedebaba”, Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, sy. 5, Ankara 1998, s. 33-40; Abdurrahman Güzel, “Türk Kültürü, Hacı Bektaş Velî ve Tanıdığım Kadarıyla Bedri Noyan”, a.e., sy. 4 (1998), s. 23-24; Ali Haydar Ercan, “Mürşidim Doç. Dr. Bedri Noyan ile Birlikte Çalışmalarımız ve Anılarımız”, a.e., sy. 5 (1998), s. 25-31; Latifer Balibeyoğlu, “Geleneksel Türk Süsleme Sanatları Bakımından Bedri Noyan Dedebaba”, a.e., sy. 5 (1998), s. 41-52; Ayhan Aydın, “Bedri Noyan Dedebaba ile Söyleşi”, Cem Dergisi, sy. 73, İstanbul 1998, s. 34-39.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2007 yılında İstanbul’da basılan 33. cildinde, 214-215 numaralı sayfalarda yer almıştır.