NÛH I

Ebû Muhammed el-Emîrü’l-hamîd Nûh b. Nasr b. Ahmed es-Sâmânî (ö. 343/954)

Sâmânî hükümdarı (943-954).

Müellif:

Babası Nasr b. Ahmed’in 27 Receb 331’de (6 Nisan 943) ölümünün ardından Şâban 331’de (Nisan 943) Buhara’da Sâmânî tahtına çıktı. Abbâsî Halifesi Müttakī-Lillâh, Mâverâünnehir ve Horasan’ın kendisine verildiğine dair bir menşur ve sancak gönderip hükümdarlığını onayladı. Devlet işlerini vezir tayin ettiği hocası Hanefî fakihi Hâkim eş-Şehîd’e (Ebü’l-Fazl Muhammed b. Muhammed el-Mervezî) bırakan Nûh, tahta çıkışının üzerinden henüz bir yıl bile geçmeden Hârizm Valisi Abdullah b. Eşkām’ın isyanıyla karşılaştı. Nûh, Hârizm’e ordu sevkederek bu meseleyi çözdükten sonra Kuzeybatı İran’la ilgilenmeye karar verdi. Babasının bu bölgede başlattığı hareket onun ölümüyle duraklamış, Büveyhîler, Rey ve Cibâl vilâyetlerine yerleşmiş, Cürcân ve Taberistan Deylemli lider Hasan b. Fîrûzân’ın eline geçmişti. Bu sırada Merv’de bulunan Nûh’un, Büveyhîler’e karşı Horasan Valisi Ebû Ali Ahmed b. Muhammed b. Muhtâc kumandasında gönderdiği ordu yenilince Horasan’a dönmek zorunda kalırken (333/944) askerî kuvvet vererek desteklediği Ziyârî Emîri Veşmgîr b. Ziyâr, Cürcân’ı Hasan b. Fîrûzân’ın elinden almayı başardı. Kuzeybatı İran’ı hâkimiyeti altına almak isteyen Nûh, Ebû Ali b. Muhtâc’ı tekrar Büveyhîler üzerine sevketti. Rey ve Cibâl vilâyetleri Irak sınırına kadar Sâmânîler’in eline geçti. Bu olayın ardından kendini güçlü hisseden Nûh, Ebû Ali b. Muhtâc’ı Horasan valiliğinden azletti. İsyan edip Sâmânî tahtına hânedandan başka birini çıkarmaya karar veren Ebû Ali b. Muhtâc, Musul’da Hamdânî Emîri Nâsırüddevle’nin hizmetinde bulunan Nûh’un amcası İbrâhim b. Ahmed’e bir mektup göndererek Nûh’a karşı iş birliği yapmayı teklif etti ve onu yanına çağırdı. İbrâhim’le birlikte Nîşâbur’a yürüyüp şehri ele geçirdi (Muharrem 335 / Ağustos 946).

Nûh isyan haberini alır almaz Buhara’dan Merv’e geldi. Fakat burada ordusundan kaynaklanan bazı problemler yaşadı. Askerler olaylardan sorumlu tuttukları Vezir Hâkim eş-Şehîd’i öldürdüler. Bazı kaynaklarda askerlerin vezirin kendilerine teslim edilmesini talep ettikleri ve Nûh’un bu isteği yerine getirmek zorunda kaldığı rivayet edilir. Bu sırada Nîşâbur’dan Merv’e yürüyen Ebû Ali hiçbir mukavemetle karşılaşmadan şehre hâkim oldu (Cemâziyelevvel 335 / Aralık 946); Nûh’un askerlerinin çoğu Ebû Ali’nin tarafına geçti. Nûh önce Buhara’ya, ardından Semerkant’a kaçtı. Ebû Ali, Cemâziyelâhir 335’te (Ocak 947) başşehir Buhara’ya girdi ve Nûh’un amcası İbrâhim’i Sâmânî tahtına oturttu. Ancak Buhara’da istikrarı sağlama konusunda ümitsizliğe düşen Ebû Ali b. Muhtâc, İbrâhim’i tahttan indirip Nûh’un kardeşi Ebû Ca‘fer Muhammed b. Nasr b. Ahmed’i emirliğe getirerek Semerkant’a yürüme bahanesiyle Buhara’dan ayrıldı. Bunun üzerine Nûh, Ramazan 335’te (Nisan 947) Buhara’ya dönüp tekrar Sâmânî tahtına oturdu. Kudret ve üstünlüğünü göstermek için rakip ve muhaliflerine sert cezalar uyguladı. Amcası İbrâhim ile kardeşleri Ebû Ca‘fer Muhammed ve Ebû Muhammed Ahmed’in gözlerine mil çektirdi. Togan el-Hâcib’i idam ettirdi. Bu sırada Çagāniyân’da isyan eden Ebû Ali ordusunu toplayarak Belh’e geldi. Cemâziyelevvel 336’da (Kasım-Aralık 947) yapılan savaşta yenilerek Çagāniyân’a çekilmek zorunda kaldı, Nûh, Ebû Ali’yi ertesi yıl yine mağlûp etti (Rebîülevvel 337 / Eylül 948). Şûmân’a çekilen Ebû Ali, ittifak yaptığı vali ve emîrlerin gönderdikleri yardımcı kuvvetlerle Çagāniyân’ı her taraftan kuşatınca zor durumda kalan Nûh’un askerleri Ebû Ali ile anlaşma yapmaya mecbur oldu.

Bir taraftan Ebû Ali b. Muhtâc meselesini çözmeye, diğer taraftan Horasan’ı düzene sokmaya çalışan Nûh, Horasan’da Sâmânî hâkimiyetini sağladıktan sonra Şiî Büveyhîler’i İran’dan uzaklaştırmak için faaliyete başladı. Horasan sipehsâlârlığına tayin ettiği Mansûr b. Karategin’in bölgeye geldiği sıralarda Kuzeybatı İran’daki durum tamamıyla değişmiş ve Ebû Ali’nin isyanı sebebiyle Sâmânîler’in Rey ve Cibâl’i boşaltmalarının ardından Büveyhî Emîri Rüknüddevle yeniden bu bölgelere hâkim olmuş, Deylemli lider Hasan b. Fîrûzan’la birleşip Taberistan ve Cürcân’ı Ziyârî Emîri Veşmgîr’in elinden almış ve onu Sâmânîler’e sığınmaya mecbur bırakmıştı (Rebîülevvel 336 / Ekim 947). Rüknüddevle’nin, kardeşi Fars Büveyhî Emîri İmâdüddevle’nin ölümü üzerine Fars’a gitmesi, Kuzeybatı İran’a kapsamlı bir askerî hareket düzenlemek için uygun bir fırsattı. Nûh bu dönemde Taberistan’a tekrar hâkim oldu. Horasan sipehsâlârı Mansûr b. Karategin kumandasındaki Sâmânî ordusu Rüknüddevle’nin ülkesinin tamamını kolayca ele geçirdi (339/950). Ancak Büveyhîler çok kısa bir süre sonra Karmîsîn ve Hemedan’ı geri aldılar. Rüknüddevle ile İsfahan yakınlarında karşılaşan Mansûr b. Karategin savaş alanını terkedip Rey’e döndü (Muharrem 340 / Haziran 951). Aynı yıl Mansûr b. Karategin’in Rey’de hastalanarak vefat etmesinin ardından Sâmânîler bölgeyi tamamıyla boşalttılar. Nûh, Ebû Ali b. Muhtâc’ı Horasan sipehsâlârlığına tayin ederek Kuzeybatı İran’daki Büveyhî hâkimiyetine son vermek istedi. Bu sırada Rüknüddevle Taberistan ve Cürcân’ı yeniden ele geçirdi (341/952). Bunun üzerine Veşmgîr Sâmânîler’den yardım istedi. Ebû Ali b. Muhtâc, Nûh’un emriyle Veşmgîr’le birleşip Rey’e yürüdü (Rebîülevvel 342 / Temmuz-Ağustos 953). Rüknüddevle, Sâmânî ordusuyla karşılaşmaya cesaret edemeyip Taberek Kalesi’ne sığındı. Ebû Ali b. Muhtâc, Rüknüddevle ile her yıl Sâmânîler’e 200.000 dinar vergi ödemesi karşılığında anlaşma yaparak Horasan’a döndü. Sâmânî ordusunun bölgeden ayrılmasından sonra Rüknüddevle Taberistan ve Cürcân’ı geri aldı (İbn Miskeveyh, II, 155). Tekrar ülkesini kaybeden Veşmgîr, Nûh’a bir mektup göndererek Ebû Ali’yi Büveyhîler’e meyletmekle suçlayınca Nûh, onu Horasan sipehsâlârlığından azledip yerine Ebû Saîd Bekir b. Mâlik el-Fergānî’yi tayin etti. Bunun üzerine Ebû Ali b. Muhtâc ikinci defa isyan etti, Nîşâbur’u ele geçirip kendi adına hutbe okuttu. Fakat Nûh’un aldığı bir dizi tedbir sebebiyle Nîşâbur’da kalamadı, Rey’e gidip Rüknüddevle’ye sığındı (343/954). Nûh b. Nasr, bu olayın ardından 25 Rebîülâhir 343’te (28 Ağustos 954) Buhara’da öldü. En büyük oğlu ve veliahdı Abdülmelik Sâmânî tahtına çıktı.

Kaynaklarda I. Nûh’tan erdemli ve ahlâklı bir hükümdar olarak bahsedilmektedir. Fakat icraatları onun oldukça sert ve acımasız bir karaktere sahip olduğunu düşündürmektedir. Nûh, Mâverâünnehir’de Sâmânîler için giderek tehlikeli bir hal almaya başlayan Karmatîler’le mücadele etmiş, liderlerini idam ederek bölgedeki nüfuzlarını kırmıştır. I. Nûh devri Sâmânîler’in duraklama döneminin başlangıcını teşkil eder. Kumandanların isyanları ve devlet işlerine müdahaleleri yanında Karahanlılar’ın güçlenmelerinin de bunda rolü vardır. Ayrıca malî sıkıntılar, ordunun düzen ve disiplininin bozulmasında ve valilerinin merkezî idareye karşı tutumlarında etkili olmuştur. I. Nûh’un Muhtâcoğulları’na karşı düşmanca davranışları, onların devlet içindeki nüfuzlarını kırmak için takip ettiği politika devlete zarar vermiş, Büveyhîler’le giriştiği mücadele Sâmânîler’in askerî ve malî gücünün zayıflamasına sebep olmuştur. Makdisî onun döneminde bir senelik haracın peşin tahsil edildiğinden bahseder (Aḥsenü’t-teḳāsîm, s. 340). Normal vergilerin bile halkın tahammül edemeyeceği kadar ağır olduğu bu dönemde şairler vergi memurlarından şikâyette bulunan şiirler yazmışlardır. Nerşahî Târîḫu Buḫârâ, Ebû Şekûr-i Belhî Âferînnâme adlı eserlerini I. Nûh’a takdim etmişlerdir. “el-Emîrü’l-hamîd” lakabıyla tanınan Nûh bastırdığı sikkelerde “el-Melikü’l-Müeyyed” unvanına yer vermiştir.

BİBLİYOGRAFYA
Nerşahî, Târîḫ-i Buḫârâ (trc. Ebû Nasr Ahmed el-Kubâvî, nşr. Müderris-i Razavî), Tahran 1363 hş., s. 132-133; Makdisî, Aḥsenü’t-teḳāsîm, s. 340; İbn Miskeveyh, Tecâribü’l-ümem, II, 100-104, 108, 117, 119-120, 123, 126, 129, 136-142, 143, 147, 154-155, 156-157; Gerdîzî, Zeynü’l-aḫbâr, Tahran 1327 hş., s. 24-29; Sem‘ânî, el-Ensâb (Bârûdî), III, 477-478; İbn İsfendiyâr, Târîḫ-i Ṭaberistân: An Abridged Translation of the History of Tabaristān (trc. E. G. Browne), Leiden-London 1905, s. 220-224; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, VIII, 401, 403-404, 415, 443-444, 458-465, 466-467, 470-471, 475-476, 478, 480, 486-489, 492-493, 499, 504, 505, 507, 508; Mîrhând, Ravżatü’ṣ-ṣafâʾ, IV, 44-50; Hândmîr, Ḥabîbü’s-siyer, II, 360-362; R. N. Frye, “The Sâmânids”, CHIr., IV, 141, 151; V. V. Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan (haz. Hakkı Dursun Yıldız), Ankara 1990, s. 264-267; Hasan Kurt, Orta Asya’nın İslamlaşma Süreci: Buhârâ Örneği, Ankara 1998, s. 22; Aydın Usta, Sâmânîler Devleti’nin Siyâsî ve Kültürel Tarihi: 943-1005 (doktora tezi, 2003), Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 70-99; Erdoğan Merçil, “Sîmcûriler II: İbrâhîm b. Sîmcûr”, TED, sy. 10-11 (1979-80), s. 94-96; K. V. Zetterstéen, “Nûh”, İA, IX, 346-347; C. E. Bosworth, “Nūḥ (I)”, EI2 (İng.), VIII, 109-110; a.mlf., “Sāmānids”, a.e., VIII, 1027.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2007 yılında İstanbul’da basılan 33. cildinde, 227-228 numaralı sayfalarda yer almıştır.