SÂLİM

(ö. 1156/1743)

Tezkire yazarı, divan şairi ve hattat.

Müellif:

Cemâziyelâhir 1099’da (Nisan 1688) İstanbul’da doğdu. Asıl adı Mehmed olup Şeyhülislâm Mirza Mustafa Efendi’nin oğludur. İlk eğitimini Yenibahçeli Çelebi Efendi’den aldı. Babası ilmiye sınıfına mensup olduğundan 1104’te (1692-93) Şeyhülislâm Ebû Saidzâde Feyzullah Efendi’den mülâzım oldu. Babasından ve diğer âlimlerden ilim tahsiline devam etti. Muhammed b. Selâm el-İskenderânî’den hadis icâzeti aldı. 1116’da (1704) ibtidâ-i hâric rütbesiyle Siyavuş Paşa Medresesi’nde başladığı müderrislik görevine İstanbul’un çeşitli medreselerinde devam etti. Şâban 1125’te (Eylül 1713) Süleymaniye Dârülhadisi müderrisliğine yükseldi. Aynı yılın zilhicce ayında (aralık-ocak) Selânik kadısı oldu. Görevini kötüye kullandığı, zevkusafaya düşkün olduğu yolundaki şikâyetler üzerine bir fermanla Cemâziyelevvel 1126’da (Mayıs 1714) azledilerek Serez’de ikamete memur edildi (Ahmed Refik, s. 47-50). Burada iki ay kaldıktan sonra İstanbul’a geldi. Babasının şeyhülislâm olmasıyla Zilhicce 1126’da (Aralık 1714) Galata kadılığına tayin edildi. Muharrem 1127’de (Ocak 1715) Mekke pâyesine nâil oldu. Yine hakkındaki bazı şikâyetler yüzünden Sadrazam Şehid Ali Paşa tarafından Cemâziyelâhir 1127’de (Haziran 1715) Galata kadılığından azledildi. Bu sırada babası da şeyhülislâmlıktan uzaklaştırılınca her ikisi Trabzon’da ikamete memur edildi. Şevval 1128’de (Eylül-Ekim 1716) Bolu’ya, iki ay sonra da İstanbul’a dönmelerine müsaade edildi. Ardından Keşan kazası arpalık olarak verildi. Rebîülevvel 1132’de (Ocak 1720) İstanbul pâyesi tevcih edilip arpalığına Balya kazası da eklendi. Bu arada Emîr Buhârî Tekkesi şeyhi Fazlullah Efendi’den inâbet aldı. 1134’te (1722) tamamladığı tezkiresini Sadrazam Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa’ya sundu. Eserin beğenilmesi üzerine aynı yılın zilkade ayında (ağustos) İstanbul kadılığına tayin edildi. Süresini tamamlayınca Ramazan 1135’te (Haziran 1723) görevinden alındı. Mâzul bulunduğu sırada Damad İbrâhim Paşa’nın emriyle Aynî Tarihi’ni (ʿİḳdü’l-cümân fî târîḫi ehli’z-zamân) Türkçe’ye çevirmek için kurulan, aralarında Nedîm, Seyyid Vehbî ve Çelebizâde Âsım Efendi gibi şair ve âlimlerin bulunduğu heyette görevlendirildi. Cemâziyelevvel 1143’te (Kasım 1730) Anadolu kazaskerliğine getirildi, bir yıl sonra azledildi. Rumeli kazaskerliğine tayin edilip görev süresini tamamlayınca 1149’da (1736-37) görevinden alındı.

Sâlim 1156’da (1743) Rumeli kazaskerliğinden mâzul olarak Şehzadebaşı Bozdoğan Kemeri civarındaki evinde vefat etti. Araştırmalar sonucunda mezarının babasının mezarı ile birlikte Şehzadebaşı’nda Kalenderhâne Camii yakınındaki Arpaemini Mustafa Efendi Mektebi hazîresinde olduğu tesbit edildiğinden hac yolunda (Bursalı Mehmed Tâhir, s. 21) vefat ettiği rivayeti doğru olmamalıdır. Mezar taşında, “Sâbıkan Rumeli kazaskeri merhum ve mağfûrünleh Mehmed Sâlim Efendi’nin ruhuna el-Fâtiha, sene 1156” kaydı vardır. Önce Râmi Mehmed Paşa’nın kızı ile evlenmiş, daha sonra Şeyhülislâm Feyzullah Efendi’ye damat olmuştur. Ancak çocuğu olduğuna dair kaynaklarda bilgi mevcut değildir.

Tezkire yazarları Sâlim’in nesrinden ve şiirinden temiz, kusursuz ve akıcı gibi vasıflarla bahsetmiştir. Sâlim divan şiirinin bütün nazım şekillerinde örnek vermiştir. Bunların çoğu âşıkane ve rindâne, bir kısmı hakîmâne gazelleridir. Mesnevi nazım şekliyle yazılmış kasideleri, manzum mektupları ve manzum tarihleri dikkat çekmektedir. Lâle Devri’ni yaşamış olan Sâlim’in şiirlerinde o dönem İstanbul’unun tabii güzellikleri, semtleri, imar faaliyetleri, günlük hayatı, güzelleri, gezinti ve eğlence yerleri yer almıştır. Sâlim en çok Nâbî’ye saygı göstermiş, tezkiresinde ve divanında ondan üstat diye bahsetmiştir. Yanyalı Esad Efendi, Ebûishakzâde İshak Efendi, Refî-i Kâlâyî, Sâlim-i Trabzonî, Edirneli Enîs ve Nâbî gibi şairler Sâlim’in şiirlerine nazîre yazmışlardır. En çok nazîre yazılan şiiri “Allah aşkına” redifli gazelidir.

Müstakimzâde’ye göre Sâlim devrin tanınmış hattatlarından biridir (Tuhfe, s. 454). Tezkiresinde belirttiğine göre, on yaşlarında iken babasının ikinci Rumeli kazaskerliği görevi dolayısıyla Edirne’de bulundukları yıllarda sülüs, celî ve tuğra çekmede tanınmış bir hattat olan Bahrî mahlaslı Mehmed Efendi’den hat öğrenmiş, Amcazâde Hüseyin Paşa’dan icâzet alarak birçok beratın yazımında ona yardım etmiştir (Tezkiretü’ş-şu‘arâ, s. 236). Tezkiresinin Süleymaniye (Esad Efendi, nr. 3872, müsvedde) ve İstanbul Üniversitesi (TY, nr. 2407) kütüphanelerindeki nüshalarını kendisi yazmıştır. Ayrıca şiirlerinde hat sanatının terimlerine yer verdiği görülmektedir.

Eserleri. 1. Tezkire-i Sâlim (İstanbul 1315). 1099-1134 (1688-1722) yılları arasında ölen veya o sırada yaşamakta olan 423 şairi kapsamaktadır. Bir mukaddime ile iki bölümden meydana gelen, çok süslü ve ağır bir dille kaleme alınan eserin ilk bölümünde II. Mustafa (İkbâlî) ve III. Ahmed’e (Necîb) yer verilmiş, ikinci bölümde alfabe sırasıyla şairlerin hal tercümeleri yazılmıştır. Şeyhî Mehmed Efendi’nin Vekāyiu’l-fuzalâ’sı ile Safâyî Tezkiresi’nden faydalanılarak hazırlanan tezkirenin birçok nüshası vardır (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3872, Hamidiye, nr. 1063, Lala İsmâil, nr. 317; İÜ Ktp., TY, nr. 206, 1637, 2407, 6202; TSMK, Hazine, nr. 1271, 1272, Revan Köşkü, nr. 1452; Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, Tarih, nr. 766; Trabzon İl Halk Ktp., nr. 505; Kayseri Râşid Efendi Ktp., nr. 979; Berlin Devlet Ktp., Or. 4, nr. 1357; Viyana Millî Ktp., nr. 1242; Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, nr. 183). Adnan İnce tarafından yüksek lisans tezi olarak hazırlanan tezkire basılmıştır (bk. bibl.). 2. Divan. Mevlânâ Müzesi nüshasında mevcut bir kayda göre ilk defa Kalaylıkoz Ahmed Paşa’nın sadrazamlığı döneminde tertip edilmiştir (1116/1704). Aynı kaydın Ömer Faruk Akün’ün özel kitaplığındaki nüshada da yer aldığı bildirilmektedir (İA, X, 132). 5868 beyitten meydana gelen ve rubâî şeklinde manzum bir mukaddime ile başlayan divanda otuz altı kaside, üç mesnevi, on yedi musammat, on üç tezkire ve mektup, altı lugaz, 309 gazel, kırk üç manzum tarih, yirmi kıta, on bir rubâî, yedi nazım, 175 matla‘ ve müfred bulunmaktadır. Divanının beş nüshası bilinmektedir (TSMK, Hazine, nr. 888, 915; İÜ Ktp., TY, nr. 184; Konya Mevlânâ Müzesi Ktp., nr. 2405; Oxford Bodleian Ktp., MS, Turk, nr. 107). Eserin tenkitli baskısı -Oxford Bodleian Library nüshası hariç- Adnan İnce tarafından yapılmış (Mirzâzâde Mehmed Sâlim Divanı, Ankara 1994), ayrıca beş nüshası esas alınarak Hüseyin Güfta tarafından üzerinde bir doktora tezi hazırlanmıştır (bk. bibl.). 3. Neylü’r-reşâd fî emri’l-cihâd (İstanbul 1294). On yedi bölümden meydana gelen bir eser olup I. Mahmud adına 1145’te (1732) yazılmıştır. Sâlim’in bizzat kaydettiği veya diğer kaynaklarda adları anılan eserleri de şunlardır: İkdü’l-cümân fî târîhi ehli’z-zamân Tercümesi (Aynî Tarihi’nin hey’et ve coğrafya ile ilgili on bir cüzünün tercümesidir); Selâmetü’l-insân fî muḥâfaẓati’l-lisân (sarf ve nahve dair Arapça bir eserdir); Mâhiyyetü’l-âşık (tasavvuf, tabakat, siyer ve tarihe dair dört ciltlik bir eserdir); Lugat-i Vassâf (Nazmîzâde Murtaza ve Hüseyin efendilerin Vassâf Tarihi’nde anlaşılması güç kelimeler için tertip ettikleri lugatın Türkçe bakımından yenileştirilmiş ve tekrar düzenlenmiş şeklidir); Türkçe-Arapça-Farsça Lugat; Akāid-i İmâm Tahâvî Tercümesi.

BİBLİYOGRAFYA
Sâlim, Tezkiretü’ş-şu‘arâ (haz. Adnan İnce), Ankara 2005; Safâyî, Tezkire, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2549, vr. 131a; İsmâil Belîğ, Nuhbetü’l-âsâr, İÜ Ktp., TY, nr. 1182, vr. 32b; Râmiz, Tezkire, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3873, vr. 52a-b; Ayvansarâyî, Hadîkatü’l-cevâmi‘, I, 166; II, 136; Müstakimzâde, Tuhfe, s. 454; a.mlf., Mecelletü’n-niṣâb, Süleymaniye Ktp., Hâlet Efendi, nr. 628, vr. 247a; Sahaflar Şeyhizâde Esad Efendi, Bağçe-i Safâ-endûz, İÜ Ktp., TY, nr. 2095, s. 151; Fatîn, Tezkire, s. 177-178; Mehmed Tevfîk [Mesnevihan], Mecmûatü’t-terâcim, İÜ Ktp., TY, nr. 192, vr. 94b; Devhatü’l-meşâyih, s. 84; Mehmed Şem‘î, İlâveli Esmârü’t-tevârih, İstanbul 1295, s. 199; Muallim Nâci, Esâmî, İstanbul 1333, s. 160; Sicill-i Osmânî, III, 3; Osmanlı Müellifleri, II, 355-356; Bursalı Mehmed Tâhir, Menâkıb-ı Harb, İstanbul 1333, s. 21; Gibb, HOP, III, 202; Ahmed Refik, Hicrî On İkinci Asırda İstanbul Hayatı (1100-1200), İstanbul 1930, s. 47-50; İbnülemin, Son Asır Türk Şairleri, s. 6; TCYK, s. 609-610; TYDK, III, 731; Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî (haz. Cemâl Kurnaz – Mustafa Tatcı), Ankara 2001, s. 405; Karatay, Türkçe Yazmalar, II, 192; , s. 571-572; Agâh Sırrı Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1973, s. 331-332; Nihad Sâmi Banarlı, Resimli Türk Edebiyâtı Târihi, İstanbul 1976, II, 788-789; Babinger (Üçok), s. 285-286, 298-299; “Sâlim”, Büyük Türk Klâsikleri, İstanbul 1987, VI, 341-342; Yusuf Altınışık, Mirzazâde Mehmed Sâlim Efendi Divânı’ndan Seçmeler ve Tahlil Denemesi (yüksek lisans tezi, 1995), Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 9-11; Hüseyin Güfta, Sâlim (Mirzâzâde): Hayatı, Edebî Kişiliği, Eserleri ve Divanının Karşılaştırmalı Metni (doktora tezi, 1995), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Kāmûsü’l-a‘lâm, IV, 2494; Ömer Faruk Akün, “Sâlim”, İA, X, 130-133; “Sâlim Mehmed Emin Efendi”, TDEA, VII, 443; Mehmet İpşirli, “Mirza Mustafa Efendi”, DİA, XXX, 167-168.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 36. cildinde, 46-47 numaralı sayfalarda yer almıştır.