SAMED VURGUN

(1906-1956)

Azerbaycan şairi ve tiyatro yazarı.

Müellif:

21 Mart 1906’da Azerbaycan’da Kazak kasabasının Yukarı Salahlı köyünde doğdu. Vekilovlar diye bilinen bir aileye mensup olup Vurgun lakabını sonradan almıştır. İlk öğreniminden sonra Kazak Tatar Öğretmen Okulu’nda okudu (1918-1924). Bu okulun müdürü ve Âzerî edebiyat tarihçisi Feridun Bey Köçerli’nin etkisinde kaldı. Mezun olunca bir süre Kazak, Kuba ve Gence’de öğretmenlik yaptı. Moskova Devlet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde (1929-1931) ve Azerbaycan Devlet Pedagoji Enstitüsü’nde (1931-1934) yüksek öğrenimini tamamladı. Azerbaycan Yazarlar Birliği’nin sekreteri (1934-1937), ardından başkanı (1941-1948) oldu. Azerbaycan’ın Dış Ülkelerle İlişkiler Kurumu’nun başkanlığı ve Azerbaycan Cumhuriyeti İlimler Akademisi’nin başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu (1945-1956).

Bakü Devlet Üniversitesi filoloji ilimleri fahrî doktoru ve Azerbaycan Cumhuriyeti devlet sanatçısı olan, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği devlet ödülünü iki defa alan Samed (1941, 1942) genç yaşta Komünist Partisi Gençlik Kolu’na girerek köyleri dolaştı. 1936’da Sovyet Azerbaycanı’nın 15. kuruluş yıl dönümü münasebetiyle Kremlin’e giden heyette yer alarak Lenin ve ihtilâli hakkında yazdığı “Rehbere Selâm” adlı şiiriyle Lenin nişanı aldı. 1940’ta Komünist Partisi’ne üye oldu. Sovyetler Birliği ile Azerbaycan Parlamentosu’nda bir süre milletvekilliği yaptı. Sovyet Temsil Heyeti içinde Bulgaristan, Polonya, Almanya, Fransa, İngiltere ve Çin’e seyahatlerde bulundu. 27 Mayıs 1956’da akciğer kanserinden Bakü’de öldü ve bir devlet mezarlığı olan Bakü Fahrî Hıyâbânı’na defnedildi. Samed Vurgun’un adına sokak, kolhoz, mektep ve Yukarı Salahlı’da şiir evi bulunmaktadır. Bakü’de yaşadığı ev müze haline getirilmiştir. Ayrıca her yıl Samed Vurgun şiir günleri yapılmaktadır.

Küçük yaşlarından itibaren bulunduğu Kazak çevresinin zengin folkloruna, halk masallarına ve türkülere ilgi gösteren Samed Vurgun’un aşk konusunda ilk gençlik şiirlerinden ele geçenler ölümünden sonra Çiçek adıyla yayımlanmıştır (1957). 1924-1928 yıllarında yazdığı şiirlerde lirizm, iç acıları ve tabiat temleri yer alırken 1929’dan itibaren Komünist Partisi’nin istekleri doğrultusunda sosyal gerçekçilik akımını benimseyerek o yönde eserler vermiştir. İlk şiir kitapları olan Şairin Andı (1930), Fener (1932) ve özellikle Gönül Defteri’nde (1934) Sovyet toplumlarında işçilerin rolünü, etkinliklerini, problemlerini, kadın haklarını ve devrimci düşünceleri dile getirmiştir. Azerbaycan şairi Molla Penah’ın hayatını konu edinen Vâkıf (1937) adlı manzum dramı 1938’de sahneye konmuş ve büyük ilgi görmüş, Stalin’in aydınlar üzerindeki baskı harekâtının en yoğun olduğu bu dönemde Stalin ödülüne değer bulunmuştur. Daha sonra Ferhâd ve Şîrîn (1941) dramıyla halkların istiklâli ve vatan sevgisi konularını işleyen Samed Vurgun bu eseriyle ikinci defa Stalin ödülünü almıştır. 1941’de Ayın Efsanesi, 1940-1945 yılları arasında Bakü’nün Destanı ve İnsan adlı romantik-felsefî eserleri yayımlanmıştır. Gazelleri de bulunan Samed Vurgun’un aruzla yazdıklarında Edebiyât-ı Cedîde etkisi görülür. Heceyle yazdığı şiirlerin bir kısmında halk şiirinin nazım şekillerini kullanmıştır. Samed Vurgun’un Nizâmî-i Gencevî, Puşkin, Molla Penah, Ahundzâde, Mayakovski gibi şair ve yazarlar hakkında yorum ve değerlendirmelerde bulunan makaleleri vardır.

Samed Vurgun, eserlerinde yalnız kendi halkını değil bütün insanlığı düşünen hümanist karakterde bir şair olup sadakatle bağlı olduğu Komünist Partisi’ni ve Lenin, Stalin gibi liderlerini öven şiirler yazmıştır. Çeşitli nişan ve mükâfatlarla ödüllendirilmesine rağmen eserlerinde Azerbaycan idealini de yansıtması sebebiyle daima şüphe ve takip korkusuyla tedirgin bir hayat sürmüştür. Eserleri 1940 yılından sonra Rus, Ukrayna, Gürcü, Özbek ve Türkmen dillerine çevrilmiştir. Tercüme ile de uğraşmış olan Samed Vurgun’un Âzerî Türkçesi’ne çevirdiği başlıca eserler şunlardır: Maksim Gorki’den Kız ve Ölüm, Puşkin’den Yevgeni Önegin adlı manzum roman (1935-1936), Gürcü yazar Şato Rustavelli’den Pelenk Derisi Giymiş Pehlivan (1935-1937), Nizâmî-i Gencevî’den Leylâ vü Mecnûn (Bakü 1947). Samed Vurgun’un sağlığında basılan kitapları ile bunların dışında kalan diğer şiir ve yazıları ölümünden sonra birkaç defa külliyat halinde yayımlanmıştır: Eserleri (I-VI, Bakü 1960-1972); Seçilmiş Eserleri (I-II, Bakü 1976; I-III, Bakü 1986-1989); Seçilmiş Dram Eserleri ve Poemaları (Bakü 1974); El Bilir ki Sen Menimsen (Bakü 1970).


BİBLİYOGRAFYA

Azerbaycan Edebiyatı Tarihi, Bakü 1957, I, 337-383.

Halk Şairi Samed Vurgun, Bakü 1958, s. 337-383.

Mehmed Arif, Samed Vurgun Dramaturciyası, Bakü 1964, s. 175-184.

Ahundov Nazım, Samed Vurgun Bibliyografya, Bakü 1965.

Mehmed Cafer, Samed Vurgun: Hayat ve Yaradıcılığı, Bakü 1966, s. 337-383.

Mehdi Famil Alovlu, Publisist Samed Vurgun, Bakü 1967, s. 118-129.

Azerbaycan Sovyet Edebiyatı Tarihi, Bakü 1967, II, 118-129.

R. Vekilov, Samed Vurgun’un Edebi-Tenkidi Görüşleri, Bakü 1982, s. 337-383.

Bahtiyar Vahapzade, Samed Vurgun, Bakü 1984, s. 9-29, 118-129.

Zeynelâbidîn Makas, Azerbaycan Tiyatro Eserleri Antolojisi: Azerbaycan Dramaları, Ankara 1990, s. 360.

Yaşar Vahidoğlu Karayev, “Samed Vurgun”, Başlangıcından Günümüze Kadar Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi: Azerbaycan Türk Edebiyatı IV, Ankara 1993, s. 397-398.

Ahmet Bozdoğan, “Samed Vurgun’un Bakış Açısıyla On Bir Türk Şairi”, Bilig: Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, sy. 34, Ankara 2005, s. 91-115.

Yavuz Akpınar, “Samed Vurgun”, , VII, 448-450.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 36. cildinde, 69-70 numaralı sayfalarda yer almıştır.