SAYMERÎ, Hüseyin b. Ali

Ebû Abdillâh el-Hüseyn b. Alî b. Muhammed es-Saymerî (ö. 436/1045)

Hanefî fakihi.

Müellif:

351 (962) yılında Basra civarındaki Saymer’de doğdu. Hayatının büyük bir kısmını Bağdat’ta geçirdiği ve ilmî faaliyetlerini orada sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Fıkıhta hocaları Cessâs’ın talebesi olan Ebû Bekir Muhammed b. Mûsâ el-Hârizmî ve Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Muhammed ed-Darîr el-Basrî’dir. Kendilerinden hadis aldığı kişiler arasında Muâfâ en-Nehrevânî, Ebû Hafs İbn Şâhîn, Ebû Bekir İbn Şâzân ve Dârekutnî yer alır. Medâin kadılığının ardından Bağdat’ın Kerh bölgesi kadılığına tayin edildi ve ölünceye kadar bu görevde kaldı. Bu dönemde Iraklı Hanefîler’in reisi durumuna geldi. Önceleri Cessâs’ın ve kendi hocası Hârizmî’nin ders verdiği Derbüabde Mescidi’nde, sonraları Bağdat’ın batı yakasındaki Derbüzzerrâdîn’de bir camide eğitim faaliyetlerine devam etti. Bir hac seyahati sırasında uğradığı Dımaşk’ta kaldığı günlerde kendisinden pek çok kimse hadis aldı. Tanınmış öğrencileri arasında Kādılkudât Dâmegānî, Bağdat’taki ilk Hanefî medresesi Meşhedü Ebû Hanîfe’nin ilk müderrisi olan Ebû Tâhir İlyâs b. İbrâhim ed-Deylemî ve Hatîb el-Bağdâdî anılabilir. 21 Şevval 436’da (11 Mayıs 1045) Derbüzzerrâdîn’de vefat etti ve orada defnedildi.

Saymerî’nin yaşadığı dönem, Hanefî mezhebinin ağırlık merkezinin Irak’tan Mâverâünnehir bölgesine kaydığı zamana rastlar. Bu sebeple Kudûrî istisna edilirse sonraki Hanefîler üzerinde o dönemin Mâverâünnehir Hanefîleri daha etkili olmuştur. Onun Aḫbâru Ebî Ḥanîfe ve aṣḥâbih adlı eseri erken devir Hanefî tarihi açısından önemli bir kaynak durumundadır. Usule dair eseri, hem fıkıhla ilgili temel yaklaşımlarının hem de Irak ve Mâverâünnehir Hanefîleri arasındaki farklı bakış açılarının öğrenilmesine yardımcı olmaktadır. Iraklı Hanefîler’in ileri gelenlerinin benimsediği Mu‘tezilî hüküm ve maslahat anlayışı Saymerî’nin usulünde de görülmektedir. Mükelleflerin fiilleri hakkında aklın bedîhî değer hükümlerinin bulunduğunu kabul eden Mu‘tezile’nin kurduğu akıl-şeriat uygunluğu esasına dayalı nazarî sistemden kaynaklanan görüş ve ifadeler Saymerî’de de bulunmaktadır. Onun eserinde birkaç yerde tekrarladığı, “Kulların şer‘î hükümlerle mükellef tutulması kendisindeki maslahat sebebiyle hasen olur” ve, “Teklif olunan hüküm kendisinde mükellefin maslahatı bulunduğu için hak olur” (Kitâb Masâil al-Hilâf, s. 168, 248, 253, 309, 325) şeklindeki ifadeleri Mu‘tezile’nin maslahat anlayışını yansıtmaktadır. Bir başka yerde aklî tahrîmden (el-hazrü’l-aklî) bahsetmesi ve bu hükmün sem‘î bir delille değişebileceğini söylemesi (a.g.e., s. 10), hazr ve ibâha bahsinde Basra Mu‘tezilesi gibi ibâha görüşünü benimsemesi, aklın bir mâni bulunmadıkça ibâha hükmünü gerektirdiğini, zulüm ve yalanın kubhuna delâlet ettiğini belirtmesi (a.g.e., s. 336-339) Mu‘tezilî hüküm anlayışının etkisini ortaya koyan görüşleridir. Saymerî eserinde meseleleri delillendirmede söz konusu aklî hüküm ve maslahat çerçevesini kullanmaktadır. 417 (1026) yılında Mu‘tezile mezhebinden döndürüldüğüne dair rivayet ve kendisinden altı ay kadar önce vefat eden Mu‘tezile kelâmcısı Ebü’l-Hüseyin el-Basrî’nin cenaze namazını kıldırması da onun bu mezhebe temayülünü göstermektedir.

Eserleri. 1. Şerḥu Muḫtaṣari’ṭ-Ṭaḥâvî. Eserin günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmemekte, İbn Kutluboğa birkaç cilt olduğunu belirtmektedir. 2. Kitâbü Mesâʾili’l-ḫilâf fî uṣûli’l-fıḳh. Cessâs’ın Fuṣûl’ü ile birlikte erken dönem Irak Hanefîleri’nden günümüze ulaşan iki usul kitabından biridir. İşlenen konular, terimler, benimsenen görüşler ve delillendirme açısından bu eserle Cessâs’ın eseri arasında sıkı bir bağlantı vardır. Saymerî, hilâf üslûbu içerisinde 133 usul meselesini ele aldığı eserinde genellikle Kerhî ve Cessâs çizgisine bağlı kalmıştır. Söz konusu iki âlimin kendi aralarında veya başka Hanefîler’le ihtilâflı oldukları konularda ikisinden birinin görüşünü benimsemiştir. Ancak eserde fıkıh usulünün deliller, lafızlar, kıyas, ictihad gibi bütün temel konuları kapsamlı biçimde ele alınmamakta, yalnız her konuyla ilgili önemli meseleler işlenmektedir. En çok kıyasla ilgili meseleler üzerinde durulmuştur. Eser Râşid b. Ali el-Hây tarafından yüksek lisans tezi olarak (1405 [1985], Câmiatü’l-İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye, Riyad) ve Abdülvâhid Cehdânî tarafından doktora tezi olarak tahkik edilmiştir (Cehdânî’nin doktora tezinin ikinci kısmını oluşturmaktadır; bk. Kitâb Masâil al-Hilâf, bk. bibl.). 3. Aḫbâru Ebî Ḥanîfe ve aṣḥâbih. Günümüze ulaşan ilk Hanefî tabakat kitabı olup 404 (1014) yılında tamamlanmıştır. Erken dönem Irak çevresi Hanefî fakihleri hakkında çok önemli bir kaynak olan ve daha sonraki birçok tabakat kitabı için referans teşkil eden eser IV. (X.) yüzyıl sonuna kadar yaşayan Hanefîler’i ele almaktadır (Haydarâbâd 1965, 1974; Beyrut 1976).

BİBLİYOGRAFYA
Hüseyin b. Ali es-Saymerî, Aḫbâru Ebî Ḥanîfe ve aṣḥâbih, Beyrut 1976, s. 167, 168; a.mlf., Kitâb Masâil al-Hilâf fî Usûl al-Fiqh: Les problèmes de divergences en méthodologie juridique de Husayn b. ‘Alî al-Saymarî (nşr. Abdelouahad Jahdani, doktora tezi, 1991), Universite de Provence-Aix-Marseille; Cessâs, el-Fuṣûl fi’l-uṣûl (nşr. Uceyl Câsim en-Neşemî), İstanbul 1414/1994; Hatîb, Târîḫu Baġdâd, VIII, 78-79; İbn Asâkir, Târîḫu Dımaşḳ (Amrî), XIV, 264-267; İbnü’l-Cevzî, el-Muntaẓam (Atâ), XV, 176, 293, 300; Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XVII, 615-616; Kureşî, el-Cevâhirü’l-muḍıyye, II, 116-118; İbn Kutluboğa, Tâcü’t-terâcim fî men ṣannefe mine’l-Ḥanefiyye (nşr. İbrâhim Sâlih), Beyrut 1412/1992, s. 93-94; Leknevî, el-Fevâʾidü’l-behiyye (nşr. Ahmed ez-Za‘bî), Beyrut 1418/1998, s. 115; G. Makdisi, Ibn ‘Aqīl et la résurgence de l’Islam traditionaliste au XIe siècle (Ve siècle de l’Hégire), Damas 1963, s. 166-168; Sezgin, GAS, s. 411; Tuncay Başoğlu, Hicrî Beşinci Asır Fıkıh Usûlü Eserlerinde İllet Tartışmaları (doktora tezi, 2001), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 15, 17, 149, 178, 183, 186; a.mlf., “Saymerî’nin Usûlü ve Usûl Görüşleri Hakkında Bazı Tesbitler”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sy. 2, Konya 2003, s. 273-274; Nurit Tsafrir, “Semi Hanafīs and Hanafī Biographical Sources”, St.I, LXXXIV (1996), s. 74-75.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 36. cildinde, 215-216 numaralı sayfalarda yer almıştır.