SEMERKANDÎ, Ebü’l-Leys

Ebü’l-Leys İmâmü’l-hüdâ Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrâhîm es-Semerkandî (ö. 373/983)

Fakih, müfessir ve sûfî.

Müellif:

Semerkant’ta doğmuş olması muhtemeldir. Bazı kaynaklarda yine Ebü’l-Leys es-Semerkandî ismiyle bilinen ve 294 (906) yılında vefat eden bir Mu‘tezilî âlimle zaman zaman karıştırılmıştır. Hanefî mezhebinin meşhur fakihleri arasında yer alan Nasr b. Muhammed müfessir, fakih ve zâhid diye tanınırken diğeri hâfız lakabıyla bilinir. Babasından yaptığı rivayetler dikkate alınarak ilk hocasının babası olduğu söylenebilir. Fıkıh alanındaki asıl hocası “Küçük Ebû Hanîfe” diye meşhur olan Belhli Ebû Ca‘fer el-Hinduvânî’dir. Hanefî fıkhının yanı sıra hadis, kelâm ve tefsir alanında da tahsil gördü. Semerkant, Belh ve Buhara’dan başka Bağdat’a gitmiş ve orada Muhammed b. Muhammed b. Sehl en-Nîsâbûrî’den hadis rivayet etmiş, kendisinden Ali b. Ahmed er-Rezzâz nakilde bulunmuştur. İbn Cenk diye bilinen Semerkant Kadısı Halîl b. Ahmed es-Siczî, A‘meş diye meşhur olan Ebû Bekir Muhammed b. Saîd ve Ebû Bekir Muhammed b. Fazl el-Buhârî onun diğer hocaları arasında yer alır. Lokmân b. Hakîm b. Fazl ve Ebû Bekir Muhammed b. Abdurrahman et-Tirmizî yetiştirdiği öğrencilerden bazılarıdır. Vefat yılı konusunda kaynaklarda 373 (983) ile 393 (1003) arasında değişen yedi ayrı tarih verilirse de genellikle 11 Cemâziyelevvel 373’te (21 Ekim 983) öldüğü kabul edilir. Ebü’l-Leys es-Semerkandî özellikle vaaz, nasihat ve ilmihal türündeki eserleri sayesinde İslâm dünyasında en çok tanınan âlimlerden biri olmuştur. Gerek telif ettiği gerekse şöhretinden dolayı kendisine izâfe edilen birçok eser Endülüs’ten Endonezya’ya kadar yayılmış ve asırlar boyunca İslâm dünyasının birçok bölgesinde müslüman toplumların İslâm anlayışlarını ve dinî hayatlarını derinden etkilemiştir. Eserleri çeşitli müslüman toplulukların dillerine çevrilen Ebü’l-Leys şöhretinin yayıldığı bölgelerde büyük bir velî olarak kabul edilmiş, kendisi için türbe ve makamlar inşa edilmiştir.

Ebû Hanîfe ve bazı talebeleri tarafından kaleme alınan kelâm metinlerinin aktarılmasında ve Hanefî mezhebinin hâkim olduğu bölgelerde benimsenmesinde önemli rol oynayan Ebü’l-Leys’in kelâma dair görüşleri genel olarak Mâtürîdî çizgisiyle paraleldir. Ebû Ubeyde Ma‘mer b. Müsennâ’dan bolca yararlandığı ve nüzûl sebepleri, kıraat farklılıkları ve nesih konularına önem verdiği tefsirinde İsrâiliyyât’a geniş yer veren Ebü’l-Leys tasavvufî (işârî) tefsir sahasındaki ilk simalardan biri kabul edilmektedir. Birçok müellifin Hanefî fakihler hiyerarşisinde “meselede müctehid” kabul ettiği Ebü’l-Leys, Hanefî mezhebinin gelişimine önemli katkılarda bulunmuştur. İlk Hanefî muhtasarlarından birini kaleme alarak Hanefî fıkıh sistematiğini geliştirmiş ve hilâf sahasındaki çalışmaları ile Hanefî hilâf literatürünün temelini teşkil etmiştir. Ebû Hanîfe ve talebelerinin görüşlerinin aktarılmasında kilit rollerden birini oynayan Ebü’l-Leys’in nâdirü’r-rivâye hakkında en önemli tedvin çalışmalarını gerçekleştiren müellif olduğu söylenebilir. Mezhep imamlarının ardından gelen fakihlerin görüş ve katkılarını bir araya getirmeyi hedefleyen nevâzil literatürünün Hanefî mezhebi tarihindeki ilk örneği de Ebü’l-Leys’e aittir. III. (IX.) ve IV. (X.) yüzyılda yaşamış birçok önemli Hanefî fakihinin görüşleri onun bu eseri sayesinde sonraki nesillere aktarılmıştır.

Eserleri. Değişik alanlarda eserler kaleme alan Ebü’l-Leys’e telif etmediği pek çok kitap nisbet edilmiş ve bu durum kütüphane kayıtlarına da geçmiştir. Eserlerinin bazıları şunlardır: 1. Ḫizânetü’l-fıḳh. İlk Hanefî muhtasarlarından biri olup Selâhaddin en-Nâhî tarafından müellifin ʿUyûnü’l-mesâʾil adlı eseriyle birlikte yayımlanmıştır (Bağdat 1385-1387/1965-1967). 2. ʿUyûnü’l-mesâʾil. Ebû Hanîfe ve talebelerinin zâhirü’r-rivâye dışında kalan görüşlerinin (nâdirü’r-rivâye) derlendiği eser Hanefî fıkhının erken dönem tarihi için önemli bir kaynak niteliğindedir. Müellifin görüşleri de zaman zaman rivayetlerin sonuna eklenmiştir (nşr. Abdürrezzâk el-Kādirî, Haydarâbâd 1960; nşr. Selâhaddin en-Nâhî, Bağdat 1385-1387/1965-1967; nşr. Seyyid Muhammed Mühennâ, Beyrut 1998). Kâtib Çelebi, Ḥasrü’l-mesâʾil ve ḳaṣrü’d-delâʾil adlı bir çalışmayı Ebü’l-Leys’in ʿUyûnü’l-mesâʾil’i üzerine Alâeddin el-Üsmendî tarafından yapılmış bir şerh olarak kaydetmişse de bu metnin Necmeddin en-Nesefî’nin hilâfa dair el-Manẓûme adlı eserinin şerhi olduğu belirtilmektedir (ʿUyûnü’l-mesâʾil, neşredenin girişi, s. 26-29). 3. en-Nevâzil (el-Fetâvâ). Kayıtlarda Ebü’l-Leys’e nisbet edilen el-Fetâvâ, en-Nevâzil mine’l-fetâvâ, Fetâva’n-nevâzil ve Muḫtârâtü’n-nevâzil adlı eserlerin tamamı aynı eser olup sonradan farklı isimlerle kaydedilmiştir. Haydarâbâd’da 1936’da Fetâva’n-nevâzil adıyla basılan ve Ebü’l-Leys’e nisbet edilen eser ona ait değildir. 4. Muḳaddime fi’ṣ-ṣalât. Muḳaddimetü Ebi’l-Leys̱, el-Muḳaddime fi’l-fıḳh diye de anılan eserde namaz bahsinden sonra bazı akaid konularına da yer verilir. Çeşitli âlimlerce şerhedilmiş olup Hasan et-Tûlûnî’nin Şerḥu Muḳaddimeti Ebi’l-Leys̱ fi’l-fıḳh’ı ile Muslihuddin b. Mustafa b. Aydoğmuş’un et-Tavżîḥ ʿalâ Muḳaddimeti’ṣ-ṣalât li-Ebi’l-Leys̱ es-Semerḳandî adlı şerhi bunlardandır. Eser Tâceddin İbn Arabşah tarafından nazma çekilmiştir. Bu çalışma Türkler arasında çok okunmuş ve pek çok defa Türkçe’ye çevrilmiştir. Memlük-Kıpçak Türkçesi’yle yapılmış bir çevirisi Arapça’sı ile birlikte tahkik edilerek Ananiasz Zajaczkowski (Varşova 1962) ve Recep Toparlı (Erzurum 1987) tarafından neşredilmiştir. Türkçe çevirisi ve Arapça aslı yüksek lisans çalışmalarına da konu olmuştur. 5. Muḫtelefü’r-rivâye (Muḫtelifü’r-rivâye). Müctehidler arasında çeşitli fıkhî konulara dair ihtilâfları içeren ve hilâfiyat alanına giren bir eserdir. Kaynaklar Ebü’l-Leys’in bu adla bir eser kaleme aldığını belirtir, ancak kütüphanelerde aynı adı taşıyan onlarca yazma nüshada dört farklı yazar adına rastlanmaktadır. Bazı araştırmacılar bu adla muhtevaları ve tasnifleri farklı metinlerin bulunduğunu ve bunlardan birinin Ebü’l-Leys’e ait olduğunu ileri sürerken (Kaya, s. 60-62) ilmî neşrini hazırlayan Abdurrahman b. Mübârek el-Ferec (Riyad 1426/2005) bu isimle kütüphanelerde kayıtlı eserlerin tamamının aynı olduğunu, orijinal halinin Ebü’l-Leys es-Semerkandî tarafından kaleme alındığını, Alâeddin el-Üsmendî’nin yeni bilgiler ekleyerek eseri tekrar kaleme aldığını belirtmiş, bu sebeple kitaba Muḫtelefü’r-rivâye li-Ebi’l-Leys̱ es-Semerḳandî bi-rivâyeti ve tertîbi’l-ʿAlâʾ el-ʿâlim es-Semerḳandî adını vermiştir. Ona göre Nesefî’nin hilâf ilmine dair el-Manẓûme adlı meşhur eseri Semerkandî’nin Muḫtelef’inin manzum şeklidir. 6. Beyânü ʿaḳīdeti’l-uṣûl*. Ehl-i sünnet’in inanç esaslarını âmentü biçiminde özetleyen risâle Endonezya, Malezya ve Güney Afrika’da yaygın olup buralardaki yerel dillere çevrilmiş, ayrıca yaygınlığı sebebiyle XIX. yüzyıl şarkiyatçılarının ilgisini çeken risâle A. W. Juynboll tarafından yayımlanmıştır (Leiden 1881). 7. Şerḥu’l-Fıḳhi’l-ekber. Bu çalışma, Ebû Hanîfe’nin öğrencisi Ebû Mutî‘ el-Belhî’nin rivayetine el-Fıḳhü’l-ebsaṭ adı verildiği için Şerḥu’l-Fıḳhi’l-ebsaṭ diye de bilinir. Eserin tenkitli neşrini hazırlayan Hans Daiber, içinde sonradan eklenmiş Mâtürîdîlik’e vurgu yapan cümlelerin yer aldığını kabul etse de eserin Ebü’l-Leys’e ait olduğunu ileri sürmüştür (The Islamic Concept of Belief, s. 5-10). Ancak Mâtürîdî’ye nisbet edilerek de neşredilen kitap hakkında (Haydarâbâd 1321/1904, 1365) yapılan yeni bir araştırmada esere ait en eski yazma nüshada müellifinin Atâ b. Ali el-Cûzcânî olduğu belirlenmiş, ayrıca eserin muhteva itibariyle Ebü’l-Leys es-Semerkandî’ye ait olmasını imkânsız kılacak bilgiler içerdiği ve meselâ Eş‘ariyye’den söz edildiği tesbit edilmiştir; halbuki tarih itibariyle böyle bir mezhep adından bahsedilmesi mümkün görünmemektedir (Birinci, s. 17-22). 8. Tefsîrü’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm (Tefsîru Ebi’l-Leys̱ es-Semerḳandî). Eserin günümüzde yapılmış baskılarında adı Baḥrü’l-ʿulûm diye kaydedilmiş olmasına rağmen (Bağdat 1405-1406/1985-1986; Beyrut 1413/1993, 1418/1997) Baḥrü’l-ʿulûm adlı tefsirin asıl müellifi Alâeddin Ali b. Yahyâ es-Semerkandî’dir (ö. 860/1456). Ebü’l-Leys’in tefsiri, içerdiği tasavvufî yorumlar sebebiyle işârî tefsir olarak adlandırılsa da sûfî-fıkhî bir yönteme sahiptir. Rivayet ağırlıklı eserde yazar kendi yorumlarını “kāle’l-fakīh” şeklinde belirtmiştir. Eserin Şehâbeddin İbn Arabşah, Mûsâ İznikî ve Ahmed-i Dâî’ye izâfe edilen Türkçe çevirileri günümüze ulaşmıştır. 9. Tenbîhü’l-ġāfilîn. Başta Hz. Peygamber’in sözleri olmak üzere Selef âlimlerinden yapılan rivayetlerle işlenen vaaz ve nasihat eseridir. Kitapta akaid, ibadet, ahlâk, Kur’an’ın ve ramazan ayının fazileti, karı-kocanın karşılıklı hak ve sorumlulukları gibi konular anlatılmıştır. Tenbîhü’l-ġāfilîn İslâm dünyasında çokça okunmuş, yerli İspanyol müslümanlarının konuştuğu Aljamia (Aljamiado) lehçesine de çevrilmiştir. Eser müstakil olarak (Kahire 1311) ve Bustânü’l-ʿârifîn ile birlikte pek çok defa basılmış (Kalküta 1869; Kahire 1303, 1306, 1309, 1315, 1319; Bombay 1304; Beyrut 1403/1983; Dımaşk 1405/1985) ve Türkçe’ye de çevrilmiştir. Osmanlı döneminde Yahyaoğlu Murtaza tarafından yapılmış bir çevirisi Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Koğuşlar, nr. 1038). Eser, Bustânü’l-ʿârifîn ile birlikte Abdülkadir Akçiçek tarafından Gafletten Kurtuluş adıyla tercüme edilmiştir (İstanbul 1977). 10. Bustânü’l-ʿârifîn*. Tenbîhü’l-ġāfilîn tarzında bir vaaz ve nasihat kitabıdır (Kalküta 1868; İstanbul 1286, 1289, 1296; Bulak 1289; Dımaşk 1985). 11. ʿUḳūbetü ehli’l-kebâʾir (nşr. Mustafa Abdülkādir Atâ, Beyrut 1405/1983; Bağdat 1989). Kaynaklarda ve kütüphane kayıtlarında Ebü’l-Leys es-Semerkandî’ye nisbet edilen daha pek çok eser mevcuttur. Bunların bir kısmı eserlerine ait bölümlerden ibarettir, bir kısmının ise Ebü’l-Leys’e aidiyeti şüphelidir.

Semerkandî ve eserleri üzerinde İshak Yazıcı (bk. bibl.) ve Abdürrahim Ahmed Muhammed ez-Zekke doktora tezi (Tefsîrü “Baḥri’l-ʿulûm” li-Ebi’l-Leys̱ es-Semerḳandî, 1997, Külliyyetü dâri’l-ulûm, Kahire), Eyyüp Said Kaya ve İsmail Güllük yüksek lisans tezi hazırlamışlardır (bk. bibl.).

BİBLİYOGRAFYA
Ebü’l-Leys es-Semerkandî, ʿUyûnü’l-mesâʾil (nşr. Selâhaddin en-Nâhî), Bağdad 1385/1965, neşredenin girişi, s. 1-76; a.mlf., Muḫtelefü’r-rivâye (nşr. Abdurrahman b. Mübârek el-Ferec), Riyad 1426/2005, neşredenin girişi, s. 29-38; Hatîb, Târîḫu Baġdâd, XIII, 301; Kureşî, el-Cevâhirü’l-muḍıyye, III, 544-545; , s. 79; Mahmûd Süleyman el-Kefevî, Ketâʾibü aʿlâmi’l-aḫyâr min fuḳahâʾi meẕhebi’n-Nuʿmâni’l-muḫtâr, Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 3401, vr. 43b; Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 563, 568, 703; II, 1220; Abdullah Ahıskavî, Revâmizü’l-aʿyân, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2127-2128, II, vr. 538a; Leknevî, el-Fevâʾidü’l-behiyye, s. 220; Brockelmann, GAL, I, 196; Suppl., I, 347; Sezgin, GAS, I, 445-450; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, İstanbul 1973, I, 391; M. Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, Kahire 1396/1976, I, 224; İshak Yazıcı, Ebu’l-Leys es-Semerkandî: Hayatı, Eserleri ve Tefsirdeki Metodu (doktora tezi, 1982), s. 59, 226, 248, 251; a.mlf., “Tefsîrü Ebü’l-Leys Tercemeleri Hakkında Kısa Bir Araştırma”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, sy. 6, Samsun 1992, s. 79-83; Hans Daiber, The Islamic Concept of Belief in the 4th/10th Century: Abu l-Lait as-Samarkandī’s Commentary on Abu Hanīfa al-fiqh al-absat, Tokyo 1995, tür.yer.; Eyyüp Said Kaya, Hanefî Mezhebinde Nevazil Literatürünün Doğuşu ve Ebu’l-Leys es-Semerkandi’nin Kitabu’n-Nevazil’i (yüksek lisans tezi, 1996), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; İsmail Güllük, Ebu’l-Leys Semerkandî’nin Nevâzil’i Işığında Sosyal Olgu-Fetva İlişkisi (yüksek lisans tezi, 2003), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; Züleyha Birinci, Ata b. Ali el-Cüzcânî’ye Göre Ebû Hanife’nin Kelamî Görüşleri (yüksek lisans tezi, 2007), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; J. Macdonald, “The Creation of Man and Angels in the Eschatological Literature”, IS, III (1964), s. 285-308; a.mlf., “The Angel of Death in Late Islamic Tradition”, a.e., III (1964), s. 485-519; a.mlf., “The Twilight of the Dead”, a.e., IV (1965), s. 55-102; a.mlf., “The Preliminaries to the Resurrection and Judgment”, a.e., IV (1965), s. 137-179; Muhammad Haron, “Abū’l-Layth Al-Samarqandī’s Life and Works with Special Reference to His al-Muqaddimah”, a.e., XXXIII (1994), s. 319-340; a.mlf., “The Samarqand-Cape Town Connection: Revisiting a 10th Century Theological Text”, The Arabist, XXI-XXII, Budapest 1999, s. 73-88; J. Schacht, “Abu’l-Layth al-Samarḳandī”, EI2 (İng.), I, 137; J. van Ess, “Abu’l-Layt Samarqandī”, EIr., I, 332-333.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 36. cildinde, 473-475 numaralı sayfalarda yer almıştır.