ŞERÎF er-RADÎ

Ebü’l-Hasen Muhammed b. el-Hüseyn b. Mûsâ b. Muhammed eş-Şerîf er-Radî el-Mûsevî el-Alevî (ö. 406/1015)

Şair ve Şiî müfessir.

Müellif:

359’da (970) Bağdat’ta ilimle meşgul olan bir aile içinde doğdu. Baba tarafından soyunun yedinci imam Mûsâ el-Kâzım yoluyla Hz. Hüseyin’e, annesi Fâtıma bint Hüseyin yoluyla Hz. Hasan’a dayandığı kabul edildiğinden kendisine “Zü’l-hasebeyn” denmiştir. İmâmiyye âlimi Şeyh Müfîd’den İmâmiyye fıkhı ve Şiî kelâmı, Ebû Saîd es-Sîrâfî’den (veya oğlu İbnü’s-Sîrâfî Yûsuf b. Hasan’dan) nahiv okudu. Ağabeyi Şerîf el-Murtazâ’dan faydalandı. İbrâhim b. Ahmed et-Taberî’den ileri yaşlarda hıfzını tamamladı. Ebû Ali el-Fârisî, Rummânî ve İbn Cinnî’den Arapça dersleri aldı. Ebû Bekir Muhammed b. Mûsâ el-Hârizmî, Kadı Abdullah b. Muhammed el-Ekfânî’den Şâfiî, Hanefî ve Mâlikî fıkhını öğrendi. Kādî Abdülcebbâr’dan Mu‘tezile kelâmı ve fıkıh usulü, Merzübânî ile Muhammed b. Muhammed İbnü’l-Cerrâr’dan ahbâr ve ensâb dersleri aldı. Îsâ b. Ali İbnü’l-Cerrâh, Sehl b. Abdullah ed-Dîbâcî ve diğer bazı kimselerden hadis rivayet etti. Öğrencileri arasında onun yanında müslüman olan şair Mihyâr ed-Deylemî ile Ebû Ca‘fer et-Tûsî, Ahmed b. Ali b. Kudâme, Muhammed b. Muhammed el-Ukberî sayılabilir.

Şerîf er-Radî on yaşında iken babası Ebû Ahmed Hüseyin, Büveyhî Hükümdarı Adudüddevle tarafından tehlikeli görülen kişilerle birlikte Şîraz’a sürülüp bir kalede hapsedildi (369/979-80) ve hükümdarın vefatından (372/983) sonra serbest bırakıldı. Uzun süre halife olma idealiyle yaşayan Şerîf er-Radî bunu şiirlerine de yansıttı. Hilâfete götürecek yolda tanınmak için Abbâsî Halifesi Tâi‘-Lillâh ile dostluk kurdu ve onun hakkında yirmi üç methiye, ayrıca bir mersiye kaleme aldı. Kādir-Billâh’la da ilgisini sürdürdü ve onun için iki kaside nazmetti. Başta Dîvân-ı İnşâ kâtibi Ebû İshak es-Sâbî olmak üzere Abbâsî vezir ve kâtipleriyle münasebet kurdu, onlara dair kasideler yazdı. 377’den (987-88) itibaren Büveyhî Hükümdarı Bahâüddevle ile yakın ilişki içine giren Radî, Büveyhî hükümdar, vezir, emîr ve kâtipleri için kaleme aldığı elli kadar kasidenin otuz dördünü Bahâüddevle’ye tahsis etti. Bu arada Şiî Hamdânîler’le de münasebetini sürdürdü. Ancak Adudüddevle’nin oğlu Bahâüddevle Radî’nin babasına ve daha sonra kendisine 397 (1007) yılında “Radî Zü’l-hasebeyn” unvanıyla Tâlibîler’in nakibliği, hac emirliği ve Dîvân-ı Mezâlim reisliği gibi görevleri vermesi, ayrıca “eş-Şerîfü’l-celîl, eş-Şerîfü’l-ecel, Radî, Zü’l-hasebeyn, Zü’l-menkabeteyn” unvanlarıyla anılması gibi gönül alıcı şeyler ondaki hilâfet arzusunun sönmesine sebep oldu ve Bahâüddevle’nin vefatıyla (403/1012) bu arzusu tamamen sona erdi. Radî hac maksadıyla gittiği Mekke ve Medine’den başka Medâin, Tâif, Kûfe, Necid ve Huneyn’e seyahatlerde bulundu. Dârü’l-ilm adıyla kurduğu medresedeki öğrencilerin ihtiyaçlarını karşıladı, aynı adla bir de kütüphane tesis etti. Son yılları hastalıktan dolayı sıkıntı içinde geçen Şerîf er-Radî 6 Muharrem 406’da (26 Haziran 1015) vefat etti ve Bağdat’ta Enbâriyyûn Mescidi civarındaki evine defnedildi. Daha sonra naaşının Kerbelâ’ya taşınarak Hz. Hüseyin şehitliğine gömüldüğü rivayet edilir.

İbn Cinnî’nin teşvikiyle ilk şiirini on yaşında iken yazan Radî sanatını menfaat sağlamak için kullanmamış, hediye kabul etmemiş, fakat hilâfet idealine erişmek amacıyla sanatından yararlanmakta sakınca görmemiştir. Tâlibîler’in ve hatta Kureyş’in en iyi şairi kabul edilen Şerîf er-Radî (Seâlibî, III, 131; Hatîb, II, 247) geleneksel kalıp ve temalara bağlı kalmış, daha çok medih, fahr, mersiye ve zamandan şikâyet temalarında eser vermiştir. Onun Hicaz’a giden kadınlara karşı platonik duygularını, Hicaz’daki kutsal mekânlara özlemini dile getirdiği, “Hicâziyyât” adı verilen gazel ve nesîb türündeki kırk kasidesi özgün nitelikleriyle dikkat çekmiş, İbn Sinân el-Hafâcî ve İbn Hafâce’yi etkilemiştir.

Şerîf er-Radî’ye kadar Şiî tefsir geleneği rivayete dayalı iken Radî, İmâmiyye mezhebi içinde re’y ile tefsirin öncülerinden biri olmuştur. Belâgat ilmindeki mecaz ve istiare kavramlarına yakın şekilde âyet ve hadislerdeki mecazi anlatımlar hakkında Telḫîṣu’l-beyân ve el-Mecâzâtü’n-nebeviyye adlı eserleriyle ilk telif türünü ortaya koymuştur. İslâm tarihinde, öğrencilerin barınma ve öğrenim ihtiyaçlarının karşılandığı ilk tesisin Nizâmülmülk tarafından kurulduğu söylenirse de bu konuda Şerîf er-Radî’nin öncülüğü vardır (Waheed Akhtar, s. 134). Radî’nin hocaları arasında İmâmiyye dışındaki mezheplere mensup âlimlerin bulunması, Sâbiî dininden olan Ebû İshak es-Sâbî’in onun dostları arasında yer alması ve ölümünün ardından ona mersiye yazması onun diğer din ve mezhep mensuplarına karşı da hoşgörülü davrandığını göstermektedir.

Eserleri. 1. Dîvân. Radî’nin, 374-405 (984-1014) yılları arasında yazdığı ve 17.000’den fazla beyitten oluşan şiirleri kapsamaktadır. Şiirlerin tarihli olması sebebiyle eser şairin hayatı ve dönemi açısından önemli bir doküman niteliğindedir (Bombay 1306/1888; Beyrut 1307-1310/1889-1892; nşr. Kâmil Süleyman, I-II, 1375/1956; 1380/1961 [Dâru Sâdır]; nşr. Ali el-Hâkānî, Bağdat 1960; nşr. Abdülfettâh Muhammed el-Hulv, 1976; Kahire 1935; Tahran 1406/1986). İnşirâḥu’ṣ-ṣadr (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 1662) ve Muḫtârât mine’ş-şiʿr adlı anonim eserler Radî’nin divanından seçmeleri ihtiva eder. 2. Nehcü’l-belâġa*. Hz. Ali’nin konuşmaları, mektupları, öğütleri, vasiyetleri, emirleri ve hikmetli sözlerine dair bir derlemedir. Eserin Şerîf er-Radî’ye ait olduğu hemen hemen kesin şekilde biliniyorsa da kardeşi Şerîf el-Murtazâ’ya da nisbet edilmektedir. İlk defa Tebriz’de basılan (1247) ve İbn Ebü’l-Hadîd tarafından geniş bir şerhi yapılan eserin çok sayıda neşri vardır. Abdülbaki Gölpınarlı (İstanbul 1972), Bekir Işık v.dğr. (Ankara 1990), Abdülaziz Hatib (İstanbul 2006) ve Adnan Demircan (İstanbul 2006) eseri Türkçe’ye çevirmiştir. 3. Ḥaḳāʾiḳu’t-teʾvîl fî müteşâbihi’t-tenzîl (Müteşâbih fi’l-Ḳurʾân). Yalnız beşinci cüzü zamanımıza ulaşan bu dirâyet tefsirinde kıraat farklarına, fıkıh ve kelâm konularına temas edilmiş, garîb kelimelerle ilgili açıklamalara ve şiirle istişhâda ağırlık verilmiştir (nşr. Abdülhüseyin el-Hillî – Muhammed Rızâ Âl Kâşifülgıtâ, Necef 1355/1936; Beyrut 1973, 1976). 4. Telḫîṣu’l-beyân fî (ʿan) mecâzâti’l-Ḳurʾân. 401 (1011) yılında yazılan ve bu türde ilk eser olan kitapta mecazi anlatımlar daha çok istiare adıyla ele alındığından eser el-İstiʿârât fi’l-Ḳurʾân ismiyle de anılmıştır (nşr. Muhammed Mişkât, Tahran 1369, 1372, 1407; nşr. Hüseyin Ali Mahfûz, Tahran 1953; nşr. Mekkî es-Seyyid Câsim, Bağdat 1374/1956; Beyrut 1986; nşr. Muhammed Abdülganî Hasan, Kahire 1374/1955; nşr. Muhammed el-Haydarî, Bağdat 1375/1955; nşr. Ali Mahmûd Mukallid, Beyrut 1986). Eseri Muhammed Bâkır Sebzevârî Farsça’ya tercüme etmiştir (Tahran 1330/1912). 5. el-Mecâzâtü’n-nebeviyye (Mecâzâtü’l-âs̱âri’n-nebeviyye). Eserde 361 hadiste geçen mecazi anlatımlar teşbih, temsil, istiare gibi türleri de kapsayacak biçimde ele alınmış, fıkhî konulara ve Hz. Peygamber’in bazı gazvelerine temas edilmiştir (nşr. Mervân Atıyye, Bağdat 1328; nşr. Mahmûd Mustafa, Kahire 1356; nşr. ve şerh: Tâhâ Muhammed ez-Zeynî, Kahire 1387/1967; Beyrut 1406/1986; nşr. Muhammed Rıdvân ed-Dâye, Dımaşk 1408/1987). 6. Ḫaṣâʾiṣü’l-eʾimme. 383-384 (993-994) yıllarında kaleme alınan eser İmâmiyye’ye mensup imamların biyografilerine dairdir (Necef 1368; nşr. Muhammed Hâdî el-Emînî, Meşhed 1406/1986). 7. Ḫaṣâʾiṣü emîri’l-müʾminîn ʿAlî b. Ebî Ṭâlib. Önceki eserle birlikte yazılmıştır (Necef 1368; nşr. Muhammed Hâdî el-Emînî, Meşhed 1365, 1406/1986; Beyrut 1986). 8. Resâʾilü’ṣ-Ṣâbî ve’ş-Şerîf er-Raḍî (Kitâbü Mürâseleti’ş-Şerîf er-Raḍî). Tamamı üç cilt olan eserin çok az kısmı günümüze ulaşmıştır (nşr. Muhammed Yûsuf Necm, Küveyt 1381/1961, 1986). 9. el-Ḥicâziyyât. Şairin afîf gazel temasında kırk kasidesini içerir (Zâhiriyye Ktp., nr. 332). Radî’nin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Aḫbâru ḳuḍâti Baġdâd, Sîretü vâlidihî Ebî Aḥmed eṭ-Ṭâhir, Meʿâni’l-Ḳurʾân, el-Ḥasen min şiʿri’l-Ḥüseyn (İbnü’l-Ḥaccâc)/Muḫtâru şiʿri İbni’l-Ḥaccâc, Muḫtâru şiʿri Ebî İsḥâḳ eṣ-Ṣâbî, el-Muḫtâr min şiʿri Ebî Temmâm, ez-Ziyâdât fî şiʿri İbni’l-Ḥaccâc, Mâ dâre beynehû ve beyne’ṣ-Ṣâbî şiʿren, (Taʿlîḳu) Ḫilâfü’l-fuḳahâʾ/Mesâʾilü’l-fuḳahâʾ, Taʿlîḳa ʿale’l-Îżâḥ (li-Ebî ʿAlî el-Fârisî). Şerîf er-Radî’ye nisbet edilen Ṭayfü’l-ḫayâl Şerîf el-Murtazâ’ya, Evṣâfü elfi ġulâm ve ġulâm da Ebü’l-Hasan İbn Defterhân’a aittir.

Şerîf er-Radî’nin üzerine çok sayıda çalışma yapılmıştır. Bibliyografyada geçenler dışında Abdülhüseyin el-Hillî en-Necefî’nin Ḥayâtü’ş-Şerîf er-Raḍî (Necef 1355), Muhammed Rızâ Âl Kâşifülgıtâ en-Necefî’nin Ḥayâtü’ş-Şerîf er-Raḍî (Necef 1360), Zekî Mübârek’in ʿAbḳariyyetü’ş-Şerîf er-Raḍî (Beyrut 1939, 2006), Abdülmesîh Mahfûz’un eş-Şerîf er-Raḍî: Budlirü’l-ʿArab (Beyrut 1944), Muhammed Seyyid Kîlânî’nin eş-Şerîf er-Raḍî: ʿAṣrühû târîḫu ḥayâtihî, şiʿrüh (Kahire 1937) adlı eserleriyle Recep Dikici’nin aş-Şarîf ar-Razî’nin Hayatı, Dil ve Edebiyat Hakkındaki Çalışmaları adlı doktora tezi (1987, İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü) ve Yavuz Köktaş’ın makalesi (EKEV Akademi Dergisi, III/2 [Ankara 2001], s. 175-189) burada zikredilebilir.

BİBLİYOGRAFYA
Seâlibî, Yetîmetü’d-dehr, Kahire 1979, III, 131-151; Hatîb, Târîḫu Baġdâd, II, 246-247; Sem‘ânî, el-Ensâb (Bârûdî), IV, 28-29; İbnü’l-Esîr, el-Lübâb, II, 269; İbn Ebü’l-Hadîd, Şerḥu Nehci’l-belâġa (nşr. M. Ebü’l-Fazl İbrâhim), Kahire 1385/1965, I, 31-41; İbn Hallikân, Vefeyât, IV, 414-420; İbn Inebe, ʿUmdetü’ṭ-ṭâlib (nşr. M. Hasan Âl-i Tâlekānî), Necef 1380/1961, s. 203-211; Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 472, 794; II, 1590, 1991-1992; Brockelmann, GAL, I, 81; Suppl., I, 131; Hediyyetü’l-ʿârifîn, II, 60; Sezgin, GAS, II, 595-597; VIII, 185-187; Aʿyânü’ş-Şîʿa, IX, 216-224; Abdülfettâh M. el-Hulv, eş-Şerîf er-Raḍî ḥayâtühû ve dirâsetü şiʿrih, Kahire 1986, I-II; Hasan Mahmûd Ebû Uleyvî, eş-Şerîf er-Raḍî: Dirâse fî ʿaṣrihî ve edebih, Beyrut 1406/1986; Abdülhüseyin Ahmed el-Emînî, el-Ġadîr fi’l-Kitâb ve’s-Sünne ve’l-edeb, Tahran 1366 hş., s. 181-221; S. Waheed Akhtar, Early Shī‘ite Imāmiyyah Thinkers, New Delhi 1988, s. 125-175; Abdüllatîf Şerâre, eş-Şerîf er-Raḍî: Dirâse ve muḫtârât, Beyrut 1992; Abdülkādir et-Tabâtabâî, “el-Mütebaḳḳī min maḫṭûṭâti Nehci’l-belâġa”, Türâs̱ünâ, I/5, Kum 1406, s. 42-51; Rızâ el-Üstâdî, “eş-Şerîf er-Raḍî faḳīhen”, a.e., I/5 (1406), s. 103-124; Seyyid M. Bahrülulûm, “eş-Şâʿirü’ṭ-ṭamûḥ”, a.e., I/5 (1406), s. 197-247; Moktar Djebli, “al-Sharīf al-Raḍī”, EI2 (İng.), IX, 340-343.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2010 yılında İstanbul’da basılan 39. cildinde, 4-5 numaralı sayfalarda yer almıştır.