ŞİFÂÜ’l-GALÎL

İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî’nin (ö. 478/1085) Tevrat ve İncil’in tahrifine dair risâlesi.

Müellif:

Tam adı Şifâʾü’l-ġalîl fî beyâni mâ vaḳaʿa fi’t-Tevrât ve’l-İncîl mine’t-tebdîl şeklinde yazma nüshaların başında müellifin ismiyle birlikte kaydedilmiş (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2246, vr. 55a; nr. 2247/2), sonunda ise müstensihe ait bir kısaltma olduğu tahmin edilen Şifâʾü’l-ġalîl fî beyâni vuḳūʿi’t-tebdîl ismi yazılmıştır (nr. 2246, vr. 71a; nr. 2247, vr. 107a). Müellif kitabın adını doğrudan zikretmemişse de metinde “şifâʾ li’l-ġalîl” terkibi yer almaktadır (s. 7, 41). Brockelmann, nüshaların bulunduğu mecmuaların kapak sayfasındaki kayıtlar sebebiyle eseri Gazzâlî’nin zaten kendisine nisbeti tartışmalı olan er-Reddü’l-cemîl’i zannetmiş (GAL Suppl., I, 747), sonraki kayıtlarında ise doğrusunu yazmıştır (a.g.e., I, 673). Cüveynî ve eserlerinden bahseden kaynaklarda kitabın adına rastlanmamaktadır. Büyük Selçuklu Veziri Amîdülmülk el-Kündürî’nin Eş‘arîliğe karşı baskıcı tutumu yüzünden Nîşâbur’u terkederek (445/1053) bir süre Bağdat’ta ikamet eden Cüveynî’nin, bölgenin ileri gelen âlimleriyle ilmî sohbetlerde bulunmasının yanı sıra orada yaşayan yahudi ve hıristiyan din adamları ile İslâm âlimleri arasındaki tartışmalara da ilgi duyduğu ve bu eseri muhtemelen o dönemde kaleme aldığı belirtilmektedir (Allard, s. 10-11; Gaudel, I, 120).

Risâlenin muhtevasını bir mukaddimeden sonra iki bölüm halinde ele almak mümkündür. Mukaddimede Tevrat ve İncil metinlerinin tahrifi (tebdil) meselesi, her iki metinde Hz. Peygamber’den bahsedildiği Kur’ân-ı Kerîm’de açıkça bildirilmesine rağmen (el-A‘râf 7/157; es-Saf 61/6) yahudi ve hıristiyanların bunu inkâr ettikleri, ayrıca onların birbirlerini kutsal metinlerini tahrif etmekle suçladıkları halde İslâm âlimlerince ileri sürülen tahrif olayını kabul etmedikleri belirtilmektedir. Hz. Muhammed’in nübüvvetinin önceki kutsal metinlerde müjdelenmesi ve Kitâb-ı Mukaddes’in tahrifi meselesine Cüveynî sadece değinmekle yetinmiş, Kitâb-ı Mukaddes’in tahrifini metnin kayda geçirilmesi tarihi ve muhtevasıyla ilgili olarak yaptığı mukayeselerle ispat etmeye çalışmıştır. Cüveynî eserin birinci bölümünde, Bâbil Kralı Buhtunnasr (Nebukadnezzar) tarafından Süleyman Mâbedi’nin yıkılıp İsrâiloğulları’ndan çoğunluğu âlim olan Yehuda halkının Bâbil’e sürgün edilmesi döneminde (m.ö. 586-538) ellerindeki kutsal metinlerin kaybolduğunu ve sürgünden sonra Tevrat’ın yazıcı Ezra tarafından yeniden yazıldığını belirtir. Ayrıca hıristiyanların, ellerindeki Tevrat metinlerinin Îsâ Mesîh’in gelişini müjdelediği, fakat yahudilerin bunu inkâr etmek için kendi metinlerini değiştirdikleri şeklindeki iddialarını kaydeder. Ardından yahudilerin, Mesîh’in gelişine dair haberleri Hz. Îsâ’nın yaşadığı zaman olan insanlığın yedinci dönemine denk gelecek şekilde hıristiyanlar tarafından Tevrat metinlerine eklendiği yönündeki iddialarını zikreder ve her iki tarafın birbirini tahrifle suçlamasının kendi tezini doğruladığına dikkat çeker. Cüveynî’nin üzerinde durduğu diğer bir husus, yahudi (İbrânîce metin) ve hıristiyanların (Grekçe Yetmişler tercümesi) ellerinde bulunan metinler arasında özellikle Tekvîn kitabında yer alan (5/3-32; 11/10-26), Hz. Âdem’in çocuklarından Patriyarklar’a kadarki dönemde yaşayan önemli şahsiyetlerin soy kütükleri ve yaşlarıyla ilgili çelişik bilgilerdir. Cüveynî, Sâmirîler’in Tevrat metninde de farklılıkların bulunduğunu ifade eder.

Eserin ikinci bölümünde İncil’in tahrifi meselesini ele alan Cüveynî, İncil yazarlarının, metinlerini Hz. Îsâ’nın göğe yükseltilmesinden sonra farklı zamanlarda kaleme aldıklarını bizzat kendilerinin ifade ettiklerini belirttikten sonra onların naklettikleri bilgileri koruma hususunda hassas davranmamaları yüzünden zamanla başka değişikliklerin de meydana geldiğini kaydeder. İnciller arasındaki farklılık ve çelişkiler üzerinde durarak Hz. Îsâ’nın soy kütüğünün İnciller’de hatalı ve birbirinden farklı biçimde yazıldığını söyler (Matta, 1/1-17; Luka, 3/23-38). Rûhulkudüs’ün ilhamıyla kaleme alındığına inanılan metinlerdeki bu tür problemlerin varlığı onların güvenilirliğini ortadan kaldıracak niteliktedir. Cüveynî ayrıca İncil müfessirlerinin, Hz. Îsâ’nın ataları için eş anlamlı isimlerin kullanılması dolayısıyla soy kütüğü kayıtlarında hatalar oluştuğu şeklindeki açıklamalarını da ikna edici bulmaz. Hz. Îsâ’nın Petrus’a söylediği, “Horoz iki defa ötmeden sen beni üç defa inkâr edeceksin” şeklindeki sözüyle muhakeme edilmek üzere yakalanacağı geceyi haber vermesi (krş. Matta, 27/75; Luka, 22/34, 54-60; Yuhanna, 13, 38), havârileriyle beraber Kudüs’e yaklaştıklarında havârilerinden ikisini gönderip onlardan binek getirmelerini istemesi (krş. Matta, 21/1-7; Markos, 11/1-5), çarmıha gerilmesi esnasında orada bulunan iki hırsızla Îsâ arasında bir konuşmanın geçmesi (krş. Matta, 27/39-40, 44; Luka, 23/39-43), çarmıha gerildiğinde mâbedin perdesinin yukarıdan aşağı kadar ikiye ayrılması (Markos, 15/38; Luka, 13, 45), Matta’nın ifadesiyle “yerin sarsılıp kayaların yarılması, kabirlerin açılıp uykuda olan nice mukaddeslerin cesetlerinin kıyam etmesi” (27/51-53) gibi olayların İnciller’de eksik veya çelişik olarak kaydedildiğine dikkat çeker. Kitabın sonunda Cüveynî tarihî bilgiler yanında Tevrat ve İncil metinleri incelendiğinde dalgınlık, unutma veya metnin gereği gibi muhafaza edilememesi şeklinde de olsa bu metinlerde tahrifin gerçekleştiğini tekrar vurgulamaktadır.

İslâm âlimleri arasında, Ehl-i kitabın kutsal metinlerinde yorum ve tercümeden kaynaklanan mânaya yönelik tahrifin gerçekleştiğini kabul edenlerin bulunduğu belirtilse de bu konudaki yaygın kabul tahrifin metinlerde gerçekleştiği yönündedir (Adang, s. 223-224; EI2 [İng.], X, 111-112). Tahrif meselesi Ehl-i kitaba karşı yazılan reddiyelerde daha önce ele alınmış olmakla birlikte problemi sistematik biçimde ilk defa İbn Hazm ortaya koymuştur. İbn Hazm yahudilerin elindeki Tevrat ile Sâmirîler’in Tevrat’ının farklı olduğunu, Hz. Mûsâ’dan çok sonra Tevrat’ın Ezra tarafından yeniden kaleme alındığını belirterek tahrifi Tevrat’tan aldığı metinlerle ortaya koymaya çalışmış (el-Faṣl, I, 201-285), Tevrat ve İncil metinleri yanında Ahd-i Cedîd metinleri arasındaki çelişkilere işaret edip bunların asıllarının korunamadığını ifade etmiştir (a.g.e., II, 213-217). Cüveynî’nin Şifâʾü’l-ġalîl’i ise Hz. Muhammed’in nübüvvetinin önceki kutsal metinlerde haber verildiği gerçeğinden hareketle sadece Tevrat ve İncil metinlerinin tahrifi meselesinin ele alındığı ilk reddiyedir. Sistematik bir muhtevaya sahip bulunan eserde Cüveynî tezini metinlerin tarihiyle ilgili bilgiler yanında bunların iç tutarlılığı, nüshalar/kitaplar arasındaki farklılık ve çelişkilerden hareketle ispat etme yoluna gitmiştir. Onun üslûbunun İbn Hazm’ınki kadar sert olmadığı, sadece mantıkî doğruluğu hedeflediği belirtilmektedir (Gaudel, I, 121).

Cüveynî’ye yahudi ve hıristiyan kutsal metinlerine İslâm’ın vahiy anlayışıyla yaklaştığı, nüshalar arasındaki farkları tahrif sebebi olarak kullandığı, özellikle çeşitli İncil metinlerindeki farklılıkların izahını mümkün kılan, Hıristiyanlık’taki Tanrı’nın vahyedilmiş mesajı ile kutsal ruhun ilhamıyla kaleme alınan metinler arasında bir ayırıma gitmediği şeklinde eleştiriler yöneltilmiştir (a.g.e., I, 122). Ancak Cüveynî vahiy veya ilham kaynaklı olduğu kabul edilen metinleri iç âhenk ve mantıkî tutarlılık açısından ele almaktadır. Nitekim son dönemde hıristiyanların Kitâb-ı Mukaddes’e uyguladıkları metin tenkidi çalışmalarının İslâm âlimleri tarafından tahrif tezlerini desteklemek için kullanıldığına dikkat çekilmektedir (EI2 [İng.], X, 111-112). Bilinen iki nüshası da Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan eseri Michel Allard Fransızca’ya çevirerek yayımlamış (Textes apologétiques de Ğuwainī içinde, Beyrouht 1968, s. 38-83), Ahmed Hicâzî es-Sekkā da bir nüshasını (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2247) esas alarak eseri neşretmiştir (bk. bibl.).

BİBLİYOGRAFYA
İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî, Şifâʾü’l-ġalîl (nşr. Ahmed Hicâzî es-Sekkā), Kahire 1399/1979; İbn Hazm, el-Faṣl, I, 201-285; II, 213-217; M. Allard, Textes apologétiques de Ğuwainī, Beyrouth 1968; C. Adang, Muslim Writers on Judaism and the Hebrew Bible: From Ibn Rabban to Ibn Hazm, Leiden 1996, s. 223-224; J. M. Gaudel, Encounter and Clashes: Islam and Christianity in History, Rome 2000, I, 120-122; Brockelmann, GAL Suppl., I, 673, 747; Hava Lazarus-Yafeh, “Taḥrīf”, EI2 (İng.), X, 111-112.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2010 yılında İstanbul’da basılan 39. cildinde, 139-140 numaralı sayfalarda yer almıştır.