SİYÂKAT

Osmanlı Devleti’nde idarî ve malî kayıtlarda kullanılmış bir yazı türü.

Müellif:

Sözlükte “anlatım biçimi sözün gelişi, sözün kesintisiz birbirini takip etmesi; tarz, tertip, nizam” anlamlarına gelen siyâk kelimesinden siyâkat arşiv belge ve kayıtlarında okunması çok güç, girift, sanat özelliği taşımayan bir eski yazı türüdür. Siyâkatle yazılmış bir metnin ancak sözün gelişinden okunabilmesi sebebiyle bu adı almış olabileceği ileri sürülmüştür. Siyâkat yazısının oluşumunda devletin güvenliği, önemli bilgilerin gizli tutulmasının gözetilmesi yanında kayıtların hızlı yazılması ve olduğundan daha kısa yer tutması isteği ve ihtiyacı da etkili olmuştur.

Siyâkat yazısının Abbâsîler zamanında ortaya çıktığı, Selçuklular ve diğer İslâm devletlerinde kullanıldığı, İran yoluyla Anadolu’ya, özellikle İlhanlılar kanalıyla Osmanlılar’a geçtiği kabul edilmiştir. XIV. yüzyıl ortalarına ait bir İlhanlı malî belgesinin yazı stili, örneklerine II. Murad döneminde rastlanan Osmanlı tahrir kayıtlarının yazısına ve şekline çok benzer. Osmanlılar’da XV. yüzyılda idarî ve malî kayıtlarda görülen siyâkat yazısı, Fâtih Sultan Mehmed’in evkaf kâtibi Hüsâm-ı Rûmî ve Tâcîzâde Câfer Çelebi tarafından iyileştirilmiş, resmî kayıtlarda yeni usul ve düzenlemeler yapılmış olduğu bilinmektedir (Âlî, s. 62). Daha sonra Osmanlı Devleti’nde muhasipliğe ve defterdarlığa yükselerek öne çıkan Beynizâde Mehmed, Oğlan Memi, Selîsî Ahmed, Sünbül Memi çelebiler ve Matrakçı Nasuh ünlü siyâkatnüvislerdendir.

Fâtih Sultan Mehmed döneminden Sultan Abdülaziz dönemine kadar Osmanlı Devleti’nin gizlilik isteyen resmî malî kayıtları, özellikle tahrir ve muhasebe defterleri, bunlardan çıkarılan notlar genelde Farsça kalıplar kullanılarak siyâkatle yazılmıştır. Bilhassa İlhanlı geleneğinin de bir yansıması olarak vergi kayıtlarını ihtiva eden tahrir defterleri zamanla iyice stilize hale gelen siyâkat yazısıyla kaleme alınmış, hatta bunların rakamları da siyâkat rakamları olarak belirtilmiştir. Osmanlı Devleti’nin iktisadî, idarî, malî, sosyal ve kültürel hayatına ışık tutan bu kayıtların arşiv ve kütüphanelerde pek çok örneği bulunmaktadır.

Siyâkat farklı bir yazı türü olmakla beraber her döneme ve kâtibine göre değişik özellikler gösterir. Yerine göre nesih, nesta‘lik, ince divanî ve rik‘a kırması, kûfî hurdesine benzer bazı yazıların harfleri karıştırılmış olmasına rağmen yeterli olmamakla beraber harflerin müfred ve birleşik şekillerini gösteren siyâkat elifbâsı düzenlenmiştir. Yazıda sürat ve ihtisarı sağlamak için satırlar, kelimeler ve harfler kalemin süratli, tabii akışının sonucu birbirine yaklaşmış, ilişmiş, harfler küçülmüş, bazı ayrıntıları çıkarılmış, uzantılar, dik hatlar kısaltılmış, genellikle pe, çe, şîn ve bazan nûn harfi dışındaki noktalı harflere nokta konmamıştır. Nokta bazı harflerde sona birer işaret şeklinde takılmış, med yalnız elif harfinin üstüne konmuş, çoğu kere şedde konmamıştır. Genelde imlâ bakımından kendinden sonra gelen harfe bitişmeyen harfler resim ve sürat için bazan diğer harfe bitişmiş, zamanla girift bir biçimde şifre haline gelen anahtar (miftah) kelimeler oluşmuştur. Hatta bir kelimenin birkaç şifre yazılışı ortaya çıkmıştır. Kef gibi keşîdeye uygun harfler sonra gelen kelimelerin altında bir çizgi şeklinde devam etmiş, râ harfi keskin köşeli bir dâl harfine, dâl harfi tabanı sola çıkıntılı bir üçgene dönüşmüştür. Siyâkat yazısı ile beraber kullanılan rakamların da özel bir sistemle yazılış biçimleri vardır. Hint rakamları yerine Arapça sayı isimlerinin harfleri kısaltılarak şifreleştirilmiş, siyâkat-i Arabî, erkām-ı Arabiyye, divanın malî ve muhasebe kayıtlarında kullanılması sebebiyle divan rakamları denilmiştir. Emevîler zamanında ortaya çıktığı tahmin edilen divan rakamlarının Selçuklular’a, sonra da İlhanlı ve Osmanlılar’a geçtiği bilinmektedir.

Siyâkat ve rakamları, defter tutma usulleriyle ilgili pek çok eser yazılmıştır. Bunlar arasında Alâ-i Tebrîzî’nin Saʿâdetnâme fi’t-teressül ve kavâʿidü’d-defter’i ile Muhammed b. Kiyâ el-Mâzenderânî’nin Risâle-i Felekiyye fî ʿilmi’s-siyâḳa (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2756), Matrakçı Nasuh’un Türkçe Umdetü’l-hisâb (Nuruosmaniye Ktp., nr. 2984), Muînüddin b. Abdülhâliḳ’ın Kitâbü’r-Resâʾil bi’l-Fârisiyye (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 4074), Hamdullah el-Müstevfî’nin Târîḫ-i Güzîde (London 1910), Rüşdü Efendi’nin Nuhbetü’l-etfâl’i (İstanbul 1274) bilinen önemli eserlerdendir.

BİBLİYOGRAFYA
İbn Bîbî, el-Evâmirü’l-Alâiyye: Târîh-i Selçûkıyân-ı Rûm-i Türkî (Tevârîḫ-i Âl-i Selcûḳ içinde, ilâvelerle trc. Yazıcızâde Ali, nşr. Houtsma), Leiden 1902, III, 253-254; İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546), s. VI; Âlî, Menâkıb-ı Hünerverân, s. 62; M. Cevdet, Siyakat Yazısı ve Rakkamları (ayrı basım), İstanbul 1937, s. 7, 11-13; Mahmud Yazır, Siyakat Yazısı, İstanbul 1941, s. 5-7; a.mlf., Eski Yazıları Okuma Anahtarı, İstanbul 1974, s. 144, 145; Salâhaddin Elker, Divan Rakamları, Ankara 1953, s. 21-23; A. Süheyl Ünver, Türk Yazı Çeşitleri, İstanbul 1953, s. 22; a.mlf., “Siyakat Yazısı ve Kuyud-ı Atika”, İstanbul Belediye Mecmuası, VIII/87 (15), İstanbul 1931, s. 92; Ömer Lutfi Barkan, Süleymaniye Cami ve İmareti İnşaatı (1550-1557), Ankara 1972, I, 4; Dündar Günday, Arşiv Belgelerinde Siyakat Yazısı, Özellikleri ve Divan Rakamları, Ankara 1974, s. 1-4; İsmail Otar, Risâle-i Felekiyye: Kitabü’s-Siyakat Hakkında, İstanbul, ts. (Formül Matbaası), s. 1; Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik), İstanbul 1994, s. 64-67.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 37. cildinde, 291-292 numaralı sayfalarda yer almıştır.