SÜBKÎ, Bahâeddin

Ebû Hâmid Bahâüddîn Ahmed b. Alî b. Abdilkâfî es-Sübkî el-Mısrî (ö. 773/1372)

Şâfiî fakihi.

Müellif:

20 Cemâziyelâhir 719 (8 Ağustos 1319) tarihinde Kahire’de dünyaya geldi. İbn Hacer doğum tarihini 729 (1329) olarak vermekle birlikte 773 (1372) yılında elli dört yaşında vefat ettiğini kaydetmekte (ed-Dürerü’l-kâmine, I, 224), dolayısıyla 719 yerine 729’un yanlışlıkla yazıldığı anlaşılmaktadır. İbnü’l-İmâd ise doğum tarihini 717 (1317) şeklinde belirtmektedir. Devrin ileri gelen âlim ve kadılarından biri olan ve Sübkî-i Kebîr olarak da bilinen Takıyyüddin es-Sübkî’nin büyük oğlu, Ṭabaḳātü’ş-Şâfiʿiyye müellifi Tâceddin es-Sübkî’nin ağabeyidir.

Bahâeddin es-Sübkî bir ulemâ ailesi içinde yetişti ve küçük yaşta hâfız oldu. Babasının yanında başladığı tahsilini dönemin Mısır ve Şam âlimlerinden tamamladı. En çok yararlandığı hocalarının başında Arap dili, meânî ve belâgat okuduğu Ebû Hayyân el-Endelüsî gelir. Takıyyüddin es-Sâiğ, Şehâbeddin Ahmed b. Ahmed el-Haccâr, İbnü’l-Kammâh, Mecdüddin ez-Zenkelûnî, Ali b. Ömer el-Vânî, Hatîb el-Kazvînî, Bedreddin İbn Cemâa, Ebû Temmâm el-Cezerî ve Cemâleddin Yûsuf b. Abdurrahman el-Mizzî diğer tanınmış hocalarıdır. Yirmi yaşına geldiğinde ünlü bir âlim oldu. Başta müderrislik ve müftülük olmak üzere kadılık, kazaskerlik ve hatiplik gibi görevler üstlendi. Birçok medresede ders verdi. Babasının Dımaşk kadısı olması üzerine (1338-1355) onun yerine Kahire’de Mansûriyye Medresesi’nde on yedi yıl fıkıh okuttu. Dört mezhebe tahsis edilen Şeyhûniyye’de Şâfiî fıkhını okutma görevi ona verildi. Ayrıca kazaskerlik ve Dârüladl müftülüğü yaptı (752/1351). Kardeşi Tâceddin es-Sübkî, Dımaşk kadılığından azledilince 763’te (1362) bir yıl istemeyerek bu görevi üstlendi, oradaki bazı medreselerde ders verdi. Daha sonra Kahire’ye döndü. Bunların yanı sıra İbn Tolun Camii’nde hatiplik yaparak vaaz ve irşad hizmetini sürdürdü. Birçok defa hacca gitti. Yetiştirdiği birçok talebe arasında kendisinden fıkıh okuyan Ḥayâtü’l-ḥayevân müellifi Kemâleddin ed-Demîrî ve Ebû Abdullah İzzeddin İbn Cemâa anılabilir. Sübkî 17 Receb 773 (24 Ocak 1372) tarihinde Mekke’de vefat etti ve Cennetü’l-muallâ’ya defnedildi.

Eserleri. 1. ʿArûsü’l-efrâḥ fî şerḥi Telḫîṣi’l-Miftâḥ. Müellifin konuyla ilgili büyük birikimini yansıtan eser, Hatîb el-Kazvînî’nin meânî ve beyanla ilgili kitabı üzerine yazılan en güzel şerhlerden biri olup telifinden itibaren hem ders kitabı olarak okutulmuş hem üzerine hâşiye ve ta‘likler yazılmıştır. Teftâzânî’nin Muḫtaṣarü’l-Muṭavvel’i ve diğer bazı eserlerle birlikte basılmış (Bulak 1228; Kahire 1317-1319, 1348), daha sonra Halîl İbrâhim Halîl tarafından neşredilmiştir (bk. bibl.). Bu eser temel alınarak Sübkî’nin belâgat yönü üzerinde bazı çalışmalar yapılmış (bk. bibl.), Fâyize Abdülhamîd Fehmî de Ezher Üniversitesi’nde bir doktora tezinde (1993) eseri neşre hazırlamıştır. 2. Tekmiletü Şerḥi’l-Minhâc. Abdülkerîm er-Râfiî’nin Şâfiî fıkhıyla ilgili el-Muḥarrer adlı eserinin Nevevî tarafından Minhâcü’ṭ-ṭâlibîn adıyla yapılan muhtasarı üzerine babası Takıyyüddin es-Sübkî’nin başlayıp talâk bahsine kadar getirdiği el-İbtihâc adlı şerhe yazılan tekmiledir (Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1873). 3. Şerḥu’l-Ḥâvi’ṣ-ṣaġīr fi’l-fürûʿ. Şâfiî âlimlerinden Abdülgaffâr b. Abdülkerîm el-Kazvînî’nin meşhur eserine yazılan bir şerh olup tamamlanmamıştır (a.g.e., I, 625; Brockelmann, GAL, I, 394). Eser Taʿlîḳ ʿale’l-Ḥâvî şeklinde de kaydedilmiştir (Şevkânî, I, 81). 4. Hediyyetü’l-müsâfir ile’n-nûri’s-sâfir. Medine’de Ravza-i Mutahhara’da Hz. Peygamber’e övgü amacıyla yazılan bir kaside olup (Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 113; Brockelmann, GAL, II, 13), bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (Ayasofya, nr. 3819). 5. Cemʿu’t-tenâḳuż (el-Münâḳażât). Eserde Râfiî ve Nevevî’nin görüşleri arasındaki çelişkiler konu edilmiştir (ʿArûsü’l-efrâḥ, neşredenin girişi, s. 27). 6. Risâle fî fażli’ṣ-ṣulḥ beyne’l-müslimeyn (İzmir Millî Ktp., nr. 7/1623, vr. 201-203). 7. Tibyânü’l-aḥkâm fî beyânı taḥlîli’l-ḥâʾiż mine’l-iḥrâm (Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu Ali Paşa, nr. 941, vr. 239-241). Sübkî’nin bunlardan başka Şerḥu Muḫtaṣarı İbni’l-Ḥâcib, ayn kelimesinin mânaları hakkında bir kasidesi ve Nil nehri hakkında bir manzumesi bulunmaktadır (EI2 [İng.], IX, 744).

BİBLİYOGRAFYA
Bahâeddin es-Sübkî, ʿArûsü’l-efrâḥ fî şerḥi Telḫîṣi’l-Miftâḥ (nşr. Halîl İbrâhim Halîl), Beyrut 1422/2001, neşredenin girişi, s. 14-28; Sübkî, Ṭabaḳāt, VII, 79-80; İbn Râfi‘, el-Vefeyât (nşr. Sâlih Mehdî Abbas – Beşşâr Avvâd Ma‘rûf), Beyrut 1402/1982, II, 388; İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, I, 224-229; İbn Tağrîberdî, el-Menhelü’ṣ-ṣâfî, I, 385; a.mlf., en-Nücûmü’z-zâhire, XI, 121; Süyûtî, Ḥüsnü’l-muḥâḍara, I, 246; Nuaymî, ed-Dâris fî târîḫi’l-medâris (nşr. Ca‘fer el-Hasenî), Kahire 1988, I, 366-367; Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 477, 625; II, 1845, 1873; İbnü’l-İmâd, Şeẕerât, VI, 226-227; Şevkânî, el-Bedrü’ṭ-ṭâliʿ, I, 81; Serkîs, Muʿcem, I, 638, 1002; II, 1983; Brockelmann, GAL, I, 394; II, 12-13; Suppl., I, 680; II, 5; Muhammed es-Sâdık Hüseyin, el-Beytü’s-Sübkî, Kahire 1948, s. 60-63; Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 113; Abdülfettâh Lâşîn, el-Bahâʾü’s-Sübkî ve ârâʾühü’l-belâġıyye ve’n-naḳdiyye, Kahire 1389/1978; M. Berekât Hamdî Ebû Ali, eṣ-Ṣûretü’l-belâġıyye ʿinde Bahâʾiddîn es-Sübkî, Amman 1403/1983; Abdullah Muhammed el-Habeşî, Câmiʿu’ş-şürûḥ ve’l-ḥavâşî, Ebûzabî 1425/2004, III, 1583; Muʿcemü’l-maḫṭûṭâti’l-mevcûde fî mektebâti İstânbûl ve Ânâṭûlî (haz. Ali Rıza Karabulut), [baskı yeri ve tarihi yok], s. 160; Abdullah el-Merâgī, “Ebû Ḥâmid Bahâʾüddîn es-Sübkî”, ME, XXII (1950), s. 507-509; J. Schacht – [C. E. Bosworth], “al-Subkī”, EI2 (İng.), IX, 743-744.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2010 yılında İstanbul’da basılan 38. cildinde, 11 numaralı sayfada yer almıştır.