MA‘RÛZÂT

Şeyhülislâm Ebüssuûd Efendi’nin (ö. 982/1574) Kanûnî Sultan Süleyman’a sunduğu fetvalarını bir araya getiren mecmua.

Müellif:

Müftü ve kadıların sadrazam ve padişaha arzettikleri meselelere ma‘rûz denmektedir. Ebüssuûd Efendi’nin hayatı boyunca verdiği binlerce fetva içinden bu mecmuada yer alanlar mahkemelerce zorunlu olarak uygulanan bir tür kanun hükmü haline dönüşmesi için Kanûnî Sultan Süleyman’a sunulduğundan “padişaha arzedilen fetvalar” anlamında Ma‘rûzât diye anılmıştır.

Fetvalar genelde müftülere sunulan somut olaylarla ilgili olarak verilir ve kadıları bağlayıcı değildir. Ma‘rûzât’ta yer alan fetvalar ise somut bir problemi çözmeye değil, uygulanan hukuk kuralını değiştirme ve kadıları zorunlu biçimde bu yeni ictihadı/kuralı uygulamaya yönlendirme maksadına yöneliktir. Osmanlı Devleti’nde özellikle XVI. yüzyıldan itibaren Anadolu ve Rumeli’de görev yapan kadılar sadece Hanefî mezhebi içindeki hâkim görüşe göre hüküm verebilirlerdi; farklı mezheplerden bir görüşün kadıların şahsî tercihleriyle uygulanması söz konusu değildi. Kadıların görev alanlarını ve sürelerini sınırlama yetkisine sahip olan padişahın aynı çerçevede onların yetkilerini sınırlaması da mümkündü (, md. 1801). Kadıyı belli mezheplerin ve hukukçuların görüşleriyle sınırlama da bu yetki çerçevesindeydi. Osmanlı hukukunda önemli bir yeri olan Kanûnî döneminin ünlü şeyhülislâmı Ebüssuûd Efendi, kamu yararını ve dönemin ihtiyaçlarını göz önüne alarak farklı bir mezhebin veya Hanefî mezhebi içerisindeki farklı bir görüşün uygulanmasını istediğinde bunun gerekliliğini bir fetva ile Kanûnî Sultan Süleyman’a arzetmiş, padişah da fetva istikametinde uygulamaya gidilmesini emretmiştir. Böylece aslında ilmî bir mütalaa olan fetvalar zorunlu biçimde uygulanması gereken bir hukuk kuralına dönüşmüştür. İslâm-Osmanlı hukukunun dönemin ihtiyaçları ışığında esnek bir ortamda uygulanmasında bu tür fetvaların önemli bir yeri vardır. Muhtelif zamanlarda Kanûnî’ye arzedilerek onayı alınmış olan fetvalar Ebüssuûd Efendi’nin vefatından sonra bir araya getirilmiş, muhtemelen yeni şeyhülislâm Hâmid Efendi tarafından II. Selim döneminde de yürürlükte kalması için bu padişahın onayına sunulmuştur.

Ma‘rûzât fıkıh kitaplarının sistematiğine göre tertip edilmiş ve on dört kitapla (namaz, zekât, nikâh, cihad, kaçak köle, gāib, vakıf, satım, yargılama, şahitlik, dava, gasp, kısmet, kira) çeşitli hükümlere ait bölümlere ayrılmıştır. Ahmet Akgündüz’ün yayımladığı nüsha altmış beş fetvadan oluşmaktadır. Bu fetvalar içerisinde bulûğa ermiş genç kızların evlenmesi için velilerinin rızâsını alma mecburiyeti getiren, kocadaki akıl hastalığını boşanma sebebi sayan, davaların zaman aşımını yeniden düzenleyen fetvalar özellikle dikkat çekmektedir (bk. IV, 38, 39, 56; Aydın, s. 96-99, 115-122).

Türkiye kütüphanelerinde birçok yazma nüshası bulunan Ma‘rûzât önce eksik bir nüshası esas alınıp Millî Tetebbûlar Mecmuası’nda (II [1913], s. 337-348), daha sonra tamamı Almanca tercümesiyle birlikte Paul Horster (Zur Anwendung des islamischen Rechts im 16. Jahrhundert, Stuttgart 1935) ve muhtelif nüshalara dayanılarak Ahmet Akgündüz tarafından Osmanlı Kanunnameleri adlı eser içinde neşredilmiştir (bk. IV, 32-75).


BİBLİYOGRAFYA

Ebüssuûd Efendi, Ma‘rûzât (Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnâmeleri ve Hukukî Tahlilleri içinde), İstanbul 1992, IV, 32-75.

, md. 16, 1660-1974.

M. Âkif Aydın, İslâm-Osmanlı Aile Hukuku, İstanbul 1985, s. 96-99, 115-122.

“Osmanlı Kanunnâmeleri”, , II (1913), s. 337-348.

M. Cavid Baysun, “Ebüssuûd Efendi”, , IV, 95-96.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2003 yılında Ankara’da basılan 28. cildinde, 72-73 numaralı sayfalarda yer almıştır.