MEHMED NÂDİR

(1856-1927)

Matematikçi, eğitimci ve mütercim.

Müellif:

Fakir bir ailenin çocuğu olarak Sakız adasında doğdu. Adaya uğrayan İstanbullu bir kaptan tarafından evlât edinilerek İstanbul’a getirildi. Bursa Askerî Rüşdiyesi ile İstanbul Kuleli Askerî Lisesi’ni bitirdikten sonra Harbiye Mektebi’ne girdi. Ancak deniz subayı olmak istediğinden Bahriye Mektebi’ne geçti ve buradan erkân-ı harbiye mülâzımı rütbesiyle mezun oldu; hemen arkasından da aynı okulda matematik dersleri vermeye başladı. Üstleri tarafından kabiliyetleri farkedilince Dîvanhâne-i Bahriyye Meclisi kâtipliğine tayin edildi, aynı zamanda Dârüşşafaka’da matematik hocalığı görevine getirildi. Bu okuldaki öğrencileri arasında geleceğin büyük matematikçisi Sâlih Zeki ile karşılaştı ve ona özel bir ilgi gösterdi. Bu sırada Bahriye Mektebi ders nâzırı Cebirci Eşref Bey kendisinden daha iyi faydalanabilmek için onu tekrar Bahriye Mektebi’ne naklettirdi.

Bir yıl süren öğretmenlik tecrübesinden sonra 1879-1880’de şiddetli bir öğrenme tutkusuyla izinsiz olarak İngiltere’ye giden Mehmed Nâdir yakın dostu Hüseyin Avni ile beraber Londra’da matematik kurslarına devam etti. Buradaki kurs hayatının ardından Kıbrıs’a geçti ve arkasından İstanbul’a döndü. Fakat İstanbul’a döner dönmez görevini izinsiz terkettiği için memuriyetten uzaklaştırıldı ve bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mehmed Nâdir, hapishaneden çıkınca eğitim öğretim konusundaki düşüncelerini uygulamak için Abdi Kâmil’le birlikte 1882 yılında Şemsülmaârif Mektebi’ni, iki yıl sonra da kendi okulu olan Numûne-i Terakkî’yi kurdu. Okulunu ilk, orta ve lise şeklinde üç kısma ayırdı ve kızların eğitimine önem verdiğinden onlara ayrı bir bölüm tahsis etti; okulun eğitim öğretim yapısına istikrar kazandırınca Edirne’de bir şubesini açtı.

Mehmed Nâdir, İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin ileri gelenleriyle irtibat halindeydi. Cemiyet 1897 yılında Sultan Abdülhamid’i devirmek için bir darbe hazırlığı içerisine girdiğinde emniyet güçleri Mehmed Nâdir’i gözaltına alıp sorguladılar; o da ağır baskılar altında elebaşıların adlarını vermek zorunda kaldı. Darbe önlendikten sonra Numûne-i Terakkî’nin yönetimi Maarif Vekâleti’ne bağlandı; kendisi de beş yıl önce II. Abdülhamid tarafından kurulan Aşiret Mekteb-i Hümâyunu müdürlüğüne getirildi. Ancak 1902’de bu görevden alınıp Cem‘iyyet-i Rüsûmiyye müdürlüğüne, 1903’te de Halep Maarif müdürlüğüne tayin edildi.

1908’de İttihat ve Terakkî, iktidarı ele geçirince 1897’deki olaydan dolayı affetmediği Mehmed Nâdir’i Halep Maarif müdürlüğü görevinden aldı ve Trablusgarp’a yolladı. Fakat Mehmed Nâdir 1911’de İtalyanlar’ın burayı işgali üzerine İstanbul’a döndü ve resmî bir görevle Edirne’ye gönderildi. Balkan Savaşı’nın ardından 1912’de İstanbul’a geldi ve Dârüşşafaka’da yüksek hesap dersi muallimliğine tayin edildi; 1915’te de İnâs Dârülfünunu’nda yüksek hesap müderrisliğine getirildi. Daha sonra Sâlih Zeki dârülfünunun reisi olarak, kendisini keşfeden eski hocası Mehmed Nâdir’i 1919 yılında yeni kurulan Nazariyye-i A‘dâd Kürsüsü’nün başına geçirdi. Mehmed Nâdir 13 Aralık 1927 tarihinde ölünceye kadar bu görevini sürdürdü. Cenazesi Edirnekapı’daki aile mezarlığına defnedildi.

Mehmed Nâdir, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde yetişen önemli bir matematikçidir. Meslektaşları arasında, özellikle Paris’te çıkan l’Intermédiare des mathématiciens adlı uluslararası matematik dergisinde yayımladığı sayılar teorisine dair makaleleri ve “diophant” denklemlerinin çözümünü araştıran matematikçilerin sorduğu sorulara verdiği özgün cevaplarla tanındı. Mehmed Nâdir’in bu dergide çıkan yazılarından birçoğunun Revue semestrielle des publications mathématiques’te ve bir tanesinin Jahrbuch der Fortschritte der Mathematik’te özetleri verilmiştir. Ayrıca Dârülfünûn Fen Fakültesi Mecmuası’nda belirsiz denklemler, bazı problemlerin çözümü ve matematik tarihi-felsefesiyle ilgili çeşitli makaleleri çıkmıştır. Yeni araştırmalar, uluslararası matematik dergilerinde teorik matematik sahasında yayım yapan ilk Türk matematikçisinin Mehmed Nâdir olduğunu göstermektedir.

Mehmed Nâdir’in müstakil kitap olarak basılmış en önemli eseri lise son sınıf öğrencileri için yazdığı Hesâb-ı Nazarî’dir (İstanbul 1926). Bu eserde müellif en orijinal çalışması sayılan, daha önce Dârülfünûn Fen Fakültesi Mecmuası’nın altıncı sayısında yayımladığı (s. 569-579) “Kābiliyyet-i Taksîm Hakkında Kāide-i Umûmiyye” adlı makalesinde yer alan, kendi tesbit ettiği bölünebilme genel kuralını da vermektedir (s. 42-63). Öte yandan Mehmed Nâdir, Shakespeare ve Molier başta olmak üzere pek çok Avrupalı yazardan tercümeler yaparak Tanzimat sonrası Osmanlı-Türk kültür hayatını beslemiştir (bk. bibl.).


BİBLİYOGRAFYA

L. E. Dickson, The History of the Theory of Numbers, Washington 1920, II, 544, 659.

, III, 944-945, 948, 997-1013.

İnci Enginün, Tanzimat Devrinde Shakespeare Tercümeleri ve Tesiri, İstanbul 1979, tür.yer.

a.mlf., “Mehmed Nadir’in Shakespeare’den Yaptığı Tercümeler”, , XIX (1971), s. 81-188.

Feza Günergun, “Darülfünun Fünun (Fen) Fakültesi Mecmuası (1916-1933)”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları (haz. Feza Günergun), İstanbul 1995, s. 289, 291, 310, 313, 315-316, 317-318, 319, 320, 321, 322, 324, 326, 328.

Erdal İnönü, Mehmet Nadir: Bir Eğitim ve Bilim Öncüsü, Ankara 1997.

Ekmeleddin İhsanoğlu v.dğr., Osmanlı Matematik Literatürü Tarihi, İstanbul 1999, s. 479-483.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2003 yılında Ankara’da basılan 28. cildinde, 499-500 numaralı sayfalarda yer almıştır.