MESÂBÎHU’s-SÜNNE

Ferrâ el-Begavî’nin (ö. 516/1122) güvenilir hadis kaynaklarından derlediği hadisleri ihtiva eden eseri.

Müellif:

Rivayetlerin önce konularına ve bablara göre sıralandığı kitapta her babdaki hadisler kendi içinde sahih ve hasen olmak üzere ikiye ayrılmış, az sayıdaki zayıf rivayetin durumu belirtilmiş, münker ve mevzû rivayetlere yer verilmediği ifade edilmiştir. Brockelmann’ın Begavî’nin eserine aldığı hadisleri sahih, hasen, zayıf ve garîb diye üçe ayırdığını söylemesi (İA, II, 449) doğru değildir. Begavî başka kaynaklarda görülmemekle birlikte Ṣaḥîḥayn’dan seçtiği hadisler için “sahih” (2434 hadis), diğer hadis kitaplarından seçtiği hadisler için de “hasen” (2050 hadis) terimini kullanmıştır. Bu kitaplar Kütüb-i Sitte ile Dârimî’nin es-Sünen, Mâlik’in el-Muvaṭṭaʾ, Şâfiî’nin el-Müsned, Dârekutnî’nin es-Sünen, Beyhakī’nin Şuʿabü’l-îmân ve Endülüslü muhaddis Rezîn b. Muâviye es-Sarakustî’nin et-Tecrîd li’ṣ-ṣıḥâḥ ve’s-sünen adlı eserleridir. İslâm âleminde büyük şöhret kazanan ve üzerine kırktan fazla şerh yazılan Meṣâbîḥu’s-sünne’de 4931 hadis vardır (Yûsuf Abdurrahman el-Mar‘aşlî neşri). Kâtib Çelebi eserin 4719 hadis ihtiva ettiğini, 1051 hadisin hem Ṣaḥîḥ-i Buḫârî hem Ṣaḥîḥ-i Müslim’de, 325 hadisin yalnız Buhârî’de, 875 hadisin sadece Müslim’de bulunduğunu söylemektedir (Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1698).

Meṣâbîḥu’s-sünne’deki hadislerin sahâbî veya nâdiren tâbiî râvisi dışında senedleri hadis ilminde ilk defa olmak üzere bu eserde terkedilmiştir. Ṣaḥîḥayn hadisleri dışındaki bütün rivayetleri hasen olarak nitelemesi yüzünden Begavî’ye ciddi itirazlar yöneltilmiş, İbnü’s-Salâh (ʿUlûmü’l-ḥadîs̱, s. 34) ve Nevevî (et-Taḳrîb, I, 165), sünen müelliflerinin eserlerinde hasen rivayetlerin dışında sahih ve zayıf hadislerin de bulunabileceğini söylemiştir. İbn Hacer el-Askalânî, Süyûtî ve Zeynüddin el-Irâkī gibi muhaddisler de Begavî’yi eleştirmiştir. Ancak Muhyiddin el-Kâfiyeci gibi bazı Hanefî âlimleri bu kullanımın bir terim olması dolayısıyla eleştiriyi hak etmediğini söylemiştir (el-Muḫtaṣar, s. 114). Öte yandan Ebû Hafs Sirâcüddin Ömer b. Ali el-Kazvînî eserde geçen hadislerden bazılarının mevzû olduğunu iddia etmiş, bu iddiaya Alâî en-Naḳdü’ṣ-ṣaḥîḥ limâ üʿtüriḍa ʿaleyhi min eḥâdîs̱i’l-Meṣâbîḥ adlı eserinde (nşr. Mahmûd Saîd Memdûh, Beyrut 1990), İbn Hacer el-Askalânî de el-Ecvibe ʿan eḥâdîs̱ vaḳaʿat fî Meṣâbîḥi’s-sünne ve vuṣifet bi’l-vażʿ adıyla yazdığı bir risâlede (DİA, XIX, 522; nşr. Abdurrahman Muhammed Ahmed el-Kaşkarî, Medine 1405/1985) cevap vermiştir. Her iki çalışma, İbn Hacer’in Hidâyetü’r-ruvât ilâ taḫrîci eḥâdîs̱i’l-Meṣâbîḥ ve’l-Mişkât adlı eseriyle birlikte yayımlanmıştır (nşr. M. Nâsırüddin el-Elbânî – Ali b. Abdülhamîd el-Halebî, I-VI, Kahire 1422/2001). Ayrıca Meṣâbîḥu’s-sünne’de mevzû olarak nitelendirilen hadislerin aslında uydurma değil muhtemelen ricâlinin zabt kusuru dolayısıyla zayıf olabileceği ve bunların başka tariklerle desteklenip hasen derecesine çıkabileceği söylenmiştir (Zofar, XXXIII/3 [1989], s. 190-192). Meṣâbîḥu’s-sünne Bulak’ta (1294) ve Kahire’de (1318) Mişkât ile birlikte, ayrıca Yûsuf Abdurrahman el-Mar‘aşlî, Muhammed Selîm İbrâhim ve Cemâl Hamdî ez-Zehebî tarafından hadislerinin tahrîci ve fihristi yapılmak suretiyle dört cilt halinde (Beyrut 1407/1987) yayımlanmıştır.

İbn Hacer el-Askalânî’nin hocası Sadreddin Muhammed b. İbrâhim b. İshak es-Sülemî el-Münâvî Keşfü’l-menâhic ve’t-tenâḳīḥ fî taḫrîci’l-eḥâdîs̱i’l-Meṣâbîḥ’inde (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 1133; Millet Ktp., Feyzullah Efendi, nr. 286; Bursa Ulucami Ktp., nr. 734) kitaptaki hadisleri tahriç etmiştir. İbn Hacer, bu eserden de faydalanarak Hidâyetü’r-ruvât’ında hem her iki eserin tahrîcini yapmış hem de bu eserlerde geçen hadislerle ilgili önemli tesbit ve tashihlerde bulunmuştur (neşredenlerin girişi, I, 41-42). Mahmûd b. Ahmed b. Muhammed el-Fârisî Esmâʾü ricâli’l-Meṣâbîḥ’inde (eseri Abdürraûf Zafer, İskoçya Glasgow Üniversitesi’nde doktora tezi olarak tahkik etmiştir) ve Ebü’l-Vefâ Muhammed Abdullah b. Muhammed el-Bahşî Tercemetü’ṣ-ṣaḥâbe ruvâtü’l-Meṣâbîḥ’inde (Brockelmann, GAL Suppl., I, 621) Meṣâbîḥu’s-sünne’de geçen sahâbî ve tâbiî râvilerin hal tercümelerini kaydetmiştir. Ebü’l-Ferec Muhammed b. Dâvûd b. Yûsuf et-Tirmizî de Şerḥu müşkilâti Kitâbi’l-Meṣâbîḥ adlı eserinde (İÜ Ktp., AY, nr. 1287) kitaptaki anlaşılması zor yerleri konu edinen bir çalışma yapmıştır.

Eser çeşitli dillere çevrilmiştir. Bunlardan 1080 (1699) yılında yapılan Tercümetü Mesâbîhi’s-sünne adlı Türkçe çevirisi (Süleymaniye Ktp., Çelebi Abdullah Efendi, nr. 44), Sinâneddin Yûsuf b. Hüsâmeddin el-Amâsî’nin Müntehabât-ı Mesâbîh Tercümesi (Süleymaniye Ktp., Hasan Hüsnü Paşa, nr. 239) ve müellifi bilinmeyen Tercüme-i ba‘zi’l-ehâdîsi’ş-şerîfe min Mesâbîhi’s-sünne adlı kısmî tercüme (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 658) anılabilir.

Meṣâbîḥu’s-sünne üzerine yapılan en meşhur çalışma Hatîb et-Tebrîzî’nin Mişkâtü’l-Meṣâbîḥ’idir. Hatîb et-Tebrîzî bu eserinde Begavî’nin sahih ve hasen diye ikiye ayırdığı hadisleri yeniden düzenleyip ilâvelerde bulunmuş, onun hadisleri seçme şartlarını dikkate alarak esere üçüncü bir bölüm eklemiş, müellifin kapalı bıraktığı yerleri açıklamış ve hadislerin râvilerini zikretmiştir. Tebrîzî’nin eserin her üç bölümüne ilâve ettiği hadislerin sayısı 1511’dir (Ali el-Kārî, neşredenin girişi, I, 56). Mişkâtü’l-Meṣâbîḥ Hindistan’da (1257, 1319), Delhi’de (1300, 1890), Bombay’da (1271), mukaddimesinde Abdülhak b. Seyfeddin ed-Dihlevî’nin Beyânü baʿżı muṣṭalaḥâti’l-ḥadîs̱, sonunda Hatîb et-Tebrîzî’nin el-İkmâl fî esmâʾi’r-ricâl (Kitâbü Esmâʾi ricâli’l-Mişkât) adlı eseriyle birlikte (nşr. Seyyid Muhammed Abdülmetîn, Delhi 1345), bu nüsha esas alınarak Terburg’da (1315/1898), ayrıca Mirḳātü’l-mefâtîḥ ve Muhammed İdrîs el-Kandehlevî’nin et-Taʿlîḳu’ṣ-ṣabîḥ ʿalâ Mişkâti’l-Meṣâbîḥ’i ile beraber (Diyûbend 1354), yine Ebü’l-Hasan Ubeydullah b. Muhammed Abdüsselâm el-Mübârekfûrî’nin Mirʾâtü’l-mefâtîḥ şerḥi Mişkâti’l-Meṣâbîḥ adlı eseriyle birlikte (I-III, Dımaşk 1381) yayımlanmıştır. Eserin, Nâsırüddin el-Elbânî tarafından hadislerin kaynakları tashih edilerek ve sıhhatlerine dair değerlendirmeler yeniden gözden geçirilerek yapılan neşri de önemlidir (I-III, Dımaşk 1380/1961).

Mişkâtü’l-Meṣâbîḥ çeşitli dillere çevrilmiştir. Bunlardan A. N. Matthews’ın Mischāt al-Masabīh (I-II, Calcutta 1809-1810), Mevlânâ Fazlülkerîm’in al-Hadīs-An English Translation and Commentary of Mishkāt-ul-Masābīh (Calcutta 1938-1939) adlı İngilizce tercümeleri, Muhammed Kutub Han ed-Dihlevî’nin Hintçe tercümesi (Lahor 1902) ve Mustafa Uysal’ın Türkçe çevirisi (İzahlı Mişkatü’l-Mesâbih Tercümesi, Konya, ts.) zikredilebilir. Eser ayrıca Mishkāt al-Masābīh adıyla James Robson (I-IV, Lahore 1963-1966) ve Nâsırüddin el-Elbânî neşri esas alınarak yine aynı adla Abdülhamîd Sıddıkī (Lahore 1976-1979) tarafından İngilizce’ye tercüme edilmiştir.

Eser üzerine ilk şerh, Tîbî tarafından el-Kâşif ʿan ḥaḳāʾiḳi’s-sünen (Şerḥu’ṭ-Ṭîbî ʿalâ Mişkâti’l-Meṣâbîḥ) adıyla yazılmıştır (nşr. Abdülgaffâr Muhibbullah v.dğr., I-XII, Karaçi 1413/1992). Muhammed Rif‘at Zencîr, Tîbî’nin şerhine dair müstakil bir çalışma yapmıştır (Kuala Lumpur 1998). Mişkâtü’l-Meṣâbîḥ hakkındaki en önemli çalışma ise Ali el-Kārî’nin Mirḳātü’l-mefâtîḥ adlı eseridir. Ali el-Kārî mükerrer rivayetleri çıkararak hadisleri senedleriyle birlikte kaydetmiş, merfû veya mevkuf olduklarını belirtmiş, muhtasar rivayetlerin tamamını zikretmiş ve Tebrîzî’nin garîb yahut zayıf olarak nitelediği rivayetleri yeniden değerlendirmiştir (Ali el-Kārî, I, 79-90). Eser Kahire’de (I-V, 1309/1892), tashih, tahkik ve fihristlerle birlikte Beyrut’ta (nşr. Sıdkī Muhammed Cemîl el-Attâr, I-XI, Beyrut 1414/1994) neşredilmiştir.

Mişkâtü’l-Meṣâbîḥ üzerine Alemüddin es-Sehâvî ve Seyyid Şerîf el-Cürcânî’nin hâşiyeleri, İbn Hacer el-Heytemî’nin Fetḥu’l-ilâh fî şerḥi’l-Mişkât, Abdülazîz b. Muhammed el-Ebherî’nin Minhâcü’l-Mişkât adlı çalışmaları vardır. Abdülhak b. Seyfeddin ed-Dihlevî de Eşiʿʿatü’l-Lemaʿât adıyla Farsça (Leknev 1873), daha sonra Lemaʿâtü’t-tenḳīḥ fî şerḥi Mişkâti’l-Meṣâbîḥ adıyla Arapça bir şerh yazmıştır. Müellifin ayrıca Esmâʾü ricâli Mişkâti’l-Meṣâbîḥ’i vardır (DİA, IX, 292). Mişkâtü’l-Meṣâbîḥ’in pek çok şerh ve tahrîci arasında Ekmelüddin Yûsuf b. İbrâhim b. Muhammed eş-Şirvânî’nin Hidâyetü’ṣ-ṣabîḥ fî şerḥi Mişkâti’l-Meṣâbîḥ, Nûrülhasan b. Sıddîk Hasan Han’ın er-Raḥmetü’l-mühdât ilâ men yürîdü ziyâdâte’l-ʿilm ʿalâ eḥâdîs̱i’l-Mişkât (Delhi 1301), Seyyid Ahmed Hasan ed-Dihlevî’nin Tenḳīḥu’r-ruvât fî taḫrîci eḥâdîs̱i’l-Meṣâbîḥ ve’l-Mişkât (I-II, Delhi 1334; Leknev, ts.), Muhammed İdrîs el-Kandehlevî’nin et-Taʿlîḳu’ṣ-ṣabîḥ ʿalâ Mişkâti’l-Meṣâbîḥ (Dımaşk 1354), Ebü’l-Hasan Ubeydullah b. Muhammed Abdüsselâm el-Mübârekfûrî’nin Mirʾâtü’l-mefâtîḥ şerḥi Mişkâti’l-Meṣâbîḥ (I-VII, Pakistan, ts. [el-Mektebetü’l-eseriyye]) adlı eserleri sayılabilir. Ayrıca Mişkâtü’l-Meṣâbîḥ üzerine Hint alt kıtasında yapılan çalışmalar hakkında müstakil araştırmalar yapıldığı, Abdülhay el-Hasenî’nin es̱-S̱eḳāfetü’l-İslâmiyye fi’l-Hind adlı eserinde (s. 135) Hint ulemâsının Meṣâbîḥ ve Mişkât’a verdikleri öneme işaret ettiği belirtilmelidir. Bunların dışında şu çalışmaları da kaydetmek gerekir: Abdülmü’min b. Ebû Bekir ez-Za‘ferânî, el-Yenâbîʿ fî şerḥi’l-Meṣâbîḥ (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 501; İÜ Ktp., AY, nr. 608); Alâeddin Ali b. Selâhaddin es-Sehûmî, Menhelü’l-Yenâbiʿ fî şerḥi’l-Meṣâbîḥ (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 57; Fâtih, nr. 969); Muzhirüddin Hüseyin b. Mahmûd ez-Zeydânî, el-Mefâtîḥ fî şerḥi (ḥalli)’l-Meṣâbîḥ (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 919, Hekimoğlu, nr. 248; Beyazıt Devlet Ktp., Bayezid, nr. 1133; Nuruosmaniye Ktp., nr. 1112); Muzhirüddin Hüseyin b. Mahmûd ez-Zeydânî ve Zeynülarab Ali b. Abdullah b. Ahmed en-Nahcuvânî, Şerḥu’l-Meṣâbîḥ (yazma nüshaları için bk. Zofar, XXXIII/3 [1989], s. 194-195) zikredilebilir. Eser hakkında yapılan diğer şerhler ve çalışmalar için Yûsuf Abdurrahman el-Mar‘aşlî bilgi vermektedir (Ferrâ el-Begavî, neşredenin girişi, I, 63-74; Zofar, XXXIII/3 [1989], s. 194-197; ayrıca bk. Brockelmann, GAL, I, 448-449; Suppl., I, 620-622).

BİBLİYOGRAFYA
Ferrâ el-Begavî, Meṣâbîḥu’s-sünne (nşr. Yûsuf Abdurrahman el-Mar‘aşlî v.dğr.), Beyrut 1407/1987, neşredenin girişi, I, 51-103; İbnü’s-Salâh, ʿUlûmü’l-ḥadîs̱ (nşr. Nûreddin Itr), Beyrut 1401/1981, s. 34; Nevevî, et-Taḳrîb (Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî içinde, nşr. Abdülvehhâb Abdüllatîf), Medine 1379/1959, I, 165; İbn Hacer, Hidâyetü’r-ruvât ilâ taḫrîci eḥâdîs̱i’l-Meṣâbîḥ ve’l-Mişkât (nşr. M. Nâsırüddin el-Elbânî – Ali b. Hasan Abdülhamîd el-Halebî), Kahire 1422/2001, neşredenlerin girişi, I, 41-42; Kâfiyeci, el-Muḫtaṣar fî ʿilmi’l-es̱er (Risâletân fî muṣṭalaḥi’l-ḥadîs̱ içinde, nşr. Ali Zevîn), Riyad 1407/1987, s. 114; Ali el-Kārî, Mirḳātü’l-mefâtîḥ (nşr. Sıdkī M. Cemîl el-Attâr), Beyrut 1412/1992, I, 79-91; ayrıca bk. neşredenin girişi, I, 56; Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1071, 1698; Brockelmann, GAL, I, 448-449; Suppl., I, 620-622; a.mlf., “Begavî”, İA, II, 449; Kettânî, er-Risâletü’l-müsteṭrafe, s. 145, 187; Abdülhay el-Hasenî, es̱-S̱eḳāfetü’l-İslâmiyye fi’l-Hind (nşr. Ebü’l-Hasan Ali en-Nedvî), Dımaşk 1403/1983, s. 135, 154-155; Halil İbrahim Kutlay, el-İmâm ʿAlî el-Ḳārî ve es̱eruhû fî ʿilmi’l-ḥadîs̱, Beyrut 1408/1987, s. 295-301; Zübeyd Ahmed, “İle’l-Edebi’l-ʿArabî” (trc. Abdülhamîd en-Nu‘mânî), S̱eḳāfetü’l-Hind, IV/1 Haydarâbâd 1953, s. 51-68; Abdul Rauf Zofar, “Considerations on al-Masābīh al-Sunnah”, IQ, XXXIII/3 (1989), s. 188-205; İsmail Hakkı Ünal, “Dihlevî, Abdülhak b. Seyfeddin”, DİA, IX, 292; M. Yaşar Kandemir, “İbn Hacer el-Askalânî”, a.e., XIX, 522.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2004 yılında Ankara’da basılan 29. cildinde, 258-260 numaralı sayfalarda yer almıştır.