KÂŞÂNÎ, Abdürrezzâk

Kemâlüddîn Abdürrezzâk b. Ebi’l-Ganâim Muhammed el-Kâşânî (ö. 736/1335)

Tasavvufî tefsir ve terimlere dair eserleriyle tanınan mutasavvıf.

Müellif:

İran’da Kum ile İsfahan arasında yer alan Kâşân şehrinden olduğu bilinen Kâşânî’nin hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Doğduğu yerin adı kaynaklarda Kâsân, Kâşân, Kāşân gibi farklı biçimlerde yazıldığından nisbesi de farklı şekillerde (Kâsânî, Kâşânî, Kāşânî, Kâşî) kaydedilmektedir. Kâtib Çelebi onu, Maṭlaʿ-ı Saʿdeyn müellifi tarihçi Abdürrezzâk b. İshak es-Semerkandî el-Kâsânî ile (ö. 887/1482) karıştırmıştır (, I, 336).

İlhanlı hükümdarlarından Olcaytu Han (1304-1316) ve Ebû Said Bahadır Han (1317-1335) dönemlerinde yaşayan Abdürrezzâk el-Kâşânî’nin eserlerinden iyi bir eğitim gördüğü, dinî ilimlerin yanında felsefeye de ilgi duyduğu anlaşılmaktadır. Sühreverdî şeyhlerinden Abdüssamed b. Ali en-Netanzî’den hırka giyen Kâşânî’nin tarikat silsilesi Abdüssamed en-Netanzî, Necîbüddin b. Büzgaş vasıtasıyla ʿAvârifü’l-maʿârif müellifi Şehâbeddin es-Sühreverdî’ye ulaşır. Kâtib Çelebi Kâşânî’nin vefat tarihini 730 (1330), Fasîh-i Hâfî ise 736 (1335) olarak kaydeder. Abdülhüseyin Zerrînkûb ikinci tarihin doğru olduğu görüşündedir (Dünbâle-i Cüstücû, s. 130).

Kâşânî, Miṣbâḥü’l-hidâye müellifi İzzeddin el-Kâşî ile birlikte şeyhleri Abdüssamed’in yanı sıra İsfahan, Kâşân, Sâve, Şîraz ve Bağdat’taki diğer Sühreverdî şeyhlerinin sohbet meclislerine katılarak onlardan da feyiz almış, tasavvufî görüşleri bu muhitte oluşmuştur. Muhyiddin İbnü’l-Arabî mektebinin tasavvuf çevrelerinde yaygınlık kazanmasında Fahreddîn-i Irâkī, Saîdüddin el-Fergānî ve Müeyyidüddin Cendî gibi onun doğudaki temsilcilerinden daha fazla etkili olan Kâşânî’nin İbnü’l-Arabî’nin eserlerine şeyhinin ölümünden sonra ilgi duymaya başladığı anlaşılmaktadır. Fahreddîn-i Irâkī, İbnü’l-Arabî’nin tasavvuf anlayışını şiirle yayarken Kâşânî daha önce Sadreddin Konevî’nin yaptığı gibi onun fikirlerini ilmî ve felsefî bir üslûpla yaymaya çalışmıştır. İbnü’l-Arabî’nin görüşlerine dair yorum ve değerlendirmeleri büyük ilgi görmüş, bu alanda yapılan çalışmalara ışık tutmuştur. Bugün de İbnü’l-Arabî’yi anlamak için en çok Kâşânî’nin eserlerine başvurulması onun İbnü’l-Arabî mektebi içindeki yerini göstermesi bakımından önemlidir. İbnü’l-Arabî’yi takip etmekle birlikte Kâşânî tamamen onun taklitçisi de olmamış, kendine has bir hikmet anlayışı ortaya koymuştur. Fikirlerinin oluşmasında Hâce Abdullah-ı Herevî ve Gazzâlî gibi sûfîlerden de etkilendiği görülen Kâşânî, İbnü’l-Arabî’ye getirdiği yorum ve kendine özgü görüşleriyle tasavvuf düşüncesi üzerinde etkili olmuş, İbnü’l-Arabî’nin daha sonraki takipçileri onu genellikle Kâşânî’nin görüşleri çerçevesinde anlamış ve yorumlamıştır. Dönemin İranlı sûfîlerinden Alâüddevle-i Simnânî ile vahdet-i vücûd konusundaki mektuplaşmaları Kâşânî’nin düşünce tarzını ortaya koyması bakımından önemlidir (Câmî, s. 484-489). İranlı sûfîlerin İbnü’l-Arabî’ye muhalefetleri Kâşânî’nin eserleriyle kırılmış, bu sûfîler Kâşânî’den sonra İbnü’l-Arabî’nin eserlerine yönelmeye başlamıştır.

Kâşânî’nin mezhebi konusunda kaynaklarda bilgi bulunmamaktadır. Eserlerinde sadece Iṣṭılâḥâtü’ṣ-ṣûfiyye’de “sıddîk” terimini açıklarken Hz. Ebû Bekir’in Resûl-i Ekrem’e en yakın kişi olduğunu ifade eden bir hadis nakletmesi onun Sünnî olduğuna delil sayılabilir. İki tanınmış öğrencisinden Dâvûd-i Kayserî Sünnî, Kadı Saîd-i Kummî Şiî’dir. Kadı Nûrullah-ı Şüsterî, Âgā Büzürg-i Tahrânî gibi bazı Şiî müellifler, Tuḥfetü’l-iḫvân’ında Hz. Ali’den “aleyhisselâm” diye bahsettiği halde diğer üç halifenin adını anmamasını delil gösterip onun Şiî olduğunu iddia etmişlerdir.

Eserleri. 1. Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân. Teʾvîlü’l-Ḳurʾân, Teʾvîlü’l-âyât ve Teʾvîlât-ı Kâşâniyye olarak da tanınan eser geniş ölçüde İbnü’l-Arabî’nin geliştirdiği kavram ve terimlere dayalı tasavvufî bir tefsirdir. Bu açıdan eser, Abdullah et-Tüsterî ile başlayıp Sülemî’nin Ḥaḳāʾiḳu’t-tefsîr’iyle devam eden işârî tefsir geleneğinden farklı bir nitelik taşır. Eserde bütün âyetler değil sûre sırasıyla bazı âyetler tefsir edilmiştir. Kâtib Çelebi’nin, Kâşânî’nin Kur’an’ı Sâd sûresine kadar tefsir ettiğini söylemesi (, I, 336) doğru değildir. Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân yanlışlıkla İbnü’l-Arabî’ye nisbet edilmiş ve Tefsîru İbni’l-ʿArabî (Tefsîrü’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm) adıyla defalarca basılmıştır (Kahire 1283, 1317; Beyrut 1978). Kitap Ali Rıza Doksanyedi tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir (I-III, s.nşr. M. Vehbi Güloğlu, Ankara 1987). Pierre Lory eseri değerlendiren bir kitap kaleme almış (Les commentaires ésotériques du Coran d’après ‘Abd ar-Razzâq al-Qâshânî, Paris 1980, 1991), M. Valsan, Yâsîn ve Nûr sûresiyle ilgili bölümleri Fransızca’ya tercüme etmiş (Études Traditionnelles, LXXIV [1973], s. 97-114; LXXVI [1975], s. 122-138), ayrıca eser üzerine çeşitli inceleme yazıları kaleme alınmıştır (bk. bibl.).

2. Iṣṭılâḥâtü’ṣ-ṣûfiyye. 500 kadar tasavvuf teriminin ebced sırasına göre açıklandığı eser İbnü’l-Arabî’nin kitaplarını anlamayı kolaylaştırmak amacıyla yazılmıştır. Kâşânî eserin önsözünde kitaplarını tasavvuf terimlerine dayalı olarak yazdığını, birçok kişi bu terimleri bilmediği için böyle bir eseri yazmaya gerek duyduğunu söyler. İlk defa bir bölümü Aloys Sprenger tarafından yayımlanan kitabın (Dictionary of the Tecnical Term of Sufies [Kalküta 1845; Lahor 1974]) çeşitli baskıları yapılmıştır (nşr. M. Kemâl İbrâhim Ca‘fer, Kahire 1981; nşr. Abdülhalik Mahmûd, Kahire 1984; nşr. Abdülâl Şâhin, Kahire 1991; nşr. Muvaffak Fevzî el-Cebr, Dımaşk 1995). Eseri Nebîl Safvet İngilizce’ye (A Glossary of Sufi Technical Terms, London 1991), Muhammed Hâcevî Farsça’ya (Ferheng-i Iṣṭılâḥât-ı ʿİrfân u Taṣavvuf, Tahran 1372 hş.) tercüme etmiştir. Şemseddin Fenârî kitaba bir ta‘lik yazmış, Haydar el-Âmülî onu ihtisar ederek yeniden düzenlemiştir (, I, 108). Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî’nin Câmiʿu’l-uṣûl adlı eserinin kenarındaki metin (Kahire 1331, s. 2-38) Kâşânî’nin bu eseridir.

3. Reşḥu’z-zülâl fî Şerḥi elfâẓi’l-mütedâvile beyne erbâbi’l-eẕvâḳ ve aḥvâl. Önceki eserin genişletilmiş şeklidir (nşr. Saîd Abdülfettâh, Kahire 1995).

4. Leṭâʾifü’l-iʿlâm fî işârâti ehli’l-ilhâm. 1785 tasavvuf teriminin izah edildiği eser bu alanda yazılan kitapların en kapsamlısıdır. Eserde bazı terimler geniş olarak açıklanmıştır (I-II, nşr. Saîd Abdülfettâh, Kahire 1996).

5. Şerḥu Menâzili’s-sâʾirîn. Abdullah-ı Herevî’ye ait eserin şerhidir. Kâşânî bu kitabını kaleme alırken Afîfüddin et-Tilimsânî’nin aynı esere yazdığı şerhi örnek almakla birlikte yer yer kendine has görüşlerini de kaydetmiştir (nşr. Ali Şirvânî, Tahran 1373 hş.). Ahmed Hoşnüvîs eseri kısaltarak Farsça’ya çevirmiştir (Âyîn-i Rehrevân. Telḫîṣ-i Menâzilü’s-sâʾirîn, Tahran 1337 hş.).

6. Şerḥu Fuṣûṣi’l-ḥikem (Kahire 1309, 1966). Kâşânî’nin Fuṣûṣ şerhi bu konuda yazılan çok sayıdaki şerhin en başarılısı ve en güvenilir olanıdır. Bundan dolayı çağdaş araştırmacılardan Ebü’l-A‘lâ Afîfî, Fuṣûṣ’u yorumlarken en çok güvendiği kaynaklardan birinin Kâşânî’nin Fuṣûṣ şerhi olduğunu söylemiştir (Fuṣûṣ, neşredenin girişi, s. 23). Başta Dâvûd-i Kayserî olmak üzere daha sonra Fuṣûṣ’a şerh yazanlar Kâşânî’yi örnek almış ve ondan yararlanmıştır (meselâ bk. Şeyh Muhammed Hüseyin Fâzıl Tûnî, Taʿlîḳa ber Şerḥ-i Fuṣûṣü’l-ḥikem, Tahran 1316). Kâşânî’nin el-Fütûḥâtü’l-Mekkiyye’ye dair bazı hâşiyeleri de vardır.

7. Tuḥfetü’l-iḫvân fî ḫaṣâʾiṣi’l-fityân. Fütüvvetle ilgili eserlerin en güvenilir olanlarından biridir. Şehâbeddin es-Sühreverdî ve halifeleri fütüvvete büyük önem verdiklerinden aynı harekete mensup olan Kâşânî de bu hususu dikkate alarak Sühreverdî’nin torunu Ali b. Yahyâ’nın tavsiyesiyle eserini önce Arapça yazmış, ardından birtakım küçük değişikliklerle Farsça’ya çevirmiştir. Eser, Seyyid Muhammed Dâmâdî tarafından Arapça, Farsça metinler ve geniş bir incelemeyle birlikte yayımlanmıştır (Tahran 1369 hş.). Abdülbaki Gölpınarlı’nın tanıttığı, fakat yazarını tesbit edemediği fütüvvetnâme bu eserdir. Tuḥfetü’l-iḫvân yazılırken Sühreverdî’nin ʿAvârifü’l-maʿârif’inden ve Gazzâlî’nin İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn’inden geniş ölçüde istifade edilmiştir. Hüseyin Vâiz-i Kâşifî Fütüvvetnâme-i Sulṭânî’de, Şemseddin el-Âmülî Nefâʾisü’l-fünûn fî ʿarâʾisi’l-ʿuyûn’da ve Ma‘sûm Ali Şah Ṭarâʾiḳu’l-ḥaḳāʾiḳ’ta bu eserden alıntılar yapmışlardır.

8. Şerḥu Ḫaber-i Kümeyl. Kümeyl b. Ziyâd’ın, “Hakikat nedir?” şeklindeki sorusuna Hz. Ali’nin verdiği cevaptan bahseden kısa bir metindir (Ma‘sûm Ali Şah, II, 84).

9. Risâle fi’l-ḳażâʾ ve’l-ḳader. Kâşânî bu risâlede insanın irade sahibi bir varlık olduğunu göstermek için Allah-âlem ve Allah-insan ilişkisi üzerinde durmuş, âlemi bir tür “sudûr” ile açıklamıştır. Eser Stanislav Guyard tarafından Fransızca’ya çevrilmiş (, I [1873], s. 125-209), daha sonra da yayımlanmıştır (Paris 1875).

Bunların dışında Kâşânî’nin Risâle fî taʿyîni’s-sünneti’l-ilâhiyye, Tefsîru Âyeti’l-kürsî, Tefsîru sûreti’l-Cumʿa, Ḥilyetü’l-abdâl adlı eserleri bulunduğu kaydedilmektedir.


BİBLİYOGRAFYA

, neşredenin girişi, s. 23.

Fasîh-i Hâfî, Mücmel-i Faṣîḥî (nşr. Mahmûd Ferruh), Meşhed 1339-41, III, 49.

Câmî, Nefeḥât, Tahran 1370 hş., s. 484-489.

Ali Şîr Nevâî, Nesâyimü’l-mahabbe min şemâyimi’l-fütüvve (haz. Kemal Eraslan), İstanbul 1979, s. 315.

Nûrullah-ı Şüsterî, Mecâlisü’l-müʾminîn, Tahran 1365 hş., II, 461-463.

, I, 107-108, 266, 336; II, 1263, 1552.

, II, 203, 204; Suppl., II, 280-281.

, I, 567.

, I, 516, 573.

, II, 84; III, 747.

Abdülhüseyin Zerrînkûb, Dünbâle-i Cüstücû der Taṣavvuf-i Îrân, Tahran 1367 hş., s. 127-131.

Âgā Büzürg-i Tahrânî, eẕ-Ẕerîʿa ilâ teṣânîfi’ş-Şîʿa, Tahran 1358 hş., II, 381.

J. van Ess, “Die Tuḥfat ul-iḫwān des ʿAbdurrazzāq-i Kāšānī, ein Futuvatnāma der Ilḫānidenzeit”, Ẓafar Nāme, Memorial Volume of Felix Tauer (ed. R. Vesely – E. Gombár), Praha 1996, s. 85-99.

Abdülbaki Gölpınarlı, “İslâm ve Türk İllerinde Fütüvvet Teşkilâtı ve Kaynakları”, , XI/1-4 (1949-50), s. 16-18.

M. Valsan, “Le commentaire ésotérique du Coran par Abdu-r-Razzāk al-Qāchānī”, Études Traditionnelles, LXX (1969), s. 255-264.

R. Deladrière, “Les niveaux de conscience selon l’exégése d’al-Qāšānī”, , XXIX (1977), s. 115-120.

N. Robinson, “‘Abd al-Razzâq al-Qâshânî’s Comments on Sûra Nineteen (1-40)”, Islamochristiana, XVII, Roma 1991, s. 21-33.

D. B. Macdonald, “Abdürrezzak”, , I, 106-109.

a.mlf., “Abd al-Razzāk al-Ḳās̲h̲ānī”, , I, 88-90.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2002 yılında Ankara’da basılan 25. cildinde, 5-6 numaralı sayfalarda yer almıştır.