KORYÜREK, Enis Behiç

(1893-1949)

Beş Hececiler’den, şair.

Müellif:

27 Mart 1893’te İstanbul’da doğdu. Babası doktor yarbay İsmail Behiç Bey, annesi Fâika Hanım’dır. Çocukluğu Makedonya’da geçti. İlk öğrenimini özel öğretmenlerden ve babasından aldığı derslerle evde yaptı. Lise öğreniminin büyük bir bölümünü Selânik ve Üsküp idâdîlerinde gördükten sonra İstanbul İdâdîsi’nde tamamladı (1910). Mülkiye Mektebi’ni bitirdi (1913). Hariciye Nezâreti Umûr-ı Ticâriyye Şubesi kâtipliğine tayin edildi (1914). Bir süre Bükreş Konsolosluğu’nda (1915), ardından Budapeşte Başkonsolosluğu’nda (1916) görev yaptı. Aynı yerde çalışan şair Müftüoğlu Ahmed Hikmet ile tanıştı ve ondan etkilendi. Budapeşte’de iken Türk-Macar dostluğunun pekişmesinde, Gülbaba Türbesi’nin yeniden ziyaretgâh ve müze haline getirilmesinde büyük hizmetleri oldu. Kasım 1919’da yurda döndü. Millî Mücadele yıllarında Müdâfaa-i Milliye Teşkilâtı’na katıldı (1921). Edirne Vilâyeti Umûr-ı Hukūkıyye müdürlüğüne getirildi (Kasım 1922). 1925’te Ankara’da Ticaret Vekâleti baştercümanlığı, 15 Şubat 1926’da Ticaret Mukaveleleri Dairesi başkan yardımcılığı, 1930-1936 yılları arasında Başbakanlık Yüksek İktisat Meclisi umumi kâtipliği, Ekim 1936’da İktisat Vekâleti İş Dairesi başkanlığı görevlerinde bulundu. Çalışma Bakanlığı müsteşarlığına tayin edildi (1942). Dönemin iktidarı ile olan siyasî görüş ayrılığı yüzünden 1944’te istifa ettirildi ve 1945’te emekliye sevkedildi. Demokrat Parti’den Zonguldak milletvekili adayı oldu (1946), ancak seçilemedi. Ölümüne kadar bir daha kendisine resmî görev verilmediğinden son yıllarını sıkıntı içinde geçirdi. 17 Ekim 1949’da Ankara’da öldü ve Cebeci Asrî Mezarlığı’na defnedildi.

Enis Behiç Koryürek şiire Mekteb-i Mülkiyye’de öğrenci iken başlamıştır. Çoğu Şehbâl ve Hürriyet-i Fikriyye dergilerinde çıkan, aruz vezniyle yazdığı ilk şiirlerinde aşk ve tabiat gibi ferdî temalara yoğunluk vermiş, sonraki şiirlerine göre daha ağır bir dil kullanmıştır. Bu bakımdan şairliğinin ilk döneminde Abdülhak Hâmid, Tevfik Fikret, Cenab Şahabeddin ve Celâl Sahir’in etkisi görülür. Balkan Savaşı’nın patlak vermesi ve bozgunla sonuçlanması üzerine bu bozgunun sebep olduğu millî matemi dile getiren “Vatan Mersiyesi”, “Vatana Mersiye”, “Buhran”, “Mağlûplar ve Guruplar I-II” gibi şiirleriyle tanınmaya başlar. Bu dönemde mûsiki usullerini aruza uygulama denemeleri de yaparak yeni aruz kalıpları çıkarmaya çalışmıştır. “Mağlûplar ve Guruplar” başlıklı iki şiiriyle “Sevgilim ve Kılıcım” manzumesi bu denemelerine örnektir. Ziya Gökalp’le tanıştıktan sonra onun da teşvikiyle hece veznine yönelen Koryürek, I. Dünya Savaşı döneminde yazdığı, yine millî duyguları işleyen şiirlerinin bir kısmını Donanma dergisinde yayımlamıştır (1915). “Ordunun Duası”, “Çanakkale Şehitliğinde”, “Şair ve Hilâl”, “Kâbus”, bu savaşın ve Mütareke yıllarının uyandırdığı millî duygularla yazılmış, vatan ve millet sevgisini, savaş ve kahramanlık temalarını işleyen başlıca şiirleridir. İçerik, dil ve biçim bakımından Ziya Gökalp’in etkisinde kalan ve Beş Hececiler’e katılan şair milliyetçi, zaman zaman Turancı duyguları ve düşünceleri dile getiren “Turan Kızları”, “Millî Neşîde” gibi manzumeler kaleme almış, hece vezninde yenilikler yapmaya çalışmış, hecenin bazı duraklarını değiştirmiştir. Bir şiirinde değişik hece vezinlerini kullanarak Servet-i Fünûn ve Fecr-i Âtî şairlerinin serbest müstezatta yaptıklarını hece vezniyle uygulamıştır. “Millî Neşîde”, “Sadaka”, “Süvariler” ve “Gemiciler” bu tarz şiirlerindendir.

Bükreş ve Budapeşte’de görev yaptığı yıllarda gönül maceralarını mizahî bir dille anlatan aşk şiirleri yazan Enis Behiç, yurda döndükten sonra 1927’de ilk şiir kitabı Miras’ı bastırır. Kitabın “Sevgili Yurdum İçin” ve “Akdeniz Rüzgârları” başlıklı bölümlerinde millî duyguları işleyen şiirlere karşılık “Fanteziler”, “Gönülden Birkaç Yaprak” ve “Birkaç Hikâye” başlıklı bölümlerde daha çok aşk ve çapkınlık konularının ele alındığı manzum hikâyeler vardır. “Maymunlar” bölümü ise insanın ikiyüzlülüğünü masal tarzında dile getiren altı şiirden oluşur. Miras’ta Koryürek’in aruzla yazdığı şiirlerden bir kısmını, heceye yönelişini ve bu vezindeki yenilik arayışlarını görmek mümkündür.

1927’den sonra aralıklarla şiir yazmayı sürdüren Enis Behiç bazı şiirlerini Hayat (1929) ve Varlık (1933) dergilerinde yayımlar. Son yıllarında aruzla yazdığı şiirlerini İsfahan’dan-Hicaz’dan Nağmeler, Miras’tan sonraki şiirlerini de Güneşin Ölümü adlı kitaplarda toplamayı düşünmüşse de bunu gerçekleştirememiştir. Fethi Tevetoğlu, sonraki yazdıklarını Miras’la birlikte Miras ve Güneşin Ölümü adıyla yayımlamıştır (1951). Güneşin Ölümü’nde şairin 1921’den 1939’a kadar yazdığı şiirler yer almaktadır. Bunlarda eski şiirlerindeki millî heyecanın, coşkunluğun ve uçarı aşkların yerini giderek hayatın geçiciliği, ölüm gibi konular almaya başlamıştır. Koryürek bu yıllarda sadece şiir yazmakla kalmamış, Erkek Çocuk Doğumları Üzerinde Harbin ve Sair Felâketli Hadiselerin Tesiri (1934), Bugünkü Harplerin Başlıca Demografik Etkileri (1935), Toptan Göçler (1935), Harbin Demografik Kanunları (1935), Nüfus Meselesi ve Irkın Korunması (1936), Kanuni Sultan Süleyman (1950) adlı eserleri Türkçe’ye çevirmiştir.

Koryürek hayatının son yıllarında ruhî ve edebî anlamda büyük bir değişim yaşar. Katıldığı ispritizma seanslarında medyum hüviyetiyle irticâlen söylediği ve yakınlarının kaydettiği şiirler daha sonra Vâridât-ı Süleyman adıyla basılmıştır (1949). Kitabın önsözüne ve seanslarda bulunanların ifadelerine göre şair, XVII. yüzyılda Trabzon’da yaşamış Mevlevî dervişi Çedikçi Süleyman Çelebi’nin ruhuyla temasa geçmiş ve ondan gelen ilhamla aruz vezniyle ve eski dille tasavvufî-hikemî şiirler söylemeye başlamıştır. Vâridât-ı Süleyman otuz sekiz “Bezm-i Alî”den oluşur. Her “Bezm-i Alî”de Süleyman Çelebi’den ilhamla söylenmiş, tasavvufî mahiyette, bir kısmı nasihat tarzında şiirler yer almaktadır. Kitap yayımlandığında bazı kişiler bunu olağan üstü bir hadise, bazıları ise şarlatanlık olarak nitelendirmişlerdir. Vâridât-ı Süleyman’ın oluşumu hikâyesiyle bütün metinlerin tasavvuf açısından ayrıntılı açıklaması Ömer Fevzi Mardin tarafından 819 sayfalık bir külliyat halinde yayımlanmıştır (bk. bibl.).


BİBLİYOGRAFYA

Enis Behiç Koryürek, Miras ve Güneşin Ölümü, Ankara 1951, Fethi Tevetoğlu’nun girişi, s. V-LII.

Murad Uraz, Türk Edip ve Şairleri, İstanbul 1939, s. 74.

, IV, 1287-1291.

Ömer Fevzi Mardin, Vâridât-ı Süleyman Şerhi, İstanbul 1950-51, I, 3-40; III, 798-807.

Ali Hüseyin, “Koryürek, Enis Behiç”, , s. 85.

Hilmi Yücebaş, Yedi Şairden Hatıralar, İstanbul 1960, s. 189-208.

Yusuf Ziya Ortaç, Portreler, İstanbul 1963, s. 129-133.

a.mlf., Bizim Yokuş, İstanbul 1966, s. 21-25.

Ali Çankaya Mücellidoğlu, Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler, Ankara 1968-69, IV, 1575-1586.

Samet Ağaoğlu, İlk Köşe, [baskı yeri yok] 1978, s. 33-38.

Fethi Tevetoğlu, Enis Behiç Koryürek: Hayatı ve Eserleri, Ankara 1985.

Kenan Akyüz, Batı Tesirinde Türk Şiiri Antolojisi, İstanbul 1986, s. 817-819.

Osman Selim Kocahanoğlu, Millî Edebiyat Hareketi ve Beş Hececiler, İstanbul 1987, s. 84-91.

a.mlf. – Pervin Öztabağ, “Koryürek, Enis Behiç”, , V, 399-400.

Reşid Halid Gönç, Bab-ı Ali’nin Hatıra Defteri (haz. Ayhan Yetkiner), İstanbul 1988, II, 93.

Orhan Okay, “Enis Behiç Koryürek”, Büyük Türk Klâsikleri, İstanbul 1992, XII, 381-383.

Hakkı Süha Gezgin, Edebî Portreler (haz. Beşir Ayvazoğlu), İstanbul 1997, s. 82-85.

Mehmet Behçet Yazar, “Enis Behiç Koryürek”, Yedigün, sy. 358, İstanbul 1940, s. 17.

Tevfik Ararat, “Edebiyat Âleminde Metapsişik Bir Hadise”, Edebiyat Âlemi, sy. 9, İstanbul 1949, s. 1, 7; sy. 10, s. 1, 7; sy. 11, s. 1, 7; sy. 12, s. 1, 6; sy. 13, s. 1, 6.

“Koryürek, Enis Behiç”, , XXII, 241-242.

Nihad Sâmi Banarlı, Resimli Türk Edebiyâtı Târihi, İstanbul 1979, II, 1133.

“Koryürek, Enis Behiç”, Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, İstanbul 2001, II, 516.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2002 yılında Ankara’da basılan 26. cildinde, 215-216 numaralı sayfalarda yer almıştır.