KÜLEBİ, Mahmut Cahit

(1917-1997)

Türk şairi.

Müellif:

10 Ocak 1917’de Tokat’ın Zile ilçesine bağlı Çeltek köyünde doğdu. Babası Necati Bey, Erzurumlu Gullebiler, annesi Feride Hanım ise Pasinler’in Aşağı Tayhoca (Tahirhoca) köyünden Karabeyoğulları sülâlesine mensuptur. İlk öğrenimini Zile, Çamlıbel ve Niksar’da (1929), orta ve lise öğrenimini Sivas Erkek Lisesi’nde (1936), yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ve Yüksek Öğretmen Okulu’nda gördü (1940). Memuriyet hayatına 1943’te Antalya Lisesi edebiyat öğretmenliğiyle başladı; Ankara Devlet Konservatuvarı (1946-1954) ve Gazi Lisesi’nde (1954-1956) öğretmen ve idareci olarak devam etti. 1956’da müfettişliğe geçti ve uzun süre bu görevini sürdürdü. Bir ara Millî Eğitim Bakanlığı kültür müsteşar yardımcılığı yaptı. 1973’te emekliye ayrıldı. 1976-1983 arasında Türk Dil Kurumu genel sekreterliği görevini yürüttü. 20 Haziran 1997’de Ankara’da öldü, mezarı 2010’da Niksar’a nakledildi. Genelde dışa dönük, hayatı ve yaşamayı seven bir mizaç sergileyen şair aynı zamanda hassas, kırılgan ve çekingen kişilik özellikleriyle dikkati çeker.

Cahit Külebi’nin şiire olan ilgisi Sivas Erkek Lisesi’nde gelişip şekillenmiş, ilk şiiri “Gurbet Acısı” 1933’te Toplantı dergisinde yayımlanmıştır. Bu tarihten 1938’e kadarki dönem sanat hayatının çıraklık devri olarak değerlendirilebilir. Asıl şiir üslûbuna 1940’lı yıllarda kavuşur. Toplantı, Yücel, Gençlik, Sokak, Varlık, Ülkü, İstanbul, Yaratış, Kaynak, Türk Dili, Yenilik, Hisar, Hürriyet Gösteri, Yazko Edebiyat şiirlerini yayımladığı dergilerdir. Diğer türlere fazla iltifat etmeyen Külebi şiiri amacı ve hedefi yine kendisi olan söz sanatı olarak benimser. Ona göre şiir insanın ana dili çalgısında söylediği bir türküdür. Müşahhasın dünyasını ifadeyi önemseyen şairi soyut dünya pek ilgilendirmez. Külebi, belli bir çevre veya tabiat içinde günlük hayatın çeşitli görünümleri, ihsasları, ümitleri, kırılışları, sevinçleri ve hüzünlerinin peşindedir. İnsanı, toplumu ve tabiatı tarihî derinlik ve felsefî boyutta yakalama endişesinden uzaktır. Yazdığı 150 civarındaki şiirin içeriği bakımından “ferdî ben” ve “ben”in dışındaki insanla dünya gibi iki ana eksen çevresinde yoğunlaşır. Şiirlerinin büyük bir kısmında kendi “ben”i üzerinde durur. Sevgi, aşk, özlem, ayrılık, gurbet, yaşama sevinci, yaşlanma, öte duygusu, bedbinlik, ölüm, tabiat ve sanat ferdîliğin asıl temalarını teşkil eder. Şiirleri büyük ölçüde hayat ve hâtıralarından gelişir. “Ferdî ben”in dışındaki dünya, insan ve olaylar üzerinde yoğunlaşan şiirleri sosyal olma nitelikleriyle belirginleşir. Büyük ölçüde memleket konusu etrafında toparlanabilecek olan bu şiirler onun memleketine ve insanına duyduğu sevgiden güç alır. Yer yer romantik, yer yer realist bakış açısıyla, sıcak ve samimi üslûbuyla memleket coğrafyası, insanı ve tabiatından manzaralar sunan Külebi “memleket edebiyatı”nın önemli şairlerindendir. Geleneksel yapı içinde şiire başladığı halde zamanla serbest anlayışı benimsemiştir. İki uzun şiir denemesine rağmen daha çok kısa metni tercih etmiştir. Vezin ve kafiyede de gelenekten yola çıkmış, kişiliğini bulduktan sonra serbest anlayışta karar kılmıştır.

Şiirlerinin kelime kadrosu büyük ölçüde konuşma dili ve halk dilinin imkânlarına dayanır. Bundan dolayı üslûbu yalın, açık, tabii, sade ve samimidir. Bu niteliklere rağmen şiirin nesrin tuzağına düşmesine izin vermez. Metinler mısraların nazım birimi veya bütün içindeki yapısı; tekrar, asonans, aliterasyon sanatları; yer yer kafiye, redif ve veznin sağladığı ritim ve âhenkle belli bir mûsikiyi elde eder. Benzetmeler de onun şiirlerini renklendiren önemli bir unsurdur. Dil ve üslûbunda 1960’lardan sonraki dönemde az da olsa halk dilinden yazı diline doğru bir kayma gözlenir. Ayrıca bazı metinlerde biraz daha kapalı imaj ve sembollerle örülmüş üslûp gayreti dikkati çeker.

Tam anlamıyla ve bütün şiirleriyle, Cumhuriyet sonrası Türk şiirinde görülen herhangi bir edebî grup veya anlayışa dahil edilemeyen Cahit Külebi, 1930’lardan 1990’lara uzanan dönemdeki Türk şiirinde gelenek çizgisine çok yakın ve millî kaynaklardan beslenen, fakat kendine has, ferdî ve orijinal şiir kozası örme başarısına ulaşmış bir şairdir. Birinci Yeni’nin garipliği ve mevcut şiir geleneğine tepkisinin, İkinci Yeni’nin toplumdan kopukluğu, kapalılığı ve soyut imaj düşkünlüğünün, sosyal/sosyalist gerçekçilerin Marksist ideoloji eksenindeki toplumculuğunun hâkim olduğu dönemlerde kimi zaman kendi “ben”i üzerine kapanan Külebi, kimi zaman da memleketine ve memleketinin insanlarına yönelmiş, bu iki dünyaya ait kalıcı, güzel, sıcak ve samimi şiirler kaleme almıştır.

Eserleri. Şiir: Adamın Biri (1946), Rüzgâr (1949), Atatürk Kurtuluş Savaşında (1952), Yeşeren Otlar (1954), Süt (1965), Şiirler (1969), Türk Mavisi (1973), Sıkıntı ve Umut (1977), Yangın (1980), Bütün Şiirleri (1982), Güz Türküleri (1991). Nesir: Şiir Her Zaman (1985), İçi Sevda Dolu Yolculuk (1986). Tercüme: Renate (1947), Papatya Falı (1965), Avrupa Konseyi Ülkelerinde Anadili Öğretimi (1974).

BİBLİYOGRAFYA :

Muzaffer Uyguner, Cahit Külebi, İstanbul 1991; Vecihi Timuroğlu, Cahit Külebi, Ankara 1995; Cahit Külebi’ye Saygı (haz. Mustafa Şerif Onaran v.dğr.), Ankara 1998; İsmail Çetişli, Cahit Külebi ve Şiiri, Ankara 1998; Mustafa Şerif Onaran, A’dan Z’ye Cahit Külebi, İstanbul 2004.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2019 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 3. basım) EK-2. cildinde, 102-103 numaralı sayfalarda yer almıştır.