İBN EBÛ ÂSIM

Ebû Bekr Ahmed b. Amr b. ed-Dahhâk b. Mahled eş-Şeybânî (ö. 287/900)

Muhaddis ve fakih.

Müellif:

Şevval 206’da (Mart 822) doğdu. Dedesi Ebû Âsım en-Nebîl’e nisbetle İbn Ebû Âsım diye şöhret buldu. Nebîl lakabıyla, ayrıca dedesi Benî Şeybân kabilesinin âzatlısı veya bu kabileden olduğu için Şeybânî nisbesiyle de anılır. Annesi Esmâ hadis hâfızı Ebû Seleme et-Tebûzekî’nin kızıdır. İbn Ebû Âsım aslen Basralı olup İsfahan’a yerleşen, Humus kadısı iken vefat eden ve İbn Mâce’nin es-Sünen’inde rivayetleri bulunan babası, dedesi ve dedesinin babası da muhaddis olduğu için hadis kültürüne sahip bir aile çevresinde yetişti. Sâmerrâ kadısı olan kardeşi Osman b. Amr da zamanının büyük âlimlerindendi. İbn Ebû Âsım, dedesi Ebû Âsım’dan öğrenilmesi kolay bazı hadisleri ezberlediği gibi annesinin babası Ebû Seleme et-Tebûzekî’den de semâ yoluyla hadis öğrendi ve Hammâd b. Seleme’nin kitaplarını dinledi. Önce çevresindeki âlimlerden tahsilini sürdüren İbn Ebû Âsım on yedi yaşında iken ilk ilmî seyahatine çıktı. Kûfe, Basra, Bağdat, Dımaşk, Mısır, Hicaz gibi ilim merkezlerini dolaştı ve buralarda önde gelen muhaddislerden hadis öğrendi. Kaynaklarda zikredilen 300 kadar hocası arasında Ebü’l-Velîd et-Tayâlisî, Ebû Bekir b. Ebû Şeybe, Halîfe b. Hayyât, Ahmed b. Hanbel, Bündâr diye bilinen Muhammed b. Beşşâr, Buhârî ve aynı zamanda kendisinden hadis rivayet eden Ebû Hâtim er-Râzî anılabilir. Kendisinden kızı Ümmü’d-Dahhâk Âtike, Assâl, İbn Ebû Hâtim, Ahmed b. Bündâr eş-Şa‘‘âr, Ebü’ş-Şeyh, Muhammed b. Ahmed el-Kisâî, en son vefat eden talebesi ve önemli eserlerinin râvisi olan kıraat âlimi Ebû Bekir Abdullah b. Muhammed b. Fûrek el-Kabbâb (ö. 370/980) hadis öğrendi.

Ebû Hâtim er-Râzî İsfahan’da hadis dinlediği İbn Ebû Âsım’ı sadûk bir kişi, Ebû Mûsâ el-Medînî zâhid ve üstün bir anlayışa sahip hadis hâfızı ve fakih diye nitelendirmekte, Zehebî ilim tahsili için İslâm dünyasını dolaştığını, Safedî ve İbn Hacer el-Askalânî gibi müellifler de fıkıh ve hadis ilimlerindeki üstünlüğü yanında takvâ sahibi olduğunu belirtmektedir. İsfahan’da on üç yıl kadılık yapan İbn Ebû Âsım 5 Rebîülevvel 287’de (10 Mart 900) burada vefat etti.

İbn Ebû Âsım, Selefî anlayışa sahip olup sahâbe ve tâbiînden intikal eden geleneğe uyulmasını, dinde her türlü aşırılıktan uzak durularak orta yolun takip edilmesini istemiştir. Allah’ın birliği ve sıfatlarıyla âhiret konusunda Kur’an ve Sünnet’te yer alan ifadeleri olduğu gibi benimsemiştir. İman esasları içinde kader konusuna özel yer vermiş ve bu hususta cebri çağrıştıran bir görüş ortaya koymuştur. Onun bu hassasiyeti Kaderiyye ve Mu‘tezile’ye duyduğu tepkiden kaynaklanmış olmalıdır. Yine Selefiyye’nin görüşlerine paralel olarak iman-amel bütünlüğünü savunan İbn Ebû Âsım, imâmet konusunda da mevcut durumu kabullenerek buna karşı olan faaliyetleri onaylamamıştır. İbn Ebû Âsım’ın fıkıhta Zâhirî mezhebine mensup olduğu ve bu mezhepte imam seviyesinde bulunduğu kaynaklarda belirtilirse de onun er-Red ʿalâ Dâvûd eẓ-Ẓâhirî erbaʿîne ḫaber s̱âbiteten mimmâ nefâ Dâvûd sıḥḥatehâ adlı eseri, kendisinin Dâvûd ez-Zâhirî’ye en azından kayıtsız şartsız tâbi olmadığını ortaya koymakta, başta Kitâbü’s-Sünne ve el-Âḥâd ve’l-mes̱ânî olmak üzere bütün kitaplarında hadislerin zâhirine göre fetva verdiği görülmektedir. Bu sebeple bazı kaynaklarda Selef’ten birçok âlim gibi onun da ehl-i hadîs mezhebinden olduğu kaydedilir. Fıkıh anlayışının Ahmed b. Hanbel’e yakın bulunduğu da söylenmekle beraber devrinde Basra’nın en güçlü fakihi sayılan İbn Ebû Âsım’ın, herhangi bir mezhebe bağlı kalmadan nasların zâhirini esas alarak araştırmalarının sonucuna göre hüküm verdiği anlaşılmaktadır.

Eserleri. İbn Ebû Âsım’ın 300 kadar eseri olduğu, bu eserlerde toplam 400.000 rivayet bulunduğu kaydedilmekte olup (, XIII, 436) bunlardan günümüze geldiği bilinenler şunlardır:

1. Kitâbü’s-Sünne. İtikadî konularla ilgili rivayetlerden meydana gelen eserde dinde her türlü aşırılık, bid‘at ve hurafeden uzak durulması, Resûlullah’ın sünnetine ve Hulefâ-yi Râşidîn’in yoluna uyulması tavsiye edilmekte, sırât-ı müstakîmin ancak bu şekilde korunabileceği vurgulanmaktadır. Daha sonra akaidin ilâhiyyât ve âhiret halleriyle ilgili konuları ele alınmakta, son kısımda ise cemaatten ayrılmanın zararları belirtilmekte ve hilâfet konusuna temas edilmektedir. Muhammed Nâsırüddin el-Elbânî’nin Ẓılâlü’l-cenne’de tesbit ettiği üzere (tür.yer.) İbn Ebû Âsım bu eserinde birçok zayıf rivayete yer vermiştir. Elbânî eseri Ẓılâlü’l-cenne adını verdiği tahrîciyle birlikte yayımlamış (I-II, Beyrut 1400/1980), ayrıca Fehârisü Kitâbi’s-Sünne adıyla geniş bir fihristini neşretmiştir (Beyrut 1409). Abdurrahman b. Muhammed Saîd Dımaşkıyye, Fehârisü eḥâdîs̱i ve âs̱âri Kitâbi’s-Sünne adlı eserinde (Riyad 1409/1989) kitapta geçen hadislerin ve sahâbe sözlerinin alfabetik fihristinin yanında hadislerin sahâbe isimlerine göre fihristini de yapmıştır. Muhammed Eymen eş-Şebrâvî de er-Ravżü’l-bâsim fî tertîbi’s-Sünneti li’bni Ebî ʿÂṣım adlı eserinde (Beyrut 1411/1991) Kitâbü’s-Sünne’nin hadislerinin alfabetik fihristiyle biyografileri verilen şahısların isim fihristini hazırlamıştır. Eser son olarak Bâsim Faysal Ahmed el-Cevâbire tarafından yayımlanmıştır (I-II, Riyad 1419/1998).

2. el-Âḥâd ve’l-mes̱ânî. Müellif, sahâbî neslinden genellikle bir veya iki hadis aldığı için kitabına bu adı vermiştir. Sahâbîleri kabilelerine göre sıralayarak önce Kureyş’in Benî Hâşim kolundan olanları kaydetmiş, ancak eserine aşere-i mübeşşere ile başlamıştır. Eserin sonunda kadın sahâbîlere yer vermiş, burada önce Resûl-i Ekrem’in kızlarını, ardından eşlerini zikretmiştir. Eserde meşhur sahâbîlerin hayat hikâyeleri daha geniş bir şekilde verilmekte, kendisinden hadis nakledilmeyen bazı sahâbîlerden de söz edilmektedir. Hadislerin büyük bir kısmı meşhur sahâbîlerin rivayetleri olmakla birlikte bazan bunların arasında garîb rivayetler, hatta bazı râvilerin teferrüd ettiği hadisler yer almaktadır. Bu açıdan el-Âḥâd ve’l-mes̱ânî sahâbe müfredleriyle ilgili ilk kitaplardan biri olup sahâbenin hayatına dair eser yazanların en önemli kaynağıdır. Eserdeki hadislerin pek çoğunun bulunabildiği yegâne kaynak ise Taberânî’nin el-Muʿcemü’l-kebîr’idir. el-Âḥâd ve’l-mes̱ânî’nin dikkat çeken yanlarından biri de İbn Ebû Âsım’ın burada bazı hadisleri Zâhirî fıkıh anlayışına delil olarak göstermesi ve bu yönde kendi düşüncelerini ortaya koymasıdır. Müellif aralarında teâruz bulunan hadislere özellikle işaret etmekte, bu arada hadisler arasındaki nâsih-mensuh ilişkisine dikkat çekmektedir. İbn Ebû Âsım, râvileri cerh ve ta‘dîl açısından değerlendirdiği gibi bazan diğer münekkitlerin görüşlerine de yer vermektedir. Senedlerde geçen mübhem isim ve künyeleri açıkladığı kitabında mütâbaat ve şevâhide temas eden müellif, tedlîs yapanların rivayetleri konusunda uyarılarda bulunmuş ve senedlerde görülen inkıtâlara dikkat çekmiştir. Eser, Köprülü Kütüphanesi’ndeki (nr. 235) tek yazma nüshası esas alınarak Bâsim Faysal Ahmed el-Cevâbire tarafından yayımlanmıştır (I-VI, Riyad 1411/1991).

3. el-Müẕekkir ve’t-teẕkîr ve’ẕ-ẕikr. Kıssacılara dair olan kitabın mukaddimesinde Allah’ı zikretmenin sevabı, zikir halkalarının fazileti, buralarda bulunmanın mükâfatı kısaca belirtildikten sonra vaaz ve nasihate kimlerin ehil olduğu, bu kişilerde hangi niteliklerin bulunması gerektiği, kıssa ve hikâyelerle hadisleri birleştirmenin dindeki yeri gibi konular ele alınmaktadır. Eser bazı müelliflere göre bu türün ilk örneğidir. İşlediği konuları sünnet ve hadislerden delil getirerek açıklayan İbn Ebû Âsım’a göre vaaz ve nasihatlerde sadece sahih sünnete başvurulmalıdır. Eser Amr b. Abdülmün‘im (Tanta 1412/1992) ve Ebû Yâsir Hâlid b. Kāsım er-Redâdî (Riyad 1413/1993) tarafından neşredilmiştir.

4. Kitâbü’ṣ-Ṣalât ʿale’n-nebî. Resûl-i Ekrem’e salât ve selâm getirmenin fazileti ve hükmü gibi konuların ele alındığı eseri Hamdî Abdülmecîd es-Selefî Bursa Hüseyin Çelebi Kütüphanesi’ndeki (nr. 1981) bilinen tek nüshasına dayanarak yayımlamıştır (Dımaşk 1415/1995).

5. el-Evâʾil. Müellifin 50.000 hadis ihtiva ettiği belirtilen Müsned’inin bir parçası olup Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’deki yazma nüshası (Hadis, nr. 297/I) esas alınarak Abdullah el-Cübûrî (Beyrut 1405/1985), Muhammed b. Nâsır el-Acemî (Küveyt 1405), bu iki neşre dayanılarak Muhammed Saîd Besyûnî (Beyrut 1407/1987) ve Mahmûd Muhammed Mahmûd Hasan Nassâr (Beyrut 1411/1991) tarafından neşredilmiştir.

6. ed-Diyât. Bilinen tek nüshası el-Hizânetü’t-Teymûriyye’de (Hadis, nr. 206) bulunan eseri önce Muhammed Bedreddin Ebû Firâs en-Na‘sânî (Kahire 1323/1905), daha sonra el-Vemdât fî taḫrîci eḥâdîs̱i’d-Diyât adıyla Hâlid Reşîd el-Cemîlî (Bağdad 1403/1983), Abdullah b. Muhammed el-Hâşidî (Küveyt 1406/1986) ve Muhammed Saîd Besyûnî (Beyrut 1409/1988) yayımlamıştır.

7. Ẕemmü’d-dünyâ ve’z-zühd. Asıl adı Ẕikrü’d-dünyâ ve’z-zühdü fîhâ ve’ṣ-ṣamtü ve ḥıfẓü’l-lisân ve’l-ʿuzle olan eserin bir bölümü Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’deki nüshası (nr. 4707) esas alınarak Abdülalî Abdülhamîd el-A‘zamî tarafından neşredilmiştir (Beyrut 1405/1985; 1408/1988 [Hindistan]).

8. Kitâbü’l-Cihâd. Bilinen tek nüshası Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’de bulunan eseri (Mecmua, nr. 15/6, I, 74a-103a) Ebû Abdurrahman el-Hamîd yayımlamıştır (I-II, Medine 1409/1989).

9. ʿAvâli’l-eḥâdîs̱ ve’l-eʿâlî ve fevâʾidü’l-ḫarâʾid ve’l-leʾâlî (Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 1447, vr. 133a-148b).

İbn Ebû Âsım’ın kaynaklarda zikredilen diğer eserleri de şunlardır: Aḫbâru ehli’ş-Şâm, el-Büyûʿ, Kitâbü’d-Duʿâʾ, el-Edeb, Edebü’l-ḥükemâʾ, el-Eşribe, el-Eṭʿime, Evhâmü’l-ḥadîs̱, el-Eymân ve’n-nüẕûr, el-Eẕân, el-Ferâʾiż ve’l-veṣâyâ, Feżâʾilü’l-enṣâr, Feżâʾilü’l-Ḳurʾân, Feżâʾilü Muʿâviye, Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe, el-Ġurebâʾ, el-Ḫıḍâb, Ḥıfẓü’l-lisân, el-Ḥiyel, Ḫilâf fi’s-sünen, el-ʿİlm, el-İḫtiyâr, ʿİlelü ḥadîs̱i’z-Zührî, İs̱bâtü’l-ḫaber ve’l-muḫbir, el-Ḳaḍâʾ ve’l-aḳḍıye ve mâ ḳaḍâ bihi’n-nebî, el-Libâs, Kitâbü’l-Yemen, Meʿâni’l-aḫbâr, el-Menâsik, el-Meşâyiḫ, Mevlidü’n-nebî, el-Muḫtaṣar mine’l-Müsned, el-Müsnedü’l-kebîr, er-Raḥm, er-Red ʿalâ Dâvûd eẓ-Ẓâhirî erbaʿîne ḫaber s̱âbiteten mimmâ nefâ Dâvûd sıḥḥatehâ, er-Rühûn, eṣ-Ṣabâḥ ve’l-mesâʾ, eṣ-Ṣavm, et-Tefsîr, et-Tevbe, eṭ-Ṭıb ve’l-emrâż, el-Vuḥdân.


BİBLİYOGRAFYA

İbn Ebû Âsım, el-Âḥâd ve’l-mes̱ânî (nşr. Bâsim Faysal Ahmed el-Cevâbire), Riyad 1411/1991, neşredenin girişi, s. 8-65.

a.mlf., Kitâbü’l-Cihâd (nşr. Ebû Abdurrahman el-Hamîd), Medine 1409/1989, neşredenin girişi, s. 23-66.

a.mlf., el-Müẕekkir ve’t-teẕkîr ve’ẕ-ẕikr (nşr. Ebû Yâsir Hâlid b. Kāsım er-Redâdî), Riyad 1413/1993, neşredenin girişi, s. 11-23.

a.mlf., Kitâbü’ṣ-Ṣalât ʿale’n-nebî (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Dımaşk 1415/1995, neşredenin girişi, s. 1-9.

, II, 67.

Ebü’ş-Şeyh, Ṭabaḳātü’l-muḥaddis̱în bi-İṣbahân (nşr. Abdülgaffâr Süleyman el-Bündârî – Seyyid Kisrevî Hasan), Beyrut 1409/1989, II, 146-148.

Ebû Nuaym, Ẕikru aḫbâri İṣbahân (nşr. S. Dedering), Leiden 1931, I, 100-101.

Ebû Ya‘lâ el-Halîlî, el-İrşâd fî maʿrifeti ʿulemâʾi’l-ḥadîs̱ (nşr. M. Saîd b. Ömer İdrîs), Riyad 1409/1989, II, 520.

, V, 104-107.

, I, 162, 164, 187, 190, 352; II, 12, 13, 82, 83, 84, 186, 276, 381.

, II, 640-641.

a.mlf., , XIII, 430-439.

, VII, 269-270.

, XI, 84.

Irâkī, Ẕeylü Mîzâni’l-iʿtidâl (Abdülkayyûm Abdürabbinnebî), Riyad 1406, s. 465.

, VII, 18-19.

, s. 285.

, I, 53.

, s. 32, 49, 50, 52, 53, 59, 63, 73, 76, 78, 79, 80, 86, 88, 95, 257, 411.

, I, 522.

a.mlf., Beiträge zur Erschliessung der Arabischen Handschriften in Istanbul und Anatolien, Frankfurt 1986, III, 123-124.

Nâsırüddin el-Elbânî, Ẓılâlü’l-cenne fî taḫrîci’s-Sünne (İbn Ebû Âsım, Kitâbü’s-Sünne içinde), Beyrut 1400/1980, tür.yer.

Selâhaddin el-Müneccid, Muʿcem mâ üllife ʿan Resûlillâh, Beyrut 1402/1982, s. 309.

Abdurrahman b. Muhammed Saîd Dımaşkıyye, Fehârisü eḥâdîs̱i ve âs̱âri Kitâbi’s-Sünne, Riyad 1409/1989.

, II, 919.

Muhammed Eymen eş-Şebrâvî, er-Ravżü’l-bâsim fî tertîbi’s-Sünne li’bn Ebî ʿÂṣım, Beyrut 1411/1991.

Muhyiddin Atıyye v.dğr., Delîlü müʾellefâti’l-ḥadîs̱, Beyrut 1416/1995, I, 155, 342, 437-438, 442; II, 562, 565.

Hasan Cirit, Hadiste Vaaz, Kıssacılık ve Kussâs (doktora tezi, 1997), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 174-175.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1999 yılında İstanbul’da basılan 19. cildinde, 422-423 numaralı sayfalarda yer almıştır.