İBN RIDVÂN, Ebü’l-Kāsım

Ebü’l-Kāsım Abdullāh b. Yûsuf b. Rıdvân b. Yûsuf en-Neccârî el-Hazrecî (ö. 783/1381)

Devlet adamı, fakih, hatip, kadı ve tarihçi.

Müellif:

718’de (1318) Mâleka’da (Malaga) doğdu. Aslen ensardan Benî Neccâr’a mensuptur. Babası Yûsuf fakih olup Dîvânü’l-cünd reisliğine getirilmişti. Mâleka ve Gırnata’da (Granada) tahsil gören İbn Rıdvân’ın hocaları arasında Mâleka Kadısı Ebû Bekir Muhammed b. Ubeydullah b. Mansûr, Ebû Muhammed Abdülmüheymin b. Muhammed, Ebû Abdullah Muhammed b. Abdüsselâm el-Hevvârî, Ebû Abdullah el-Âbilî gibi âlimler vardır. Gençliğinde Nasrîler devletindeki iç kavgaları, Merînîler’le Nasrîler arasındaki mücadeleleri yakından müşahede etti. Henüz yirmi üç yaşında iken İspanyollar ile yapılan ve büyük bir yenilgiyle sonuçlanan Tarîf Seferi’ne (Riosalado) katıldı (741/1340). Bu yenilginin tesiri ve hocası Ebü’l-Kāsım İbn Cüzeyy’in aynı savaşta şehid düşmesinin üzüntüsüyle Endülüs’ten ayrılarak Sebte’ye (Ceuta) gitti ve orada Merînîler’in hizmetine girdi. Merînî sarayında büyük itibar kazanarak imam-hatiplik, kadılık ve müşavirlik hizmetlerinde bulundu. Kâtiplik görevini yürüttü ve sonunda “alâme (tevkī‘) divanı”nın başına getirildi. Kendisine “sâhibü’l-alâmeti’l-aliyye ve’l-kalemi’l-a‘lâ, reîsü sâhibi’l-kalemi’l-a‘lâ ve’l-alâme, reîsü’l-küttâb” gibi unvanlar verildi. Saray hayatı, İbn Rıdvân’ın vezirler ve diğer devlet adamları ile birlikte olmasına imkân verdi. Ayrıca İbn Haldûn, Lisânüddin İbnü’l-Hatîb ve İbn Merzûk el-Hatîb gibi Mağrib’in büyük âlimleriyle görüştü, onlarla fikir alışverişinde bulundu. Bu ilişkiler kendisine devlet yönetimi ve halkın durumu hakkında bilgi ve tecrübe kazandırdı. 783’te (1381) Enfâ’da (Dârülbeyzâ) veya Azemmûr’da (Ezemmûr) vefat etti. Ölüm tarihi 784 (1382) olarak da kaydedilir.

Eserleri. İbn Rıdvân’ın günümüze ulaşan tek eseri eş-Şühübü’l-lâmiʿa fi’s-siyâseti’n-nâfiʿa’dır. Merînî Hükümdarı Ebû Sâlim İbrâhim b. Ebü’l-Hasan el-Merînî’nin isteği üzerine, Merînî Devleti’nin içinde bulunduğu siyasî krize çözüm bulmak ve hükümdara yol göstermek amacıyla “nasîhatü’l-mülûk” (siyâsetnâme) tarzında yazılan eser, Merînîler’in son devri için önemli bir kaynak olma özelliğine sahiptir. Yirmi beş bölümden (babdan) meydana gelen eserin ilk dokuz bölümünde Ebû Sâlim el-Merînî’ye nasihatte bulunularak adaletin önemi, hilmin fazileti ve halka baskı yapılmaması gibi konular üzerinde durulmaktadır. Diğer bölümlerde ise hükümdarın çevresi, ordu ile halkın durumu, bunların devlet yönetimindeki yeri ve hükümdarın bunlarla olan münasebeti hakkında bilgi verilmektedir. Endülüs, Şark ve Mağrib ülkelerinden örnekler verilerek özellikle vergi memurlarının halka zulmetmelerinin yasaklanması hususuna dikkat çekilmektedir. İbn Rıdvân eserini yazarken daha çok İslâm kaynaklarına dayanmakla birlikte eski Yunan ve Fars kaynaklarına da başvurmuş, Aristo’nun ve İbnü’l-Mukaffa‘ın eserlerinden istifade etmiş, ayrıca Endülüs’te Benî Ahmer, Fas’ta Merînî saraylarında elde ettiği tecrübelerinden büyük ölçüde faydalanmıştır. Böylece siyasî ve içtimaî konularda teorik olduğu kadar pratik değerlendirmelere de gidebilmiştir. Endülüs ve Mağrib devletleri, bilhassa Merînî Devleti’nin siyasî, iktisadî ve içtimaî tarihini aydınlatan önemli bilgiler ihtiva eden eser Ali Sâmî en-Neşşâr tarafından yayımlanmıştır (Dârülbeyzâ 1404/1984).

Kadı ve muhaddis İbnü’l-Ezrak el-Gırnâtî (ö. 896/1491), Bedâʾiʿu’s-silk fî ṭa-bâʾiʿi’l-mülk adlı eserinde İbn Rıdvân’ın kitabından yararlandığını açıkça belirtmiştir. İbn Haldûn ise Benî Ahmer ve Merînî saraylarında İbn Rıdvân’la olan beraberliklerine, aralarındaki dostluğa ve çeşitli ilimlerdeki maharetinden, hat, belâgat, şiir ve hitabetteki başarılarından övgüyle söz etmesine rağmen (et-Taʿrîf, s. 42) bu eserden faydalandığını söylememiştir. Ali Sâmî en-Neşşâr, Muḳaddime ile eş-Şühübü’l-lâmiʿa arasındaki muhteva benzerliğine ve İbn Haldûn’un bazı konuları tahlil ederken bunları İbn Rıdvân’ın eserindeki fasıllarla irtibatlandırmasına dikkat çekerek onun bu kitaptan istifade ettiğini kaydeder (eş-Şühübü’l-lâmiʿa, neşredenin girişi, s. 24-28).

İbn Rıdvân’ın ayrıca Mecmûʿa mine’l-eşʿâr, Mecmûʿa mine’r-resâʾil ve Fihrist adlı eserleri bulunduğu belirtilmektedir. Çeşitli konularda yazdığı şiirlerinden bazı parçalar İbnü’l-Hatib’in el-İḥâṭa, İbnü’l-Ahmer’in Nes̱îrü’l-cümân ve Makkarî’nin Nefḥu’ṭ-ṭîb’i gibi muhtelif eserlerin içinde günümüze intikal etmişse de diğer eserler zamanımıza ulaşma-mıştır (a.g.e., neşredenin girişi, s. 30-31).


BİBLİYOGRAFYA

İbn Rıdvân, eş-Şühübü’l-lâmiʿa fi’s-siyâseti’n-nâfiʿa (nşr. Ali Sâmi en-Neşşâr), Dârülbeyzâ 1404/1984, neşredenin girişi, s. 3-39.

, IV, 443-456.

İbn Haldûn, et-Taʿrîf bi’bn Ḫaldûn, Beyrut 1979, s. 42 vd.

, V, 45, 249, 502, 503, 531; VI, 43, 44, 107, 122, 123.

, IV, 39-40.

, I, 331.

, I, 606; Suppl., I, 837.

, IV, 147-148.

Abdülmecîd es-Sagīr, “Ebü’l-Ḳāsım İbn Rıḍvân: eş-Şühübü’l-lâmiʿa fi’s-siyâseti’n-nâfiʿa”, el-Kitâbü’l-Maġribî, sy. 3, Rabat 1985, s. 67-72.

Abdülkādir Zimâme, “Ebü’l-Ḳāsım İbn Rıḍvân: eş-Şühübü’l-lâmiʿa fi’s-siyâseti’n-nâfiʿa”, a.e., sy. 3 (1985), s. 72-75.

a.mlf., “eş-Şühübü’l-lâmiʿa fi’s-siyâseti’n-nâfiʿa li-Ebi’l-Ḳāsım b. Rıḍvân”, ʿÂlemü’l-kütüb, VI/1, Riyad 1985, s. 110-113.

Mehdî Selemâsî, “İbn Rıḍvân”, , III, 594-595.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1999 yılında İstanbul’da basılan 20. cildinde, 253 numaralı sayfada yer almıştır.