İBNÜ’l-HACCÂC

Ebû Abdillâh el-Hüseyn b. Ahmed b. Muhammed b. Ca‘fer en-Nîlî el-Bağdâdî eş-Şîî (ö. 391/1001)

Büveyhîler dönemi kâtip ve şairlerinden.

Müellif:

Doğum yeri ve tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak İbnü’r-Rûmî’den (ö. 283/896) ders aldığı (İbn Şehrâşûb, s. 183), Bağdat’taki muhtesiplik görevinden 320 (932) yılında azledildiği ve yerine Ebû Saîd Hasan b. Ahmed el-İstahrî’nin (ö. 328/940) getirildiği (İbnü’l-İmâd, II, 312; Abdülhüseyin Ahmed el-Emînî, IV, 98), henüz genç yaşta iken Ebû Abdullah Hârûn b. Ali b. Ebû Mansûr el-Müneccim’i (ö. 288/901) hicvettiğine dair bilgiler onun 283 yılından önce doğduğunu göstermektedir. İmâmiyye Şîası’na mensuptu. Bazı kaynaklarda İran asıllı olduğu ileri sürülmekle birlikte (İbn Şehrâşûb, s. 183) şiirlerinden kendisinin Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî’nin soyundan geldiği anlaşılmaktadır. Şiir ve kitâbet sanatının yanında Arap dili ve tarih alanlarında da geniş bilgi sahibiydi.

İbnü’l-Haccâc, Kadı Bişr b. Hüseyin’den ders aldı. İlk olarak divan kâtipliği yaptı. Bu görevinden dolayı birçok ödül aldı. Ardından bir süre Sıkyü’l-Furât’ta zekât memurluğu görevinde çalıştı. Bağdat muhtesipliğine tayin edildi. Bu görevin ilki Abbâsî Halifesi Muktedir-Billâh, ikincisi Büveyhî Hükümdarı İzzüddevle Bahtiyâr zamanında İbn Bakıyye’nin vezirliği dönemindedir. Mu‘temid-Alellah ile Tâi‘-Lillâh arasında on halife devrini gördü. Şiirde İmruülkays b. Hucr seviyesine ulaştığı kabul edilir (İbn Hallikân, II, 168). Bazıları onu şiir konusunda “muallim-i sânî” kabul etmiştir. Buna göre İmruülkays veya Mühelhil (Adî b. Rebîa) muallim-i evveldir. İbnü’l-Haccâc, 27 Cemâziyelâhir 391 (24 Mayıs 1001) tarihinde Bağdat’la Kûfe arasında Fırat nehri kenarında bir belde olan Nil’de vefat etti. Cenazesi Bağdat’a götürüldü. Vasiyetine uygun olarak günümüzde Bağdat’ın Kâzımiye semtinde İmâm Mûsâ Kâzım’ın kabrinin ayak ucuna defnedildi ve mezar taşına, “Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmakta idi” meâlindeki âyet (el-Kehf 18/18) yazıldı. Arkadaşı Şerîf er-Radî onun için bir mersiye yazmışsa da (Dîvân, II, 441-442) şiirlerinde Hz. Peygamber’in ashabını zemmeden birine mersiye yazdığı için kınanmıştır.

Büveyhîler zamanında hezl (mizah) tarzında şiir yazan en meşhur şairlerden biri olan İbnü’l-Haccâc, Abbâsî Halifesi Mutî‘-Lillâh, Büveyhî hükümdarları İzzüddevle Bahtiyâr, Adudüddevle, Şerefüddevle İbn Büveyh, inşâ kâtipleri Ebü’l-Fazl İbnü’l-Amîd ve Sâhib b. Abbâd başta olmak üzere birçok halifeyi ve devlet adamını övmüş, bu sayede çok para kazanmıştır. Divanında methiye, hicviye veya mersiye yazdığı kişilerin sayısı altmışı geçmektedir. Onun şiirlerinde Ehl-i beyt’e övgü büyük bir yer tutar. Şiirlerinde müstehcen bölümler yer aldığı için bazı hisbe görevlileri çocuklara onun şiirlerini ezberlemeyi yasaklamıştır. Hezl tarzı şiirlerinde sokak dili hâkimdir. Argo lafızlar ve bayağı ifadeler kullanmaktan çekinmemiş, bu sebeple avam tarafından rağbet görmüştür. Zengin bir hayat yaşamasına rağmen şiirlerinde hezl üslûbu gereği hep fakirlikten yakınmış, et yemeği bir tarafa içecek çorba dahi bulamayıp tuz ekmek yediğini, kuru ekmek yemekten boğazının yara içinde kaldığını, kışlık ve yazlık elbiseleri olmadığını dile getirmiştir. İbnü’l-Haccâc’ın bu şiirlerinin yanında ciddi bir üslûpta kaleme aldığı şiirleri de vardır. İster hezl ister ciddi olsun şiirleri yapmacık ifadelerden uzaktır ve sağlam, sade bir üslûbu yansıtmaktadır. Zehebî onu, “Asrın şairi ve edibi, müstehcenliğin kralı, müstehcenliği nazma dökmede ve hafifmeşreplikte tek başına bir ümmet” diye niteler ve İbnü’l-Haccâc’ın, “Bütün müstehcen şiirlerimde -Allah şahittir ki- sadece neşelenmek istedim” dediğini kaydetmiştir (Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XII, 515). Vezir Mühellebî’nin talebi üzerine şair Mütenebbî’yi de hicvetmiştir. Halife yanında devlet adamlarını öven şiirleri de hezlden ve müstehcenlikten arınmış değildir. Buna rağmen hiçbiri ona tepki göstermemiş, bu şiirlerine de ikram ve iyilikle karşılık vermiştir. Hatta Mısır Fâtımî Hükümdarı Muiz-Lidînillâh, divanını kendisine gönderdiğinde hicviye yazar korkusuyla ona 1000 dinar yollamıştır.

İbnü’l-Haccâc’ın hacimli (on cilt) divanı üzerine bazı çalışmalar yapılmıştır. Astronomi, matematik, tıp âlimi, filozof ve şair Bedî‘ el-Usturlâbî, divandan seçtiği şiirleri Dürretü’t-tâc min şiʿri İbni’l-Ḥaccâc adıyla bir araya getirip konularına göre 141 bölüm (bab) halinde düzenlemiş (nşr. Ali Cevâd et-Tâhir, Beyrut 2008), İbnü’l-Haşşâb en-Nahvî de divana bir mukaddime yazmıştır. Eyyûbî Veziri Es‘ad b. Memmâtî Ḳarḳaratü’d-decâc fî elfâẓi İbni’l-Ḥaccâc ismiyle bir eser kaleme almıştır (Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 205). İbn Nübâte el-Mısrî de Talṭîfü’l-mizâc min şiʿri İbni’l-Ḥaccâc adıyla bir eser hazırlamış (nşr. Necm Abdullah Mustafa, Kahire 2001), bu eser üzerine İbn Hicce el-Hamevî Leṭâʾifü’t-Talṭîf’i kaleme almıştır. Şerîf er-Radî, İbnü’l-Haccâc’ın müstehcen olmayan şiirlerini el-Ḥasen min şiʿri’l-Ḥüseyn adlı bir eserde toplamıştır. Bazı kaynaklarda bu eserin adı et-Tenẓîf/en-Naẓîf mine’s-seḫîf olarak da geçer. Seâlibî, Yetîmetü’d-dehrinde İbnü’l-Haccâc’ın şiirlerine seksen bir sayfa ayırmıştır (III, 35-116). Divan hakkında iki doktora çalışması yapılmıştır (Abdelghafur A. A. al-Aswad, Der Dīwān des Ibn al-Haǧǧāǧ, Teilausgabe: der Reimbuchstabe nūn, Universität Giessen 1977; H. S. M. Manna, al-Huseyn Ibn Hajjaj [d 391/1001]: his Life and Verse together with a Critical Edition of the Final Part of his Diwan, SOAS University of London 1985-86).

BİBLİYOGRAFYA :

Şerîf er-Radî, Dîvân, Beyrut, ts. (Dâru Sâdır), II, 441-442; İbn Miskeveyh, Tecâribü’l-ümem (nşr. Ebü’l-Kāsım İmâmî), Tahran 1420/2000, VII, 468; Seâlibî, Yetîmetü’d-dehr, III, 35-116; Hatîb, Târîḫu Baġdâd (nşr. Beşşâr Avvâd Ma‘rûf), Beyrut 1422/2001, VIII, 26; İbn Şehrâşûb, Meʿâlimü’l-ʿulemâʾ, Beyrut, ts. (Dârü’l-edvâ’), s. 149, 183; Yâkūt, Muʿcemü’l-üdebâʾ, IX, 206-232; İbn Hallikân, Vefeyât, II, 168-172; Zehebî, Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, Beyrut 1419/1998, III, 152; a.mlf., Aʿlâmü’n-nübelâʾ, Kahire 1427/2006, XII, 515; İbn Fazlullah el-Ömerî, Mesâlik, XV, 262-263; Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 480, 739; İbnü’l-İmâd, Şeẕerât (Arnaût), II, 312; IV, 487-489; Brockelmann, GAL, I, 82; Suppl., I, 130; Hediyyetü’l-ʿârifîn, I, 205; M. Rızâ el-Hakîmî, Târîḫu’l-ʿulemâʾ ʿabre’l-ʿuṣûri’l-muḫtelife, Beyrut 1403/1983, s. 210-217; Abbas el-Kummî, el-Künâ ve’l-elḳāb, Beyrut 1403/1983, I, 256-260; Şevkī Dayf, Târîḫu’l-edeb, V, 403-405; Ziriklî, el-Aʿlâm (Fethullah), II, 231; Ömer Ferruh, Târîḫu’l-edeb, II, 574-576; Abdülhüseyin Ahmed el-Emînî, el-Ġadîr fi’l-Kitâb ve’s-Sünne ve’l-edeb, Tahran 1366 hş., IV, 88-100; D. S. Margoliouth – [Ch. Pellat], “Ibn al-Had̲j̲d̲j̲ād̲j̲”, EI2 (İng.), III, 780-781; S. Ronart, “Hajjâj al-ibn, Abu Abdullah”, Concise Encyclopedia of Arabic Civilization, Amsterdam 1959, s. 197; İsmail Durmuş, “Hezl”, DİA, XVII, 304-305; Âzertâş Âzernûş, “İbn Ḥaccâc”, DMBİ, III, 312-318.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2016 yılında İstanbul’da basılan (gözden geçirilmiş 2. basım) EK-1. cildinde, 608-609 numaralı sayfalarda yer almıştır.