HAMA ULUCAMİİ

Suriye’deki erken İslâm mimarisinin ilk örneklerinden biri.

Müellif:

Suriye’nin fethi sırasında yaygınlaşan bir geleneğe göre mevcut kiliseler müslümanların ibadeti için de kullanılıyor veya bu amaçla mescid haline getiriliyordu. Hama’da bulunan ve bir Roma tapınağı üzerine yapılmış olan büyük kilise de fetihle birlikte 15 (636) yılında camiye dönüştürülmüştür. Emevîler zamanında yapılan tâdilâtla batıdaki üç açıklıklı kapısı (nartheks) kapatılarak giriş kuzeyden verilmiş, güney duvarına bir mihrap nişi ve önüne de revaklı bir avlu ilâve edilmiştir. Abbâsî Halifesi Mehdî-Billâh döneminde (775-785) yapılan tamirattan sonra 529 (1135) yılında İmâdüddin Zengî zamanında kare planlı minare eklenmiş, Eyyûbîler’in Hama meliki el-Melikü’l-Muzaffer III. Mahmûd (1284-1298) camiyi tamir ettirerek bitişiğine bir türbe ile bir medrese yaptırmış ve 832 (1428) yılında da İbrâhim el-Hâşimî avlunun doğu revakını küçük bir harim haline getirip giriş kapısını yeniletmiştir. 1982’deki Hama olayları sırasında büyük ölçüde tahrip edilen cami yeniden restorasyona alınmıştır.

Cami, eski yapı dokusundan faydalanılarak şekillendirildiği için asimetrik bir plan şeması sergiler. Bitişiğindeki türbe ve medrese ile birlikte kıble yönünde uzanan harim mekânı ve büyük bir avludan müteşekkil olup Şam Emeviyye Camii gibi orijinal taraflarını fazla yitirmeden günümüze ulaşmıştır. Harimin batı duvarı kiliseden, kıble duvarı tapınaktan kalmadır. İç mekân, ortada sekiz pâyenin taşıdığı haç biçiminde yerleştirilen beş kubbe ile, diğer kısımlarda ise tonozlarla örtülmüş, iki renkli kesme taş malzeme ile örülen duvarlardan kuzeydekine ve batı duvarındaki eski kapıların yerlerinde açılan pencerelerle aydınlatılmıştır. Avludan geçilen basık kemerli giriş kapısı, yüksek sivri kuşatma kemeri ve payanda biçimindeki siyah-beyaz renkli taşlardan oluşan sağlam ayakları ile cepheden dışa taşırılarak taçkapı formunda değerlendirilmiştir. Kuzey cephesi, alt kat pencerelerin üzerinde yer alan yuvarlak ve dilimli kemerli küçük ikinci kat pencereleri, iki mihrap nişi ve kademeli konsollara yaslanan meyilli saçakla harekelendirilmiştir. Kapı ve pencerelerde çerçeve ve atkı taşı olarak kullanılan bezemeli antik dönem malzemeleri dikkat çekicidir. Zeynüddin Ketboğa tarafından yaptırılan ahşap minber, kitâbe ve süslemeleriyle XIII. yüzyıl Memlük sanatının en güzel örneklerinden birini teşkil eder.

Harimin doğusuna bitişik beş hücreli medrese, koridor şeklinde dar bir avluya ve cami avlusunun doğu revaklarına açılmaktadır. Batısında daha geniş bir avlu ile el-Melikü’l-Muzaffer III. Mahmûd ve oğluna ait türbe yer alır. Türbede bulunan iki ahşap sanduka da minber gibi ince işlenmiş geometrik ve bitkisel motiflerle süslüdür.

Avlu etrafındaki revakların kemerleri aynı döneme ait olmadığından farklı özelliklere sahiptir. Doğu revakının harime yakın kısmı kapatılarak mescid haline getirilmiştir. Avluda sekiz antik sütunun taşıdığı sekizgen gövdeli, kubbe ile örtülü olan hazine binasının (beytülmâl) altında sekizgen bir havuz bulunmaktadır. Mimari yapısı ve akantus süslemeli sütun başlıkları ile Şam Emeviyye Camii avlusundaki Kubbetü’l-hazne’nin tam bir benzeridir. Avluya kuzeyden bir taçkapı ile girilmektedir.

Harimin güneydoğu köşesinden yükselen kare planlı minare eski bir temel üzerine oturtulmuştur. Siyah-beyaz iki renkli taşlardan oluşan yatay kuşaklar şeklindeki süslemelerin arasında kûfî kitâbe şeritleriyle mozaik tekniğinde işlenmiş eş-kenar dörtgen motifleri mevcuttur. Avlunun kuzeyindeki çokgen silindirik gövdeli minare de Memlük karakteri taşımaktadır.


BİBLİYOGRAFYA

K. A. C. Creswell, Early Muslim Architecture, Oxford 1932, s. 14.

a.mlf., A Short Account of Early Muslim Architecture, Harmondsworth 1958, s. 7.

a.mlf., “The Great Mosque of Ḥamā”, Aus der Welt der islamischen Kunst: Festschrift für Ernst Kühnel (ed. R. Ettinghausen), Berlin 1959, s. 48-53.

Müeyyed el-Kîlânî, Muḥâfaẓatü Ḥamâ, Dımaşk 1964, s. 51-52.

Architecture of the Islamic World (ed. G. Michell), London 1978, s. 234.

Abdülkādir er-Reyhâvî, el-ʿİmâretü’l-ʿArabiyyetü’l-İslâmiyye: Ḫaṣâʾiṣühâ ve âs̱âruhâ fî Sûriyye, Dımaşk 1979, s. 194-195.

Muhammed Kürd Ali, Ḫıṭaṭü’ş-Şâm, Dımaşk 1403/1983, VI, 60.

Ahmed Vasfî Zekeriyyâ, Cevle es̱eriyye fî baʿżi’l-bilâdi’ş-Şâmiyye, Dımaşk 1984, s. 256-258.

R. Burns, Monuments of Syria, London 1992, s. 126.

M. Sobernheim, “Hamâ”, , V/1, s. 171.

a.mlf., “Ḥamâʾ”, , VIII, 71.

D. Sourdel, “Ḥamāt”, , III, 121.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1997 yılında İstanbul’da basılan 15. cildinde, 398-399 numaralı sayfalarda yer almıştır.