HASAN HÜSNÜ EFENDİ

(1840-1914)

Osmanlı hattatı.

Müellif:

el-Hâc Hasan Hüsnü Efendi bugün Bulgaristan sınırları içinde kalan Karinâbâd’da doğdu. Bu kasabadaki Hüseyin Çelebi Medresesi müderrisi Abdülvehhâb Efendi’nin oğludur. İlk eğitimini Karinâbâd’da aldıktan sonra 1856’da İstanbul’a gitti, Fâtih Camii’nde huzûr-ı hümâyun hocalarından Ali Efendi’den Arapça ve dinî ilimleri öğrenip icâzet aldı. Bu sırada hat sanatına ilgi duydu. Üsküdar Mevlevîhânesi şeyhi, Mirza Âkā’nın yetiştirdiği Mehmed Zeki Dede’den İran tarzında ta‘lik yazı meşketti. Yazı sanatının inceliklerini öğrenerek icâzete hak kazandı. Gayreti ve kabiliyeti sayesinde devrinin güzel ta‘lik yazanları arasında iyi bir mevki elde etti.

Hasan Hüsnü Efendi ilmiye sınıfına girip çeşitli görevlerde yüksek rütbeler kazandı. İstanbul Şer‘iyye Sicilleri Arşivi’nde bulunan dosyasına göre (nr. 12) 1868’de babası Abdülvehhâb’ın ölümü üzerine Karinâbâd Hüseyin Çelebi Medresesi müderrisliğine getirildi. On yıl bu görevde kaldı, ardından tekrar İstanbul’a gitti ve 1878’de Fetvâhâne’de göreve başladı. 13 Haziran 1880 tarihinde Ezine Niyâbet-i Şer‘iyyesi’ne tayin edildi. Burada iki yıl üç ay süren görevinden sonra İstanbul’a döndü ve Fetvâhâne’de 22 Ağustos 1883’te İ‘lâmât-ı Şer‘iyye Umûr-ı Tahrîriyye muâvin-i sânîsi oldu. 1888’de 500 kuruş maaşla Fetvâhâne müsevvidliğine getirildi. Ayrıca memuriyeti yanında 13 Aralık 1882’de Mekteb-i Nüvvâb’a aylık 244 kuruş maaşla ta‘lik hocası tayin edildi. İstanbul müderrisliğinde 27 Kasım 1878’de ibtidâ-i hâric ve ardından hareket-i hâric, hareket-i dâhil, Mûsıle-i Sahn (Tetimme-i Fâtih), Sahn-ı Semân ve 1900’de hareket-i altmışlıya terfi etti. 19 Mart 1904’te Trabzon mevleviyeti tevcih edildi. 14 Eylül 1909’da İ‘lâmât-ı Şer‘iyye Odası birinci sınıf müsevvidliğine terfi etti ve maaşı 1500 kuruşa yükseldi. 20 Haziran 1912’de emekliye ayrıldı. 22 Kasım 1914’te vefat etti ve Fâtih Camii hazîresine defnedildi. Yapılan araştırma sonunda kabrinin bugün mevcut olmadığı anlaşılmıştır.

İran üslûbunda güzel ta‘lik yazan Hasan Hüsnü Efendi, sahip olduğu ilmî seviyeden ziyade Medresetü’l-kudât ve Mekteb-i Nüvvâb’da uzun müddet yürüttüğü ta‘lik hattı hocalığı ve özel olarak yetiştirdiği talebeleriyle hat sanatı tarihinde önemli bir yer edinmiştir. Ta‘lik ve ince ta‘lik (hatt-ı kitâbet) yazı Osmanlı ilmiye sınıfının resmî yazısıdır. Bâb-ı Meşîhat’ın bütün resmî yazışmaları, şeyhülislâm fetvaları, kadı arzları ve şer‘iyye sicilleri ta‘lik hatla yazılırdı. Bu sebeple ilmiye sınıfına girecek talebelerin hüsn-i hat ve bilhassa ta‘lik yazı öğrenmeleri mecburi idi.

Hasan Hüsnü Efendi’den ta‘lik meşkederek icâzet alan şahıslardan tesbit edilebilenler Kādirî şeyhlerinden İstanbullu Ahmed Muhyiddin Efendi, İstanbullu Hâfız Ahmed Memduh Efendi, Müderris Ahmed Hamdi Efendi, İstanbullu Mehmed Âsâf Efendi, İstanbullu Mehmed Nûri Efendi ve Müderris İstanbullu Halil Efendi’dir. Ancak başlangıçta hat öğrenimini Hasan Hüsnü Efendi’den meşkederek icâzet alan iki büyük hat üstadı vardır: Türk tavrı ta‘lik yazıda -Sâmi Efendi’ye de devam ederek- onun halefi olan Hulûsi Efendi (Yazgan) ve Türk hat ekolünü Kahire’de açtığı medreselerde öğretip İslâm âleminde yayılmasına büyük hizmetleri geçen Rifâî Aziz Efendi (Aktuğ). Ayrıca Sultan Selim Camii Başimamı Reîsülkurrâ Hamdi Efendi (ö. 1877), Muallim Bahâeddin Bey (ö. 1878), Kastamonu İmam-Hatip Mektebi müdürlüğünde bulunmuş olan Mehmed Vasfi Efendi (ö. 1925) ve Türk ta‘lik tavrını Hulûsi Efendi’den öğrenen Hâfız Kemal Batanay (ö. 1981), Hasan Hüsnü Efendi’den ta‘lik hattını meşkedip icâzet alan hattatlar arasındadır. Müze ve koleksiyonlarda pek az yazı örneklerine rastlanan Hasan Hüsnü Efendi’nin şahsiyeti daha çok hocalığı, hat sanatının tarihten gelen geleneksel kural ve değerlerinin canlı tutulması, korunması ve yayılması, üslûp sahibi üstatların yetişmesine zemin hazırlaması hususunda yaptığı büyük hizmetlerle öne çıkar. Hat sanatı Hasan Hüsnü Efendi gibi şahsiyetlerin gayretiyle günümüze yozlaşmadan ulaşabilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA :

İstanbul Müftülüğü Şer‘iyye Sicilleri Arşivi, Dosya nr. 12, 24; İbnülemîn, Son Hattatlar, s. 546.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2016 yılında İstanbul’da basılan (gözden geçirilmiş 2. basım) EK-1. cildinde, 536-537 numaralı sayfalarda yer almıştır.