HİSÂLÎ ABDURRAHMAN ÇELEBİ

(ö. 1087/1676)

Fıkıh ve dil âlimi.

Müellif:

Karadâvudzâde Süleyman Çelebi’nin oğlu olup Hisâlî mahlası ile tanınmıştır. Saruhânî nisbesinden hareketle Saruhan vilâyetinden olduğu söylenebilir. Kazasker Kadri Efendi ile sıhrî akrabalığı vardı. Bir müddet Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi’ye mülâzemet yaptıktan sonra Hoca Tursun (Receb 1054 / Eylül 1644) ve Silivri Pîrî Mehmed Paşa (Şâban 1061 / Ağustos 1651) medreselerinde müderris olarak görevlendirildi. Ramazan 1063’te (Ağustos 1653) bir üst dereceye (dâhil) terfi ettikten sonra Şeyhülislâm Ahîzâde Hüseyin Efendi Medresesi (Fatih’teki Çukur Medrese, Receb 1067 / Nisan 1657) ve Edirnekapı Mihrimah Sultan Medresesi (Receb 1068 / Nisan 1658) müderrisliklerine tayin edildi. Bu eğitim tecrübesinin ardından Kayseri (Muharrem 1069 / Ekim 1658-Safer 1070 / Kasım 1659) ve Sakız’da (Ramazan 1075 / Nisan 1665-Şevval 1077 / Nisan 1667) kadı olarak görev yaptı. Bu arada kendisine arpalık olarak verilen Sapanca kazası Hayrabolu’yla değiştirildi (Şâban 1085 / Kasım 1674). Eyüp kadılığına tayin edilince (Zilkade 1086 / Ocak 1676) ikinci arpalığı da geri alındı. Cemâziyelevvel 1087’de (Temmuz 1676) Bursa’da vefat eden Hisâlî, dedelerinin burada yaptırdığı caminin hazîresine defnedildi.

Eserleri. 1. Beyyine leha’r-rücḥân ʿinde teʿârużi’l-burhân (Tercîḥu’l-beyyinât, Teʿârużü’l-beyyinât). Yargı hukukuna dair Arapça bir risâle olup bir davanın ispatı için mahkemeye sunulan karşıt deliller arasında tercihe şayan olanları açıklar. Kadılar için önemli bir kaynak olan eser, muteber Hanefî kitaplarından derlenerek fıkıh konularına göre tasnif edilmiştir. Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlı (Şehid Ali Paşa, nr. 1048/2, vr. 170-173) 1078 (1668) istinsah tarihli nüsha muhtemelen müellif hattıyla yazılmıştır. Eser, Gānim el-Bağdâdî’nin Melceʾü’l-ḳuḍât ʿinde teʿârużi’l-beyyinât, Mahmûd Hamza ed-Dımaşkī’nin eṭ-Ṭarîḳatü’l-vâżıḥa ilâ beyyineti’r-râciḥa ve müellifi bilinmeyen Risâle fî men yecib ḥużûruh mâ ʿada’l-ḫaṣmeyn adlı kitaplarla birlikte basılmıştır (nşr. Sâlih er-Râvî – Muhammed Saîd er-Râvî, Bağdat 1344/1925).

2. el-ʿAṭâʾ fî şerḥi’l-Mülteḳā. İbrâhim el-Halebî’nin Hanefî fıkhına dair Mülteḳa’l-ebḥur adlı eserinin şerhi olup pek çok nüshası vardır (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Reşid Paşa, nr. 221; Hacı Beşir Ağa, nr. 266; Şehid Ali Paşa, nr. 846).

3. Mecmûʿa fıḳhiyye (Fetâvâ Ḫiṣâlî). Hanefî fıkhının muteber kaynaklarından derlenmiş meseleleri ihtiva eden bir fetva koleksiyonudur. Eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan nüshasının (Hacı Mahmud Efendi, nr. 957/1) sonuna eklenen çizelgede müellifin faydalandığı doksan dört eserin adı kaydedilmektedir.

4. el-Evzânü’l-Arabiyye. Kelimelerin son harflerine göre alfabetik olarak düzenlenmiş Arapça-Türkçe bir sözlüktür. Müellif, eserini Arapça vezinleri esas alarak düzenlediği için ona bu ismi verdiğini belirtmektedir. Eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlı nüshası (Fâtih, nr. 5164) 1085 (1674) yılında istinsah edilmiştir.

5. Lugat-i Deşîşe Muhtasarı. Amasyalı Mehmed Efendi’nin Lugat-i Deşîşe olarak da bilinen Tuhfetü’s-seniyye ilâ hazreti’l-Hasaniyye adlı Farsça-Türkçe sözlüğünün muhtasarıdır (Süleymaniye Ktp., Yenicami, nr. 1165). Müellif, asıl metinde yer alan örnek (şâhid) beyitleri muhtasarına almadığını ve dört aylık bir çalışmadan sonra eserini 1080 (1669) yılında tamamladığını kaydetmektedir.

Kaynaklarda Dîvân-ı Hisâlî adıyla geçen Türkçe bir divan bazı müelliflerce Abdurrahman Hisâlî’ye nisbet edilmekteyse de eserin Peşteli Hisâlî’ye (ö. 1072/1662) ait olması muhtemeldir.


BİBLİYOGRAFYA

Hisâlî, Beyyine leha’r-rücḥân ʿinde teʿârużi’l-burhân, Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1048/2, vr. 170-173.

, III, 315.

, I, 295-296.

, I, 426.

, II, 948, 973.

, I, 281, 500; II, 101.

, I, 550.

A. S. Fulton – M. Lings, Second Supplementary Catalogue of Arabic Printed Books in the British Museum, London 1959, s. 68, 448.

Abdülcebbâr Abdurrahman, Fihristü’l-maṭbûʿati’l-ʿIrâḳıyye: 1856-1972, Basra 1978, I, 191.

, II, 278.

“Hisâlî Abdurrahman Çelebi”, , IV, 242.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1998 yılında İstanbul’da basılan 18. cildinde, 125-126 numaralı sayfalarda yer almıştır.