FÂRİSÂN

Kalelerde görevli atlı askerleri ifade eden bir terim.

Müellif:

Osmanlı askerî teşkilâtında genellikle sınır kalelerinde ve askerî üs niteliği taşıyan önemli yerlerde istihdam edilen atlı askerlere fârisân denmiştir. Kelime Arapça feresin (at) ism-i fâili olup Farsça “-ân” ekiyle çoğul hale getirilmiştir. Bu atlı askerlerin kalelerde ilk defa ne zaman bulunduğu bilinmemekle birlikte, XVI ve özellikle XVII. yüzyıllarda giderek önemi artan sınır kalelerinde genellikle mahallinden sağlanan askerlerden oluşmak üzere yoğun biçimde kullanıldığı tesbit edilmektedir. Serhad kulu sınıfından sayılan bu atlılar görev yaptıkları kalelerin önemine göre “fârisân-ı evvel, fârisân-ı sânî, fârisân-ı sâlis” gibi bölüklere ayrılmıştır. Bunlardan her birinin başında ağa denilen zâbitler bulunurdu. Çoğu ulûfeli olan fârisânın bir kısmı timar tasarruf ederdi. Ulûfeli olanlar görev yaptıkları eyaletin gelirlerinden aldıkları maaşla, timarlı fârisân da tasarruf ettikleri mukātaa geliriyle geçinirdi. Maaş alanlara bazan “atlı ulûfeli” denirdi. Asıl görevleri bulundukları kaleyi ve sınır boylarını korumak olan fârisânın kale kuşatmalarına da katıldığı görülmektedir. Nitekim Çehrin ve Belgrad kalelerinin kuşatmasında yer aldıkları bilinmektedir (Silâhdar Fındıklılı Mehmed Ağa, s. 291, 915). XVII. yüzyılda fethedilen Girit adasının Granbusa Kalesi’ne 1693’te timarlı kırk beş fârisân tayin edilmiştir (Defterdar Sarı Mehmed Paşa, s. 438). Uzunçarşılı, yine kalelerde görev yapan ve “beşlü” denilen birliklerle fârisânın aynı olduğu kanaatini taşımakla birlikte (Osmanlı Tarihi, III/2, s. 287) bu adlandırma hizmet ettikleri yöreye göre değişmiş olabilir. Serhad boylarındaki azeblerin atlı olanlarına da fârisân adı verildiği belirtilmektedir. XVII. yüzyılda özellikle taşrada görev yapan devlet ricâlinin kapı halkından kendilerine saruca, sekban da denilen leventler arasında fârisânın da bulunduğu anlaşılmaktadır (Defterdar Sarı Mehmed Paşa, s. 314).

BİBLİYOGRAFYA :

BA, MD, nr. 5, s. 594, hk. 1643; nr. 83, s. 26, hk. 50; s. 43, hk. 78; s. 44, hk. 81; 1734-1735 Osmanlı-İran Savaşı Mühimme Defteri (haz. Kemal Erkan), İstanbul 2011, s. 137, 156; Topçular Kâtibi Abdülkadir (Kadrî) Efendi Târihi (haz. Ziya Yılmazer), Ankara 2003, I, 37, 146, 247; II, 1000, 1001, 1165; Naîmâ, Târih (haz. Mehmet İpşirli), Ankara 2007, III, 1069; Defterdar Sarı Mehmed Paşa, Zübde-i Vekayiât (haz. Abdülkadir Özcan), Ankara 1995, s. 181, 314, 438; Silâhdar Fındıklılı Mehmed Ağa, Zeyl-i Fezleke (haz. Nazire Karaçay Türkal, doktora tezi, 2012), MÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, s. 291, 702, 826, 827, 915; Râşid Mehmed Efendi – Çelebizâde İsmail Âsım Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli (haz. Abdülkadir Özcan v.dğr.), İstanbul 2013, I, 358, 434; II, 1148; III, 1365, 1432, 1511, 1542; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/2, s. 287-288; Abdülkadir Özcan, “Serhad Kulu”, DİA, XXXVI, 560-561.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2016 yılında İstanbul’da basılan (gözden geçirilmiş 2. basım) EK-1. cildinde, 442 numaralı sayfada yer almıştır.