GARÂİBÜ’l-KUR’ÂN ve REGĀİBÜ’l-FURKĀN

Nizâmeddin en-Nîsâbûrî’nin (ö. 730/1329 [?]) Kur’ân-ı Kerîm tefsiri.

Müellif:

Fahreddin er-Râzî’nin Mefâtîḥu’l-ġayb’ı başta olmak üzere tefsir külliyatından, hadis, fıkıh, felsefe ve tasavvuf kaynaklarından istifade edilerek yazılmış hacimli bir eserdir. Müellif kitabın uzun mukaddimesinde, Kur’ân-ı Kerîm’in yüceliğine ve tefsir ilminin önemine işaret ettikten sonra bazı dostlarının talepleri üzerine bu eseri telife karar verdiğini, Fahreddin er-Râzî’nin metodunu takip ettiğini ve onun açıklamalarını özetlediğini, bu arada gerekli gördüğü yerlerde Râzî’nin tefsirindeki bazı meselelerle ilgili düzeltmeler ve ilâveler yaptığını, ayrıca Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ından ve önemli bulduğu diğer tefsirlerden faydalandığını belirtmekte ve uyguladığı metot hakkında bilgi vermektedir. Mukaddimenin daha sonraki kısmında Kur’an okumanın fazileti, âdâbı, okumaya istiâze ile başlamanın hükmü, kıraat ihtilâfları, mütevâtir kıraatler, Kur’an’ın toplanması, Kur’an’la ilgili çeşitli terimlerin izahı, vakfın kısımları, önemli tefsir terimleri, Allah kelâmının kıdemi, Kur’an’dan hüküm çıkarma konuları on bir başlık altında incelenmekte, bu arada kitabın adı Ġarâʾibü’l-Ḳurʾân ve reġāʾibü’l-furḳān şeklinde kaydedilmekte, eserin sonunda ise beş yılda tamamlandığı belirtilmektedir.

Eserde bir veya birkaç âyetin metni kaydedildikten sonra kırâat-i aşere ölçülerine göre kıraat vecihleri sıralanır. Âyetlerin tefsirine başlarken önce bunlar arasındaki münasebet gösterilir; ardından âyetlerin anlamı verilir. Daha sonra kapalı hususlar açıklanır, müteşâbihlerin yorumu yapılır, kinaye, mecaz ve istiarelerin gerçek anlamları belirlenir. Bu arada gerekli görülen yerlerde her mezhebin fıkhî meselelere dair görüşleri delilleriyle birlikte aktarılır. Eserde kelâm konularına dair âyetler açıklanırken Sünnî görüşün yanında diğer mezheplerin görüşleri de zikredilmekle birlikte Ehl-i sünnet’in üstünlüğü vurgulanmış, muhaliflerin öne sürdüğü iddialar reddedilmiştir. Eserde, Şîa’nın bazı âyetlerle ilgili olarak yaptığı tefsirlere gerekli cevaplar verilmiştir.

Ġarâʾibü’l-Ḳurʾân’da kevnî âyetlerin tefsiri sırasında varlık sırları açıklanırken fizik ve felsefe âlimlerinin tabiat ve varlıkla ilgili görüşleri aktarılmıştır. Bu tür âyetlerin tefsiri, Fahreddin er-Râzî’nin görüş ve açıklamalarının özet halindeki tekrarından ibarettir. Aynı zamanda tanınmış bir sûfî olan müellifin bu eserinde tasavvufî ve işârî te’villere de rastlanmaktadır. Kitapta ayrıca etkileyici öğütlerden, hikmetli sözlerden, eğitici hikâyelerden faydalanma yoluna gidilmiş, böylece âyetlerin kolayca anlaşılması ve eserin aynı zamanda amelî bakımdan da yararlı olması için gayret sarfedilmiştir.

Müellifin de belirttiği gibi eser, sahâbe ve tâbiînden gelen rivayetlerle mütekaddimîn ve müteahhirînin görüşlerine geniş yer vermektedir. Eseri, el-Keşşâf ve Mefâtîḥu’l-ġayb’daki nakillerin bir araya getirilerek görüşlerin birleştirilip kaynaştırıldığı bir tefsir saymak mümkündür. Ancak sûrelerin faziletine dair el-Keşşâf’ta kaydedilen hadisler hadis otoritelerince zayıf bulunduğundan Ġarâʾibü’l-Ḳurʾân’a alınmamıştır.

Müellif tefsir dışındaki bazı eserlerden de faydalanmıştır. Meselâ hadisler İbnü’l-Esîr’in Câmiʿu’l-uṣûl’ü ile Begavî’nin Meṣâbîḥu’s-sünne’sinden alınmış, vakf uygulamaları İmam Secâvendî’nin el-Vaḳf ve’l-ibtidâʾ adlı eserindeki ölçülere göre gerçekleştirilmiştir. Nüzûl sebeplerine dair rivayetler aktarılırken Câmiʿu’l-uṣûl’ün yanı sıra Vâhidî’nin el-Vasîṭ’inden de faydalanılmıştır. Dil konusunda Cevherî’nin eṣ-Ṣıḥâḥ’ına, meânî ve beyân gibi edebî sanatlarda Sekkâkî’nin Miftâḥu’l-ʿulûm’una ve benzeri Arapça kaynaklara başvurmuş, fıkhî konularla ilgili olarak muteber fıkıh kitaplarının yanı sıra özellikle Râfiî’nin Şerḥu’l-Vecîz’inden istifade edilmiş, işârî te’villerin çoğu tanınmış sûfî Necmeddîn-i Dâye’nin Baḥrü’l-ḥaḳāʾiḳ’inden alınmıştır.

Rivâyet ve dirâyet metotlarını birleştirmesi, Sünnî çizgiyi takip etmekle birlikte diğer mezheplerin görüşlerini de kaydederek bunları ilmî bir üslûpla eleştirmesi, yer yer felsefî ve ilmî açıklamalardan tenkitçi bir metotla faydalanması, tasavvufî açıklamalara ve işârî nüktelere yer vererek irfanla imanı birleştirmesi, ayrıca vakf yerlerini göstermesi, mecaz, temsil, istiare gibi edebî konuları ustalıkla işlemesi vb. özellikleriyle dikkati çeken Ġarâʾibü’l-Ḳurʾân’ın Türkiye’de ve Türkiye dışındaki kütüphanelerde çeşitli yazmaları bulunmaktadır (bk. Brockelmann, II, 273). Eser önce tek başına (I-III, Tahran 1280), ardından Taberî’nin Câmiʿu’l-beyân’ının kenarında (I-X, Kahire 1321) basılmış, daha sonra çeşitli tarihlerde bu neşrin ofset baskıları yapılmıştır (Beyrut 1392/1972, 1406/1986). Ġarâʾibü’l-Ḳurʾân İbrâhim Atve İvaz tarafından tahkik edilip otuz cüz olarak on cilt halinde yayımlanmıştır (Kahire 1381-1391/1962-1971).


BİBLİYOGRAFYA

Nîsâbûrî, Ġarâʾibü’l-Ḳurʾân (nşr. İbrâhim Atve İvaz), Kahire 1381-91/1962-71, I-XXX.

, I, 525.

, II, 1195-1196.

, II, 1527.

, II, 273.

, III, 281.

, II, 233.

, II, 619-620.

Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, Kahire 1396/1976, I, 321-332.

Âgā Büzürg-i Tahrânî, eẕ-Ẕerîʿa ilâ teṣânîfi’ş-Şîʿa, Beyrut 1403/1983, XVI, 31-32.

Ali Şevvâk İshak, Muʿcemü muṣannefâti’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm, Riyad 1404/1984, III, 114, 299.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1996 yılında İstanbul’da basılan 13. cildinde, 358 numaralı sayfada yer almıştır.