ESMÂ ve KÜNÂ

Hadis râvilerinin isim ve künyelerini konu alan ilim dalı.

Müellif:

Klasik hadis kitaplarında rivayetler râvilerin isim (çoğulu esmâ) ve künyelerini (çoğulu künâ) ihtiva eden senedlerle birlikte zikredildiği için rivayetlerin sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi râvilerin tanınmasına ihtiyaç gösterir. Râvilerin bir kısmı sadece künyesi veya ismiyle, bir kısmı da hem künyesi hem ismiyle tanınmıştır. İsmiyle tanınan bir râvinin künyesiyle anılması veya künyesiyle bilinen râvinin ismiyle zikredilmesi karışıklığa yol açtığı gibi isim ve künyelerin birbirine benzemesi de senedlerin değerlendirilmesinde zorluklar meydana getirmiş, hatta bazı yanlışlıklara yol açmıştır. İsim veya künye benzerliğinin sebep olduğu hataların başında, bir fikrin onun aksini savunan kimseye nisbet edilmesi gelmektedir. Meselâ abdest alırken ayakları meshetmek gerektiğini savunan İmâmiyye mezhebine mensup İbn Cerîr et-Taberî, kendisiyle aynı adı ve künyeyi taşıyan meşhur müfessir ve Sünnî âlimi Muhammed b. Cerîr et-Taberî sanılmıştır. Kısaltma düşüncesiyle isim zikretmeyip sadece künyeyi söylemek bazı yanlışlara sebep olmuş, bir rivayet kusurunu gizlemek maksadıyla râvinin meşhur olmayan ad veya künyesiyle anılması da (bk. TEDLÎS) kasıtlı hatalar doğurmuştur. Öte yandan bir râvinin künyesiyle isminin arasına müstensihin dikkatsizliği yüzünden “an” edatının yazılması, aynı şahsın birbirinden rivayette bulunan iki kişi zannedilmesine yol açmıştır. Bunun aksi de görülmüş, biri künyesiyle, diğeri ismiyle anılan iki râvi künye ile ismin birleştirilmesi sebebiyle tek şahıs zannedilmiştir. Bundan dolayı esmâ ve künâ hadis usulü ilminin konularından biri kabul edilmiş, rivayetlerin doğru değerlendirilmesine yardımcı olmak üzere rivayet zincirinde yer alan şahısların isim ve künyelerini inceleyen esmâ ve künâ kitapları kaleme alınmıştır.

İbnü’s-Salâh esmâ ve künâ konusunu dokuz kısma ayırmıştır. 1. Künyeleriyle adlandırılıp ayrıca isimleri olmayanlar: Fukahâ-yi seb‘adan Ebû Bekir b. Abdurrahman, hadislerin toplanmasını sağlayan Medine valisi ve kadısı muhaddis tâbiî Ebû Bekir b. Muhammed gibi. Bu grupta bulunanlardan bir kısmının ayrıca bir künyesi vardır. 2. Künyesiyle tanınıp ismi bilinmeyenler: Sahâbeden Ebû Ünâs b. Züneym el-Leysî ve Hz. Peygamber’in âzatlısı Ebû Müveyhibe gibi. 3. Künyeleri ve isimleri bulunduğu halde bir başka künyeyi lakap olarak alanlar. Bunların en tanınmışı Ebü’l-Hasan Ali b. Ebû Tâlib olup Ebû Türâb künyesi kendisine lakap olarak verilmiştir. Hadis hâfızı ve fakih tâbiî Ebû Abdurrahman Abdullah b. Zekvân da Ebü’z-Zinâd lakabıyla tanınır. 4. İki veya daha fazla künyesi olanlar. Hadis hâfızı ve müfessir İbn Cüreyc, Ebû Hâlid ve Ebü’l-Velîd künyeleriyle anılır. İbnü’s-Salâh, hocası Mansûr b. Ebü’l-Meâlî en-Nîsâbûrî’nin Ebû Bekir, Ebü’l-Feth ve Ebü’l-Kāsım olmak üzere üç künyesi bulunduğunu söylemektedir. 5. Künyesi kesin olarak bilinmeyenler. Hz. Peygamber’in çok sevdiği sahâbî Üsâme b. Zeyd’in künyesinin Ebû Zeyd, Ebû Muhammed, Ebû Abdullah veya Ebû Hârice olduğuna dair dört farklı rivayet vardır. 6. Künyesi bilinmekle beraber isminde ihtilâf edilenler. Kendisinin ve babasının adı hakkında yirmiden fazla rivayet bulunan Ebû Hüreyre bunun tipik örneğidir. 7. Hem künyesinde hem adında ihtilâf edilenler. Bunların sayısı çok azdır. Hz. Peygamber’in âzatlısı Sefîne’nin adının Umeyr, Sâlih veya Mihrân, künyesinin Ebû Abdurrahman veya Ebü’l-Bahterî olduğu söylenmektedir. 8. İsminde ve künyesinde ihtilâf edilmeyip her ikisiyle de tanınanlar. Dört fıkıh mezhebinin imamı bu gruba örnek olarak verilebilir. 9. İsminden çok künyesiyle tanınanlar: Ebû İdrîs el-Havlânî künyesiyle tanınan Âizullah b. Abdullah ile Ebû İshak es-Sebîî künyesiyle tanınan Amr b. Abdullah gibi.

Râvilerin isim ve künyeleriyle ilgili olarak III. (IX.) yüzyıldan itibaren tanınmış muhaddisler tarafından çeşitli eserler kaleme alınmış olup bunların başlıcaları şunlardır: 1. Buhârî (ö. 256/870), Kitâbü’l-Künâ. 1000 kadar râvi hakkında kısa bilgiler ihtiva eden eser müellifin et-Târîḫu’l-kebîr’ini tamamlayıcı mahiyettedir (Haydarâbâd 1360). 2. Müslim, Kitâbü’l-Künâ ve’l-esmâʾ. Mutâ‘ et-Tarâbîşî, Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’de bulunan eserin tıpkıbasımını geniş bir mukaddimeyle birlikte yayımlamış (Dımaşk 1404/1984), Abdürrahim Muhammed el-Kâşgarî de kitabı tahkik ederek iki cilt halinde neşretmiştir (Medine 1404/1984). 3. Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b. Muhammed el-Mukaddemî, Kitâbü’t-Târîḫ ve esmâʾü’l-muḥaddis̱în ve künâhüm. Ashap ve tâbiînden olan 973 râvinin isim ve künyesini belirttikten sonra “Ma‘rifetü’r-ricâl” başlığıyla bazı râviler hakkında kısa bilgiler veren eser İbrâhim Sâlih tarafından yayımlanmıştır (Küveyt-Beyrut 1413/1992). 4. Ebû Bişr ed-Dûlâbî, el-Künâ ve’l-esmâʾ. Hz. Peygamber’in isim ve künyelerine dair rivayetlerle başlayan eser ashap, tâbiîn ve diğer muhaddislerin künyelerini alfabetik olarak kaydetmektedir. İki cilt halinde yayımlanan (Haydarâbâd 1322) eserdeki hadis ve diğer rivayetlerle râvilerin fihristini hazırlayan Adnan Ali Şellâk bu çalışmasını Fihrisü’l-eḥâdîs̱ ve’l-âs̱âr li-Kitâbi’l-Künâ ve’l-esmâʾ adıyla neşretmiş (Beyrut 1407/1987), daha sonra Ebû Yâsir İsâmüddin b. Gulâm Hüseyin eserdeki hadisleri fıkıh bablarına göre sıralayarak et-Taṣnîfü’l-fıḳhî li-eḥâdîs̱i Kitâbi’l-Künâ ve’l-esmâʾ adıyla iki cilt halinde yayımlamıştır (Kahire-Beyrut 1411/1991). 5. Hâkim el-Kebîr, Kitâbü’l-Esmâʾ ve’l-künâ. Kettânî’nin on dört cüz olduğunu ve benzerî eserlerde bulunmayan bilgileri ihtiva ettiğini söylediği eserin II. cildi Süleymaniye (Pertev Paşa, nr. 451) ve Ezher kütüphanelerinde (nr. 365/1, mustalah 228, nr. 138) bulunmaktadır. Zehebî, alfabetik olmayan bu eseri alfabetik sıraya koyarak çalışmasına el-Muḳtenâ fî serdi’l-künâ adını vermiştir (Millet Kütüphanesi, Feyzullah Efendi, nr. 1531). 6. Ebû Ahmed Muhammed b. Ömer b. Ahmed b. İshak, Kitâbü’l-Esmâʾ ve’l-künâ (Edirne, Selimiye Ktp., nr. 319). 7. İbn Abdülber en-Nemerî, Kitâbü’l-İstiġnâ fî maʿrifeti’l-künâ. 2513 kişinin isim ve künyeleri hakkında bilgi veren bu hacimli eser üzerinde Abdullah Merhûl Sevâlime Mekke’deki Ümmülkurâ Üniversitesi’nde doktora çalışması yapmıştır. 8. Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, Keşfü’n-niḳāb ʿani’l-esmâʾ ve’l-elḳāb. Barbier de Meynard eseri Journal Asiatique’te yayımlamıştır (1907, IX, 173-244, 365-428; X, 55-118, 193-273). 9. Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Mecelletü’n-niṣâb fi’l-esmâʾ ve’l-künâ ve’l-elḳāb. 12.572 maddeyi ihtiva eden eserin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Hâlet Efendi, nr. 628). Ahmet Yılmaz, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde eser üzerinde doktora çatışması yapmıştır. 10. Abbas el-Kummî (ö. 1940), el-Künâ ve’l-elḳāb (I-III, Beyrut 1403/1983).

Esmâ ve künâ konusunda İbn Mâce dışındaki Kütüb-i Sitte imamları, ayrıca Yahyâ b. Maîn, Ali b. Medînî, Ebû Bekir b. Ebû Şeybe, Halîfe b. Hayyât, Ahmed b. Hanbel, Ca‘fer b. Muhammed el-Firyâbî, Ebü’l-Kāsım el-Begavî, Ebû Arûbe el-Harrânî, İbnü’l-Cârûd, İbnü’s-Seken, Ebû Hâtim İbn Hibbân el-Büstî, Taberânî, Ebû Abdullah İbn Mende, Hâkim en-Nîsâbûrî, Ebû Nuaym el-İsfahânî gibi tanınmış birçok muhaddisin eser telif ettiği kaynaklarda zikredilmekteyse de bu eserlerin günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir.


BİBLİYOGRAFYA

Müslim, Kitâbü’l-Künâ ve’l-esmâʾ (nşr. Mutâ‘ et-Tarâbîşî), Dımaşk 1404/1984, nâşirin mukaddimesi, s. 7-18.

, s. 329-338.

, I, 916.

, I, 204, 226.

Talât Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 102-106.

Mücteba Uğur, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, Ankara 1992, s. 83-86.

, s. 244-247.

Sa‘dî el-Hâşimî, “er-Ruvât elleẕîne künnû bi-Ebî Zürʿa”, Mecelletü’l-Câmiʿati’l-İslâmiyye, XV/58, Medine 1403, s. 29-38.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1995 yılında İstanbul’da basılan 11. cildinde, 419-420 numaralı sayfalarda yer almıştır.