DEF‘U ŞÜBHETİ’t-TEŞBÎH

Hanbelî âlimlerinden Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî’nin (ö. 597/1201) akaide dair eseri.

Müellif:

Kaynaklarda İbnü’l-Cevzî’nin bu eserinden değişik adlarla bahsedilir. Brockelmann onun Defʿu şübheti’t-teşbîh ve’r-red ʿale’l-Mücessime adlı bir eseri olduğunu kaydeder (GAL Suppl., I, 918). İbnü’l-Cevzî’nin eserlerini veren bir fihristte bundan Refʿu’t-teşbîh veya Defʿu’t-teşbîh bi-eküffi’t-tenzîh adıyla söz edilir (Nâciye Abdullah İbrâhim, s. 202). Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki nüshada ise (Şehid Ali Paşa, nr. 1561) adı Aḫbârü’ṣ-ṣıfât olarak yazılmıştır.

On altı bölümden (fasıl) ibaret olan eser Allah’ı tanımanın (mârifetullah) nakil yoluyla vâcip olduğunu, ancak bu konudaki bilginin akıl yoluyla da kazanılabileceğini belirtmekle başlar. İkinci bölümde aklın önemi üzerinde durulur. Üçüncü bölümde âlemin yaratılmışlığı (hudûs) ve Allah’ın varlığı konusu ele alınır ve hudûs delilinden hareket edilerek mârifetullaha ulaşmaya Hz. İbrâhim’in istidlâli örnek gösterilir. Dördüncü bölümde hudûs ve imkân delilleri incelenir. Beşinci bölümden dokuzuncu bölümün sonuna kadar Ehl-i sünnet’e göre Allah’ın sıfatları anlatılırken Mücessime’nin ilâh telakkisine ve dayandıkları delillere yer verilir. Onuncu bölümde ilim bedîhî, nazarî ve haberî kısımlarıyla ele alınarak âhâd ve mütevâtir haber hakkında bilgi verilir. On birinci bölümde Allah’ı duyu organlarıyla idrak etmeye çalışmanın yanlışlığı anlatılır. On ikinci bölümde Dehrîler ve tabiatçılar ele alınır. On üçüncü bölümde Yahudilik ve Hıristiyanlık incelenir ve tenkit edilir. On dördüncü bölümde taklidin câiz olmadığı belirtilerek Ahmed b. Hanbel, Ebû Hanîfe ve İmam Şâfiî’nin aynı yöndeki görüşleri aktarılır. Delilin önemi, kelâm ilmi hakkında yapılan tenkitler ve bunların sebepleri üzerinde durulur. Hanbelî âlimlerinden Ebû Abdullah Hasan b. Hâmid, İbnü’z-Zâgūnî ve bunları takip edenlerin haberî sıfatlarla ilgili olarak yazdıkları eserlerde Hanbelî mezhebini Müşebbihe ve Mücessime’ye benzettikleri anlatılır. On beşinci bölümde Ahmed b. Hanbel ve onun mezhebine bağlı olan Ebû Dâvûd el-Eşrem, Ebü’l-Hasan et-Temîmî, Ebû Muhammed Rızkullah b. Abdülvehhâb ve Ebü’l-Vefâ b. Akīl’in haberî sıfatlar konusundaki görüşleri nakledilerek bu görüşlerin İbn Hâmid ve arkadaşlarının fikirlerinden farklı olduğu, bu sebeple İbn Hâmid’in Hanbelî mezhebinden kabul edilemeyeceği ileri sürülür. Daha sonra da müellifin Müşebbihe ve Mücessime’den saydığı bu âlimlerin delil olarak kullandıkları ve zâhirî mânada kabul ettikleri âyet ve hadisler incelenip ashap ve tâbiînin, ayrıca Ahmed b. Hanbel ile İbn Akīl’in bu nasları nasıl anladıkları açıklanır. On altıncı bölümde Allah’a zaman ve mekân nisbet edilebileceği yönündeki görüş ele alınarak bu konudaki delillerin tartışması yapılır ve reddedilir. Kitabın son kısmında teşbih ve tecsîmi kabul edenlerin dayandıkları hadisler tahlil edilir. Yed, ısba‘, kef, ayn, vech, üzün, sadr, kadem (el, parmak, avuç, göz, yüz, kulak, göğüs, ayak) gibi organları; güzellik ve gençlik gibi vasıfları; ön, arka, sağ taraf gibi yönleri; yedinci kat göğün üzerinde veya âlemin yaratılmasından önce bulutun içinde olmak, nurdan ve nârdan perdeleri bulunmak, evi olmak gibi nitelikleri; oturmak, gitmek, gelmek, inmek, gülmek, hayret etmek, Kur’an okumak, sevmek, kızmak, değişik şekillere bürünmek gibi fiilleri Allah’a nisbet eden altmış hadis teker teker incelenerek bunların bir kısmının mevzû, bir kısmının maktû, bir kısmının da zayıf olduğu, sahih olanların ise zâhirî mânalarının kastedilmediği belirtilir. Bu hadislerden hareketle ileri sürülen teşbih ve tecsîm görüşleri reddedilirken Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Tirmizî, Beyhakī, Dârekutnî gibi muhaddislerin hadis metinleri ve râvileri hakkındaki açıklamaları ile İbn Akīl’in görüşleri delil gösterilir. Yer yer İbn Huzeyme’nin görüşlerine de temas edilerek bunlar reddedilir.

Küçük boy kırk iki varak hacmindeki Defʿu şübheti’t-teşbîh, zâhirî mânaları itibariyle teşbih ve tecsîmi andıran nasları toplayıp sahih, mevzû, zayıf olanlarına işaret etmesi ve Müşebbihe ile Mücessime’ye reddiye olması bakımından önemli bir akaid kitabıdır. Eserin yazma nüshaları Süleymaniye (Şehid Ali Paşa, nr. 1561) ve Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye (Teymûriyye, Akaid Mecmûaları, nr. 225) kütüphanelerinde bulunmaktadır. Kitap ayrıca basılmıştır (Şam 1345).


BİBLİYOGRAFYA

İbnü’l-Cevzî, Aḫbârü’ṣ-ṣıfât, Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1561.

Muhsin el-Emîn, Keşfü’l-irtiyâb fî etbâʿi Muḥammed b. ʿAbdilvehhâb, Dımaşk 1347, s. 486.

, I, 918.

Nâciye Abdullah İbrâhim, “İbnü’l-Cevzî «Fihristü Kütübih»”, , XXXI/2 (1980), s. 202.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1994 yılında İstanbul’da basılan 9. cildinde, 104-105 numaralı sayfalarda yer almıştır.