BEDAHŞÎ, Şah Muhammed

(ö. 1071/1661)

Molla Şah adıyla da tanınan Hindistanlı meşhur Kādirî mutasavvıf ve şair.

Müellif:

990’da (1582) Bedahşan’ın Rostak yöresindeki Ereksa köyünde dünyaya geldi. Molla Şah adıyla da tanınır. Babası kadı idi. İlk öğrenimini Belh’te yaptıktan sonra üç yıla yakın bir süre Keşmir’de kaldı. Daha sonra Hindistan’ın kuzeyini dolaşarak Agra’ya kadar bir seyahat yaptı. Lahor’da Şeyh Miyânmîr (Miyânecî) adlı aslen Mısırlı bir Kādirî şeyhine intisap etmek istedi. Miyânmîr önce Molla Şah’ın talebini geri çevirdiyse de Molla Şah çıkardığı çilelerle şeyhin iltifatını kazanmayı başardı. Kısa sürede sülûkünü tamamlayan Bedahşî, hakkında anlatılan menkıbelere göre uykuyu tamamen terkedip geceleri peygamberler ve velîlerin ruhaniyetiyle sohbet etmeye başladı. Miyânmîr, Bedahşî’ye sülûkünü tamamladığını bildirince Lahor’un sıcak havasından kaçarak Keşmir’e döndü; ömrünün geri kalan kısmını burada geçirdi. Küçük bir hücrede oturan Bedahşî genellikle insanlardan kaçardı; bununla beraber çevresinde birçok mürid toplandı.

Hindistan’da hüküm süren Bâbürlü hânedanına mensup Dârâ Şükûh ve Cihanârâ Begüm, Bedahşî’nin önde gelen müridlerindendir. Dârâ Şükûh onunla ilişkilerini Sekînetü’l-evliyâʾda anlatmış, Cihanârâ Begüm de aynı konuda Risâle-i Ṣâḥibiyye adlı bir eser yazmıştır. Bazı şiirlerinde Hallâc’ın sözlerini hatırlatan ve vahdet-i vücûdu andıran görüşler ortaya koyması, zâhir ulemâsının kendisine düşman olmasına yol açtı. Meselâ şiirlerinin birinde, “Ey dost! Akıl sahibi kendini tanıdığı zaman Tanrı olur” demişti. Bu tür görüşleri sebebiyle Keşmir valisi tarafından idama mahkûm edildi ve ancak Dârâ Şükûh’un müdahalesi sayesinde kurtulabildi. 1658 yılında şeriata bağlı bir hükümdar olan Evrengzîb tahta çıkınca hayatı yine tehlikeye girdi. Bu defa da Cihanârâ onu kurtarmak için harekete geçti. Üç yıl sonra Lahor’da vefat eden Bedahşî, şeyhi Miyânmîr’in yanında Cihanârâ’nın yaptırdığı bir türbeye defnedildi.

Bedahşî’nin başlıca halifesi Velî Râm ile devam eden aşırı vahdet-i vücûdcu tarikat silsilesi Pencap’ta XIX. yüzyıla kadar yaşadı. Bu silsilenin son temsilcisi 1864 yılında vefat eden Kayser Şah’tır.

Eserleri. 1. Şerḥ-i Rubâʿiyyât. Abdurrahman-ı Câmî’nin bir eserini örnek alarak yazdığı tasavvufî rubâîlerine yine kendisinin yaptığı bir şerhtir (Hudâbahş Ktp., Patna, nr. 688/3).

2. Risâle-i Şâhiyye. Dârâ Şükûh ve Cihanârâ için kaleme aldığı bu mesnevide vahdet-i vücûd, teşbih ve tenzih arasındaki münasebet, Allah’ın sübûtî sıfatları ve sâliklerin katettiği menziller anlatılmaktadır (Hudâbahş Ktp., Patna, nr. 688/1).

3. Risâle der Tevḥîd-i Ḥaḳ. İbnü’l-Arabî’nin eserlerinde kullandığı temel kavramları basit bir dille açıklayan bir risâledir (Research and Publication Department of Jammu and Kashmir Government Ktp., nr. 85).

Bedahşî, bu eserlerinin yanı sıra birkaç tasavvufî risâle ile Tefsîr-i Şâh veya Şâh-ı Tefâsîr (yazmaları için bk. Storey, I/1, s. 19) adıyla tanınan Fâtiha, Bakara, Âl-i İmrân ve Yûsuf sûrelerini ihtiva eden bir tefsir de kaleme almıştır.


BİBLİYOGRAFYA

Dârâ Şükûh, Sekînetü’l-evliyâʾ (nşr. Târâ Çend – Muhammed Rızâ Celâlî Nâînî), Tahran 1344 hş./1965.

Cihânârâ Begüm, Risâle-i Ṣâḥibiyye, Leknev 1316.

Gulâm Server Lâhûrî, Ḫazînetü’l-evliyâʾ, Leknev 1320, I, 173-174.

a.mlf., Ḥadîḳatü’l-evliyâʾ (nşr. Muhammed İkbal Müceddidî), Lahor 1396, s. 56-57.

, I/1, s. 18-19; I/2, s. 998, 1001, 1009.

a.mlf., Persidskaya literatura: Bio-bibliografiçeskii obzor (trc. Yuri E. Bregel), Moskva 1972, I, 146-147.

, s. 167-168.

M. Osman, The Life and Teachings of Mulla Shah (doktora tezi, 1953), Lahor Pencap Üniversitesi.

Emirbek Habibov, Genc-i Bedaḫşan, Duşanbe 1972, s. 98-102.

A. Schimmel, Islamic Literatures of India, Wiesbaden 1973, s. 41.

a.mlf., Mystical Dimensions of Islam, North Carolina 1975, s. 361, 363, 433.

a.mlf., Tasavvufun Boyutları, s. 308, 310, 371.

Zuhûreddin, Pâkistân Meyn Fârsî Edeb kî Târîḫ, Lahor 1974, s. 124-163.

Athar Abbas Rizvī, A History of Sufism in India, Delhi 1983, II, 115-126.

Alfred de Krémer, “Mollâ Shâh et le spiritualisme oriental”, , XIII (1869), s. 105-169.

Fritz Meier, “Abū Saʿīd-i Abü’l-Ḫayr”, Acta Iranica, sy. 11, Tahran-Liège 1976, s. 492-494.

Muhammed Tufeyl, “ʿUlemâ-i Pencâb kî Tefsîrî Ḫıdemât (ʿArabî Zebân Meyn)”, Fikr u Naẓar, XXII/2 (1984), s. 87-100.

H. Algar, “Badaḵšī”, , III, 361-362.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1992 yılında İstanbul’da basılan 5. cildinde, 293 numaralı sayfada yer almıştır.