BEYÂNÜ AKĪDETİ’l-USÛL

Ebü’l-Leys es-Semerkandî’nin (ö. 373/983) akaide dair risâlesi.

Müellif:

Risâlenin bu müellife nisbeti ihtilâf konusudur. Brockelmann (GAL, I, 211), Schacht (, I, 137) ve Fuat Sezgin risâlenin ona ait olduğunu söylerken A. W. Juynboll ve F. Kern, British Museum’daki yazma nüshada (nr. 871) müellifinden Muhammed es-Semerkandî adıyla bahsedilmesini delil göstererek Ebü’l-Leys es-Semerkandî’ye ait olamayacağını iddia ederler (, I, 137). Ancak çeşitli kütüphanelerdeki diğer yazma nüshalarında (bk. Sezgin, I, 449) risâlenin Ebü’l-Leys’e atfedilmesi, yukarıdaki iddianın zayıf olduğunu göstermektedir. Eser Risâle fî uṣûli’d-dîn, ʿAḳīdetü’l-uṣûl ve ʿAḳīde adlarıyla da bilinir.

On altı mesele halinde ve soru-cevap tarzında düzenlenen risâle, “İman nedir?” sorusuyla başlar. Risâlede Allah’ın sıfatları (sıfât-ı ma‘neviyye), meleklerin mertebeleri ve isimleri, dört büyük kitap ve suhufun indirildiği peygamberler, nebî ve resullerin sayıları ve adları, cennet ve cehennem görevlileri dışındaki bütün canlıların ölecekleri ve ölümlerinden sonra diriltilecekleri, hesap, cennet ve cehennemin ebedîliği konularına yer verilerek bu konularda şüphe edenlerin küfre gireceği belirtilir. Kadere iman anlatılırken Allah’ın, varlıkları yarattıktan sonra onlara hidayet yolunu gösterdiği, kalemi ve levh-i mahfûzu da yaratıp kaleme kulların amellerini yazmasını emrettiği, itaat ve isyanın ezelde Allah’ın takdirine bağlı olduğu, ancak Allah’ın kulların itaat etmelerini murat edip razı olduğu, isyanı yasaklayıp ona rızâ göstermediği belirtilir. Risâlenin son bahsini iman konusu teşkil eder. Burada akıl, ruh, kalp ve cesette Allah’ın hidayeti olan bir nur bulunduğu için imanın bölünemeyeceği, esasının tevhidden ibaret olduğu, ibadetleri, melekleri, ilâhî kitapları, peygamberleri sevmenin ve kadere razı olmanın imana dahil bulunduğu, fakat ibadetleri yerine getirmenin imanın dışında kaldığı, imanın Allah’ın hidayeti olması itibariyle kadîm, kulda tasdik, ikrar ve amel şeklinde tezahür etmesi itibariyle de hâdis olduğu anlatılır.

Dinî akîdeleri Ehl-i sünnet ilkeleri doğrultusunda halka öğretmeyi amaçlayan ve delillerden tamamen tecrit edilmiş bulunan risâle, ilk dönemlerde Ehl-i sünnet camiasının benimsediği âmentü esaslarını belirtmesi bakımından önemlidir. Risâle Endonezya, Jawa ve Malezya gibi Uzakdoğu İslâm ülkelerinde çok meşhurdur. A. W. Juynboll tarafından 1881’de Bijdragen tot de Taal-, Land- en Volkenkunde van Nederlandsch-Indië, V, 215-267] ve F. Kern tarafından da 1912 yılında Zeitschrift für Assyriologie’de yayımlanmıştır. Risâlenin bilinen iki şerhi vardır: 1. Ḳatrü’l-ġays̱ şerḥu mesâʾili Ebi’l-Leys̱. Muhammed b. Ömer en-Nevevî’nin yaptığı bu şerh Kahire (1301) ve Mekke’de (1311) yayımlanmıştır. 2. Behcetü’l-ʿulûm. Müellifi bilinmeyen bu şerh de basılmıştır (Berlin 1945).


BİBLİYOGRAFYA

, I, 196; Suppl., I, 348; II, 814.

, I, 449.

J. Schacht, “Abu’l-Layt̲h̲ al-Samarḳandī”, , I, 137.

J. van Ess, “Abu’l-Layṯ Naṣr b. Moḥammad b. Aḥmad Samarqandī”, , I, 332-333.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1992 yılında İstanbul’da basılan 6. cildinde, 32-33 numaralı sayfalarda yer almıştır.