AKDİK, Kâmil

(1861-1941)

Son dönemin “reîsülhattâtîn” unvanlı meşhur hattatı.

Müellif:

29 Kasım 1861’de İstanbul’da Fındıklı’da doğdu. Tersâne-i Âmire erzak anbarı başkâtibi Süleyman Efendi’nin oğludur. İlk tahsilini yaptığı Zeyrek Sâliha Sultan Mektebi’nde yazı hocası Süleyman Efendi’den hat meşketmeye başladı. Fâtih Rüşdiyesi’ni bitirdikten sonra dahiliye muhasebesine memur oldu (1880). Bu arada Sâmi Efendi’ye dört yıl devam ederek sülüs-nesih yazılarından icâzet aldı (1884). Hocasının arzusuyla Kâmil mahlasını Hâşim’e çevirdi. Bu sebeple 1304-1307 (1887-1890) yılları arasındaki yazılarında Ahmed Hâşim imzasına rastlanmaktadır. Fakat bir müddet sonra tekrar Kâmil mahlasını kullanmaya başladığından bu isimle tanındı. Yazıdaki kabiliyet ve başarısı sebebiyle Dîvân-ı Hümâyun Mühimme Kalemi’ne tayin edildi (1894). Burada Sâmi Efendi’den divanî ve celî divanî yazılarını ve tuğra çekmesini öğrenerek ertesi yıl nâmenüvisliğe getirildi. Hocası emekliye ayrılınca onun yerine Nişân-ı Hümâyun Kalemi mümeyyizliği ve hutût-ı mütenevvia (bk. HAT) muallimi oldu (1909). Bu vazifesine 1914’te, yeni açılan Medresetü’l-hattâtîn sülüs-nesih hocalığı ile Galatasaray Sultânîsi rik‘a dersleri hocalığı da ilâve edildi (1918). Bâbıâli’nin lağvedilmesiyle Divân-ı Hümâyun’daki vazifesinden emekliye sevkedildi (1922). Harf inkılâbına kadar Hat Mektebi’nde hocalık yaptı (1928). Güzel Sanatlar Akademisi’nde hüsnühat öğretilmesine müsaade edilince burada vefatına kadar yürüteceği yazı hocalığına başladı (1936). Biri 1935, diğeri 1940’ta olmak üzere Mısır prenslerinden Mehmed Ali Tevfik Paşa tarafından iki kere Mısır’a davet edildi. Birincisinde paşanın İslâm sanat ve mimarisinin hemen bütün devirlerini içine alan bir İslâm sanatları müzesi şeklinde yaptırdığı Kasrü’l-Menyel bünyesinde bulunan mescidin bütün yazılarını yazdı. İkincisinde ise aynı sarayda kurulan hat müzesine konulacak yazıları İbnülemin Mahmud Kemal İnal ile birlikte seçip tasnif etti. Günümüzde bir müze olarak kullanılan bu sarayın çeşitli bölümlerinde Kâmil Akdik’in pek çok yazısı bulunmaktadır. 23 Temmuz 1941 gecesi Fatih’teki evinde vefat etti ve Eyüp’te Gümüşsuyu Kabristanı’na defnedildi. Kabir kitâbesi, oğlu ressam Şeref Akdik tarafından yazılmıştır.

Hat tarihinde zaman zaman kıdem ve dirayetiyle önde gelen hattatlara verilmesi mûtat olan “reîsülhattâtîn” unvanı son olarak 21 Ağustos 1915’te Kâmil Efendi’ye tevcih edilmiştir.

Kâmil Akdik disiplinli hayatı ve perhize dikkat etmesi sebebiyle uzun süren ömrünün sonlarında bile el titremesi ve görme bozukluğu gibi sıkıntılar çekmeden seçkin eserler bırakmıştır. Dîvân-ı Hümâyun’daki resmî vazifesi esnasında divanî, celî divanî veya rik‘a hatlarıyla yazdığı menşur, berat, muâhedenâme, tasdiknâme gibi evrak dışında, yazı hocası olarak hazırladığı meşkler de pek çoktur. Ayrıca sülüs-nesih kıtalar, murakka‘lar (yazı albümleri), hilye ve levhalar, kitâbeler, bazı sûre ve cüzlerden başka bir de mushaf yazmıştır.

Eski hattatların eserlerinden meydana gelen kıymetli hat koleksiyonu ölümünden sonra Topkapı Sarayı Müzesi’nce satın alınmıştır.


BİBLİYOGRAFYA

Melek Celâl, Reîsü’l-hattâtîn Kâmil Akdik, İstanbul 1938.

, s. 172-178.

Mahmûd Kâmil Hüseyin Zeyyân v.dğr., Delîlü metḥafi ḳaṣri’l-Menyel, Kahire 1979, s. 51-59.

M. Uğur Derman, Türk Hat Sanatının Şâheserleri, İstanbul 1982, s. 49.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1989 yılında İstanbul’da basılan 2. cildinde, 234-235 numaralı sayfalarda yer almıştır.