RESMO

Girit adasında tarihî bir şehir.

Müellif:

Yunanistan’a bağlı Girit adasının kuzey kıyısında Almiru körfezinde önemli bir liman şehri ve turizm merkezi olup bugün Rethymnon adıyla anılır. Bu ad “akan su” anlamına gelen Rithymina’ya dayanır. Osmanlılar’da yine bu ada dayalı olarak Resmo söylenişi yaygınlık kazanmıştır. Şehrin tarihî geçmişi Girit adasındaki Minos uygarlığı dönemine kadar iner. Kalesi Romalılar döneminde inşa edilmiş, adanın Venedik yönetimine girmesinden sonra yeniden yapılarak Girit’in en iyi istihkâmlarından biri haline getirilmiştir. Osmanlı Devleti’nin Girit adasını ele geçirmek için yürüttüğü faaliyetler çerçevesinde Hanya’dan sonra alınan ikinci şehir olmuştur. Serdar Deli Hüseyin Paşa kumandasındaki ordunun Resmo önlerine gelmesinden sonra kırk günlük bir muhasaranın ardından 6 Şevval 1056’da (15 Kasım 1646) emanla teslim alınmıştır (Gülsoy, s. 23-53).

Osmanlı idaresi altında Resmo hakkında en geniş bilgiyi 1078 (1667-68) yılında şehre uğrayan Evliya Çelebi verir. Bu bilgilere göre dış kale dörtgen şeklinde olup hendeksizdir ve etrafındaki tabyalar da pek sağlam değildir. Dış kalenin üç kapısı vardır. Bunlardan ikisi doğuya açılan Tekke ve Seluniye kapıları, diğeri güneye açılan Büyükkapı’dır. Seluniye Kapısı’ndan limana kadar kale duvarları yoktur. Fetihten sonra Osmanlılar denize kazık çakmak suretiyle bu bölgeye duvar inşa etmişlerdir. Şehirde hepsi kiliseden çevrilme altı cami bulunmaktadır. Sultan İbrâhim Camii iç kalede, Vâlide Camii Tekke Kapısı’nın iç yüzünde, Veli Paşa Camii bu kapının önünde mezarlık içinde, Hüseyin Paşa ve Ankebût Ahmed Paşa camileri çarşı içerisinde yer almaktadır. İç kale deniz kıyısında kayalık bir alan üzerine beşgen şeklinde ve tamamen taştan yapılmıştır. Kale duvarlarının etrafında dört büyük tabya yer almaktadır. Doğuya açılan tek kapısı bulunan kalede elli ev mevcuttur.

Kandiye’nin fethinden on bir yıl kadar sonra Girit’e gelen Bernard Randolph, Kandiye ve Hanya’yı etraflıca tanıttığı halde Resmo hakkında pek fazla bir bilgi vermez. Sadece şehirdeki evlerin Venedik tarzında olduğunu ve halkının büyük çoğunluğunun Türkler’den meydana geldiğini yazar. XVIII. yüzyılın başında Girit’i baştan başa dolaşan Fransız bitki bilimcisi Tournefort da Resmo hakkında az bilgi verir. Dış kale surlarının çok sağlam olmadığından bahseder ve sarp bir kayalık üzerine kurulan kalenin daha çok limanı savunmak için yapıldığını söyler. Eskiden savaş gemilerinin girebildiği limanın şimdi çok bakımsız olduğunu ve ancak kayıkların yanaşabildiğini belirtir.

Resmo alındıktan sonra iç kaledeki kilise Sultan İbrâhim adına, dış kaledeki kiliselerden biri Hüseyin Paşa adına camiye çevrilmiştir. Tek kubbeli olan Sultan İbrâhim (İçkale) Camii’nin bir minaresi, on beş penceresi ve bir kapısı bulunmaktadır. Minaresi bugün tamamen yıkılmış olup sadece ayağı kalmıştır (BA, MAD, nr. 5256, s. 8). Camiye beş köy ve Resmo’daki bütün dükkânlar vakfedilmiştir (BA, MAD, nr. 4717, s. 28). Hüseyin Paşa Camii’nin vakıfları ise on bir köyden oluşuyordu (BA, TD, nr. 820, s. 107-112). Bundan başka Vâlide Turhan Sultan, Resmo’da bir cami ve bir mektep inşa ettirmiştir. Cami ve mektebin 3 Şâban 1069 (26 Nisan 1659) tarihinde düzenlenen vakfiyesinde tayin edilen vakıflar, görevlilerin sayısı ve gündelikleri belirtilmektedir (BA, TD, nr. 820, s. 116-118).

Şehre dair en esaslı bilgiler iç kaleye aittir. İçerisinde oturan muhafız askerlere satılması amacıyla gerçekleştirilen bir tahrirde Resmo iç kalesinde yer alan bütün bina ve arsalar kayıt altına alınmıştır. Buna göre 1677’de Resmo iç kalesinde bir cami, bir saray, bir zindan, dört cephanelik, cephanelik olarak kullanılan bir mahzen ve bir manastır, üçü mâmur, üçü harabe halinde altı ambar, dokuz parça boş arazi ve doksan iki ev bulunmaktaydı. Evlerin on sekizi iki katlı, yetmiş dördü tek katlıydı. Bunlardan üçü mîrî bina olarak Resmo muhafazasıyla görevli dergâh-ı âlî yeniçeri ve cebecileri kumandan ve askerlerinin ikametine tahsis edilmiş, bir ev Sultan İbrâhim Camii imam ve hatibinin oturması için vakfedilmişti. Diğer seksen sekiz evden sekizi alıcısı çıkmadığı için satılamamış, sekseninin ise satışı gerçekleştirilmiştir. Evleri satın alanların hepsi, Resmo muhafazasında görevli asker ve kumandanlarla vakıflardan görev alan kişilerdi (BA, MAD, nr. 5256, s. 2-19).

Resmo fetihten sonra sancak merkezi olarak teşkilâtlandırılmış ve Girit eyaletine bağlanmıştır. Sancak 1060 (1650) ve 1080 (1670) tarihli tahrirlere göre Resmo, Milapotamo, Amari ve Ayvasil olmak üzere dört nahiyeye bölünmüştü. Bu idarî birimlere 1650’de 222, 1670’te 233 köy bağlıydı. Sancağın tahrirlerinde şehrin nüfusu, çarşı ve pazarlarıyla ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. 1080 (1670) yılı sayımı çerçevesinde hazırlanan cizye defterine göre şehirde cizye mükellefi 272 kişi yaşamaktaydı (BA, TD, nr. 980, s. 162-166). Ayrıca kazanın şer‘iyye sicillerinden şehrin mahallelerini tesbit etmek mümkün olmaktadır. Buna göre XVII. yüzyılda Resmo’da yabancı isim taşıyan on dört, Türkçe isim taşıyan yirmi üç mahalle bulunmaktaydı. Gerek bu defterler gerekse XVII. yüzyıl içerisinde adaya uğrayan seyyahların verdiği bilgilerden şehre fetihten hemen sonra hızlı bir müslüman nüfus yerleşmesinin gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.

XVIII. yüzyılda Resmo’nun idarî taksimatında herhangi bir değişiklik olmamıştır. Osmanlı ıslahatları çerçevesinde 1864 genel vilâyet düzenlemesinin ardından 1868’de Girit’te ilân edilen ferman gereğince Girit vilâyeti beş livâ ve yirmi kazaya bölünmüştür. Bu düzenlemeye göre Resmo livâsı Resmo (merkez), Milapotamo ve Amari olmak üzere üç kazaya ayrılmıştır. Bu bölüşümde livâya bağlı 232 köy bulunuyordu. XIX. yüzyılın sonlarına doğru (1889) Resmo şehrinde çoğunluğu müslüman olmak üzere 9000 kişi yaşıyordu. Girit vilâyetinin 1310 (1892) tarihli salnâmesine göre şehirde sekiz cami, iki kilise ve bir kütüphane mevcuttu. Şehrin batı tarafında mükemmel şekilde inşa edilmiş hükümet konağı ve güney tarafında yine aynı güzellikte mimari yapıya sahip kışla binası yer almaktaydı. Bunların arasında kalan geniş alan halk tarafından mesire olarak kullanılmaktaydı (Girit Vilâyeti Salnâmesi, s. 256-257). Resmo livâsının bu idarî yapısı köy sayısındaki bazı küçük değişikliklerle 1899 yılına kadar devam etmiştir. Bu değişiklikler 1266-1317 (1850-1899) tarihli devlet salnâmelerinde ve 1293 (1876), 1310 (1892) tarihli Girit vilâyet salnâmelerinde yer almaktadır. Girit’in bağımsızlığının tanındığı 1899 yılından itibaren devlet salnâmelerinde Girit vilâyeti sadece ismen zikredilmekte ve başka bir bilgi bulunmamaktadır. Resmo, Girit’in konumuna bağlı olarak Balkan savaşlarının ardından 1913’te resmen Osmanlılar’ın elinden çıkmıştır. Şehir yoğun müslüman nüfusa sahip olma özelliğini 1923’teki nüfus mübadelesinin ardından tamamen kaybetmiştir. Bugün Resmo 40.000’i aşkın (2001 nüfusu: 41.687) nüfusuyla adanın üçüncü büyük şehri ve Girit’in dört idarî biriminden birinin merkezidir. Şehirde Kale Camii (Sultan İbrâhim) Deli Hüseyin Paşa Camii (kütüphane ve türbe ile), Kara Mustafa / Mûsâ Paşa Camii, Vâlide Camii, Veli Paşa Camii bakımsız halde bugüne ulaşmıştır. Ayrıca Türk İdâdî binası da (1892-1893) ayaktadır. Bunun yanı sıra çeşmeler, hamamlar, Osmanlı dönemi izlerini gösteren kitâbelere de rastlanmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA
Girit Vilâyeti Salnâmesi (1310), s. 256-257; Kâtib Çelebi, Fezleke, II, 283-289; Evliya Çelebi, Seyahatnâme (Dağlı), VIII, 176-177; Cuinet, I, 588; B. Randolph, Ege Takımadaları: Arşipelago (trc. Ümit Koçer), İstanbul 1998, s. 79-80; Nusret Çam, Yunanistan’daki Türk Eserleri, Ankara 2000, s. 69-91; J. M. Tancoigne, İzmir’e, Ege Adalarına ve Girit’e Seyahat: Bir Fransız Diplomatın Türkiye Gözlemleri (1811-1814) (trc. Ercan Eyüboğlu), İstanbul 2003, s. 61-63; Ersin Gülsoy, Girit’in Fethi ve Osmanlı İdaresi’nin Kurulması (1645-1670), İstanbul 2004, s. 23-53; J. P. de Tournefort, Tournefort Seyahatnamesi (ed. Stefanos Yerasimos, trc. Ali Berktay), İstanbul 2005, I, 66; A. Nükhet Adıyeke – Nuri Adıyeke, “Newly Discovered in Turkish Archives: Kadi Registers and Other Documents on Crete”, Turcica, XXXII, Paris 2000, s. 447-463.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2007 yılında İstanbul’da basılan 34. cildinde, 585-587 numaralı sayfalarda yer almıştır.