RİFAT BEY, Sermüezzin

(1820-1888)

Türk mûsikisi bestekârı, hânende.

Müellif:

İstanbul’da doğdu. Babası II. Mahmud dönemi bestekârlarından Tanbûrî Keçi (Şirin) Ârif Ağa, annesi Hamâmîzâde İsmâil Dede Efendi’nin kızı Hatice Hanım’dır. III. Selim devrinden beri Enderun’da bulunan babası vasıtasıyla küçük yaşta Enderun Mektebi’ne girdi. İlk mûsiki bilgilerini meşkhânede aldığı derslerden edindi. Özellikle Eyyûbî Şâhinbeyzâde Mehmed Bey, dedesi Hamâmîzâde İsmâil Efendi, Hacı Ârif Bey, Hâşim Bey ve Âmâ Sebûh’tan yararlandı. II. Mahmud’dan itibaren beş padişah döneminde sarayda musâhib-i şehriyârî, sermüezzinlik, Enderun’da mûsiki hocalığı, fasl-ı hümâyun serhânendeliği ve Muzıka-yi Hümâyun Türk Mûsikisi Bölümü müdürlüğü yapan Rifat Bey sarayda miralay rütbesine kadar yükseldi. Bilhassa Sultan Abdülaziz’in yakınlığını kazanmış ve padişahın Mısır seyahatinde (1863) beraberindeki heyette yer almıştır. İstanbul’da vefat eden Rifat Bey’in mezarının nerede olduğu bilinmemektedir.

Zamanının en meşhur hânendelerinden olan Rifat Bey ayrıca bestelediği eserlerle devrin önde gelen bestekârları arasında yer almıştır. Hacı Ârif Bey’den büyük olmasına rağmen bestekârlığa ondan daha geç başlayan Rifat Bey, Hacı Ârif Bey ve Şevki Bey’den sonra şarkı formunu geliştirerek bu formun en tanınan bestekârı sayılmıştır. Geleneksel kurallara bağlılığın ön planda olduğu eserlerinde kullanılan makamların bütün incelikleriyle işlendiği, melodilerin zarif motiflerle süslendiği görülür. Kırım savaşında kazanılan zafer dolayısıyla (1855) bestelenen, “Sivastopol önünde yatar gemiler” mısraıyla başlayan Sivastopol Marşı ile 1871-1872 Yemen harekâtı sırasında Yemen çöllerinde bulunan askerlerin duyduğu vatan özleminin dile getirildiği “Annem beni yetiştirdi bu ellere yolladı” mısraıyla başlayan Alay Marşı günümüz marş repertuvarının gözde eserlerindendir. Rifat Bey’in tertip ettiği muhayyer-kürdî makamını ilk defa kullandığı, “Ey keremkâr-ı mekârim-perver-i âlî-tebâr” mısraıyla başlayan Hamidiye Marşı ile hisar-bûselik makamında bestelediği, “Tâmir eyledik meydan bizimdir” mısraıyla başlayan Osman Paşa Marşı, Muzıka-yi Hümâyun kumandanlarından Callisto Guatelli Paşa tarafından çok sesli olarak düzenlenmiştir.

Mevleviyye tarikatına mensup olan Rifat Bey, âyin formunun seçkin eserleri arasında yer alan ferahnâk ve sûzinak makamlarında iki âyinin yanı sıra ilâhileriyle de dinî mûsikide gücünü ortaya koymuştur. Bunlar arasında, “Yâ Habîballah meded eyle!” mısraıyla başlayan sûzinak, “Müştâk olup özlediğim” mısraıyla başlayan uşşak, “Mest ü hayrânım zâr ü giryânım” mısraıyla başlayan şevkefzâ ilâhileriyle, “Şâh-ı iklîm-i risâlet doğduğu aydır gelen” mısraıyla başlayan hüseynî ve “Ey Resûl-i mir’ât-i Hak” mısraıyla başlayan sabâ tevşîhleri bu sahadaki eserlerinden birkaçıdır. Çeşitli formlarda eser bestelemiş olmasına rağmen Rifat Bey bir şarkı bestekârı olarak tanınmıştır. En az yarısının unutulduğu söylenen şarkıları arasında, “Hâlimi arzeyleyim sultânıma” mısraıyla başlayan bestenigâr; “Gülşen-i hüsnüne kimler varıyor?”, “Niçin bülbül figān eyler, bahâr eyyâmıdır şimdi”, “Sislendi havâ, tarf-ı çemenzârı nem aldı” mısralarıyla başlayan hicaz; “Gözden cemâlin çün ırağ oldu” mısraıyla başlayan muhayyer; “Bir dâme düşürdü ki beni baht-ı siyâhım”, “Gözümden ey perî-rûyum”, “Karlı dağı aştım geldim” mısralarıyla başlayan rast; “Hayâl-i yâre değme girye dursun” mısraıyla başlayan sabâ-zemzeme şarkıları çok sevilen eserleri arasındadır. Yılmaz Öztuna, Rifat Bey’in iki âyin, yedi tevşîh, on üç ilâhi, bir beste, üç semâi, altı marş, sekiz köçekçe ve 296 şarkıdan oluşan 336 eserinin (BTMA, II, 232-235), Etem Ruhi Üngör ise bestelediği dokuz adet marşının (Türk Marşları, s. 58-59) listesini vermiştir. Aynı zamanda usta bir lavtacı olan ve birçok talebe yetiştiren Rifat Bey’in öğrencileri arasında Santûrî Edhem Efendi, Bolâhenk Nûri Bey ile Zekâi Dede sayılabilir. Rifat Bey’in eserleri, özellikle güfte mecmualarında XIX. yüzyılda yaşamış hânende ve bestekâr Şehlevendimzâde Büyük Rifat Bey’in (Cündî) eserleriyle zaman zaman karıştırılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA
Sicill-i Osmânî, I, 381; Rauf Yekta, Esâtîz-i Elhân: Dede Efendi, İstanbul 1341/1925, s. 132; Suphi Ezgi, Nazarî-Amelî Türk Musikisi, İstanbul, ts., III, 236, 278-279; Türk Musikisi Klasiklerinden Mevlevî Âyinleri (İstanbul Konservatuvarı neşriyatı), İstanbul 1939, XVII, 887-898; Sadettin Nüzhet Ergun, Türk Musikisi Antolojisi, İstanbul 1943, II, 441, 570-572; İbnülemin, Hoş Sadâ, s. 247; Etem Ruhi Üngör, Türk Marşları, Ankara 1965, s. 58-59, 118-119, 169-172; Şengel, İlâhîler, II, 10-12; III, 18-19; IV, 75-76; Töre, İlâhîler, V, 94-95; VI, 569; VIII, 92-93; IX, 172; Bülent Aksoy, Sermüezzin Rifat Bey’in Ferahnak Mevlevî Ayini, İstanbul 1992; Sadun Aksüt, Türk Musikîsinin 100 Bestekârı, İstanbul 1993, s. 181-193; Özalp, Türk Mûsikîsi Tarihi, I, 584-585; Öztuna, BTMA, II, 231-235.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2008 yılında İstanbul’da basılan 35. cildinde, 103-104 numaralı sayfalarda yer almıştır.