SAFVÂN b. ÜMEYYE

Ebû Vehb (Ebû Ümeyye) Safvân b. Ümeyye b. Halef b. Cumah el-Kureşî el-Cumahî el-Mekkî (ö. 41/661 [?])

Müellefe-i kulûbdan sayılan bir sahâbî.

Müellif:

Kureyş’in en önemli kollarından Benî Cumah’a ve cömertliğiyle tanınan çok zengin bir aileye mensuptur. Câhiliye döneminde Dârünnedve’de kabilesi adına kendisine verilen meysir ve ezlâm görevlerini yürütüyor, güzel konuşmasıyla tanınıyor ve meşhur Arap hakemleri arasında sayılıyordu. Safvân’ın müşriklerin ileri gelenlerinden olan babası Ümeyye b. Halef ile amcası Übey, Mekke döneminde Resûlullah’a en çok eziyet edenler arasında yer alıyordu. Hicretten sonra da onu rahat bırakmayıp Medine’deki dostları vasıtasıyla tâcizlerini sürdürdüler. Ümeyye b. Halef’in Bedir Gazvesi’nde öldürülmesi üzerine amcasının oğlu Umeyr b. Vehb, Safvân’a gelerek borçlarını ödemesi ve ailesinin bakımını üstlenmesi karşılığında Medine’ye gidip Muhammed’i öldürebileceğini söyledi. Safvân babasının intikamını almak için bu teklifi kabul etti. Ancak Umeyr b. Vehb, Medine’de Resûlullah’ın karşısına çıktığında Resûlullah’ın ona Safvân’la yaptığı konuşmayı ve suikast planlarını bildiğini söylemesi üzerine onun vahiy aldığına inanarak müslüman oldu. Daha sonra Safvân yine babasının intikamını almak amacıyla, 4 (625) yılında vuku bulan Recî‘ Vak‘ası’nda ele geçirilip köle olarak Mekke’ye götürülen iki sahâbîden biri olan Zeyd b. Desine’yi satın alıp öldürttü.

Safvân b. Ümeyye, içinde bulunduğu Kureyşliler’e ait bir kervanın 3 (624) yılında Karede mevkiinde müslümanların eline geçmesi sırasında diğer mal sahipleriyle birlikte kaçmayı başardı. Aynı yıl Bedir’in intikamını almak amacıyla başlatılan savaş hazırlıkları içinde aktif görev aldı. Uhud Gazvesi’nin ardından Kureyş ordusu Mekke’ye doğru yola çıktığında Ebû Süfyân’ı, geri dönüp müslümanları tamamıyla imha etme düşüncesinden Uhud’da bulunmayan müslümanların da savaşa katılabileceğini söyleyerek o vazgeçirdi. Yine Uhud’dan sonra Ebû Süfyân Resûlullah’a, “Gelecek yıl Bedir’de buluşalım” diyerek meydan okudu, ancak ertesi yıl müslümanlar sözlerini tutup geldikleri halde Ebû Süfyân, Safvân b. Ümeyye’nin telkiniyle Bedir’e gelmedi. 6 (627) yılında Zeyd b. Hârise kumandasındaki Îs Seriyyesi’nde Suriye’den dönmekte olan Kureyş’e ait bir ticaret kervanına düzenlenen baskın sonucu ele geçirilen ganimetler arasında Safvân b. Ümeyye’ye ait çok miktarda gümüş bulunuyordu. Kinâne’den Benî Bekir b. Abdümenât’ın Hudeybiye Antlaşması’na aykırı olarak müslümanların müttefiki Huzâa’ya saldırması sırasında tebdilikıyafetle saldırıya katılan Kureyşli gençlerin arasında Safvân b. Ümeyye de vardı.

Mekke’nin fetih gününde Safvân, İkrime b. Ebû Cehil ve Süheyl b. Amr birlikte oluşturdukları bir çeteyle Handeme dağının eteklerinde Hâlid b. Velîd’e karşı koyarak şehirdeki tek direniş hareketini gerçekleştirdiler. İslâm ordusunun Mekke’ye girmesinden sonra Şuaybe Limanı’na kaçtı. Amcasının oğlu Umeyr b. Vehb durumu öğrenince Resûlullah’tan onun için eman istedi. Safvân kendisine eman verildiğine ancak Umeyr’in iki defa haber gönderip ikincisinde Resûlullah’tan hırkasını veya sarığını getirmesi üzerine inandı ve müslüman olmak için iki ay mühlet istedi; Hz. Peygamber de onu dört ay serbest bıraktı. Mekke’nin fethinden sonra Hevâzinliler’e karşı Huneyn Gazvesi’ne çıkıldığında, Resûl-i Ekrem’in kendisinden savaşta kullanılmak üzere 100 zırhla bir miktar silâh ve 50.000 dirhem emanet aldığı, henüz müslüman olmayan Safvân b. Ümeyye de sefere katıldı. Onun, savaşın başlarında müslüman birliklerinin bozguna uğraması üzerine bu bozgunun artık önlenemeyeceğini söyleyen arkadaşlarına karşı çıkması ve onları azarlaması dikkat çekicidir. Huneyn galibiyetinin ardından Safvân, Resûlullah ile birlikte Tâif kuşatmasına katıldı ve sefer dönüşü Hz. Peygamber Ci‘râne’ye geldiğinde yanında o da vardı; orada Resûlullah’ın cömertliği karşısında İslâm’a girdi. Resûl-i Ekrem onu İslâm’a yeni giren diğer liderler gibi müellefe-i kulûbdan saydı ve kendisine 100 deve verdi. Safvân müslüman olduktan sonra Medine’ye hicret ettiyse de Resûlullah ona, “Fetihten sonra hicret yoktur” diyerek Mekke’ye geri dönmesini istedi. Yermük Savaşı’na katılan Safvân on üç hadis rivayet etmiştir. Onun 41 (661) yılında vefat ettiği genellikle kabul edilmekle birlikte bu hususta 35 (655) ve 36 tarihleri de verilmektedir. Oğlu Abdullah, Kureyş’in eşrafından olup cömertliği ve üstün zekâsıyla tanınan bir tâbiî idi.

BİBLİYOGRAFYA
Vâkıdî, el-Meġāzî, II, 854-856; III, 894-895; İbn Hişâm, es-Sîre, III, 64, 65, 110, 181; IV, 49-50, 60, 83, 86, 138; İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, II, 40-49, 55-56, 59-60, 134, 136, 150; IV, 199-201; V, 449; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, Beyrut 1965, II, 248-249; a.mlf., Üsdü’l-ġābe (Bennâ), III, 34-35; Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, II, 562-567; İbn Hacer, el-İṣâbe, II, 187-188; Abdülhay el-Kettânî, et-Terâtîbü’l-idâriyye, I, 270-271; II, 57, 311; Köksal, İslâm Tarihi (Medine), VIII, 335-337, 415-417, 497; Muhammed Hamîdullah, İslâm Peygamberi (trc. Salih Tuğ), Ankara 1424/2003, I, 230, 231, 239, 270; II, 845-848, 976.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2008 yılında İstanbul’da basılan 35. cildinde, 486-487 numaralı sayfalarda yer almıştır.