Kürşat Şentürk. Aleviler üzerinde protestan misyonerlik faaliyetleri (19. yüzyılın başından Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümüne kadar). Yüksek lisans tezi (2019)

Tez KünyeDurumu
Aleviler üzerinde protestan misyonerlik faaliyetleri(19. yüzyılın başından Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümüne kadar) / Protestant missionary activities on alewis (From the beginning of the 19th century until the death of Mustafa Kemal Atatürk)
Yazar:KÜRŞAT ŞENTÜRK
Danışman: PROF. BAKİ ADAM
Yer Bilgisi: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı / Dinler Tarihi Bilim Dalı
Konu:Din = Religion ; Sosyoloji = Sociology ; Tarih = History
Dizin:19. yüzyıl = 19. century ; Aleviler = Alawis ; Din sosyolojisi = Religious sociology ; Dinler tarihi = History of religions ; Hristiyanlar = Christianies ; Misyonerlik = Missionary ; Misyonerlik faaliyetleri = Missionary activities ; Protestanlık = Protestantism ; Tarih = History
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
110 s.
Sözlükte, “görevli ve yetkili kişi” anlamına gelen misyonerlik, çok geniş anlamı olan bir kavramdır. Misyonerlik Hıristiyanlara ait bir kavran olsa da tüm insanlığı ilgilendirmektedir. Çünkü Hıristiyan misyonerliği, tüm milletleri Hıristiyan yapmayı hedeflemekte ve bu kapsamda her yolu meşru görmektedir. Hıristiyanların kendi algılamalarına göre, misyonerlik din özgürlüğü çerçevesinde ele alınan bir kavram olsa da, tarih içerisinde birçok değişikliğe uğrayarak günümüze kadar devam etmiştir. Yeni Ahit’e göre Misyonerliğin ilk muhatapları İsrailoğulları/Yahudiler iken, çarmıh hadisesi sonrası Pavlus’un yeni misyonu/yaklaşımı ile tüm milletler olmuştur. Ayrıca misyonerlik zaman içerisinde Hıristiyanlık ile özdeş hale gelmiştir. 12. ve 13. yüzyıllarda Katolik misyonerlerin Anadolu’ya ayak basmasıyla başlayan misyonerlik faaliyetleri, 19. yüzyılda Protestan misyonerlerin Anadolu’ya gelişleri ile en yoğun dönemini yaşamıştır. Ancak Anadolu’daki en etkili ve nüfuzlu misyon teşkilatlanmasını Protestan gruplar oluşturmuştur. Başlangıçta Müslümanlar ve Yahudiler üzerine yoğunlaşan, ancak karşılarında muhatap bulamayan misyonerler, Osmanlı topraklarında yaşayan “Ermeni, Rum, Süryani” gibi azınlık gruplarına ve “Alevi/Bektaşi, Yezidi, Nasturi ve Kürt” gibi etnik/dini unsurlara yönelmişlerdir. Bu kapsamda, Protestanlar 1850’li yıllarda büyük bir hayranlık ve istekle Anadolu Aleviliğini keşfettiler. İslam’ın içinde olmasına rağmen, tam anlamda şeriata bağlı olmayan, Kuran-ı Kerim’in bazı hükümlerini kabul etmeyen, sosyal ve dini anlamda kendilerini Sünni Müslümanlardan farklı gören bir grupla karşılaşmaları, misyonerleri şaşırtmıştı. Misyonerler, Aleviliğin kendilerine kültürel ve dini anlamda sempatik gelmesi ve Aleviliği, Hıristiyan inanç sistemine çok yakın görmelerinden dolayı, İslam ile Hıristiyanlık arasında kurulan bir köprü olarak gördüler. Başlangıçta Alevileri, ideal İslam misyonerlerine dönüştürmeyi düşündüler, ancak Osmanlı İmparatorluğu’nda din değiştirmenin cezasının ağır olması, siyasi ve sosyal şartların elverişsiz olması, bütün Alevi grupların misyonerlere sıcak bakmaması ve Sünni kesimden gelen tepkilerden dolayı istediklerini elde edemediler.
Missionary, which means in dictionary, official, authorized person, is a very broad concept. Missionary is a concern for Christians, but it is all about humanity. Because all the nations of Christian mission are aiming to do Christianity, and in this context, every way is legitimate According to Christians’ own perceptions; although missionary is a concept which is considered in the framework of freedom of religion, it has continued through many changes in history up to date. According to the New Testament, the first interlocutors of the Missionary were the Israelites / Jews, and all the nations became the new mission / approach of Paul after the cross. In addition, missionary has become identical with Christianity over time. In the 12th and 13th centuries, the missionary activities that started with the Catholic missionaries stepping into Anatolia, the most intense period of the 19th century with the arrival of the Protestant missionaries to Anatolia. But Protestant groups formed the most effective and influential mission organization in Anatolia. Initially Protestant missionaries who focused on Muslims and Jews but could not find their counterparts turned to ethnic / religious elements such as “Armenian, Greek, Syriac” living in Ottoman territories and “Alevi / Bektashi, Yezidi, Nasturi and Kurd”. In this context, the Protestants discovered the Anatolian Alevi with great admiration and desire in 1850’s years. Despite being in Islam, the missionaries were surprised that they had to meet a group that was not shari’a full, who did not accept certain provisions of the Quran, and saw themselves differently from Sunni Muslims in social and religious sense. The Alevism of Missionaries saw themselves as a bridge between Islam and Christianity, because of their sympathetic cultural and religious sympathies and their close proximity to the Christian belief system. Initially, the Alevis were supposed to transform into the ideal Islamic missionaries, but they couldn’t reach their aim because of the fact that the punishment the Ottomon Empire applied for the change of religion was so strict, the political & social conditions were unfavorable , all the Alevi groups didn’t look warm to the missionaries and the Sunni people reached negatively

Download: Click here