Cıldız Asanbaeva. Kırgızistan’da şecere ve Kırgız tarihini yazan ilk yazarlar ve onların eserleri (1849-1949). Yüksek lisans tezi (2005)

Tez KünyeDurumu
Kırgızistan’da şecere ve Kırgız tarihini yazan ilk yazarlar ve onların eserleri (1849-1949) /
Yazar:CILDIZ ASANBAEVA
Danışman: PROF. DR. REMZİ ATAOĞLU
Yer Bilgisi: Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı
Konu:Tarih = History
Dizin:
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2005
96 s.
XX. yüzyılın son on yılı politik açıdan oldukça hareketlidir. 1991’de Sovyet Birliği hızlı bir şekilde dağılmıştır. Eski devletin yerine birçok bağımsız cumhuriyetler kurulmuştur. Kansız devrim sadece idareyi değil, toplum düzenini, ekonomiyi, siyaseti yani her şeyi etkilemiştir. Söz, basın hürriyeti ve çok görüşlülük ortaya çıktı. Bu şartlarda daha önce incelenmesi yasaklanmış konular araştırılmaya başlanmıştır. Bu konulardan biri olarak tarih ve etnografi bilimlerinin yardımcı dalı ve kaynağı olan şecere öncelikle ele alınmıştır. Çok görüşlülük şecere ile ilgili bilgileri toplama, inceleme, anlatma ve yazma imkânları vermiştir. Kırgız boylarının şecereleri ve Kırgız Tarihi ile ilgili el yazmalar Millî İlim Akademisi’nin raflarınan indirilip yeniden incelenip çeşitli dergi, gazetelerde ve ayrı bir kitap olarak basılmaya başlanmıştır. Bu bilgileri toplayan ve kaleme alan yazarların biyografileri de incelenmeye başlamıştır. Şecere eski toplumun düzeninde, bilhassa ataerkil dönemlerinde ortaya çıkmıştır. Halk, urug ve boylar ile ilgili başta sözlü eser olan şecere yazı icat edildikten sonra kendi önemini kaybedip kronoloji ve tarihe yerini bırakmıştır. Şecere konar göçer halklar arasında, o halkların yazıyı kaybettikleri zamanda uzun müddet kendini korumuştur. Bu durum Kırgızlar için de geçerlidir. Kırgız halkı uzun ve kolay olmayan tarihî yolu geçmiştir. Birçok Türk boyu tarih sahnesinden silinmiş, adı unutulmuş, başka halkların içinde erimiştir. Türk halkları arasında ataların isimlerini bilme ve onlara saygı duyma her insanın vazifesidir. Şecere asırlarca sözlü anlatım olarak devam etmiştir ama yazı kültürünün yayılması nedeniyle XIX. yüzyıldan itibaren Rus ilim adamları onu kaleme almaya başlamışlardır. Toplum içinde bilgi kendi kendine oluşmaz, onu öğreten, yayan kimse olacaktır. Toplum içinde tarihî bilgileri yeni nesile aktaran yazarlar etrafı aydınlatan bir mum gibidir, o mumun ışığını sönmesine izin vermeden gelecek insanlara iletmek o neslin hayatta kalmasını sağlamak demektir. Kırgız halkının da böyle ilim adamları eksik olmadı.Çeşitli bilim dallarında birçok ilim adamları olmuştur. Onların bazıları ün kazandılar, bazılarının ise adları unutuldu. Şecereyi yazı ile kaydetmeye çalışan yerli yazarların arasında Molla Sayfeddin Ahsikendî’nin “Mecmu at Tavarih” adlı el yazması da yer alır. O eserde başka bilgiler ile birlikte Kırgızların 23 atası sıralanmıştır. XVII. Asırda Hiva Hanı Ebu’l Gazi Bahadır Han (1603-1664) “Tarih-i Şecere-i Türk” adlı eserinde Kırgızların Oğuz Han’ın neslinden geldiğini kaydetmiştir. XIX yüzyılın ikinci yarısında XX. yüzyılın birinci yarısında Kırgız halkının şeceresini ve tarhini kaleme almaya başlayan yazarların kullandığı yazlılı kaynakların arasında orta çağ döneminde yaşamış bu iki yazarın eseri birinci sırada yer almıştır. XX. yüzyıla kadar okuma yazmaya bilenlerin sayısı çok az idi. Okur yazar, kendi ve başkaların soy ağacını bilen insanlar toplum içinde saygı görür, düğün ve anma yemeklerinde daima beklenen misafirler olarak karşılanmışladı. Toplum içindeki uruğların ismini sayabilmek, belli bir neslin insan zincirini doğru hatırlamak, boylar arası ilişkileri anlatmak, komşu ve diğer halkların tarihini bilmek bunların hepisini akılda tutabilmek çok güçlü hafızanın ve belagatı gerektiren bir şeydir. Şecere anlatanların arasında Talıp Moldo, Bala Ayılçı, Togolok Moldo, Alımbek Uulu Turgunbay, Balık Ooz, Osmonaalı Sıdıkov, Belek Soltonoev gibiler şecereci olarak halk tarafından tanınmışlardır. Onların bazıları aynı zamanda şair, yazar, âşık, ozan, folklorcu, tarihçi ve eğitimci idi. Tezde yazı kültürünün ne kadar gelişmiş olduğu Kırgız halkı ile ilgili etnografik, tarihî ve folklorik bilgileri kaleme alan dört yazarın biyografisi ve onların eserleri tarih ilmi açısından ne kadar değerli olup olmadığı tespit edilmiştir.
The last ten years of the 20th century was very active from the political aspect. The Soviet Union was rapidly dissolved in 1991. Several independent republics established instead of the former state. Bloodless revolution had impact on not only administrative, but also in social order, economy, politics and many other spheres. Freedom of press and different free opinions has appeared. Moreover, subjects that were forbidden to be search before started to be investigated. One of these subjects, which considered as a part of origins research and ethnography is genealogy or family tree. Expressing own point of view gave an opportunity to research family tree. Hand written works about genealogy of Kyrgyz tribes and Kyrgyz history were taken from the library of the National Academy of Sciences and began to be searched and published in different journals, newspapers and as the individual books. Biographies of writers, gathered and noted this kind of knowledge became also subject for researches. Genealogy appeared in old social order, especially in patriarchal period of time. Family tree has lost its importance after the letter (writing) was found. It left its place to chronology and history. Tree family was developed amount nomad people, and preserved itself, when they forgot the writing. This situation was also valid for the Kyrgyz. Kyrgyz Nation has long and difficult historical path. Many of Turkish tribes were erased from scene of history, their names were forgotten, and some of them were melted among other nations. To know and remember names of ancestors, to respect them is the duty of all human being, belonging to Turkish nation. Genealogy has been continued as an oral narration for the centuries, but due to developing letter culture from 19th century Russian scholars began to record information about family trees of Kyrgyz tribes. In society, knowledge can not be formed by itself. In human community, authors, who are similar to a candle, making round light, should transfer knowledge of history. They do not allow turning off the light of a candle, so that new generation stay alive. Kyrgyz people always had such scholars. Some of them became famous; names of some others were forgotten. Amount those, who tried to record the information about family tree there was Molla Sayfeddin Ahsikendi and his manuscript “Mecmu at Tavarih”. This work includes information about 23 ancestors of the Kyrgyz people. Ebu’l Gazi Bahadyr Khan (1603-1664), Khan of Hiva, who lived in the 17th century in his work “Tarih-i Şecere-i Türk”, noted about Kyrgyzs that their roots go back to Oghuz Khan. Writers who studied history and family trees of Kyrgyzs in the second half of the 19th century and the first half of the 20th century firstly utilized the works of these two authors of Middle Ages. In the 20th century, number of literate people was too little. Literate people and those people who know genealogy were valued and respected by the society. They always were waited in wedding ceremonies and other receptions as the respective guests. To remember all names of tribes, histories of several dynasties, relations between tribes and history of other nations require strong memory and skill of oral narration. Amount famous tellers were Talyp Moldo, Bala Aiylchy, Togolok Moldo, Alymbek Uulu Turgunbay, Balyk Ooz, Osmonaali Sydykov and Belek Soltonoev. Some of them had several feature at the same time as being poet, writer, historian, folklorist and educator. This thesis analyzes the biography of four writers and their works on the culture, ethnography, history and folkloric knowledge relating the Kyrgyz nation, and also seeks an answer to questions such as how deep is the degree of written culture of the Kyrgyzs and how important is the value of their works from the point of historical science.

Download: Click here