MİDHAT BAHÂRÎ

(1875-1971)

Mevlevî şeyhi, şair ve edip.

Müellif:

İstanbul’un Eyüp semtindeki Taşlıburun Sâdî Dergâhı’nda doğdu. Asıl adı Ahmet Midhat’tır. Bahariye Mevlevîhânesi’ne mensup olduğu ve şiirlerinde “Bahârî” mahlasını kullandığı için Midhat Bahârî diye tanınmış, soyadı kanunundan sonra Beytur soyadını almıştır. Babası Askerî mahkeme başkâtibi Kütahyalı Mehmed Nûri Efendi, annesi Sâdî Dergâhı şeyhi Süleyman Efendi’nin kızı Fatma Âliye Hanım’dır.

Midhat Bahârî babasını küçük yaşta kaybettiğinden dedesi Şeyh Süleyman Efendi’nin yanında yetişti. İlk dinî bilgileri dedesinden, Şark dilleri ve edebiyatındaki derin kültürünü aile çevresinden ve ailenin seçkin dostlarından edindi. Eyüp Dârülfeyz-i Hamîdî Mektebi’ni ve Eyüp Askerî Rüşdiyesi’ni bitirdi. İdâdî tahsilini, daha sonra Ankara defterdarı olan ve o sırada Bitlis’te görevli bulunan ağabeyi İsmâil Zihni Bey’in yanında tamamladı. Bitlis İdâdîsi’nden mezuniyetinin ardından İstanbul’da Maliye Nezâreti Kalemi’nde memuriyete başladı. İki yıl sonra Orman Meâdin ve Ziraat Umum Müdürlüğü Kalemi’ne nakledildi. Bir ara Akşehir Hatip Mektebi’nde Türkçe ve edebiyat muallimi olarak görev yaptı. Farsça’yı diğer ağabeyi Mustafa Re’fet Efendi ve Bahariye Mevlevîhânesi şeyhi Hüseyin Fahreddin Dede’den, Arapça’yı Beyazıt dersiâmlarından ve İstanbul Dârülfünunu müderrislerinden Hüseyin Avni Efendi’den öğrendi. Hüseyin Avni Efendi’nin diğer derslerine de devam ederek icâzetnâme aldı. Mehmed Said Efendi’den Arap edebiyatı, Ṣaḥîḥ-i Buḫârî hâfızı olarak tanınan Said Efendi’den el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’i okudu. Bu yıllarda Mehmed Said Efendi’nin kızı Fıtnat Hanım’la evlendi. Hüseyin Fahreddin Dede’ye intisap ederek çile çıkaran Midhat Bahârî, Eyüp Hatuniye Nakşibendî Dergâhı şeyhi Hoca Hüsâmeddin Efendi’den mesnevîhanlık icâzeti aldı. Tekke ve zâviyelerin kapatılmasından kısa bir süre önce Ankara Mevlevîhânesi’ndeki bir sohbet sırasında Midhat Bahârî’nin sözlerinden etkilenen Konya makam çelebisi Abdülhalim Çelebi’nin başındaki destarlı sikkeyi çıkarıp ona giydirmesiyle Mevlevî şeyhliği makamına yükselmiş oldu. Dergâhlar kapandığı sırada Kasımpaşa Mevlevîhânesi mesnevîhanıydı.

Türkiye Sanayi ve Meâdin Bankası kurulunca bu bankanın haberleşme şubesi başkâtipliğine, ardından Sümerbank Alım Satım Şubesi haberleşme bölümü şefliğine getirilen Midhat Bahârî 1945 yılında emekli oldu. 1959’da açılan İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nde bir buçuk yıl kadar Farsça okuttu. Rahatsızlığı sebebiyle enstitüden ayrıldıktan sonra Caddebostan’daki evinde ilmî çalışmalarına devam etti. Mesnevî Gözüyle Mevlânâ adlı eserini bu dönemde kaleme aldı. 11 Temmuz 1971 tarihinde vefat etti. Kabri Sahrayıcedid Mezarlığı’ndadır.

Küçük yaşta şiir yazmaya başlayan Midhat Bahârî’nin on yedi – on sekiz yaşlarından itibaren Hazîne-i Fünûn, Mekteb, Ma‘lûmât, Terakkî, Tercümân-ı Hakîkat ve Resimli Gazete gibi gazete ve dergilerde şiir ve yazıları yayımlanmıştır. Midhat Bahârî, Nûrizâde Midhat, Midhat Bahârî Hüsâmî gibi imzalarla neşredilen şiir ve yazılarında Servet-i Fünûncular’ın dilini andıran ağır ve sanatlı bir Türkçe görülür. Risâle-i Sipehsâlâr’ı böyle bir dille tercüme etmiş, ancak daha sonra yazdığı eserlerinde daha sade bir Türkçe kullanmıştır. Ehl-i beyt ve Mevlânâ âşığı olan Midhat Bahârî’nin Mevlânâ Türbesi’nin müze olarak açılması üzerine türbeyi ziyareti sırasında söylediği “sana geldik” redifli kaside Mevlânâ’ya derinden bağlılığını göstermektedir.

Midhat Bahârî, çelebilik makamının tayin ettiği son şeyh olması dolayısıyla Mevlevî çevrelerinde tanınmış ve saygı görmüştür. Mevlânâ’nın büyük bir şair ve filozof olarak tanıtılması onu rahatsız etmiş, Mesnevî Gözüyle Mevlânâ adlı eserini birtakım yabancı fikir akımları mensuplarının onu istismar etmesini engellemek amacıyla kaleme almış, İslâm’ı bilmeden Mevlânâ’yı anlamanın mümkün olmadığını vurgulamıştır. Mevlânâ’yı ve eserlerini tanıtmakla yetinmeyip onu kendi özünde yaşamış, İstanbul beyefendiliğiyle Mevlevî zarafetini şahsında mezcetmiş bir gönül adamı olan Midhat Bahârî, Konya isminin anılmasından bile derin heyecan duyar, yaşı doksanın üstünde olmasına rağmen Mes̱nevî’den ve Dîvân-ı Kebîr’den şiirler okuyup ilgili âyet ve hadislere atıfta bulunurdu. Midhat Bahârî gerçek Mevlevîler’de üç özellik bulunduğunu söyler, bunları ölüm korkusu duymama, kınanmaktan korkmama ve ileri yaşlarda bunamama şeklinde sıralardı.

Eserleri. 1. Ravza (İstanbul 1314). Edebiyat ve ahlâka dair bir risâledir. 2. Güşvâr (İstanbul 1328). Çocuklar için hazırlanmış okuma kitabıdır. 3. Mihrâb-ı Aşk (İstanbul, ts.). Çeşitli nazım türlerinde 120 kadar şiiri ihtiva eder. Eserin sonunda şairin şiir anlayışını açıkladığı “Şair Kimdir” başlıklı dikkate değer bir bölüm bulunmaktadır (s. 130-147). 4. Mesnevî Gözüyle Mevlâna (İstanbul 1965). Son dönemde yaşamış bir Mevlevî ârifinin kaleminden çıkmış olması sebebiyle Mevlânâ ve Mevlevîliğin hakiki vechesinin anlaşılması yolunda önemli bir katkı sağlamaktadır.

Midhat Bahârî Sünbülistân’ı (Sünbülistan Şerhi, İstanbul 1325), Ferîdûn-i Sipehsâlâr’ın Risâle’sini (Tercüme-i Risâle-i Sipehsâlâr, İstanbul 1331), İbn Kemal’in Risâle fî beyâni’l-vücûd’unu (Leâlî-i Meânî, İstanbul 1328), Evrâd-ı Mevleviyye’yi (Münâcât-ı Mevlânâ, İstanbul 1963), İbrâhim Şâhidî’nin Gülşen-i Tevḥîd’ini (İstanbul 1967) ve Rızâ Kulı Han’ın Mevlânâ’nın Dîvân-ı Kebîr’inden derlediği Dîvân-ı Şemsü’l-ḥaḳāyıḳ’ı (Dîvân-ı Kebîr’den Seçme Şiirler, I-III, İstanbul 1942) tercüme etmiştir. Müellifin ayrıca Konya Halkevi Kültür Dergisi Mevlânâ özel sayısında (1943) ve Mevlânâ Yıllığı’nda (1963), Mevlânâ Güldeste’sinde (1964, 1966, 1967) Mevlânâ hakkında makaleleri bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA
İbnülemin, Son Asır Türk Şairleri, I, 170-171; Ayten Lermioğlu, Tasavvuf Âleminden, İstanbul 1974, s. 169-174; Edip Sev’iş, “Mevlevî Şair Mithat Baharî Beytur ve Neyzen Şeyh Hüseyin Fahreddin Dede Efendi”, 6. Millî Mevlânâ Kongresi (Tebliğler), Konya 1993, s. 83-86; H. Hüseyin Top, Mevlevî Usûl ve Âdabı, İstanbul 2001, s. 72; A. Nezih Galitekin, “Ahmed Midhat Bâhârî Beytur”, Yedi İklim, sy. 43, İstanbul 1993, s. 67-69; Reşat Ekrem Koçu, “Beytur (Ahmed Midhat)”, İst.A, V, 2723-2724; Müjgan Cunbur, “Beytur Ahmet Mithat Bahârî”, Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi, Ankara 2002, II, 260-261.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2005 yılında İstanbul’da basılan 30. cildinde, 6-7 numaralı sayfalarda yer almıştır.