ABAZA PAŞA

ABAZA PAŞA (ö. 1044/1634) Genç Osman’ın kanını dava ederek isyan eden Erzurum beylerbeyi.

Müellif: Mücteba İlgürel

Âsi Halep Valisi Canbolatoğlu’nun hazinedarı iken onun yenilgiye uğraması sırasında yakalanmış, ancak yeniçeri ağası Halil Ağa’nın aracılığıyla bağışlanmıştı. Halil Ağa kaptan-ı deryâ olunca ona da derya beyliği verdi. Bir süre sonra, önce Maraş, ardından Erzurum beylerbeyi oldu (1621). Sultan II. Osman’ın öldürülmesi üzerine yeniçerileri “padişah katili” ilân ederek onların hakkından gelmek için çevresine topladığı sekbanlarla Erzurum’da yeniçerileri imhaya kalkıştı. Bu arada ocak aleyhine İstanbul ve Anadolu’da ortaya çıkan hareket dolayısıyla asker arasında büyük bir huzursuzluk başlamıştı. Abaza, bu durumdan faydalanarak bir yandan sancaklara kendi adamlarını tayin ederken, diğer yandan da halktan vergi toplamaya başladı. Padişahın kanını dava ederek isyan eden Trablusşam Valisi Seyfoğlu Yûsuf Paşa ile Maraş Beylerbeyi Kalavun Yûsuf Paşa’nın da kendisine katılmasıyla kısa zamanda çevresine 30.000 kişi toplamayı başardı ve ele geçirdiği yeniçeri, topçu, cebeci, acemi oğlanı gibi ocak mensuplarını öldürttü. Abaza Paşa, şeyh olarak benimseyip kendisine intisap ettiği ve tarihlere “Abaza Şeyhi” lakabıyla geçen Seyyid Abdürrahîm-i Bayrâmî’nin telkinlerine uyarak emrindeki kuvvetlerle Şebinkarahisar ve Sivas’ı ele geçirdi. Daha sonra da Ankara üzerine yürüdü ve şehri kuşattı. Ancak, IV. Murad’ın tahta çıkarılmasından sonra Sadrazam Hâfız Paşa kumandasında sevkedilen kuvvetler, onu Kayseri yakınlarında Karasu mevkiinde mağlûp etti. Abaza, bu yenilgide askerinin çoğunu kaybetti ve Erzurum’a kaçıp kaleye kapanmak zorunda kaldı. Kışın bastırması üzerine takip edilemedi ve tekrar Erzurum beylerbeyiliğine getirilerek kendisiyle anlaşma yoluna gidildiyse de o yeniçeri düşmanlığından vazgeçmedi. Hatta 1626’da Ahıska seferi dolayısıyla kendisinden yardım istendiği halde, bunu tuzak zannederek Erzurum Kalesi’nden âni bir çıkışla, Ahıska’ya giden orduya hücum etti ve birçok yeniçeri ile birlikte Dişlenk Hüseyin Paşa’yı da öldürdü. Bunun üzerine Sadrazam Halil Paşa asıl hedefi olan İran seferinden vazgeçerek Erzurum üzerine yürüdü. Ancak orduda yeterli sayıda kaledöğer topların bulunmaması ve şiddetli kışın bastırması üzerine geri dönmek zorunda kaldı. Yeni sadrazam Hüsrev Paşa’nın 1628’de düzenlediği sefer sonunda emân ile teslim olan Abaza, IV. Murad tarafından affedilerek Bosna valiliğine tayin edildi. Böylece devleti yıllardır meşgul eden bir gaileye son verilmiş oldu. Abaza daha sonra Tuna kumandanlığı ile Vidin valiliğine nakledildiği zaman Eflak ve Boğdan voyvodalıklarıyla Dobruca Tatarları’ndan yardım alarak Lehistan’a akınlar düzenledi (1633). Ancak tekrar isyan etmek gibi bir niyeti olduğu dedikoduları padişahın kulağına kadar gelince, Safer 1044’te (Ağustos 1634) idam edildi.

BİBLİYOGRAFYA

Peçuylu İbrâhim, Târih, II, 391, 400, 401, 408, 410.

Kâtib Çelebi, Fezleke, II, 35, 52, 54-56, 110.

Naîmâ, Târih, II, 251, 298, 415-416, 434-436.

Mustafa Nûri Paşa, Netâyicü’l-vukūât, İstanbul 1296, II, 48.

Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/1, s. 150-153, 164-168.

H. D. Andreasyan, “Abaza Mehmed Paşa”, Tarih Dergisi, sy. 22, İstanbul 1968, s. 131-142.

Cl. Huart, “Abaza”, İA, I, 5.

a.mlf., “Ābāza Pas̲h̲a”, EI2 (İng.), I, 4.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1988 yılında İstanbul’da basılan 1. cildinde, 11-12 numaralı sayfalarda yer almıştır.