AHMED MUHTAR EFENDİ, Turşucuzâde

(1823-1875)

Osmanlı şeyhülislâmı.

Müellif:

İstanbul’da doğdu. Turşucular Kethüdâsı Ahmed Ağa’nın oğludur. Genç yaşta tahsilini tamamlayarak Filibeli Halil Fevzi Efendi’den icâzet aldı. Arap ve Fars edebiyatlarında kendisini yetiştirdi. Ruûs imtihanını kazanarak çeşitli medreselerde müderrislik yaptıktan sonra İstanbul mahkemesi bâb nâibliği mahfil şer‘iyyatçılığı (bk. KAZASKER), Mekteb-i Mülkiyye fıkıh hocalığı, Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye üyeliği, iki defa da Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî müftülüğü görevlerinde bulundu. Ahlâkı, fazileti, zekâsı ve ifadesinin düzgünlüğü ile çevresinin dikkatini çeken Ahmed Muhtar Efendi’nin Ayasofya Camii’ndeki bir vaazını dinleyen Sultan Abdülaziz, konuşmasını beğenerek onu şehzade Yûsuf İzzeddin Efendi’ye özel hoca tayin etti.

Ahmed Muhtar Efendi daha sonra Haremeyn ve İstanbul kadılığı pâyelerini aldı. Bu görevlerde bulunduğu sırada Mütercim Rüşdü, Midhat ve Ahmed Esad paşalarla çeşitli temasları oldu ve onların takdirini kazandı. Henüz İstanbul kadılığı pâyesinde iken ve kazasker olmadan, 6 Kasım 1872’de şeyhülislâmlığa tayin edildi. Teâmüle aykırı olan bu tayin ulemâ arasında tenkitlere sebep oldu. Şeyhülislâmlığa geldiğinde nâibler için umumi bir imtihan sistemi koydu; şeyhülislâmlık makamının itibarını korumaya itina gösterdi. Vâlide Pertevniyal Sultan’la ilgili, şeyhülislâmlık dairesinde bakılan bir vakıf davasında Vâlide Sultan’ın kahvecibaşısını kovması azline zemin hazırladı. Bu sırada ihtişamlı meşihat kayığına binmeyip şehir vapuru ile Kadıköy’e geçmesi “hafiflik” sayıldı ve 11 Haziran 1874’te azledildi. Bundan sonraki hayatını Kızıltoprak’taki köşkünde geçirdi. 15 Ekim 1875’te öldü ve Karacaahmet’te babasının yanına defnedildi. Murassa‘ Osmânî ve Murassa‘ Mecîdî nişanlarına sahipti.


BİBLİYOGRAFYA

Takvîm-i Vekāyi‘, nr. 430.

, s. 604-605.

Abdurrahman Şeref, Târih Musâhabeleri, İstanbul 1340, s. 307.

Ebül‘ulâ Mardin, Huzur Dersleri (nşr. İsmet Sungurbey), İstanbul 1966, II-III, 183-185, 860.

, s. 496.

, I, 397.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1989 yılında İstanbul’da basılan 2. cildinde, 106 numaralı sayfada yer almıştır.