AHSENÜ’l-KASAS

Hz. Yûsuf’un Kur’ân-ı Kerîm’de anlatılan hayat hikâyesi.

Müellif:

Yûsuf sûresinin üçüncü âyetinde geçen ahsenü’l-kasas terkibindeki kasas kelimesi, “hikâye etmek” mânasında masdardır. Buna göre ahsenü’l-kasas “en güzel anlatış” demektir. Ancak masdarlar mef‘ul yerine de kullanıldığından ahsenü’l-kasas terkibi, “kıssaların en güzeli” mânasını da ifade eder.

Hz. Yûsuf’un kıssası, hem bir tek sûrede (Yûsuf sûresi), hem de bütün tafsilâtıyla anlatılması bakımından diğer peygamber kıssalarına göre farklılık arzetmektedir. Bu kıssaya “ahsenü’l-kasas” denmesi konusunda âlimler çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Kur’ân-ı Kerîm’de hiçbir kıssanın bu kadar ibret ve hikmet ihtiva etmemesi veya Hz. Yûsuf’un, kardeşlerinin eziyetlerine sabretmesi, onları affederek kendilerine iyilikte ve güzel muamelede bulunması yahut da kıssanın melekler, insan, cin, şeytan ve hayvanlar gibi her türlü varlık ile peygamberler, sâlihler, âlimler, cahiller, erkek ve kadınlar gibi birçok insan tipini ve bunların davranışlarını ele alması; tevhid, fıkıh, siyer, idare, siyaset, iktisat ve muaşeret gibi din ve dünya işleriyle ilgili temel konuları işlemesi sebebiyle “en güzel kıssa” şeklinde adlandırılmış olacağı ileri sürülmüştür. Bazı âlimler de bu tabirdeki “en güzel” ifadesinin “çok ilgi çekici” mânasında olduğunu belirtmişlerdir.


BİBLİYOGRAFYA

Taberî, Tefsîr, XII, 89-90.

, IV, 178-179.

Kurtubî, Tefsîr, IX, 119-120.

, III, 4-5.

Sırrı Paşa, Ahsenü’l-kasas, İstanbul 1309, I, 8.

, IV, 2485-2846.

, I, 85-90.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1989 yılında İstanbul’da basılan 2. cildinde, 178 numaralı sayfada yer almıştır.