AKĪKA

Çocuğun doğumunun ilk günlerinde bir şükran ifadesi olarak kesilen kurban.

Müellif:

Yeni doğan çocuğun başındaki saça Arapça’da akīka denir. Akîka kurbanı kesildiği gün çocuğun saçı traş edildiği için kurbana da akîka adı verilmiştir. İslâm öncesi dönemde Araplar arasında akîka kurbanı kesmek âdetti. İslâmiyet bu âdeti meşrulaştırmış, fakat çocuğun başına kan sürülmesini menetmiştir (bk. Ebû Dâvûd, “Eḍâḥî”, 20). Bununla ilgili hadislere dayanan âlimlerin çoğuna göre akîka kanını çocuğun başına sürmek mekruhtur. Hz. Peygamber, Câhiliye devrinde yalnız erkek çocukları için kesilen akîka kurbanını kız çocuklarına da teşmil etmiş, ayrıca, “ana babaya karşı gelmek” anlamındaki ukūk ile aynı kökten gelen akîka kelimesinden hoşlanmadığını belirterek, bir şükür ifadesi olarak kesilen bu kurban için, “itaat ve ibadet” anlamına gelen nüsük kökünden türetilmiş nesîke tâbirini kullanmayı tercih etmiştir (bk. , “ʿAḳīḳa”, 1; , II, 182; Nesâî, “ʿAḳīḳa”, 1). Bununla birlikte bazı hadislerde akîka kelimesinin kullanılmış olması, muhataplara bildikleri kelimelerle hitap etme gayesine bağlanmış veya bu kelimeyi kullanmanın da câiz olduğu şeklinde yorumlanmıştır.

Konuyla ilgili hadislerin muhtelif rivayetleri sebebiyle akîka kurbanının dinî hükmü üzerinde fıkıh âlimleri ihtilâf etmişlerdir. Mâlik b. Enes, Ahmed b. Hanbel ve Şâfiî’ye göre akîka kurbanı kesmek sünnet, Zâhirî mezhebine göre vâciptir. Ebû Hanîfe’ye göre ise mubahtır. Kaynaklarda Hanefîler’e göre akîkanın mendup olduğu da zikredilmektedir.

Fukahanın çoğunluğuna göre akîka kurbanı koyundan olabileceği gibi sığır ve deveden de kesilebilir. İmam Mâlik’e göre ise koyun kesilmesi efdaldir. Kurban edilecek hayvanda bulunması gereken vasıflar bakımından akîka da kurban bayramında kesilen normal kurban gibidir. Eti hakkındaki hüküm de aynıdır.

Akîka kurbanının çocuğun doğumunun yedinci günü kesilmesi müstehaptır. Aynı gün saçları traş edilerek çocuğa isim konması (bk. AD KOYMA) ve kesilen saçların ağırlığınca gümüş veya altının sadaka olarak verilmesi de müstehaptır. Konuyla ilgili hadislerin hepsinde gümüş zikredilmekte, fukahanın altın da tasadduk edilebileceği şeklindeki görüşleri ise kıyasa dayanmaktadır. Kurban yedinci gün kesilmezse, Hz. Âişe’nin belirttiğine göre, on dördüncü veya yirmi birinci günlerde kesilebileceği gibi daha önce veya sonra kesilmesi de câizdir. Hanbelîler’e göre akîka kurbanı kesmek, fıtır sadakasında olduğu gibi babanın görevidir; başkası kesemez. Ancak onun ölümü veya kesmekten kaçınması halinde başkası tarafından kesilebilir. Şâfiîler’e göre ise bu görev, çocuğun nafakasını temin etmekle mükellef olan kimseye aittir. Bu hususta rivayet edilen bir hadisten anlaşıldığına göre baba, anne veya bir başkası da kesebilir.

Hz. Âişe’den gelen bir rivayete dayanan Şâfiî ve Hanbelîler’e göre, çocuğun sağlık ve esenliği için bir uğur sayılarak akîkanın kemiklerinin kırılmadan mafsallarından ayrılması gerekir. Mâlikîler’e göre ise çocuğun beşerî hırslarının kırılmasına vesile olması için, ayrıca Câhiliye devrindeki uygulamanın aksini yapmak maksadıyla akîkanın kemikleri kırılmalıdır.


BİBLİYOGRAFYA

, “aḳ” md.

, “ʿAḳīḳa”, 1.

, II, 182.

Ebû Dâvûd, “Eḍâḥî”, 20.

Nesâî, “ʿAḳīḳa”, 1.

, I, 248.

, V, 69.

, I, 397.

, VIII, 645-649.

Aynî, ʿUmdetü’l-ḳārî, Kahire 1348, XXI, 82-83.

, IV, 293.

, V, 362.

, III, 46-48.

, V, 149 vd.

, IV, 652 vd.

Th. W. Juynboll – J. Pedersen, “ʿAḳīḳa”, , I, 337.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1989 yılında İstanbul’da basılan 2. cildinde, 263-264 numaralı sayfalarda yer almıştır.