AMR b. LEYS

(ö. 289/902)

Saffârî emîri (879-902).

Müellif:

Doğum tarihi bilinmemektedir. Saffârîler hânedanının kurucusu olan kardeşi Ya‘kūb b. Leys’in Sîstan’da hâkimiyeti ele geçirmesinden sonra onun seferlerine katılmaya başladı. 259’da (873) Tâhirîler’in başşehri Nîşâbur’u zaptetti, iki yıl sonra da Herat valiliğine tayin edildi. Ya‘kūb b. Leys’in ölümü üzerine kardeşi Ali’yi bertaraf ederek hânedanın başına geçti (265/879). Halife Mu‘temid’e elçi gönderip itaat ve bağlılığını bildirdi. O da Horasan, Fars, Kirman, İsfahan, Sîstan ve Sind’i Amr’ın idaresinde bıraktı. Ayrıca Bağdat ve Sâmerrâ sâhibü’ş-şurtalığını da verdi ve Haremeyn’de bir temsilci bulundurmasına razı oldu. Bunun üzerine Amr, Ubeydullah b. Abdullah’ı Bağdat sâhibü’ş-şurtalığına tayin etti. Ebü’s-Sâc’ı da Haremeyn temsilcisi olarak Mekke’de görevlendirdi.

Amr ilk yıllarında iç karışıklıklarla uğraşmak zorunda kaldı. İlk iş olarak, hânedanı ele geçirmek isteyen ve bu maksatla isyankâr bir tavır takınan kardeşi Ali’yi tevkif etti. Vaktiyle Tâhirîler’in hizmetinde iken daha sonra Ya‘kūb b. Leys’in emrine giren Emîr Ahmed b. Abdullah el-Hucistânî Nîşâbur’da isyan ederek Tâhirîler adına hutbe okutunca Amr derhal onun üzerine yürüdü, fakat yapılan savaşta mağlûp oldu (6 Zilhicce 266 / 18 Temmuz 880) ve Herat’a çekildi. Fars Valisi Muhammed b. Leys Bağdat’a göndermesi gereken haracı ödemeyince Fars üzerine yürüdü. Vali esir alınıp İstahr’daki karargâhı yağmalandı (881). Amr bu zaferden sonra Dülefîler’in İsfahan valisi Ahmed b. Abdülazîz’den de 30.000 dirhem haraç alarak değerli hediyelerle birlikte toplam 4 milyon dirhem haracı Abbâsî halifesinin nâibi Muvaffak’a gönderdi. Ahmed el-Hucistânî’nin ölümünden sonra Tohâristan’da bulunan Emîr Ebû Talha ile ittifak yaparak Horasan’a hâkim oldu (882). Fakat bu defa Tâhirîler’in eski bir taraftarı ve Hucistânî’nin başkumandanı Râfi‘ b. Leys Herat ve Nîşâbur’da Tâhirîler adına hutbe okutarak Horasan’daki Saffârî hâkimiyetini tehdide başladı. Ebû Talha da Merv’de bağımsız hareket etmeye kalkışınca üçlü bir mücadele dönemi başladı. Amr bu sırada Zencî isyanına yardımcı olmakla suçladığı Râmhürmüz Emîri Muhammed b. Ubeydullah üzerine bir ordu sevketti. Muvaffak bu olay üzerine Amr’a yeni bir menşur göndererek bölgedeki hâkimiyetini onayladı. 883 yılında Râfi‘ b. Herseme Horasan’da oldukça güçlenmişti. Halifenin veziri Saîd b. Mahled ile bir kısım halk da sürekli olarak Amr aleyhinde şikâyette bulunuyordu. Bu gelişmeler karşısında Muvaffak Amr’ı emirlikten azlederek yerine Muhammed b. Tâhir’i tayin etti (271/884-85). Ahmed b. Abdülazîz Fars ve Kirman’a vali tayin edildi. Bu terslikler Amr ile oğlu Muhammed’i 272 yılı başlarında (885 yazı) acele Fars’a gitmeye zorladı. Amr halifenin emîri Tark b. Abbas’ı mağlûp ettiyse de Ahmed b. Abdülazîz karşısında tutunamayarak Sircan’a çekildi ve Fars halifenin oğlu Mu‘tazıd’ın eline geçti. Amr 887’de Fars’ı bir kere daha işgal etti. Bunun üzerine Muvaffak bizzat sefere çıktı ve Amr’ı geri çekilmek zorunda bıraktı. Fakat onu takip etme cesaretini gösteremedi.

Suriye ve el-Cezîre’de Tolunoğulları ve Bizans’ın tehditlerine mâruz kalan Muvaffak 275’te (888-89) Horasan, Kirman ve Fars’ı 10 milyon dirhem karşılığında Amr’a iktâ etti ve Amr’ın adı sancak, mızrak ve kalkanlara işlendi. Nâibi Ubeydullah b. Abdullah tekrar Bağdat’a sâhibü’ş-şurta tayin edildi. Fakat ertesi yıl bütün bu tayin ve tevcihlerin iptal edilmesine çok üzülen Amr intikam duygusuyla Muvaffak’ın adını hutbelerden kaldırdığı gibi halifeye isyan ederek Bağdat üzerine yürümeye karar verdi. Ancak vezir İsmâil b. Bülbül çeşitli vaadlerle onu bu kararından vazgeçirdi. 891’de Muvaffak’ın, ertesi yıl da Mu‘temid’in ölümü üzerine hilâfet makamına geçen Mu‘tazıd Amr’ın bütün isteklerini kabul ederek eski iktâlarını iade etti. Amr IX. yüzyılın sonlarında gücünün doruk noktasına ulaştı. Horasan’da bir tehdit unsuru olarak kalan Râfi‘ b. Herseme Hârizm’de öldürülünce (896) Amr ilk defa bu kadar büyük bir itibar kazandı ve Horasan’a tek başına hâkim oldu. Saffârî hâkimiyeti Basra körfezinde de tanındı. Bu başarısı üzerine halife aynı yıl hil‘atler göndererek Amr’ı tebrik etti.

Amr hâkim olduğu topraklarla yetinmeyerek Sâmâniler’e ait Mâverâünnehir ile Ebû Dâvûdîler ve Ferîgūnîler’in elindeki toprakların da kendisine verilmesini istedi. Halife Mu‘tazıd onun bu isteğini kabul etti. Bunun üzerine Belh Emîri Ebû Dâvûd’a, Cüzcâniye Emîri Ahmed b. Ferîgūn’a ve Sâmânî Emîri İsmâil b. Ahmed’e elçiler gönderip onları itaate davet etti ve birçok vaadlerde bulundu. İlk iki emîr itaat arzetti. Sâmânî Emîri İsmâil bu teklifi reddetti ve Amr’ın Muhammed b. Beşir (Bişr) kumandasında gönderdiği kuvvetleri yendi. Daha sonra bizzat sefere çıkan Amr Belh şehri yakınlarındaki savaşta mağlûp oldu (15 Rebîülâhir 287 / 19 Nisan 900) ve kaçarken yakalanarak Sâmânî Emîri İsmâil’in huzuruna götürüldü. Emîr İsmâil ona çok iyi davrandı ve rencide olmasın diye geceleyin Semerkant’a gönderdi. Halife Mu‘tazıd bu başarısından dolayı onu tebrik ederek Horasan’ı da kendisine iktâ etti ve Amr’ın Bağdat’a gönderilmesini istedi. Halifenin isteği üzerine Bağdat’a gönderilen Amr burada hapsedildi (901). Halife Mu‘tazıd ölüm döşeğindeyken Hâdim Sâfî el-Hürremî’ye onu öldürmesini ima etti. Sâfî el-Hürremî halifenin ölmek üzere olduğunu bildiğinden bu emri yerine getirmedi. Veliaht Muktefî Bağdat’a gelince Rey’de bulunduğu sırada büyük yardımlarını gördüğü Amr’ın hayatta olduğunu öğrenmiş ve çok sevinmişti. Vezir Kāsım b. Ubeydullah onun Amr’a yakın ilgi göstermesinden rahatsız oldu ve derhal bir adamını gönderip onu öldürttü (8 Cemâziyelevvel 289 / 20 Nisan 902). Başka bir rivayete göre ise aynı tarihte eceliyle ölmüştür. Cenazesi ertesi gün Kasrü’l-Hasenî yakınlarında defnedildi. Yerine torunu Tâhir geçti.

Amr iyi bir idareci ve kumandan olarak temayüz etmiştir. Ordunun eğitim ve teçhizatına çok önem verirdi. Üç ayda bir tertip edilen arz (teftiş) merasimine ordu kumandanı olarak bizzat katılırdı. Mükemmel bir istihbarat teşkilâtı kurmuştu. Emîr ve idarecileri özel olarak yetiştirdiği köleleri vasıtasıyla sürekli kontrol eder ve halka zulmetmelerine engel olurdu.

Bazı kaynaklarda cimri bir insan olarak tanıtılmakla beraber yaptırdığı hayır müesseselerine bakılırsa bunun doğru olmadığı söylenebilir. Fars’taki Câmi-i Atîk, Sîstan’daki saray ve Sûk-ı Amr, Nîşâbur’daki Cuma Camii, Zerenc’in güneyindeki ribât ve Kirman’a su getiren kanallar hep onun eseridir.


BİBLİYOGRAFYA

, IX, 544-545, 549, 552, 557, 601; X, 12-13, 16-17, 30, 34, 44, 49-50, 63-67, 71, 77, 81, 83, 88.

, IV, 237, 260, 268, 272.

Nerşahî, Târîḫu Buḫârâ (trc. Emîn Abdülmecîd Bedevî – Nasrullah Mübeşşir et-Tarrâzî), Kahire 1385/1965, s. 107, 117-123.

Gerdîzî, Zeynü’l-aḫbâr, Tahran 1327, s. 9-12, 14, 20-21.

, s. 40-44.

, VI, 17-18, 37.

, VII, 297, 300, 326, 370, 414-415, 426, 456-458, 500-501, 503, 516.

, VI, 421, 423-432.

Hamdullah Müstevfî, Târîḫ-i Güzîde, Tahran 1364, s. 372, 373-375.

, IV, 326-329.

Zahîrüddîn-i Mar‘aşî, Târîḫ-i Ṭaberistân, Tahran 1361 hş., s. 94, 140-141.

Târîḫ-i Sîstân (nşr. Melikü’ş-şuarâ Bahâr), Tahran 1314 hş., s. 230, 263, 269, 271-274, 278-280, 285-287, 294, 298.

, s. 199-201.

B. Spuler, Târîḫ-i Îrân der Ḳurûn-i Nuḫustîn-i İslâmî (trc. Cevad Felâtûrî), Tahran 1349, s. 127-140.

C. E. Bosworth, “The Tahirids and Saffarids”, , IV, 112, 116-121, 124-126, 128-129.

a.mlf., The Medieval History of Iran, Afghanistan and Central Asia, London 1977, s. 4/104, 7/59, 8/12, 9/124, 14/13-14, 23, 18/34-35.

a.mlf., İslâm Devletleri Tarihi, s. 130-132.

R. N. Frye, “The Sâmânîds”, , IV, 137-138.

G. le Strange, The Lands of Eastern Caliphate, Cambridge 1966, s. 251, 301, 328, 336, 383-384, 387.

, V, 84-85.

Erdoğan Merçil, “Saffârîler”, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, İstanbul 1987, V, 430-441.

T. W. Haig, “Saffârîler”, , X, 59-60.

W. Barthold, “ʿAmr b. al-Layt̲h̲”, , I, 452-453.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1991 yılında İstanbul’da basılan 3. cildinde, 86-87 numaralı sayfalarda yer almıştır.