AMR b. ÜMEYYE

Ebû Ümeyye Amr b. Ümeyye b. Huveylid ed-Damrî (ö. 60/679-80’den önce)

Sahâbî, Hz. Peygamber’in elçilerinden.

Müellif:

Bedir yöresinde yaşayan Benî Damre kabilesindendir. Hz. Peygamber’in amcası Hâris’in torunu Suheyle bint Ubeyde ile evlendiği için onun soyundan gelenler Kureyş’in Benî Abdüşems kolu mensupları içinde sayılmışlardır (bk. İbn Habîb, el-Münemmaḳ, s. 249). Bedir ve Uhud gazvelerinde müşriklerin safında yer aldı. Uhud Gazvesi’nden hemen sonra müslüman oldu. Birkaç ay sonra Necid’e gönderilen kırk kişilik irşad heyeti içinde o da bulunuyordu (Safer 4 / Temmuz 625). Heyet Bi’rimaûne’de pusuya düşürüldüğü sırada binek hayvanlarını otlattığı için katliamdan kurtuldu. Ancak daha sonra esir alındı ve baskını düzenleyen Âmir b. Tufeyl tarafından annesinin köle âzadı adağına karşılık olarak serbest bırakıldı. Amr, olayı Hz. Peygamber’e haber vermek için Medine’ye doğru yola çıktı. Âmir b. Tufeyl’in mensup olduğu Benî Âmir kabilesinden yolda karşılaştığı iki kişiyi, Bi’rimaûne şehidlerinin intikamını almak için gece uyurlarken öldürdü. Ancak Amr bunların müslüman olup Hz. Peygamber’in himayesine girdiklerini bilmiyordu. Hz. Peygamber, himayesine aldığı iki müslümanın öldürülmesine son derecede üzüldü ve onların diyetlerini ailelerine gönderdi.

“Amr b. Ümeyye seriyyesi” diye bilinen diğer bir olayda ise Hz. Peygamber’e suikast düzenlemiş olan Ebû Süfyân’ı öldürmek ve Recî‘ baskınından sonra Mekkeliler’ce çarmıha gerilen Hubeyb b. Adî’nin cesedini asıldığı yerden indirmek üzere, 4 (626) yılında Cebbâr b. Sahr el-Ensârî (veya Seleme b. Eslem) ile birlikte Mekke’ye gönderildi. Mekkeliler onu tanıyıp peşine düşünce arkadaşıyla bir mağaraya saklandı. Ertesi gün şehre gizlice girip Hubeyb’in cesedini çarmıhtan indirdi; karşısına çıkanlardan üçünü öldürdü. Mekkeli bir casusu da esir alarak Medine’ye döndü. Hz. Peygamber yaptıklarını kendisinden öğrenince memnun oldu ve ona dua etti.

Amr b. Ümeyye, eskiden beri elçilik hizmetleriyle tanındığı için, 5 (627) yılında Hendek Savaşı’ndan sonra Mekke’de çıkan kıtlıkta fakirlere dağıtılmak üzere Ebû Süfyân’a beş yüz dinar götürme görevini Hz. Peygamber ona verdi. 7 (629) yılı başında da iki mektubunu ve bazı hediyeleri Habeşistan kralına götürmekle onu görevlendirdi. Hz. Peygamber bu mektuplardan birinde Necâşî’yi İslâmiyet’e davet ediyor, diğerinde ise Ebû Süfyân’ın kızı Habeş muhacirlerinden Ümmü Habîbe ile nikâhının kıyılmasını istiyordu. Müslümanlığı kabul eden Habeşistan kralı, parlak bir törenle Ümmü Habîbe’yi Hz. Peygamber’e nikâhladı. Yine Peygamber’in isteği üzerine Habeşistan’daki müslümanları iki yelkenli gemi ile Amr’ın refakatinde Medine’ye gönderdi.

Amr Huneyn Gazvesi’ne, Tâif Muhasarası’na ve Tebük Seferi’ne katıldı. 9 (631) yılında Hâlid b. Velîd kumandasında Dûmetülcendel Emîri Ükeydir’e karşı gönderilen seriyyede yer aldı. Ükeydir’in esir alındığı haberini ve elde edilen ganimetleri Hz. Peygamber’e o ulaştırdı. Aynı yılın sonunda, Hz. Peygamber’in Müseylime’yi İslâm’a davet eden mektubunu Benî Hanîfe kabilesine götürdü ve onun cevabını getirdi.

Muâviye devrinde ömrünün son yıllarını geçirdiği Medine’nin Harrâtîn mahallesindeki evinde vefat etti. Câhiliye devrinden beri cesareti, atılganlığı ve zekâsı ile tanınırdı. Hz. Peygamber’den rivayet ettiği yirmi hadis Kütüb-i Sitte’de yer almaktadır. Oğulları Ca‘fer, Abdullah, Fazl ve diğer bazı kişiler kendisinden hadis rivayet etmiş, talebesi Şa‘bî de ondan öğrendiği çeşitli bilgileri ve siyere dair haberleri nakletmiştir.


BİBLİYOGRAFYA

, II, 742-743; III, 925-926, 1026, 1058-1059.

, I, 224; II, 563; III, 185-186, 190, 277; IV, 359, 362, 607, 633-635.

, I, 207-208, 258-259, 273; II, 93-94; III, 556; IV, 248-249.

, s. 43, 74.

, s. 118, 119.

a.mlf., el-Münemmaḳ, s. 249.

, IV, 307-308.

, I, 379-380, 438-439, 531.

, I, 1198, 1437-1441, 1443-1444, 1448, 1569.

Serahsî, Şerḥu’s-Siyeri’l-kebîr, I (nşr. Selâhaddin el-Müneccid), Kahire 1971-72, s. 52, 97.

a.mlf., el-Mebsûṭ, X, 92.

, II, 112-113.

, III, 179-181.

, I, 318, 331, 332, 468, 476-483, 626; II, 947, 1080-1081.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1991 yılında İstanbul’da basılan 3. cildinde, 94-95 numaralı sayfalarda yer almıştır.