AŞKĀBÂD

Türkmen Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin başşehri.

Müellif:

Hazar denizinin doğusunda bulunan Karakum çölünün güneyinde, Sovyetler Birliği ile İran arasında uzanan Kopetdağ silsilesinin kuzey eteklerinde sınırdan 30 km. içeride yer alır. XIX. yüzyılın sonlarına kadar halkını Teke (Tekke) Türkmenleri’nin teşkil etmesi sebebiyle Ahal Teke adıyla anılan vahalar bölgesinin 500 çadırlık en önemli obası (avul) iken bölgenin 1881’de Ruslar tarafından ele geçirilmesinden sonra şehir haline getirilmiştir. Ruslar’ın önce bir kale inşa ederek burayı yeni kurdukları Zakarpiskaya (Mâverâ-i Hazar, Transcaspia) eyaletinin başşehri yapmaları ve dört yıl sonra, Hazar denizi kıyısındaki Krasnovodsk’u Buhara ve Taşkent’e bağlayacak olan demiryolu hattını buradan geçirmeleri üzerine şehir Rus göçmenlerinin akınına uğrayarak kısa sürede önemli bir ticaret ve hafif endüstri merkezi haline geldi. Aralık 1917’de kurulan Bolşevik yönetim Temmuz 1918’de Beyaz Rus ve Türkmenler’den oluşan karşı devrimcilerin eline geçtiyse de bir süre sonra General Kuybiçev kumandasındaki Kızıl Ordu birlikleri şehri geri aldı ve Aşkābâd adı, ilk Bolşevik yönetimin kurulmasında etkili olan ihtilâlci Poltoratsk’ın adıyla değiştirildi. Şehir 1924 yılında, Sovyetler’in yapılaşma hareketi sırasında yeni kurulan Türkmen Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin başşehri haline getirildi ve 1927 yılında adı tekrar Aşkābâd’a çevrildi.

Aşkābâd, 1948’de geçirdiği çok büyük bir deprem sonucu tamamen yıkılmış ve daha geniş bir alan üzerinde aynı plana göre fakat daha alçak binalarla yeniden inşa edilmiştir. Bugün bir ticaret, sanayi, kültür ve sanat merkezi durumundadır. Şehirde başlıca cam, motor, karoser, tarım aletleri, pamuklu ve ipekli dokuma, iplik, ayakkabı ve gıda sanayii üzerine çeşitli fabrika ve imalâthaneler bulunmaktadır. M. Gorki Türkmen Üniversitesi başta olmak üzere altı yüksek öğretim kurumu, Türkmen İlimler Akademisi ve özellikle bu akademinin Sovyetler Birliği’nde tek olan Çöl Enstitüsü ile Güney Türkmenistan Arkeoloji Enstitüsü şehirdeki ilmî kuruluşların başlıcalarını teşkil etmektedir. Kültür ve sanat kuruluşlarının en önemlileri ise bölgede yapılan kazılarda bulunmuş eski eserlerin korunduğu arkeoloji müzesi, Türkmen etnografyası üzerine büyük değer taşıyan eşyaya sahip etnografya müzesi, Farsça yazmaların bulunduğu bir araştırma kütüphanesi, opera, çeşitli tiyatrolar ve şehri bir sinema sanayii merkezi haline getiren film stüdyolarıdır.

1984’te 351.000 olan nüfusun % 30’unu Türkmenler, gerisini Ruslar (% 50) ile diğer Sovyet halkları teşkil eder. Şehrin merkezi olduğu Aşkābâd ili, Ahal Teke vahalarının ve Karakum çölünün tamamını içine alan 95.400 km2 araziye ve 440.000 nüfusa (1983 tah.) sahip olup nüfusun 3/4’ünden fazlası Aşkābâd şehrinde, gerisi de yine vahalarda yer alan Bezmein ve Tecen kasabalarıyla daha küçük yerleşim birimlerinde yaşamaktadır. 1962’de yapımı tamamlanan Karakum Kanalı ile sulanan vaha topraklarında pamuk, tahıl, sebze ve üzüm, kavun, karpuz gibi meyveler yetiştirilip hayvancılık yapılır; en önemli hayvancılık ürünü karakul kuzusu postudur (astragan). Bölgede çıkarılan başlıca yeraltı zenginlikleri çinko, kurşun, sülfür ve barittir.

Aşkābâd’ın 7 km. batısında, herhangi bir binası ayakta kalmamış olan Ortaçağ şehirlerinden Nesâ’nın harabeleri, 10 km. doğusunda da Asya’nın en eski yerleşim merkezlerinden birine ait kalıntıların ortaya çıkarıldığı Anav kurganı (höyük) bulunmaktadır. Kuzey-güney yönünde uzanan iki tepeden ibaret Anav kurganında XX. yüzyılın başlarında yapılan arkeolojik kazılar sonucu dört kültür katından oluşan bir medeniyetin izleri tesbit edilmiştir. Orta Asya ve ona bağlı olarak da Batı Çin tarihi için büyük önem taşıyan Anav’ın ilk kültürü kerpiç evlerde oturan, ziraatı, hayvan evcilleştirmeyi ve çanak çömlek yapmayı bilen bir Neolitik devir (yeni taş devri) medeniyetine, son kültürü ise demiri tanıyan bir maden devri medeniyetine aittir. Kronoloji konusunda yapılan son çalışmalarla üçüncü kültürün milâttan önce III. binyılın ortalarına ait olduğu anlaşılmıştır. Birinci kültürün ise milâttan önce VI. binyılın sonlarına veya V. binyılın başlarına ait olduğu sanılmaktadır ki bu durum Orta Asya’da da Ön Asya’dakiler kadar eski medeniyetlerin varlığını göstermektedir. Anav kurganının yakının da, kitâbesinden Ebü’l-Kāsım Bâbür (ö. 861/1457) tarafından yaptırıldığı anlaşılan bir de cami bulunmaktadır.


BİBLİYOGRAFYA

C. Schaeffer, Stratigraphie Comparee et Chronologie de l’Asie Occidentale, London 1948, s. 598-599.

R. H. Dyson, “Problems in the Relative Chronology of Iran”, Chronologies in Old World Archaeology (nşr. R. W. Ehrich), Chicago 1967, s. 247, 512.

Shirin Akıner, Islamic Peoples of the Soviet Union, London 1986, s. 317.

“Anav”, , II, 456-457.

W. Barthold, “Ahal Teke”, , I, 155.

a.mlf., “Aşkâbâd”, , I, 710.

a.mlf., “Etek”, , IV, 398.

Mehmed Saray, “Türkmenler”, , XII/2, s. 661-673.

B. Spuler, “ʿAs̲h̲ḳābād”, , I, 700-701.

a.mlf., “Ashkhabad”, , II, 750.

Th. Shabad, “Ashkhabad”, , II, 436.

G. E. Wheeler – A. Sheehy, “Ashkhabad”, , II, 572.

, II, 471-472.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1991 yılında İstanbul’da basılan 4. cildinde, 21-22 numaralı sayfalarda yer almıştır.