ÂTİKE bint ABDÜLMUTTALİB

Ümmü Abdillâh Âtike bint Abdilmuttalib b. Hâşim el-Hâşimiyye

Hz. Peygamber’in halası.

Müellif:

Doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir. Abdülmuttalib’in bütün kızları gibi Âtike de şairdi. Günümüze intikal eden şiirlerinden biri babası hakkında söylediği mersiyedir. Abdülmuttalib son günlerinde altı kızını da yanına çağırıp ölümünden sonra kendisi için nasıl mersiyeler söyleyeceklerini onlardan dinlemek istemiş, bunun üzerine her biri babalarını öven birer şiir söylemişlerdi.

Âtike Hz. Peygamber’in zevcelerinden Ümmü Seleme’nin babası Ebû Ümeyye b. Mugīre el-Mahzûmî ile evlendi; bu evlilikten hepsi de sahâbî olan Abdullah ve Züheyr adlı oğulları ile Karîbe isimli kızı dünyaya geldi.

İslâm tarihinde Âtike bint Abdülmuttalib’i büyük bir şöhrete ulaştıran şey, onun Bedir Gazvesi’nden önce görmüş olduğu rüyadır. Suriye’den dönmekte olan Ebû Süfyân’ın, Kureyş kervanına müslümanların baskın yapacağını haber vermek ve yardım istemek üzere gönderdiği haberci Damdam b. Amr el-Gıfârî’nin Mekke’ye gelmesinden birkaç gün önce Âtike, kendisini korkutan ve Mekkeliler’i tedirgin eden bir rüya gördü. Deveye binmiş bir adam süratle Mekke’ye gelerek önce Ebtah’ta, sonra Kâbe’de, daha sonra da Ebû Kubeys dağında, etrafında toplananlara üç güne kadar savaşacakları ve vurulup düşecekleri yere koşmalarını söylüyor, dağdan kopardığı bir kayayı aşağı doğru fırlatıyor, aşağıda parçalanan kaya Mekke’deki bütün evlere dağılıyordu. Âtike, kimseye söylememesini tenbih ederek rüyasını kardeşi Abbas’a anlattı. Abbas da arkadaşı Velîd b. Ukbe’ye söyleyince rüya Mekke’de konuşulmaya başlandı. Mekkeliler’in mâneviyatını bozan bu rüyanın konuşulması Ebû Cehil’i son derece huzursuz etti ve bir gün Kâbe’de Abbas’a, soylarından gelen erkeklerin peygamberlik iddiasıyla yetinmeyip kadınların da aynı iddiada bulunduğunu, şayet üç güne kadar bir şey olmazsa onları Araplar’ın en yalancısı kabul edeceklerini söyledi. Üç gün sonra Damdam Mekke’ye gelip de kervanın başına gelen tehlikeyi haber verince Âtike’nin rüyası gerçekleşmiş oldu. Kardeşi Ebû Leheb, azılı İslâm düşmanlarından biri olmasına rağmen, bu rüyanın tesirinde kalarak Bedir Savaşı’na katılmadı.

Bedir’den sonra da bir şiir söylediği bilinen Âtike’nin İslâmiyet’i kabul ettiğine dair olan rivayet kesin değildir. Başta İbn İshak olmak üzere bazı râviler, Hz. Peygamber’in halalarından Hz. Safiyye dışında hiçbirinin müslüman olmadığını nakletmektedir. Buna karşılık Âtike’nin Hz. Peygamber’i metheden, dolayısıyla müslüman olduğunu gösteren üç ayrı şiirine eserinde yer veren İbn Sa‘d onun Mekke’de müslüman olduğunu ve Medine’ye hicret ettiğini belirtir. Şiirlerin Âtike’ye nisbeti kabul edildiği takdirde, bunlardan biri Hz. Peygamber hakkında söylenmiş bir mersiye olduğuna göre, onun Hz. Peygamber’den sonra vefat ettiği söylenebilir.


BİBLİYOGRAFYA

, I, 29-33, 41-43.

, I, 108, 169, 171, 282, 298; II, 607, 609.

, II, 326-327.

, s. 62, 166, 274, 406.

a.mlf., el-Münemmaḳ, s. 20, 42, 419.

, s. 118, 119, 128.

, I, 88, 145-146, 235, 432; III, 19, 20, 311-312.

, I, 1073, 1292-1294.

, IV, 1778-1780, 1880.

, V, 499-500.

, II, 272.

, VIII, 13-14.

, II, 51-54.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1991 yılında İstanbul’da basılan 4. cildinde, 73 numaralı sayfada yer almıştır.