Atilla Oral. Atatürk’ün sansürlenen mektubu (2011)

Title:Atatürk’ün sansürlenen mektubu
Author:Musatafa Kemal Atatürk, Atilla Oral
Translator:
Editor:
Language:Turkish
Series:
Place:İstanbul
Publisher:Demkar Yayınevi
Year:2011
Pages:112
ISBN:6058942868
File:PDF, 21.1 MB
Download:Removed at the request of the copyright holder

Atilla Oral. Atatürk’ün Sansürlenen Mektubu. İstanbul: Demkar Yayınevi, 2011, 112 s. ISBN 6058942868

Tanıtım bülteninden: Bu kitap Türk halkından gizlenen ve yıllardır sansürlenen, Atatürk’e ait çok önemli bir belgeyi gün ışığına çıkarıyor. Atatürk’ün sansürlenen mektubu 80 yıl sonra, kendi el yazısıyla, tam metniyle ve sansürsüz olarak ilk kez bu kitapta yayınlanıyor.

Atatürk 16/17 Ağustos 1931’de Türk Tarih Tetkik Cemiyeti’ne bir mektup yazdı. Tarih konusundaki düşünce ve görüşlerini açıkladı. Tarih yazan bilim adamları için yıllar boyu geçerli olacak, yol gösterici çok önemli uyarılarda bulundu.

“Biz daima gerçeği arayan ve onu buldukça; ve bulduğumuza inandıkça ifadeye cesaret gösteren adamlar olmalıyız!”

“Sonradan uydurma bir eser meydana getirerek ardından pişman olmaktansa hiçbir eser meydana getirememek beceriksizliğini itiraf etmek daha iyidir.”

Sözleri bu belgede yer alan sansürlenen mektuptan alınan önemli cümlelerdir. Türk Tarih Kurumu’nun çeşitli dokümanlarında yıllardır slogan olarak kullandığı Atatürk’ün:

“Tarih yazmak tarih yapmak kadar önemlidir! Yazan, yapana sadık kalmazsa değişmeyen gerçek, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.”

Atatürk’ün sansürlenen mektubunda yer alan bu söz; kurumun merkez binasında, mermer levhalar üzerine büyük puntolarla yazılıdır ve O’nun tarihe bakışını kanıtlayan önemli bir belgedir. Ancak bu belge 80 yıl boyunca, el yazısı ve tam metniyle hiçbir yerde yayınlanmadı. Birkaç kişi dışında belgeyi hiç kimse göremedi. Atatürk’ün mektubu, Türk Tarih Kurumu üyesi bazı kişiler tarafından sansürlendi, kesilip kırpıldı, ve tahrif edildi.

Kitapta, Atatürk’e ait belgenin nasıl sansür edildiği, kimler tarafından kesilip kırpılarak tahrif edildiği, neden gizlendiği sorularına da yanıt aranıyor. Yıllar sonra ortaya çıkan bu belge, Türk Tarih Kurumu’nda yaşanan ve bilinmeyen çok önemli olaylar olduğunu gösteriyor ve yanıtlanması gereken birçok soruyu da gündeme getiriyor.